Selam Olsun Değer Bilenlere
Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selâm olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun
Yunus Emre
Değer bilenlerden misiniz? Değer vermeden değer bilinir mi? Değerleri görür müsünüz? Değer görensen, değer de verir misin? İnsan, insanın değerini bilip, görmeli mi? Değerli olan mı değeri görür, bilir, değer verebilir ancak? Değeri bilmeye, görmeye anlamaya davet eden kutlu bakın nasıl içli anlatıyor değeri. Bir selam ile başlayan değer, değer verilene gönderilen bir selam ile hayat boyu sürebilir. İçinde değerini taşıdığın senin selamını ve değerini taşır, tıpkı Mustafa Kutlu gibi.
Değer verdiği, içinde anılarını taşıdığı, değerli insanların, değerlerini Selam Olsun eseriyle on yedi denemesi ile anmaktadır Mustafa Kutlu. Sadece değerini, içinde hala sevgiyle taşımakla kalmadığı gibi bu değerlere Selam Olsun der Mustafa Kutlu. Bu eserine aldığı değerleri anarak okuru bu değerlerle bir arada buluşturmaktadır. Okur; değeri görmeyi, değer vermeyi, Kutlu’nun anılarında; değeri olanlarla geçen değerli olan ne varsa payına almaktadır. Mustafa Kutlu, bu eserinde insanın değeri konusunda anıları üzerinden ide, gidilen süreçte yaşadığı çeşitli noktaların anısal bir izahatını yapmaktadır. Kutlu, bunu naif bir dil ile yapar. Değerin oluşma süreci Kutlu’nun hayat sürecinde özsel olan tek unsurdur. Bu süreci kabul edip Kutlu’nun, yazdığı deneme eserleri tümüyle varabildiği noktaya dek, en yüksek önemdeki sonuçlara erişebilen değer yargılarına sahibiz demektir. Mustafa Kutlu, değer olgusuna götüren bu okuma sürecinde değer yargılarıyla elde edilen sonuçlara yaslanmaktadır. Değerin ayrıntılanması, sonuçlarının deneyim olgularına uygulanmasına adanmıştır.
Selam Olsun Mustafa Kutlu’ya
Değer ve kadir/kıymet yaşarken bilinmelidir. Zannımca okuru için çırpınan çabası; Mustafa Kutlu’yu kutlu yapan en önemli unsur, bu kadir kıymet olgusu üzerine odaklanmasında ve samimi bir dili hayatının her safhasına işlemesindendir. Değerleri, incelikle gören, gönül gözüyle işleyen ve tüm değerleri bilip gönül hanesiyle işleyip okura sunmaktadır. Edebi özeni, incelikli aktarımı, değerli edipleri, sanatçıları tanıyıp çok yönlü anlatarak değeri görüp gözetmektedir, değer üzerine odaklanmaktadır. O, çok sade bir hayat yaşamaktadır. “İyi yaşamak için göze batmadan yaşamak gerek.” diyen Descartes’in sözünün timsalidir adeta.
Mustafa Kutlu, Selam Olsun adlı eserinde, zatları anılarıyla ve naif anlatımıyla okura anlatmaktadır. Bu eseri ile gönül bağı kurduğu dostlarına selamını gönderirken minnetle yâd etmektedir. Anılarına ne kadar çok dip not aldığını, ne kadar çok ayrıntıya dostları üzerinden dem vurduğunu, değerli olanı gösterme çabasından değeri almaktadır okuru. Derin bir insan okuru olduğunu, içimizdeki değerlerin birer birer kayıp gittiğini, değer vermekte ve değer görmekte geç kalındığını sezdirmektedir. Böylesi eserlerle aramızdan kaymadan önce yıldızlarımızı fark ettirmekte, yazarların kalem gücünün önemini vurgular. Kültür dünyamızın zenginliğinin; değerini bulmamız ve değer vermemiz için hayatlarını adayan velud yazarlara ve eserlerine sahip çıkmak için geç olmamasını anlatır gibi. Mustafa Kutlu, çok değerli bir sanatkârdır. Biz okurlarına nice eserler vermesi dileğiyle.
Selam Olsun Beşir Ayvazoğlu
Türkçe'yi en iyi kullanan iki yazardan biri Ahmet Turan Alkan diğeri Beşir Ayvazoğlu, ikisi de Sivaslı olup aynı kuşaktan arkadaş olduklarını söylemektedir Mustafa Kutlu. Beşir Ayvazoğlu, kılık kıyafetten yazdıklarına kadar titizlik timsali olarak tanımaktadır. Ağırbaşlı, vakur ve ciddidir. Daktiloyla yazarken hatasız özenli yazmaktadır. Gazetecilik yaptı, daima kültürle uğraşmıştır. Mustafa Kutlu, şiirine ve roman yazmasına karşı çıkmıştır. Birlikte aynı semt olan Merter’de oturdukları yıllarda “İslâm Estetiği” üzerine çok konuştuklarını aktaran Kutlu, yakın ve uzak dönem akademisyenlerin ve kültür adamlarımızın üstünde bileğinin hakkı ile yer kazandığını vurgular. Kütüphanelerimiz ve sahaflardan ayrılmadan dostları ve yakınlarından bilgi toplamak bir ömrü alır ve ortaya Peyami Safa’nın üzerine yazdığı kitap akla ziyan, eser ortaya koymuştur. Böyle bir yazarın fikriyatını değerlendirmek; onu hem edebiyatımızın hem gazeteciliğimizin hem de fikir hayatımızın bir yerine yerleştimenin ne kadar zor olduğuna değinmektedir. Beşir Ayvazoğlu böyle bir sanatkârdır, zora talip olarak eşsiz eserler vermiştir. Uğraşları sonucu ülkemizde ondan iyi Yahya Kemal uzmanı olan bulunmamaktadır. Bildiklerini kendine saklayarak esere dönüştürmüştür. Fevkalade seçkin bir kütüphanesinin olmasının yanı sıra bir kitap kurdu olduğunu aktarmaktadır. “Ahmet Haşim, Tarık Buğra, Malik Aksel, Yunus Emre gibi zatlar üzerine aynı titizliğiyle yazmıştır.” Kültürümüzün eski yeni her alanına ilgi duymuştur. İlgi alanı musıki, mimari, şehircilik, tarih, estetiğe kadar uzanmaktadır. Aşk estetiği bir başucu kitabıdır. Divanyolu ile Geceleyin Dersaadet İstanbul, hakındaki uzmanlığını göstermektedir. Güller kitabında çiçek kültürümüzü dile getirmektedir. Ahmet Kabaklı’nın “Türk Edebiyatı Dergisini” çıkarmaktadır. Son kitabı, Âsaf Hâlet Çelebi üzerinedir. Kadri bilinmeyen bu çok yönlü şairimizi titizliğiyle anlatmaktadır. Ayvazoğlu’nun kültür dünyamıza hediye ettiği eserler sanatkârane bir üslupla kaleme alınmıştır. (Kutlu, 2021, s 22 )
Selam Olsun Nurettin Topçu
İstanbul susuz, tarihi taşıyan çeşmeler, boynu bükük. Taşında, yazısında, çiçeklerinde solan, silinen, sessiz sedasız yok olup giden tarihi. Bizi de beraber götürüyorlar hatıralarımızla birlikte. Bu çeşmelere hüzünlendirdiği için Nurettin Topçu bakamıyordu. Bu çeşmelerin önünden geçmemek için yolunu değiştiriyordu. Susuz İstanbul’da su aramakla geçen günleri; çölde bir vaha görünümüyle kendine çeken mazinin ancak çınarlarda kalmış günleri hatırlatmaktaydı. “Munzur’u anlat bana” derdi. Defalarca anlatmıştı. “Demek beş yüz metre süt gibi beyaz akıyor ha” derdi. Şöyle anlatıyor: Tunceli’nin Ovacık ilçesinin yanı başında, Munzur sıradağlarının eteğinden patlayan, eşine emsaline az rastlanan bir kaynak. Çıplak kayalardan on değirmen arkı kadar çıkan su ovaya ininceye kadar, kayalara çarpa çarpa köpüklenir, uzun bir süre bembeyaz akar. Diye anlatmaktadır Kutlu. “Suyun kâinattaki hareketin, temizliğin, saflığın en önemlisi sonsuzluğu arayışın remzi olduğunu nerden bilsinler.” (s 76) Mustafa Kutlu, onu hep zinde, kabına sığmaz, heyecanlı görmeye alışıktı. Neşesi, heyecanı etrafına sirayet etmektedir. Su tutkusuyla Hünkâr’a, Karakulak’a, Tomruk suyuna çekilmekteydi. Gökyüzüne çekilen minareleriyle İstanbul, Çamlıca benliğinin parçası gibi olan tabiata bakışını unutamamaktadır. 1976’da Nurettin Topçu için selamını böyle aktarmaktadır Kutlu.
Selam Olsun
Mustafa Kutlu
Dergâh Yayınları
78 Sayfa
2021 İstanbul
Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 19.07.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 05.07.2021 22:50