Şairlerle Şiir Soruşturması: Muharrem Harmandar

Bize Muharrem Harmandar'dan bahseder misiz?
1996, 8 Şubat doğumluyum. Kışın doğdum ama en çok kışı sevdiğim söylenemez. Okuduğum okullar kendimi bulma arayışım içinde sadece bir aşamaydı. Ama illaki adlandıracak olursak iki lisans (Türkçe Öğretmenliği ve Özel Eğitim Öğretmenliği) ve Türkçe Öğretimi üzerine tezli yüksek lisans mezunu oldum. Bu süreçler şiirimin gelişmesine de oldukça katkı sağladı.
Şiir ile ünsiyetiniz nasıl gelişti?
Şiirin etkisini ilköğretim 3. sınıfta sezinledim. Satırlardan bir tat. Sonrasında uzunca bir zaman sonra liseye giderken sınıfımın önünde okuduğum bir şiir ve yazma sürecim... Hep üzerine koyarak ilerlenen bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Sonrasında da şiirle ilişkili olan insanlarla tanışıyorsunuz.
Şiir ile yaşadığınız hayat arasındaki ilişkiden biraz bahseder misiniz? Hayatınızdan şiiri çektiğinizde geriye ne kalır?
Hayat size sizin istediğinizi bir yerde mutlaka sunuyor. Siz bu sunumdan ne kadar faydalanmak için çabalıyorsunuz burası önemli. Şiirle ilişkili olan hayatım yine şiirle ilişkili insanlarla tanışmama vesile oldu. Şiirle olan kan bağım şiirle ilişkili olan insanlarla da bağ kurmama vesile oldu. Yani başka bir deyişle şiiri çıkarırsan şair kalmaz, şair olmazsa şiir keşfedilmez.
Şiir yazım hayatınızda bir ustanız var mıdır? Var ise kimdir ve katkıları nelerdir?
Usta denemez. Şiir benim içimde hep yakınlık duyduğum bir noktaydı. Bu yakınlığın geliştiğini, hangi noktada geliştiğini sonra sonra fark etsem de neticede bu farkındalığa sahip olduktan sonra insanın kendisi insana usta da oluyor yani. Ama kimi kendinize yakın görüyorsun derseniz, çoğu zaman yazış tarzımız belli yönlerden benzemese de Orhan Veli derim. Çünkü hayatı anlamaya çalışan herkes mutlaka onu okumalı.
Şiir, şuur ve şiar üçlemesine bakış açınızı anlatır mısınız?
Kitabım "ğ yalnızlığı"nda "şiir ve şuur" isimli bir şiir yazmıştım. Şiar'ı koymaya gerek yok çünkü kendini şair olarak nitelendiren herkes şuur arayışı içerisindedir. Şöyle demiştim; "bulmaya yakın şuursuz ya da şiirsiz kelimeleri, yarım ya da yarın?" O zaman yine diyelim; yarım ya da yarın?
Taşra, kasaba, köy ya da metropollerin mekânsal açıdan şiire katkıları nelerdir? Şiirinizde hangi mekâna sığınırsınız?
Yine bu ifadeye kendi kitabım üzerinden yola çıkarak yaklaşmak istiyorum. Bu arada bu sorularla kitabım basıldıktan sonra karşılaştım. Şiirlerimde şehirleri kullandım, bir dağ kasabasındaki çadırları ve köyleri de kullandım. Bu bir bütünlüktür. Parçaları birbirinden ayırırsanız geriye şiir kalır mı? Mekân her şeyden önce insanın bakış açısıdır aslında. Bütüne nasıl baktığı, parçayı nasıl gördüğüdür. Tüm bu saydıklarınızın katıksız katkısı vardır diyebiliriz.
Günümüz şiirine olan ilgi ve iştiyakı yeterli buluyor musunuz? Bulmuyorsanız bu durumun sebepleri sizce nelerdir?
Yazar her şeyden önce ne için yazdığını bilmeli. Bunu şundan dolayı diyorum; kişi şair olabildiği yerde okuyucu da olabilmelidir. Asıl bundan sonra yazma amacı kendini ortaya koyar. Amaca ulaşmak yalancı okuyucu kitlesi edinmekten çok daha önemlidir. Kendi şiirimize okuyucu olabilirsek diğer okuyucularında mutlaka bir yerde ilgisi ve alakası kendini gösterebilecektir.
Gelenek mi, modern mi? Lirik mi, epik mi? Hece mi, serbest mi? İlham mı, Deney mi? Ya da?
Bu evet mi hayır mı gibi bir soru tipi. Bir hocam evet hayır gerektiren sorular tehlikeli sorular derdi. Ben de bu sorulara öyle bakıyorum. Şiiri kısıtlamak doğru değil. Bu sorulara hem hem bağlacını koyarak cevap vermek doğru olur. Ama her şeyden önce insanın kendini keşfetmesi önemlidir ki şiirine yön verebilsin. Yahut şiir şaire ulaşsın.
Günümüz Türk şiiri poetik ve teknik açıdan yeterli ölçüde eleştiriliyor mu? Eleştiri kültürümüze bir eleştiriniz var mıdır?
Eleştiriyi her şeyden önce kendime yaptım. Diğer şair ve yazarlar bunu başarabilirse, kendi şiirine mesafe koyabilirse yeterlilik ölçütünü değiştirebilir bunu sadece eleştiriliyor mu eleştirilmiyor mu bu sorulardan daha öteye taşıyabiliriz.
Bir okuyucu ve yazar olarak dergilerle ilişkiniz nasıldır? Dergilerin şiir dünyamıza katkısı açısından neler düşünüyorsunuz?
Uzun yıl diyebileceğim ölçüde Telmih Dergisi yazarı ve yazarı olduğum derginin okurluğunu gerçekleştiriyorum. Bunun dışında çeşitli dergilerde yazdım. Dergileri dijital ortamda takip etmek benim de yaptığım bir şey. Ama onlara dokunmak, dergilerin ruhuna ulaşmak için somut olarak tutmak gerekiyor. Kemikleşmiş dergiler bence kendini ve şiirimizi geliştiremiyor. Çünkü insan bedeni bile sadece kemikten oluşmuyor.
Sadece üç şairi okuma hakkınız olsa bu şairler kimler olurdu? Sadece üç şiir okuma hakkınız olsa bu şiirler hangileri olurdu?
Orhan Veli, Hüseyin Nihal Atsız ve Melih Cevdet Anday derim. Bedava şiiri, Geri Gelen Mektup şiiri ve Olsun da Gör şiiri...
Yazar: M. Hüseyin ÖZER - Yayın Tarihi: 24.08.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 06.08.2023 14:12