Şehir ve Kültür Dergisinin 34. Sayısı Yayımlandı

Söz Ola Kese Savaşı Söz Ola Kese Başı…
Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz
Yunus Emre
Kalem tutan herkes kâtip olamaz, güzel yazı yazamaz. Güzel yazının büyük önemi vardır, güzel ve okunaklı olması lazımdır, estetik bir istif gerekir. İslam tarihinde meşhur bir hadise vardır; Hz. Osman zamanında kâtibi Mervan'ın bir noktayı yanlış koyması, yerli yerine koymaması sebebi ile İslâm aleminde ne kıyametler kopmuştu. Hz. Mervan kelimenin altına konması gereken noktayı üstüne koymuş, bu yüzden İslâm tarihinde acıklı hadiselerin vukuuna sebep olmuştu. Kalem, dil gibi sağa da sola da kayar.. kalem yazmaya başlayınca rotayı şaşırmamak lazımdır.. Bunu hem fizikî olarak kamışla hüsn-ü hat yazarken kamışı kaydırmadan üslubunca yürütmek gerekir.. Hem kaleme aldığınız yazının maksadını ve edebî üslubunu şaşırtmadan ifade edebilmektir. Hem de konuştuğunuz kelâmı dil sürçmesine mahal vermeden söyleyebilmektir hayatın içinde..
Şeyh Sadî der ki; Evvela düşün, sonra söyle. Sana, 'artık kafidir denilmeden dur'..."Kemâlin kelâmın altındadır" Şeyh Sadi bu sözü de şöyle açıklar "İnsanların ağzındaki dil bir hazine anahtarıdır. Kapalı olduğu zaman hazinenin içerisinde ne olduğunu, acaba kıymetli taşlar mı? yoksa lüzumsuz, köhne hırdavat mı var, kimse bilmez.". Tolstoy da konuyla ilgili şunu söyler; "Dolu tüfeğe karşı ihtiyat ve tedbirle muamele edilmesinin lüzumunu biliriz. Fakat söz için ihtiyatkâr olmak lüzumunu pek de bilmek istemeyiz. Ahmakça bir söz öldürmekten daha beter bir fenalık yapabilir.." Kabağın patlıcanın kaç çeşit yemeği olursa ona göre kesersiniz sebzeyi, Güzel hattında o kadar çok çeşidi olur ki, hangisini yazacaksanız kamışın ucuna da biçimini vermeniz gerekir.. Yazacağınız yazının şah cümlesi neyse, başlarken de ona göre giriş ayarı yapmalıyız.. Konuşurken de öyle değil mi? Anlatırsınız anlatırsınız bir türlü sadede gelemezsiniz, çünkü cümleler sağa sola dağılmıştır, toparlayamıyorsunuzdur. Oysa anlatmak istediğinizi yalın bir biçimde anlatırsanız, veya yazacağınız yazınızdaki hedefinizi yalın bir biçimde ifade edebilirseniz hedefe kolay varır, maksadınızı ifade edersiniz.. Aslında bunu beceremiyorsanız güzel bir kelam yetişir duvardaki hüsn-ü hat tabelasından.. "Kul-il hayra ve illa feskût" Ya hayır söyle, yada sükut et.. Şu İfade bir genel şarttır, Müslüman kişi elinden ve dilinden emin olunan kişidir..
Yazdıklarımızla, söylediklerimizle, davranışlarımızla güven ve itimat telkin etmeliyiz çevremize.. Üstad Necip Fazıl'ın Yunus Emre için yazdıkları, ondan medet ister, saflık temizlik için...
Rüzgâra bir koku ver ki, hırkandan;
Geleyim, izine doğru arkandan;
Bırakmam, tutmuşum artık yakandan,
Medet ey dervişim, Yunus'um medet!
Şehirlerimizde sözüne itibar edilen kültür insanları, toplumu iyiye doğruya güzele sevkeden insanlardır. Birikimli bilge insanlar, toplumun dinamik olarak moral motivasyonunu sağlamak için gayret ederler.. Bu kişilerin sayılarının artması, toplumun genel kültürünü de bereketlendirir.. Tarihten gelen bu kültür birikimi, insanları cesaretli kılar.. Fatih Sultan Mehmed'in birkaç sözünü buraya sıkıştırmalıyım; "Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil, iradeleri sersemleştiren bir sihirbaz zekâsı vardır." Cesaret ve zekâ, sağlam bir kültüre sahip insanlarda vardır.. Diğer bir sözünde sultan Fatih, sanki bugüne vurgu yapar, "Maksat bir şehir bünyad etmektir /Aslolan reaya kalbin abâd etmektir." Yani bugünkü yöneticilerimize ders gibi, sadece hizmet etmekle kalmayalım, bu şehrin insanlarının gönlüne girelim diyor…
Eğitiminde, kültüründe, ticaretinde, siyasetinde temelinde bu güven duygusu vardır.. Hz. Davut'a nisbet edilen bazı özlü sözler, aleme salınan avazı kadar meşhurdur; "Dostları olan adam dostane davranmalı. Kardeşten ziyade kuvvetli dost vardır.".. Evvelki şeyler anılmaz. Sonra olacak şeylerin dahi sonradan geleceklerin arasında lafı olmayacaktır.. "Gümüş tel kopmazdan, altın tas kırılmazdan, testi çeşmenin yanında paralanmazdan, kuyu üzerindeki dolap kırılmadan önce Allah'ı düşün."..
Son söz, hak sahibinindir.. Milletin sözü hakkın sözüdür.. Şehir ve Kültür dergisi olarak, bu ülkenin ziyalı insanlarınca 34 aydır sözümüz vardı öne çıktık ve söylüyoruz, yazıyoruz... Halka doğruyu, iyiyi, güzeli yazmayı, konuşmayı anlatmayı hedefledik ve bunu 34 aydır başarıyoruz… Sorumluluğumuzun bilincindeyiz, aynaya bakmayı unutmuyoruz, iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batıralım ki sözümüze itibar edilsin diyoruz...saçımızı taradık Mayıs ayında da huzurunuzdayız.. Hz.Mevlâna diyor ki; "İstediğin kadar inançlıyım de namaz kıl, sadaka ver. Umut verip, güven aşılayıp da yarı yolda bıraktığın insanın gönül sadakasını her iki dünyada da veremezsin."
Hoş bulduk efendim, Hoşça bakın zatınıza…
Mehmet Kamil BERSE
Genel Yayın Yönetmeni
İçindekiler
- Destûr Ya Şehr-i Ramazan! - Prof. Dr. Zekeriya Kurşun
- Gökyüzüne Meydan Okunmaz – Prof. Dr. E. Nazif Gürdoğan
- Ah Kaşgar Kadim Şehir! – Doç. Dr. Abdulhamit Avşar
- Ahşap Mescitler – Dr. M. Sinan Genim
- İstanbul'da İlk Matbaamız Fatih'ta – Mehmet Kamil Berse
- Hace Ahmet Yesevi'nin Dinlendiği Mekan – Dr. Kamil Uğurlu
- Edebi Şef Dönemi Basın Hayatı – Hüseyin Yürük
- Medeniyetlerin Keşfettiği Şehir: İstanbul – Erkan Erken
- Refik Halid ve Şehir Hikayeleri – Mustafa Uçurum
- Buhara ve Kültürümüz – Nermin Taylan
- Kitap ve Okuma – Prof. Dr. Ömer Özden
- Mehter "Tarihimizin Mert Sesi" – Mustafa Yazgan
- Kültürümüzün Temel Değerleri Ve III. Milli Kültür Şurası - Cem Eriş
- Abdullah Oğlu Huseyn - Kâmil Uğurlu
- Çikolata Tadında Ve Kokusundaki Şehir Brüksel - Fahri Tuna
- Şiirin Şehirleri - Recep Garip
- Bığır Köyünde Şehit Asker Mezarı- Doç. Dr. Abdülhamit Avşar
- Yozgat'ın Soğuğu Ve Sıcağı - Erol Erdoğan
- Rüzgâr Ve Odların Raks Ettiği Şehir: Bakü - Doç. Dr. Süleyman Doğan
- Değerleri Tanımak Gerek - Recep Arslan
- Bu Tuna Başka Tuna: Prag'da Bahar Mı? -Beş- Mehmet Cemal Çifçigüzeli
- Hangi İstanbul - Ekrem Kaftan
- Tokat Bir Bağ İçinde - Ali Bal 60 Sesini Kaybeden Şehirler - İsmail Bingöl
- Niğde'de Yaşayan Ortodoks Karamanlı Türkleri - Mehmet Baş
- H33 "Otuz Üç" - İbrahim Başer
- Moldova'da Atm'de Uyumak - Zaferullah Yıldırım
- Mâtem Tutan Ruhlara Neşedir İstanbul - Sabri Gültekin
- Sapanca'nın Balkonundan Şehre Bakmak - Mehmet Mazak
- Panorama 1453 Tarih Müzesi "Kurgu Ve Gerçeklik" İstanbul'un Fethi Burada Okunur - Salih Doğan
- Göznuru Tezhip Sergisi -Şehir Sergi - Fatma Derin
- Barthold: "Sinan'ın Eserleri, Rönesans Devri Eserlerini Aşmıştır - Muhsin İlyas Subaşı
- Tistanbul Müzik Müzesinin İzinde -İki- - Samet Sururi
- Musikî'nin Ortak Dili Ve Kırımlı Şefkati Amca... - Serdar Taştanoğlu
- Hayata Dâir Ömürlük Kitaplar - Mehmet Nuri Yardım
Yazar: Dergihaber - Yayın Tarihi: 09.05.2017 09:46 - Güncelleme Tarihi: 05.12.2021 19:12