Selçuklular’a Dair Kapsayıcı Bir Eser, Tarih, Misafir Köşesi

Selçuklular’a Dair Kapsayıcı Bir Eser yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Selçuklular’a Dair Kapsayıcı Bir Eser

21.03.2022 09:00 - Misafir Köşesi
Selçuklular’a Dair Kapsayıcı Bir Eser

Umut İdiz yazdı..

Türkler, tarih boyunca farklı coğrafyalarda muhtelif devletler kurmuşlardır. İsimleri farklı olsa dahi bu devletler birbirinin devamı niteliğindedir. Bu devletlerden biriside milli tarihimiz açısından büyük bir öneme sahip olan, Büyük Selçuklu Devleti'dir. Selçuklular; Oğuzların, Kınık boyuna mensup olup İslam dininin Türkler arasında hızlı yayıldığı bir dönemde, ismini de aldığı Selçuk Bey zamanında İslam dinini kabul etmişlerdir. Selçuklular, İslam'ın mensubu olduktan sonra bu şevk ve İslamî nizam ile büyüyerek, Halifenin kurtarıcısı ve İslam'ın sancaktarı olmuşlardır.

Erdoğan Merçil'e ait olan "Büyük Selçuklu Devleti" adlı bu eserde, Selçuklular; ekonomik, dini, askeri, siyasi ve sosyo-kültürel yönden ele alınmış ve Selçuklu tarihi yazıcılığı açısından da oldukça kıymetlidir. Eser beş bölümden oluşmaktadır;

  1. Kuruluş Devri
  2. Yükselme Devri
  3. Fetret Devri
  4. İkinci Yükselme Devri
  5. Selçuklu Devleti'nin Başlıca Çöküş Sebepleri
  6. Bu başlıkların içeriğinden kısaca bahsedecek olursak;

    Kuruluş devri adlı ilk bölümde; Selçuklu hanedanının soyu ve mensup olduğu boy hakkında bilgi verilmiş ve Selçuklu Devleti'nin ismini aldığı Selçuk Bey'in ordu komutanlığından bahsedilmiştir. Ayrıca eserde Gazneli ve Selçuklu Devleti arasında gerçekleşen Dandânakan Savaşının Selçuklu Devletinin bağımsızlığına etkisinden bahsedilmiştir. Savaş sonucu eserde, " Selçuklular artık Horasan'da tamamen müstakil bir devlet kuruyorlar ve büyük bir imparatorluk için ilk adımlarını atıyorlardı." Cümleleriyle ifade ediliyor. Ve yine eserde, Dandânakan Savaşı kazanıldıktan sonra Selçuklu beyleri toplanarak Tuğrul Bey'i "Horasan Emiri" ilan ettikleri sonrasında ise Sultan Tuğrul Bey'in Anadolu fetihlerine başlayarak, ordusuyla birlikte bugünkü Muradiye (Berkri) kalesi olarak bilinen yeri almıştır. Anadolu seferlerini hızla sürdürmeye devam eden Tuğrul Bey, Malazgirt önlerine kadar gelip ordusunu üçe ayırarak bu yeri muhasara etmeye başlasa da kış mevsiminden dolayı muhasarayı kaldırarak ordusunu bu bölgeyi terk etmiştir. Eserde ifade edildiğine göre; Sultan Tuğrul Bey Bağdat'tan Rey'e döndükten sonra hastalandı ve (4 Eylül 1063) 'da vefat etti. Öldüğü şehirde yani Tahran civarındaki Rey'de defnedildi. Bugün de varlığını koruyan türbesi Burc-ı Tuğrul olarak anılmaktadır. Sultan Tuğrul Bey kaynaklarda adaletli, dindar olarak zikredilmektedir.

    İkinci bölüm Yükselme Dönemidir. Bu bölümde, Tahtın varisi olan Alp Arslan'ın kardeşleriyle girişmiş olduğu taht mücadelesi ve bu mücadeleyi kazanarak Selçuklu tahtının sahibi ve ülkenin sultanı olması ele alınarak verilen başarılı mücadeleler ile Selçukluların topraklarını ve güçlerini daha da artırmaları ele alınmıştır. Bu bölümün en önemli konusu Malazgirt Savaşıdır. Anadolu Türk tarihi açısından oldukça önemli olan bu savaş eserde şu ifadeler ile ele alınmaktadır; "Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, modern müelliflerin 100.000 ilâ 200.000 kişi arasında tahmin ettikleri büyük bir ordu ile İstanbul'dan harekete geçmişti. İslam kaynakları bu ordunun, sayısı hakkında 600.000'e varan rakamlar veriyorlarsa da bunların mübalağalı olduğu anlaşılıyor. Bizans ordusunun ağırlıklarını 2400 araba taşıyordu.

    Savaş âletleri arasında 1200 asker tarafından çekilen ve 10 kantar( 1 kantar 5600 kilo) taş atabilen bir mancınık da dikkati çekmekteydi. Bizans ordusunun tertibi oldukça karışıktı. Bu ordu Balkanlardaki Peçenek, Uz(Oğuz), Kıpçak, Bulgar gibi Türk boylarından, Slav, Alman, Franklar, Ermeni ve Gürcüler ile birçok eyaletten toplanmış askerlerden meydana geliyordu. Selçuklu ordusunun Malazgirt savaşında 40.000-50.000 kişilik bir kuvvet olduğu tahmin ediliyor. 26 Ağustos günü savaş sabahı Sultan baştan aşağı beyazlar giymiş "ölürsem kefenim bu olsun" demişti. Ayrıca ölürse yerine oğlu Melikşâh'ın geçirilmesini vasiyet etmişti. Cuma namazını askerleriyle beraber kılan Sultan onları coşturucu bir konuşma yaptı. 26 Ağustos günü sabah iki taraf savaş düzenine geçti. İmparatorun bizzat merkezde yer aldığı Bizans ordusunun sağ kanadında Uz askerleri ile General Aliates (Alyattes), sol kanadında Rumeli askerleri ile Nikephoros Bryennios bulunuyordu. İhtiyat kuvvetleri ise Andronikos Dukas adlı bir kumandanın iradesinde idi. Selçuklu ordusu ise Türk savaş sistemine göre düzenleniyordu. Alp Arslan ordusunu ikiye ayırmış, kendisi az bir kuvvet ile düşmanın karşısında yer alırken, diğer büyük kısmı ise tepelerde pusuya yatıyordu. Savaşa ilk olarak Sultanın idaresinde bulunan Selçuklu kuvvetleri başladı. İmparator az sayıdaki bu Selçuklu ordusunu yok etmek için karşı taarruza geçti.

    Alp Arslan ve emrindeki kuvvetlerin muvaffakiyetle tatbik ettikleri sahte ricat (geri çekilme) hareketine inanan imparator Türkleri takip için karargâhından uzaklaşmıştı. Bu arada Bizans ordusundaki Uz ve Peçenekler de soydaşları Selçukluların safına geçtiler. Bu durum Bizans ordusunun sağ kanadının bozulmasına sebep oldu. Alp Arslan ise Bizans ordusunun pusudaki kuvvetlerine kadar yaklaştığını görünce Selçuklu askerlerine genel bir hücum emri verdi. Bu hücum karşısında hatasını anlayan imparator geri çekilmeğe çalıştı ise de kanatlardan sarkan Türk süvarilerinin dar çemberi içine girdiğinden artık çok geç kalmıştı. İhtiyat kuvvetleri kumandanı Andronikos'da ordunun bozguna uğradığını ilan etmiş ve daha da gerilere çekilmişti. Bu durumu haber alan Ermeni kıtaları da savaş alanından uzaklaştılar. Akşam olduğu zaman savaş Bizans ordusunun tam bir mağlubiyeti ve imhası ile sonuçlanmış, imparator da yaralanarak esir edilmişti." Bu savaş Bizans'ın aldığı ağır bir yenilgiyle sonuçlanmış ve Türklere Anadolu'nun kapısını açmıştır.

    Diğer bölümleri genel olarak ele alacak olursak; Eserde, Selçuklu Devleti'nin duraklamasının başlıca sebeplerinde birisinin taht kavgaları olduğu ve bunun yanı sıra özellikle Sultan Muhammed Tapar döneminde Bâtıniler zararlı faaliyetleri ve bunlar ile mücadelelerinde devleti zora soktuğu ele alınmıştır. Çöküş döneminde de yine duraklama ile aynı durumlar olup, topraklarının genişlemesi ve merkezi otoritenin zayıflığı ile Türkmenlerin devlete küsmeleri diğer sebepler olarak ortaya konulmuştur. Ayrıca, Bâtıniler, değerli devlet adamlarını ve emirlerini öldürerek, yetenekli ve tecrübeli isimlerden devleti mahrum bırakmıştır.

    Erdoğan Merçil'in, Selçukluların siyasi tarihini ele aldığı bu eser alanında oldukça önemli olup sade dili ve kronolojik aktarımı ile Anadolu'nun Türk yurdu olmasının ilk basamaklarını akademik üslup ile okuyuculara aktarmaktadır. Özellikle akademik tarih okuyucuların fazlasıyla istifa edebilecekleri bir eser olup, tüm tarih okuyuculara faydalı olacağı kanaatindeyim.

    Erdoğan Merçil
    Büyük Selçuklu Devleti
    Nobel Yayınevi
    4. Baskı
    Ankara, 2016


    Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 21.03.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 31.01.2024 15:03
1652
Yorumlar
  • Mahmut 2022.03.21 17:55

    On numar. Eksiksiz.

  • Ceyhun Eğret 2022.03.22 19:37

    Araştırma için gerekli bilgiler. Teşekkürler

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1201 yazı bulunmaktadır.