Shakespeare’in Hamlet’i
Beni başka bir kader bekliyordu. Ölümüm başkasının elinden olacaktı. Benim kaderimi çizen, yolumu şekillendiren Gertrude ihaneti ve Claudius hırsı. Biri annem, diğeri amcam olacaktı. Bu iki insan işbirliğiyle önce babamı öldürmüşlerdi, sıra bana gelmişti. Sırada ben vardım. Onların yolunda bir engeldim. Çetin ceviz çıkmıştım ama. İkisi bir olup beni kıramamışlardı dişlerinin arasında. Kaderimin bağlarını istedikleri gibi çözememişlerdi. Benim işimi bitirdiklerinde, onların işi de bitmişti.
İktidar hırsının insanlara neler yaptıracağını kendi gözlerimle gördüm. Okuduğum iktidar hikâyelerini şimdi bizzat yaşıyordum. Annem babamı, amcam kardeşini öldürmüştü. Hep de gelip geçici bir taht için. Değer miydi? İnsan cesetlerinin üzerinde yükselen bir taht kime yar olmuştu, kime kalmıştı. Maktullerin kanıyla kızıla boyanmış bir taht bütün şer kapılarını sonuna kadar açar. Benim de hikâyemde de böyle oldu. Uzaklarda okurken, birden kendimi yakınımdaki taht kavgalarının içinde bulmuştum. Kendimden utanmıştım. Ama babamın aziz hatırası rahat bırakmıyordu. Annemi ve amcamı bir arada görmeye tahammül edemiyordum. İçimdeki intikam ateşi alevleniyor, ruhumu kasıp kavuruyor, varlığımı yakıyor.
Kalem tutan ellerime bakıyorum. Bu ellerle insan öldürebilir miyim, diye. Ellerime ihanet edebilir miyim? Ama annem olacak kadın babama ihanet etti. Belki de bu ihanet hep vardı annemin içinde, sonra vakti gelince, koşullar oluşunca ihanet ortaya çıktı.
Ellerimde kılıcın izlerini görüyorum. Bir hançer kesiyor göz bebeklerimi. Bir ustura düşüyor dilime. Kan kokusu alıyorum. Kan kokusu aklımı başımdan alıyor. Kendimi vahşi bir hayvan gibi hissediyorum. Beni ne hale getirdiniz. Yüzümü kılıçtan kaleme çevirmek istiyorum, olmuyor, mümkün değil. Babamın aziz hatırasına tutunuyorum. Ölüm hiç bu kadar yakın olmamıştı, birisini öldürmek hissi hiç bu kadar doğal gelmemişti.
İçimdeki cellat ile katil düello yapıyorlar. Meleklerin kalemi kırılıyor. Cellat katile vuruyor, katil celladı deviriyor. Her seferinde hayatını kaybeden tek ben oluyorum. Ben hayatımı kaybettikçe cellat güçleniyor, katil büyüyor.
Başkalarının kanatlarıyla uçuyorum. Bu hayra alamet değil. Horatio neredesin? Dostum, yardım et bana. Beni kendimle baş başa bırakma. Şimdi ve her zaman için kendim için en tehlikeli düşman benim. Benim fırtınalı karakterim, deli dolu düşüncelerim. Kendimi tutamıyorum Horatio. Babamın aziz hatırası rahat bırakmıyor. Annemin ihanetini, amcamın bana yaptığı haksızlığı bir türlü kabullenemiyorum. Ben okuma istemiştim, meleklerin gölgesinde. Kalemle yazarak kendimi tanımak istemiştim. Şimdi celladımın insafına, katilimin affına muhtacım.
Ölümlerin içinden geçiyorum. İnsanca yaşamak ve ölmek, imkânsız bir hayal gibi geliyor. Hep o taht yüzünden. Taht hepimizin hayatını mahvetti. Hepimiz taht için kendimizi feda ettik. Taht kime saadet getirmiş ki. Taht felaket demektir; çünkü bütün akıllar kötülük için çalışır, rakiplerini yenmek için her yola başvurur, her şeyi yapma hakkı kendinde görür. Taht sefalet demektir; çünkü sefil ruhlar tahtı ele geçirmek için karşılarına çıkan her kesi gözünü kırpmadan öldürür. Tahta kararmış ruhlarıyla, taşlaşmış vicdanlarıyla, duygusuz yüzleriyle çıkarlar. Taht riyakârlık yoludur. Tahtın gölgesinde asıl yüzüyle duranlara yer yoktur. En çok maskeyi ustalıkla takanlar rakiplerini alt ederler ve kararmış ruhlarıyla, taşlaşmış vicdanlarıyla, duygusuz yüzleriyle tahta çıkarlar. Ben bunlardan olmak istemiyorum Horatio. Bana yardım et dostum. İnsanca ölmeme yardım et.
Biliyorum kaderin zarları atılmıştır bir kere. Nereye gitsem de babamın aziz hatırası rahat vermeyecektir. Gertrude ihanet ve Claudius hırsında kurtuluş yoktur. Annemin ihanetinin, amcamın hırsının kurbanı olacağım. Taht hepimizi zehirledi. Tahtın gölgesinde cesetlerimiz birbirinin uzağında. Böyle olmamalıydı sonumuz. Gözlerimde kırılmış kalemim. Bilmek istedim kendimi ve dünyayı. Sadece insanca yaşamak ve insanca ölmek istedim, olmadı.
İçimdeki cellat ve katil dışarı çıkıyorlar ve cesedimin üzerinde düellolarına devam ediyorlar. Onlar kazandı, ben yenildim her seferinde. Kalemim kırıldı, kılıcım düştü tahtın gölgesinde. İçimdeki celladı ve katili tanımadım. Cellat amcam Claudius'a, katil annem Gertrude'ya benziyordu. Cellat ve katilin gölgeleri düşüyor kalemi kırılmış yüzüme. Onlara benziyorum bütün bir varlığımla. Onlara benzetiyorum kendimi. Kendimi onlara benzetilmeye ben müsaade ettim. Kendim içimdeki cellat ve katilden daha tehlikeli bir düşmandım. Kendim için geç kaldım. Ölünce anladım. Ağlayamadım.
Hamlet
Shakespeare
Çev. Sabahattin Eyüpoğlu
İş Bankası Yayınları
188 sayfa
İstanbul, 2019
Yazar: Faik ÖCAL - Yayın Tarihi: 26.01.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 16.11.2023 21:29