Serin Rüyada Ağrıyan Dünya, Edebiyat, Gülnaz ELİAÇIK YILDIZ

Serin Rüyada Ağrıyan Dünya yazısını ve Gülnaz ELİAÇIK YILDIZ yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Serin Rüyada Ağrıyan Dünya

23.10.2017 17:30 - Gülnaz ELİAÇIK YILDIZ
Serin Rüyada Ağrıyan Dünya

Çöl. Bir damla su yok, kalbinin sahrasında bir serap olmayı dilemiştim, bir damla su. Kana kana iç diye beni. İçini kavuran bir ışık huzmesinden ileriye gidemedim, affet beni!

Uyandım, ne çöl vardı ne ışık! Çokça susuzluk, çokça kuraklık! Kelimeler serinletir insanı bu yüzden suya sarılmadım, rüyamı rüya ile harmanladım.

Oysa Rüyaydı, Merve Koçak Kurt'un ikinci kitabı. Hece yayınlarından 2017 Nisan ayında çıktı. İlk kitabı Ellerin Mavi Kelebek'le öykü dünyasında bir farklılık yaratacağına inanmıştım. Lirizmin gölgesinde serinleyen kelimeleri vardı. Sanki az önce bir şiir okumuş ve o şiirin doygunluğuyla serdiği sofraya öykülerini koymuştu, şiirle doymayanları daha uzun cümlelerle ağırlıyordu anlayacağınız. Doğduğu şehrin baskın tadını hissediyordunuz ilk kitabında, Oysa Rüyaydı'ya nazaran daha uzun ve daha çetrefilli metinler mevcuttu. İkinci kitabında onu durulmuş, sakinleşmiş ama aynı zamanda heyecanı artmış gördüm.

İlk Rüya, İlk Öykü, İlk Cümle

"Kızıldut'un boynu" bükülmüş balta mı vurmuşlar gövdesine? Bu yüzden mi inliyor "ne farkı var yaşamakla yazmanın" diye?

Kitapta sizi karşılayan ilk öykü Kızıldut'un Boynu. Yazar öyküyü bitirirken beni vuran şu cümleyi kuruyor: "Sırtı çıplak bir yalnızlığa değiyor."(Sayfa-12) Yazıyla haşır neşir insanlar olarak yalnızlıkla sırt sırt çok veriyoruz bundan eminim, ama ilk defa bu öyküyle fark ediyordum; yalnızlığın sırtı çıplak mıydı sahi? Onun da bir derdi var mıydı, üşüyor muydu, susamış mıydı? Biz âdemoğullarına/kızlarına reva diye görülmüş tüm bu insani ihtiyaçları, bu öykü vesilesi ile bir duyguya yüklemiş ve kendimi aşırı bencil hissetmiştim!

Ait olmadığım öznelerin yüklemi olmaya devam ederken, kurgunun, kahramanın, olayın belli belirsiz tül bir perdenin ardında yaşandığını, rüzgâr perdeye değdikçe ve perde yerinden oynadıkça görünen o iç-dış görüntünün gözlerime girdiğini keşfedip öyle yürüyorum kitapta.

Merve Koçak Kurt öykülerinin en belirgin özelliği, belirsiz bir yapıya sahip olmaları. Yani onun öykülerini okuduktan sonra klasik bir anlatı biçimi olarak hikâye edemiyorsunuz. En azından ben edemiyorum. Öyküleri okuduktan sonra anlatılan olaydan ziyade sizde bıraktığı duyguyu tarif etmeye kalkışıyorsunuz.

Edebiyat mahfillerindeki öykü mü, hikâye mi tartışmalarına, gelenekçilerin "hikâye", modernistlerin "öykü" diretmelerine karşın, Türk Edebiyatında bu iki kavrama ayrı karşılıklar bulunacağı kanaatindeyim ben. Hikâyede daha olay merkezli, diyalogla örülü, belirgin kahraman ve mekânlar varken, öykü daha çok duyular ve duygular üzerinde duran bir kavram olma yolunda ilerliyor.

Batı bu ifadelere, bilinçakışı, metinlerarasılık, monolog, üstkurmaca gibi isimler veredursun ben kendi edebiyatımız için bir tanımlama geleceği inancına sarılayım yine de!

Şarkılar, Çiçekler, Filmler

Yazarın genel bir tarz olarak öykülerinin çoğunda sevdiği çiçeklere, şarkılara ya da filmlere, film repliklerine denk gelebiliyorsunuz. Kurt, beslendiği kaynakların membağını okura açıkça sunuyor. Örneğin "Mayıs'ın Sardunya Kırmızısı" öyküsünde yazarın balkonunda yetiştirdiği sardunyalardan ilham aldığını, yine ünlü yönetmen Majid Majidi'nin Cennetin Rengi filmine atıfta bulunduğunu, "eski yara" gibi sevgiliyi çağrıştıran klasik bir ifadeyi, nasıl özelleştirerek iki dosta yorduğunu okuyup keyif alıyorsunuz. İşte bu diyorsunuz, klişeleşmiş melankoli batağındaki bir cümle, biraz güzellikle yıkandığında, iki arkadaşın yakasında parlayan bir şıklık, okur için de bir konfor olabiliyor.

İlk kitabındaki kelebeklere ve maviye olan düşkünlüğü Oysa Rüyaydı'da Kelebekler Öldüğünde ve Günlerden Mavi öykülerinde yine karşımızda.

Gördüğüydü isimli öyküsünde çiçeklerden; küpe, küstüm ve unutma beni'yi seçerken filmlerden Zamanın Tozu'nu anarak, okuruna Theodoros Angelopulos'a bir selam çaktırıyor.

Oysa Rüyaydı kıymetini ilk sayfadan alıyor, bütün kitaplar muhatabına ulaşmak için yazılır, okur birincil unsurdur ama Merve Koçak Kurt ithafını "Sevgili Okur" için diyerek imlemiş ve okuruna ilk sayfadan şık bir köşe göstermiş, çok ince bir davranış olduğunu düşünüyorum. Okur kaygısıyla yazmaktan uzak, ama bir parçasından ayrılırken, evladını yabancı birinin kucağına vermek zorunda kalan anne gibi, endişeli bir gülümseyiş var bu hitapta.

Merve Koçak Kurt, kendi ifadesiyle bulmanın çoğu olan aramanın yazgısında, kalemi ve kelimeleri kaderi olarak seçmiş kendine. Ağrıyan bir dünyanın içinde kalemiyle ağrı kesici görevi görüyor ve okuyanına ferahlık veriyor.

Okurun ruhunda hoş bir seda bırakan öyküleri yazarken çektiği dünya ağrısı, şairin dediği gibi serin bir rüyanın hatırına sanki.

Ve ben, kendi rüyasındaki çölde susuz kalmış kişi, "okur" olarak ben, diyorum ki son cümlemde:

Sızısız bir rüyanın hayra yorulacak nesi var sahi?

Oysa Rüyaydı
Merve Koçak Kurt
Hece Yayınları
136 Sayfa


Yazar: Gülnaz ELİAÇIK YILDIZ - Yayın Tarihi: 23.10.2017 17:30 - Güncelleme Tarihi: 23.11.2021 22:04
2709

Gülnaz ELİAÇIK YILDIZ Hakkında

Gülnaz ELİAÇIK YILDIZ

1987 yılının Aralık ayında Yozgat’ta dünyaya geldi.  Doğduğu bu şehirde yaşamaya devam ediyor. 2008 Yılında Yozgat Bozok Üniversitesinde Bilgisayar Teknolojileri ve Programlama Bölümünü, 2016 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme bölümünü, 2020 yılında da yine Bozok Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. 2011 yılından beri Kitaphaberde kitap değerlendirme yazıları yazıyor.

Yazı çalışmaları; Bir, Şehrengiz, Serencam, Kün Edebiyat, Yedi İklim, Ayraç, Berhava, Mâi, Hayal Bilgisi, Mahur Beste, Yolcu, Siyah Sanat gibi süreli yayımlarda yer aldı.

2016 Eylül ayından beri evli. Şimdilerde bir oğula anne, okumaya âşık bir dünyazede!

Gülnaz ELİAÇIK YILDIZ ismine kayıtlı 67 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 1 kitap bulunmaktadır.

Twitter Facebook Instagram Kişisel Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com