Savaşın ve Direnişin Çocukluk Çağı, Edebiyat, Misafir Köşesi

Savaşın ve Direnişin Çocukluk Çağı yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Savaşın ve Direnişin Çocukluk Çağı

29.03.2023 09:00 - Misafir Köşesi
Savaşın ve Direnişin Çocukluk Çağı

Birsen ÇAY yazdı…

"Giriş cümlesi önemlidir!" diyen üstatlara takılı kalmadan ilk sayfasında olumsuz bir imaj çizen romana karşı, Peyami Safa'nın Matmazel Noraliya'nın koltuğu kitabında yaptığım; "Sıkıcı bir giriş bazen, başı soğandan acı ilme benzeyebilir, devam et!" teşviki ile direnişimi sürdürmeye niyet ettim.

Direnişim çok uzun sürmedi. Dışarıdan bir gözlemci olarak romanını kaleme alan yazar, Pin adında çocuk karakteri üzerinden dünya savaşlarının yıkımlarından ziyade ara sokaklara taşınan çeşitlenmiş fikri akımları entelektüel bir anlatım refleksine girmeden adeta mahalle kahvesinde okey masasına dördüncü adamı arayanların muhabbet tadını görmek sıkıcı girişe coşkunluk kazandırdı. Ellerim cebimde, kafamda yüzümün yarısını örten delik deşik şapkayla, dağınık-uyumsuz-yamalı kıyafetlere bürünüp savaşın ve direnişin çocukluk çağını izlemeye gider gibi yürüdüm ilerleyen satırlarda. Boğuk, güzel sesli Pin, sınıf bilinci oluşmamış işçinin serseri ayağını temsil ettiği sokağın bilirkişisi. Söylediği şarkılar üzerinden saldırısını yapan savaşçı. Büyüklerin dünyası onun birincil ilgi alanı. Büyüklere yakınlığı kadar, yaşıtı olduğu çocuklara mesafelidir. Büyüklere tanış olduğu kadar, yaşıtlarına yabancı. Büyüklerin dünyasından aldığı istihbaratı, vakti geldiğinde şantaj olarak kullanan Pin, gücünü devleştirip büyüklerden daha büyük oluyorken, küçüklerin dünyasında bir o kadar cılız ve ötekileşmiş, değersizleşmiş bir çocuk. Herkesin ötesinde kalan varlığına, ait olduğu yeri ararken ve bazen bulurken duygu dünyasındaki savaşın soğukkanlı komutanı Pin. Çocuk duygu dünyasını çok sert örten Pin için söküle söküle ağladığı bir bölüm yazmak isterdim.

Tüm felsefesi ve yaşamdaki nihai hedefi; büyüklerin dünyasında yerini almak ve orada kalmak sonra onlara lider olmak ama çocuk haliyle. Erkeklerin gönlünü eğlendirmesiyle tanınan ablası onun hem büyüklerin dünyasına giriş kapısının kuvvetli halkası hem de değersizleştirilenlerin kulübüne girişinin zayıf halkası.

Dünyasına sığdırmaya çalıştığı, pek çoğunun ne olduğu hakkında fikri olmadığı örgütlerin ve izmlerin arasında varoluşuna yeni bir soluk getirmeye çalışıyor. Anayurdu gibi olan meyhanede aldığı silah kaçırma görevi ile başlayan macerası, komutanından aşçısına kadar çocuklardan müteşekkil bir örgütün kampına kadar ilerliyor ve orada macera devleşiyor.

Savaşın yalnızca yeryüzü şekillerini değiştirmekle kalmayıp insan karakterine de olumsuz tesirini Pin ve yakın çevresi üzerinden izlememiz mümkün. Hırçın bir çocuğun, yaralandıkça durması ya da uslanması beklenirken neden daha hırçın, acımasız olduğuna dair çocuk dünyasına dair ipuçları yakalıyor ve empati kazanımımıza bir yenisini ekleyebiliriz. Ama yine de bu romanı çocuk edebiyatı içine almazdım bir kategoriye koymam istenmiş olsaydı.

Kişiler ve karakterler, olay örgüsünden fazla olmasına rağmen romanı renklendirmeye ve doldurmaya yetmiş, manzara tasvirlerindeki detaylarla elinize kara kalem ya da sulu boya alarak resmedebilmek için malzemeler yeterli düzeyde sunulmuştur.

Pin haricinde etkisinde kaldığım ikinci karakter; tıp öğrencisi komiser Kim'di. Kim karakteri üzerinden yapılan anlatı bana; Viktor E. Frankl'in kaleme aldığı İnsanın Anlam Arayışındaki bahsi geçen Nazi kampındaki mahkûmlar üzerinde analiz yapan psikoloğun pasajlarının tadını aldım. Savaşın ve öfkenin kesişim noktasına dikkat çeken Kim'in "Seni seviyorum, Adriana. Tarih bu, başka bir şey değil." (s.133) cümlesi görünürde basit fakat önünde ve sonunda anlatıma giydirilen manalar şık bir özet oluşturmakla kalmayıp derinliğinden bir şiir doğurmama sebep olan dopdolu bir cümle oldu benim için.

Romana "Önsöz okumadan önce – Önsöz okumadan sonra" diye bir okuma şekli tayininden sonra olabildiğince önsözün tesirinden bağımsız tahlil yapmaya çalıştım.

Önsöze dair;

İçerdiği paylaşımlarla başlı başına bir değer. Calvino, romanına şekil verme sürecini ve kaynaklarını paylaşıyor. Romanına katkı sunan çağdaşı yazarlara bakınca "Kitaptaki bu tadın nereden geldiği şimdi daha net anlaşıldı!" dedim ve Calvino'ya savaşın bağrında kalem işçiliğinde ustalaşmış simalara denk gelmesini kıskanmadım değil. Yazı sanatında devleşen isimlerin kitaplarına ilgi duyulmasının kilit noktasından birinin; yazarın kendi dilinden çağını, çağdaşlarını, güzel bir eser için kurulan masaları ve kaynakları, bunlara ulaşım serüvenini bilmek gerekliliği olduğunu düşündürdü. "Bir saatte okunulan eserin yıllara mal olan emeğini düşünün!" diyenlerin varmak istedikleri menzil bu olsa gerektir.

Önsöz, romanın kendisinden daha çok etkiledi. Şu var ki önsözden aldığım bilgi ve kitaba derinlik katmam sonrası şunu düşünür buldum kendimi: "Okur, yazarı ne kadar anladığını, çözdüğünü zannetse de tam manasıyla anlamış olamayacak. Yazarın kendisi tarif etmediği sürece; okurun anlam dünyasında yoğurdukları yine kendisinin ürünü olabilir, yazarın değil. Anlamlarınız kadar anlayabiliriz. Yazarın anlattığı bizim anlam dünyamızdan çok öte bir şey olabilir. "Bu budur, bundan bu çıkar!" gibi net bir iddia, net bir yanılgıdan başka bir şey olamaz."

Calvino'nun ise okurun dünyasını bir haritaya bakar gibi inceleyip akabinde eserine yaptığı eleştiler, yenilenmeler, değişim ve dönüşümler… Yazılı edebiyatın bir koluna kusurunu koyması, telafisi için başka kollarından nemalanması...

Yalnızca fantastik öykülerde giyilip çıkarılan değiştirilen karakter ve olguların gerçekçi bir yaklaşımla da mümkün olabildiğini görüyor ve "Gerçek neden olduğu gibi anlatılmamalı? "sorusuna gerçekçi bir cevap bulabilmek… Teknik ile deneyim, coşkunluk ile sınırbilirlilik arasındaki dengeyi yakalama çabası… Yazarın etkisinde kaldığım etkinlikleriydi.

Ve dipnot olarak şunu demeliyim: Romanı okumadan evvel yakın tarihin İtalya ve Almanya'sına bakmakta fayda var. Okumadınız, sorun değil çünkü yazarın dünyasını resmedebilmek için kendinizi I.ve II. Dünya savaşları, Komünizm, Faşizm, Bolşevik, Troçkizm gibi izmleri tarama yaparken bulacaksınız. Öğrenecek ya da bilgilerinize tazelik kazandıracaksınız.
Romanın kendisi tarihe sürüklerken önsözü, yazma usulüne dair püf noktaları veriyor (yazarın böyle bir gayreti ve amacı olmasa da.)

Meşhurdur; İyi bir kitap sizi daha iyi bir kitaba götürür. Örümceklerin Yuvalandığı Patika sizi tarihe de götürecektir.

Örümceklerin Yuvalandığı Patika

Italo CALVİNO

Çevirmen: Kemal Atakay

Yapı Kredi Yayınları

3. Baskı

167 sayfa


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 29.03.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 12.03.2023 22:55
846

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1132 yazı bulunmaktadır.