Şeytan’ın Modern Zaman Rehberi: Son Konuşma, Edebiyat, Misafir Köşesi

Şeytan’ın Modern Zaman Rehberi: Son Konuşma yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Şeytan’ın Modern Zaman Rehberi: Son Konuşma

25.06.2025 09:00 - Misafir Köşesi
Şeytan’ın Modern Zaman Rehberi: Son Konuşma

Büşra TEKTAŞ yazdı...

Mücadele, insanlık tarihi kadar eski. Düşmanımız ortak ve tecrübeli. Bizlerse deneyimsiz ve zayıfız. İnsanlık var olduğundan beri süregelen bütün ayrıştırmalar, adlandırmalar sadece bir grubun ekmeğine yağ sürdü. Bütün sömürgeler bir cenaha kazandırdı. İnsanlığın aynı payda da buluşabileceği ortak nokta: Hak ve batıl mücadelesi.

Ömer Faruk Dönmez, yayınlanan on iki kitabına bir yenisini daha ekledi. Nisan 2024'te İz Yayınlarından çıkan "Son Konuşma" hacimce küçük, muhteva olarak büyük bir eser. Dönmez 'in üslubu henüz kapağı açmadan fark ediliyor: "Mezuniyet Gecesi Ordinaryüs Profesör Doktor İblis Kurtdüşüren'in Stajyer Şeytanlara Yaptığı Son Konuşma." Kitap boyunca bu konuşmaya şahit oluyoruz. Karakter "Ordinaryüs Profesör Doktor" olduğundan alanında bilgili ve tecrübeli. Yazarın kinaye yoluyla okura vermek istediği derin mesajları algılamak için dikkatli olmak gerekiyor. Bu yönüyle, Gazali'nin anlatım tarzını ve İbnul Cevzi'nin "Şeytan'ın Hileleri" eserini andırıyor. Kitapta kurgusal dil kullanan Dönmez hem okurlarının ilgisini çekiyor hem de onları tefekkür etmeye davet ediyor. Eserin kritik kısımlarından biri yazarın son sayfaya kadar koruması ve sürdürmesi gereken şeytani bakış ve anlatı biçimi. Şeytanın bize karşı kurduğu tuzaklardan bazıları kitapta özet başlıklarla yer almış: KİK (Karşılaştırma, iddia, kıskançlık), YAK (Yanıltma, aldatma, kandırma) üçlemelerini örnek olarak verebiliriz. İnsanlık tarihi kadar eski olan bu mücadele elbette farklı örnek ve zaman dilimleriyle desteklenmeli. Bu sebeple kitapta tarihten birtakım örnekler verilir bazen Habil ile Kabil zamanında bazen de sanayi devriminde buluruz kendimizi. Dönemler güzel tahlil edilmiş, her çağın kendine has imtihan süreci olduğuna değiniliyor: "Henüz eskisi gibi büyük kitlesel savaşlar ve kitlesel kıyımlar yok; fakat insan temelde kendisiyle ve tanrıyla savaş halinde! Depresyonlar, intiharlar, cinsel sapkınlıklar, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, had safhada! Aile yok, aşk yok, sevgi yok, dostluk yok. Hatta arkadaşlık bile bitmek üzere, insan artık son derece yalnız! Kendinden ve her şeyden nefret ediyor!" (Dönmez, 2024, s.84)

"Doğrudur, bildiğiniz gibi, büyük büyük büyük babamızın yaptığı ilk eylem, mukayesedir." (Dönmez, 2024, s.11) Kitaptaki konuşmadan geçen bu alıntı şeytanın insana kurduğu tuzakların temelini oluşturuyor. Farklıklarla yaratılmış insanoğlu bu farklarını dezavantaj olarak görmeye başladığından oluyor her şey. "Ona verildi, bana niye verilmedi." Kabilden günümüze miras kalan bir düşünce geleneği olarak sarmalıyor bizleri. Sonrasında yaptığımız yanlışların doğru olduğunu iddia etmek yakalıyor bizleri. "Benim olmalıydı, onun değil." dediğimiz zaman bizi kuşatan bilmişlik: Kıskançlık. Şeytanın karakterler değişse bile değişmeyen stratejisi: "İnsan işte, akıllıyım sanırken nasıl da büyük akılsızlıkların kurbanı oluyor." (Dönmez, 2024, s.46)

Hayret edemeyişimize değiniliyor kitapta: "İnsanın zihnini öyle fikri şablonlar, öyle hazır düşünme kalıpları enjekte ederiz ki, insan düşündüğünü zannederken, aslında sadece ezberini tekrar eder. Bu noktada bize, insan ırkına yutturduğumuz dolmaların en iyisi, sadakatle hizmet eder: Rasyonalite." (Dönmez, 2024, s.39) Bize öyle öretildiği için doğrusunun o olduğuna inandığımız binlerce hakikat, hayret duygumuza karşılık bizden satın alınıyor. Böylelikle "Üzümü yiyip bağını sormuyor" insanlık. "Çünkü bu zavallı mahlukun rasyonel zannettiği şey aslında sadece alıştığı şeydir." (Dönmez, 2024, s.39). "Ne dehşet bir tezgâh: düşündüğünü zannetmek!" (Dönmez, 2024, s.44).

İnsanlığın birbirine düşürülme sürecinin zemininde sevgisizlik yattığını söylüyor Dönmez: "... temelde, birbirlerini sevmemeleri üzerine yoğunlaşıyoruz. Sevgi olmayınca da gerisi kendiliğinden geliyor zaten." (Dönmez, 2024, s.53) "Çünkü sevgi yoksa, ön yargı ve nefret vardır; bu da dilleri aynı olsa bile, tarafların birbiriyle iletişim kurabilmelerine engel olur." (Dönmez, 2024, s.58) Kavramların tahrifine de yer veriyor yazar. Okurken aklıma Dönmez'in "Hamza" kitabı geliyor. Orada da kelimelerin önemine değinen yazar bunu kendine has üslubuyla "Figan-u Lügati-t Türk" adıyla eklediği sözlük kısmında zikrediyordu.

Bizlere tamamen savunmasız ve umutsuz bir tablo çizilmiyor kitapta; İblis Kurtdüşüren ağzından kendi metotları aktarılırken aynı zaman bu yöntemlerin işe yaramadığı insan profillerine de yer veriliyor. Temelde; irade ve dengeye değiniliyor kitapta. Bir diğer madde ise kalp: "...peki bu müthiş operasyonu fark etmesi için, insanın elinde bir imkân var mı?

Var. Kalbi

Varsa tabi." (Dönmez, 2024, s.85)

Kitabın sonuna doğru "Furya Metodu" isimli maddelerle karşılaşıyoruz. Günümüzde yaşanan bazı sorunlar yerinde tespitlerle özetlenmiş: "Formül çok açık: bu zavallı mahluk, yaşamaya kapılsın ki ölümü unutsun, bu dünyayı aldansın ki öbür dünyayı unutsun, batıla dalsın ki hakkı unutsun, nefsine uysun ki tanrıyı unutsun." (Dönmez, 2024, s.92) Son sayfada Dönmez 'in kendine yaptığı atıf eser boyunca okura eşlik eden muzip dilin bir yansıması olmuş. Yazılması ve yaşanması zor olan bu satırlar biz okurlar için bir ders kitabı niteliğinde. Ehline denk gelmesi temennisiyle.

Dönmez, Ö (2024), Son Konuşma, İstanbul, İz Yayınları


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 25.06.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 16.06.2025 12:04
193

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1291 yazı bulunmaktadır.