Şairler Geçidi: Nurettin Durman ile Konuştuk
Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
-Ademin oğullarında bir oğul. Beni bilen bilir.
Şiir yazma biçiminizi anlatır mısınız? Şiirin mutfağı sizde nasıldır?
-Şiirin de bir beni yaz arzusunun olduğu demi zamanı vardır bende. Şiir gelince yazmamak olmuyor tabii. Yazılıyor, dinlendiriliyor, rahata erince de yayımlanmaya doğru yola çıkıyor.
Günümüz şiirlerinin sorunları nelerdir? Çözüm ne olabilir? Şiirimizin bugünkü durumu hakkında neler dersiniz?
-Şiir yok deniliyor, iyi şiir yok deniliyor. Şiirsiz şiir gibi tanımlar günümüzün bu yeni normal zamanların açmazı içinde kendine bir sükse alanı edinmek istiyor olmalı. Şiir âlemi terk edip kendi âlemine uzletine çilehanesine çekilir mi bilemiyorum ama sanki şiirsiz bir âlemin de olamayacağını düşünüyorum. Her dönemin, çağın, zamanın bir şiir telakkisi var bu telakkiler çerçevesinde şiire yoğunlaşanlar kendilerine bir tarz bir yol bir muhteva bulup şiir olan şiiri ortaya çıkarabilirler. Şairlik istidadı olan kişi kendini boş çayırlara salmak istemez, başıboş vadilerde dolaşmak istemez. Bir de has şiirin peşine düşmüş ise kim önünde durabilir.
Günümüzde bu dijital çağda işler biraz karışık gidiyor. Daha sistem de yerine oturmuş değil. Karmaşa, kaos, başıbozukluk buradan da kaynaklanıyor. Steril değil ortam, karışık, buruşuk. Şair burada kendine bir yol bir yöntem bulmalı elbet. Gene iş esaslı edebi eserleri okumaktan, çağının tanığı olmaktan geçiyor. Birbirine benzer metinler içinden çıkılamayacaksa- çıkabilecek yeteneklere heveskârlara şiir yolunda çile çekecek yiğitlere gereksinim olacak elbet. Ben yazdım oldu meseli bir yerde bir zıpkına takılmalı derim.
Dergi takip ediyor musunuz? Hangi dergilerde yazdınız/yazıyorsunuz? Dergilerdeki şiirler üzerine neler söylersiniz?
-1964 yılından itibaren şiir yayınlıyor ve dergileri takip ediyorum. Dergilerdeki şiirler meselesi biraz girift duruyor. Derginin şiir editörünün beğenisi şiir anlayışı şiir telakkisi belirliyor daha çok. Çoğu aynı kalemden çıkmış görüntüsü veriyor. Genç şair kendine has bir söylemin peşinde olmalı. Çok şair az şiir gibi bir meselemiz var.
Hikâye / öykü türü günümüzün popüler edebiyat türleri arasında. Şiire ilginin az olduğunu düşünüyor musunuz? Evet ise neden?
-Kıymetli olan az olur. Şiir zirveleri yaşamış bir edebi tür olarak bu kalabalık yoz ortamda tabii ki az okunacak az ilgi görecek. Bir de kolay değil o havayı solumak o vadide âlemde gezinmek bunlar emek isteyen işler oldukları için günü aktüel, popüler olan beğenileri öne çıkıyor. Tabii kınanacak bu durum yok ortada. Her çağın kendine has beğenileri, etkileşimleri olacak tabii.
Şiir sadece bireysel bir düşünüşün eseri mi yoksa toplumsal olay ve olgular da aynı oranda etkili midir?
-Şiir ayrı bir olgunluk meselesinin, sterile edilmiş, içsel donanımını tekâmül ettirmek isteyen bireylerden toparlanarak cemiyete, oradan topluma akan bir ırmaktır. Bu durumun dışında kalmak isteyen sosyal birimlerin toplumsal olay ve olgular karşısındaki bakış açıları, tutumları, yaklaşımları tabii ki değişik olacaktır.
Şiirimiz hayatımıza dâhildir vesselam…
Şiiri ortaya çıkartan koşullara ek olarak neler söyleyebilirsiniz?
-Şiir kendini bir şekilde ortaya çıkarır. Şartı şurtu ne ola ki. Şair şiirsiz olur mu?
Şiir ve şuur arasında birbirini etkileyen ya da tetikleyen bir ilgiden söz edebilir miyiz? Toplumun akıbeti açısından şiiri değerlendirmek mümkün müdür?
-Toplumun akıbetini Mevla kayıra. Şiir şuurdan sudur eder ki hakikat meydanında gönül sofrasına kurulup ihya bahsine tevessül edebilsin.
Şiirin metropol ya da taşra ile bağı nedir? "Büyük şiir büyük şehirlerde mi yazılır"?
-Sanki öyle oluyor. Aslında bu meseleyi Şair Nabi üzerinden incelemek gerekiyor. İstanbul'a gelmeden nasıldı şiiri diye bakmak lazım. İstanbul'a hicret etmiş şairlerin encamına da bakmak daha sağlıklı bir netice çıkarabilir ortaya. İstanbul başkadır tabii. Kendisi şiirin payitahtıdır. Kendisi şiirdir.
Şiirde kuşak kavramı üzerine değerlendirme yapmak ister misiniz? Bu konuda neler söylersiniz?
-Kuşaklar şiir çeteleri gibi bir al beni sergilemek için icat edilmişler sanki. Benim küşağım senin kuşağını döver gibi…
Şiir eleştirisi var mı günümüzde? Bir şiir eleştirisi nasıl olmalıdır? Bu alanda dikkatinizi çeken isimler kimler?
-Şiir eleştirisi yok günümüzde. Eleştiri meşakkatli ve düşman kazandıran bir yazım şekli olduğu için buna tevessül edenler görünmüyorlar ortada.
Şiir, kurucu bir unsur olarak geçmişten günümüze birçok toplumun duygu ve düşünce bütünlüğü içerisinde hareket etmesini sağlayan bir etkiye sahip tür. Bu bakımdan şiirin kurucu rolü üzerinden kültür ve medeniyet okumaları nasıl yapılabilir.
-Cahiliye döneminden başlamak gerekiyor. Zaten temelde şiir olduğu için medeniyet incelemelinde baz olarak şiire müracaat edilmelidir.
Şiirde usta-çırak ilişkisi bağlamında bu ilişkinin eğitim-etki/gölge riski üzerine neler düşünürsünüz?
-Usta olacak elbet çırak da olacak. Bu durum şiiri bilmede, öğrenmede, kalıbı, tarzı söylemi açısından yola çıkarken elzemdir kanaatimce. Ben mesela dergilerden şiir kitaplarından şiiri öğrendim. Bir ustam olsaydı nasıl olurdu bilemem tabii. Şiire başlayan genç şair aynı yerde kalmamalı. Sevdiği, usta bildiği, etkisinde kaldığı şairin etkisinden kendini azad ettiği zaman kendi yolunu bulacaktır. Kurtulamazsa vay haline…
Folklor şiire düşman mıydı hala öyle midir?
-Öyle midir? Ben bilmem! Cemal Süreya'ya sorun!..
Roman, hikâye/öykü yazarların birbirleriyle çekişmeleri pek gözlemlenen bir durum değilken şairlerin çekişmeleri, Türk edebiyatında en sık rastlanan bir durum olarak görülmektedir. Şiirin ve şairlerin çekişmeleri hakkında neler söylersiniz?
-Ego şişmesi. Ben çıkmazı.…
Yazar: Ethem ERDOĞAN - Yayın Tarihi: 24.06.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 17.06.2022 15:47