Sedat Umran ve Şiirine Dair 3

Tuğba D. CAN yazdı...
Sedat Umran, sanatında metafizik bakış açısını önemser içeriğini buna göre düzenler. Metafiziksel durumu sadece eserlerinde işlemekle kalmamış ayrıca bu alanda çeviriler yaparak Türk Düşünce Tarihine katkı sağlamıştır. Onun metafiziksel düşünü şairliğinin getirmiş olduğu ince bakış açısıyla entelektüel bir boyutta olmuştur. Hece Dergisi'nin Şiir Özel Sayısında Şiir ve Sanat Görüşüm adlı yazısında sanat ve edebiyata dair görüşlerini açık, anlaşılır bir biçimde ortaya koyduğu kısa bir yazısı yayınlanmıştır. Yazısına başlarken insan-metafizik ilişkisini ele alarak şiirin insanı anlatabilmesi için metafiziksel bir derinlik taşıması gerektiğini ifade etmiştir, ona şiir salt olaylardan yola çıkarak kaleme alınmamalıdır, olayın güncelliği geçince şiirin hem estetik değerleri ikinci plana atılmış olur hem de şiir gözden düşmektedir (Umran, 2001).
Sedat Umran için şiir, insanın yaşantısından doğar, yaşantının ise şiir olarak değerlendirilebilmesi için estetik yaşantıya dönüşmesi gerekliliğinden bahseder, bu da içgüdüler ve beyine kabuklaşarak duygulara dönüşür ve bu değişim sonucunda sanat eseri denilen bir değere ulaşır (Umran, 2001). Şiirin tablolaşması, onun için bir bedene bürünmesi, nesnelleşmesi ile eşdeğerdir. Ona göre şiir etik kaygıdan uzak kalınarak örülmeli, zaten estetik değerlere ulaşan şiir ahlaksız olmaktan çıkar. Ona göre modern çağda sanat ve felsefeyi ahlakın emrinden kurtarma denemesi Nietzsche tarafından yapılmıştır (Umran, 2001). Aynı yazının devamında şairin fizyolojik yapısı farklı olan insan demek olduğunu belirten Umran, şairin tutkularla dolu olduğunu, bu tutkuları oranında şiirinin güçlü olduğunu, fakat tutkularının esiri olmadığını, onların zararları etkilerinden kendini kurtarmayı başarır (Umran, 2001). Umran'a göre şairin özelliği şiiri her şeyden çok sevmesidir, şair bu sevgi ile ayakta kalır, bu özelliğin doğuştan kazanılan bir özellik olduğunu belirtir (Umran, 2001). Eğitim şairin doğuştan sahip olduğu özelliğe katkı sağlar, şiir cevherinin şairin içinde güçlü olması, eğitim vesilesiyle daha da güçlü olur, Umran'a göre şairin doğuştan sahip olduğu bir "içsezi" olduğunu, bu bir meleke olarak baktıklarını bütün olarak görme imkanı sağlar (Umran, 2001). Umran'a göre "şiir organik bir canlılık ve bütünlük arzeder, yarım şairler dizileri birbirine ekleyerek çalışma ile şiirlerini bütünlerler. Onların şiirleri bu yüzden bütünlükten yoksun, soğuk ürünlerdir, okuyucusu ile ilinti kuramazlar, şiirleri belleğe nakşolmaz" (Umran, 2001). Şiirdeki esin konusuna da değinen Umran, Nietzsche'nin düşüncesinden yola çıkarak buna açıklık getirmeye çalışır, Nietzsche'ye göre esin "bilinçaltının hazırlığıdır" (Umran, 2001).
Sedat Umran'ın sanat görüşlerini oluşturan çevre birçok farklılıklar arz etmektedir. Şiirinin ilk oluşum evrelerinde daha çok okuyarak elde ettiği bu yaklaşım biçimi daha sonra farklı yazar ve şairlerle olan dostluklarıyla genişlemiş, yazdığı dergiler aracılığıyla genişlemiştir. Şiiri için daha önce dediğimiz gibi herhangi bir ideolojik akımın söz konusu olmadığı Umran'ın arkadaş çevresi de bu minval üzere oluşmuştur. Fakat Özellikle Necip Fazıl Kısakürek ekseninde geliştirmiş olduğu düşünsel evresini, Sezai Karakoç ile devam ettirmiş, bu gibi büyük isimlerden nasiplendiğini her meramda ifade etmiştir. Hasan Akay ile birlikte yoğun bir çalışma içerisine giren Umran, Akay ile Cumhuriyet Dönemi Şiirimizin Altın Sayfaları adlı bir antoloji hazırlamış ve bu eserin girişinde şiir ve şairlik ile ilgili açıklamalarda bulunmuştur.
Olcay Yazıcı'nın Türkiye Gazetesi için Sedat Umran ile yaptığı röportajda Olcay Yazıcı: "Şiirinizin bir başka özelliği de, metafizik muhtevayla yüklü olması… İnsanın iç ben'inin çatışmalarını, uçurumlarını dile getiriyorsunuz" (Yazıcı, 1993) sorusuna karşılık Sedat Umran şu cevabı vermiştir:
"Evet trajik ben'in iç dünyası ve sonsuzluk boyutunun şiiri. Bunun en güzel örneklerini Necip Fazıl yazmıştır ve ben açıkça itiraf ederim ki Necip Fazıl olmasaydı, ben de olmazdım! Fakat zamanla şiirim, Necip Fazıl'dan ayrılarak başka bir boyuta ulaştı. Bu da, insan ruhu ile makinenin birleştirilmesidir. Bir şair ne kadar geç tanınırsa, eserini o kadar olgunluğa ulaştırır. Genç yaşta gelen bir ün, o şairin etrafında bir hayranlık havası oluşturur ve artık şair kendi iç ben'inin derinliklerinden filizlenecek şiir yerine zorlama şiir yazar. Oysa şiirin saflığı korunmalı, kendi tabii doğuşu engellenmemelidir…" (Yazıcı, 1993).
Sedat Umran'ın şiire bakışı şiirin farklı bir yanını ortaya koymuştur. Şiir serüveni ilginç bir biçimde oluşmuştur; şairler genellikle ilk şiirlerine aşk şiirleri ile başlarken Umran, ilk şiirlerinden itibaren kendini, eşyalar üzerinden ifade etmeyi seçmiştir (Serin, 2014). Bu bakımdan sembolist bir anlayış sergileyen Umran, Türk Edebiyatındaki Sembolist anlayıştan farklı bir anlayışla şiire yaklaşmaktadır, bu fark da konu yönünden kendini göstermektedir. Bu bakımdan denilebilir ki; "Ahmet Haşim ne kadar duygu insanıysa, Umran da o kadar akıl insanıdır. Umran, şiirlerini bir yapı ustası gibi akılla, mantıkla inşa eder. Ama bu, onun duyguları ihmal ettiği anlamına gelmez elbette" (Serin, 2014). Şiirini örerken herhangi bir sanat akımına bağlı kalmadan, kendi şiir anlayışına göre şiirlerini örer, her ne kadar sembolist manada şiirler kaleme alsa da şiirinin diğer şairlerden ayrışan pek çok yanı bulunmaktadır.
Eserlerinin yayınlandığı dergiler incelendiğine Umran'ın hem ideolojik olarak hem de anlayış bakımından birçok farklı dergide isminin çıkması onun için bir sorun teşkil etmemektedir. Bu da Umran'ın dönemin sanat ve düşünce anlayışından bağımsız hareket ettiğinin göstergesidir. Bu gün hem sağ olarak adlandırılan düşünce yapısında, hem de sol anlayışta birçok kişiyle dostluklar kurmuş, özellikle Necip Fazıl ve Sezai Karakoç etkisinde kalan Umran, görüş olarak daha sağa yatkın bir çizgide görülmüştür. Özellikle sağ/muhafazakâr kesimdeki insanların Umran'ı sahiplenmesi Sedat Umran'ın sanat görüşünü oluşturan çerçeve hakkında bilgiler verebilmektedir. Umran'ın sanat görüşlerinin daha çok felsefe ve metafizik bilimlerinde aranması gerektiğini aktaran Ömer Faruk E., Mostar Dergisi'nde yazmış olduğu yazısında Umran'ın beslendiği kaynaklara bakmadan çıkarımların tahlillerin ham ve eksik olacağını vurgulamıştır (E., 2015). Bu kaynakların felsefe ve metafizik olduğunu belirten Ömer Faruk E., Umran'ın felsefî metinlerden yararlanarak şiirini inşa etmediğini, felsefenin alt kollarından olan metafizik, ontoloji, epistemoloji, estetik gibi kolları iyi okuyarak kendi düşünce dünyasında şekillendirip yorumlayarak eserler ürettiğinin altını çizmiştir (E., 2015). Bunda felsefe alanında tercüme ettiği bir eserin katkısı çoktur. Umran'ın eşyayı ele alış tarzı ve biçimi somut ve gerçek/görünen yüzlerinden hareketle işlendiği görülmektedir, fakat bir alt okumada Umran'ın şiirindeki eşyanın/maddenin içkin bir biçimde ilk halinden başka, başkaca anlamlara gelebildiğini (E., 2015) ifade etmiş, bu ayrıntıyı bilmeden Umran'ın şiirinin anlaşılamayacağını, anlaşılmanın eksik olacağını vurgulamıştır. Yazının devamında şunları aktarır:
"Umran şiirini "Ayna" özelinde ele aldığımız zaman bu meselenin başka birçok nesneyle de ilişkili olduğunu görürüz. Bence Sedat Umran'ın Ayna Şiirleri onun eşyanın hakikatine yaptığı atıfları açıklayan en iyi örneklerdir. Böylece ayna şiirlerinde başka nesneleri tanımlama gayretinin ipuçlarını bulabiliriz. Çirkinin estetiğini de bu bağlamda düşünebiliriz. Umran, şiiriyeti ham olanından kurtarmak suretiyle bu kaynaklardan beslenerek örgülemiştir. "Aynalar doğruyu doğrulayan kişiliği içimizin/ arınmış iç'in duru bir dış'la kucaklaşması" mısraları da kaynağın sadece dil ve ilham olmadığını felsefe ve metafizik gibi disiplinlerin Umran şiirine sacayağı oluşturduğunu gösteriyor" (E., 2015)
Kaynakça
E., Ö. F. (2015, Eylül). Sedat Umran: Balkonlar Adımlarıdır Evlerin Ya da Merhabalarıdır Birbirlerine Karşı. Mostar Dergisi(127), 34-36.
Serin, A. A. (2014, Temmuz 07). dünyabizim.com. Aralık 23, 2017 tarihinde dunyabizim.com: http://www.dunyabizim.com/portre/17748/esyada-hakikati-arayan-bir-sair-sedat-umran adresinden alındı
Umran, S. (tarih yok). Sanat Görüşüm. Hece Dergisi, 2001.
Yazıcı, O. (1993). Sedat Umran ile Röportaj. Türkiye Gazetesi.
Yazar: Tuğba D. CAN - Yayın Tarihi: 31.10.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 22.11.2023 09:11