Şairlerle Şiir Soruşturması: Deniz Zeybek
M. Hüseyin Özer konuştu...
Bize Deniz ZEYBEK'ten bahseder misiz?
Hayal kavramı bile hayalperestliğini tanımlamaya yetmez. Bazen buz dağından bile soğuk, yıkıcı ve kırıcı olsa da kırılganlığını, acısını ve hüznünü kursağında yaşayarak kendi canını yakıyor. Bir de delinin akıllısı, akıllının en delisi olan yanı da var; insanlar galiba bu yanını daha çok seviyor.
Şiir ile ünsiyetiniz nasıl gelişti?
Düşüncelerimi, duygularıma nazaran dile getirebiliyorum ancak duygular dilden dökülmeyince midesinden çıkacak bir yer arıyor kendine. O da ilkokul sıralarına giderken tanıştığım kalem oldu. O dönem aforizma olan ama adının bu olduğunu bilmediğim cümleler yazmaya başladım teneffüslerde. Sonra Orhan Veli Kanık okumaya başladım, Cemal Süreya, Didem Madak, Ahmet Erhan, Arkadaş Zekai Özger, Necip Fazıl Kısakürek… Derken acınası şair takımının içine attım kendimi.
Şiir ile yaşadığınız hayat arasındaki ilişkiden biraz bahseder misiniz? Hayatınızdan şiiri çektiğinizde geriye ne kalır?
Şiir beni kendinden çıkartsa şiire bir şey olmaz ama ben kendimi şiirden çektiğimde yok olabilirim, en azından bu dünya içinde.
Şiir yazım hayatınızda bir ustanız var mıdır? Var ise kimdir ve katkıları nelerdir?
Bir ustam yok. Şiir, bir sanat; zanaat olsa illa ki ustam olurdu zaten.
Şiir, şuur ve şiar üçlemesine bakış açınızı anlatır mısınız?
Şiirin kelime işçiliği olduğunu savunuyorum ve iyi bir işçilik ancak sağlıklı bir bilinçten var olabilir. Şâ'r kökünden şiir, şuûr, şâir, şiâr kelimeleri türemiş. Hangi biri, birbirinden ayrı düşünülebilir ki!
Taşra, kasaba, köy ya da metropollerin mekânsal açıdan şiire katkıları nelerdir? Şiirinizde hangi mekâna sığınırsınız?
Her şiirde bir mekân vardır. Bu bazen taşra, bazen kasaba, bazen de köy olabilir. Ama illa bunlar olmak zorunda değil. Şiirin mekânı bazen insanın aklı, bazen kalbi, bazen de duygularıdır. Yani şiir kimden nasıl doğuyorsa mekân da orasıdır.
Günümüz şiirine olan ilgi ve iştiyakı yeterli buluyor musunuz? Bulmuyorsanız bu durumun sebepleri sizce nelerdir?
Hayır, elbette ki bulmuyorum. Benim daha doğmadığım dönemlerde 10 bin basılan şiir kitabı hemen bitermiş. Şimdi bin tane basılıyor, o baskı da tükenmek bilmiyor. Burada dijitalin etkisinin olduğunu düşünmüyorum. Şiir okuyucusunun olmaması, şiirin sevilmemesi/anlaşılmaması, insanların ruhsuzlaşması ve daha pek çok şey şiire ilgisizliğe yol açıyor. Gerçi böyle bir çağda şiire de herkes ilgi duymayıversin.
Gelenek mi, modern mi? Lirik mi, epik mi? Hece mi, serbest mi? İlham mı, Deney mi? Ya da?
Hem gelenek hem modern; hem lirik hem epik; hem hece hem serbest; hem ilham hem deney.
Günümüz Türk şiiri poetik ve teknik açıdan yeterli ölçüde eleştiriliyor mu? Eleştiri kültürümüze bir eleştiriniz var mıdır?
Şu an yaşadığımız çağda 2010 sonrası şiir, 2010 Türk şairleri tarzında bir başlık var. Bu başlık altında toplananlar birbirlerini eleştiriyor ancak tırnak içerisinde iğrenç bir şekilde eleştiriyor. Şahsi olarak birbirini tanıyan, arkadaş olan ancak sonra da anlaşamayıp birbirini şiirden vurmaya çalışan şair/yazar takımı kendilerini çok ama şiiri hak ettiği derecede eleştiremiyor ne yazık ki. Eleştirmek zorunda da değiller, öyle eleştirmektense susmalarını yeğlerim.
Bir okuyucu ve yazar olarak dergilerle ilişkiniz nasıldır? Dergilerin şiir dünyamıza katkısı açısından neler düşünüyorsunuz?
Dergiler, benim ruhumun çok derin bir yerinde. Çünkü benim edebiyat çevresiyle tanışmama vesile olan ve o zor şartlar altında varlığını sürdüren dergiler oldu. Hep de var olmaları gerek, dergi sahiplerini bu anlamda gönülden tebrik ediyorum…
Sadece üç şairi okuma hakkınız olsa bu şairler kimler olurdu? Sadece üç şiir okuma hakkınız olsa bu şiirler hangileri olurdu?
Didem Madak-Kurbati, Ahmet Erhan-Deniz Kızı İçin Şiirler ve Arkadaş Zekai Özger- Beyaz Ölüm Kuşları
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 11.01.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 03.09.2024 22:42