Sıfır Noktasından Sonsuzluğa
Birsen Çay, kitaphaber için kaleme aldı...
Porno sektöründe adını duyurmuş bir film sanatçısının, "Hayatı güzel yaşamaya dair" vereceği semineri düzenleyen bir belediye için, şunu sorgulamıştım: "Porno sektöründe adını duyurmuş bir kadına da bu imkânı, aynı belediye sunar mıydı?" Kadın direnişlerinin ilk çıkışından bu zamana kadar adaletin eşit şekilde dağıtılmadığını, cinsiyet farklılığından doğan çatışmanın ve baskının; adaletin, insafın, vicdanın çeşmesinde hâlâ yıkanıp paklanamadığını görmek ne acı! Verilen hakların, gücü kontrolü altında tutanların elinde olması ve taze mazlumlar ürettiğine şahit olmaksa daha acı!
1974 yılında atılan sessiz çığlığı 2020 yılında okumak… Ölürken dirilmenin, diriltmenin ve direnişin ne olduğunu bir fahişeden öğrenmek… yüreğiyle okuma yapanların dışında herkesin işi olsun isterdik. Okumaya aşık, başarılı ve elinden tutulsa toplumuna eserler kazandıracak potansiyele sahip Firdevs'in hikayesinin anlatıldığı bu eser yaşanmış hikaye olması ile okuyucunun aklını, ruhunu darp ediyor. Vicdanın yerini sorgulatıyor. Bir kadının düşüşünde emeği geçenlerin yalnızca erkeklerin olmadığını kadınların da buna nasıl destek verdiklerini görüyoruz.
Evinde yaşam hakkı tanınmayan Firdevs'i sokağa iten bir kadın. Kendine layık görmediği hayatı, başkasının yaşamasından zerre kalbi titremeyen bir kadının kurbanı Firdevs. Baba ocağında bir kuruşun bedelini bedeniyle ödeyip ücret talep etme hakkına sahip olmayan Firdevs, erkeklerin kucağına atılırken de ücret istememesi gerektiğini düşünecekti uzun bir süre. Yol bilmiyor, hangi yolun onu kurtaracağını bilmiyor, herhangi bir yolcuya umut gözüyle bakıyor ve her seferinde bu umut; kullanılmış, yıpratılmış, aşağılanmış, yorgun bir beden olarak hayatında vücut buluyordu.
Yeniden saygınlık kazanma adına tüm malvarlığına sıfırı çekecek kadar değer açlığı çeken Firdevs; kürsüde sesi yüksek çıkanların, erdemleri yeniden alevlendirmek için halkın önü sıra yürüyenlerin, yüksek statü sahiplerinin; kırmızı başlıklı kız kıvamında kadın karşısında, sokaktaki cahil adamdan bir farkı olmadığını da gittiği yol üzerinde öğrendi.
"İlkeleri olan devrimciler de aslında diğer insanlardan farklı değildi. İlkelerini satarak, başka erkeklerin parayla satın aldıklarını onlar kurnazlıkla elde ediyorlardı. Bizim için cinsellik neyse, onlar için de devrim oydu. Kullanılacak bir şeydi. Satılacak bir şeydi." (Sayfa: 91) Yaşanmış acıların, yaşanılacak acıların ön hazırlığı olabileceğine dair vurguları yakalıyoruz bazı cümlelerde. Bilinçaltında net olan tek bir resim; acıya ve neşeye verilen tepkinin ölçüm aleti olmuş her zaman ve her mekânda işlevsellik kazandığını görüyoruz. "Şimdi her şey, apak iki halkayla çevrili katran karası bir çift göz dışında en ufak bir ışığı bile ayırt edemediğim bir karanlığa gömülmüştü." (Sayfa: 42)
Kimi paragraflar tekrar yapılmış. Teknik bakış açısıyla bakınca bu tekrarlar sıkıcı, dikkat dağıtıcı, olaydan kopma gibi sorunları yaşatabiliyor. Ancak yaşanmış bir olayı, yaşayan kişiyle empati yapınca; acının bir tane ancak aynı acının farklı zamanlarda aynı etkiyi hatta daha derin, daha sarsıcı şekilde yaşatabilmesi düşüncesi bu tekrarları duygusal açıdan yerinde buluyor. Tersi bir durum var ki; farklı olay ve şahısların, bir olay ve bir kişide toplanmasıdır. Firdevs'in hikâyesi ilk ve son değildi. Benzerlerini, tarihin pek çok sahnesinde sürekli olarak duyduk. Günümüzde farklı suretlerde kendini gösteriyor bu hikâyeler. Savaştan çıkmış, erkek nüfusunun azlığından Anadolu kadınının yuva adı altında yaşadığı nice hikâyeler vardı. Aileyi korumaktan çok, kötü yola düşmemek uğruna yaşadığı cehennemi kabullenmiş ve yaşamını sonlandırmış nice Anadolu kadınının hikâyesi vardı.
Firdevs'in gittiği yol tekti. Tek bir yolu biliyordu. Çevresi, onun dünyası idi ve dünya ona sadece bir yol olduğuna inandırmıştı. Bildiği yol üzerinden; özgürlüğünü, benliğini yeniden kazanmanın mücadelesini vermişti… Bedeli haksız yere idam edilmek bile olsa! "Cürüm; insanın gözündeki bakışı çirkinleştirir!" denilir. İdama giderken "Mısır'da bir fahişe" diye etiketlenmiş Firdevs'in gözlerinde insanların gördüğü; masumiyet, vakar, asalet, cesaret ve özgürlüktü.
Aile kurumunun günümüzde giderek çatırdamaya başlaması pek çok uzmanları sahaya sevk etti. "Mutlu evlilik, mutlu aile, mutlu çocuk" söylemleri ve yazınları ile bu kurumu canlı tutmanın mücadelesi veriliyor. Bu hikâye; bu mücadeleyi verenler için "yola düşen engel" olarak görülmesi ihtimal dahilinde. Çevirisini yapan Neval El Seddavi'nin feminist olduğunun bilinmesi ile komplekse kapılıp "kurgulanmış bir hikâye" diye karşıtları tarafından ambargo edilmesi ihtimal dahilinde.
"Fahişeyi masumlaştırarak haramı normalleştiriyor, dine karşıtlığı destekliyor" diyerek inançlı kesimlerce sert çıkışlara muhatap olması da ihtimaller arasında. Kötü bir okuma ile; erkek düşmanlığını pekiştirecek, evlilik müessesesini değersizleştirecek verilerin olduğu bu hikâyeyi; Kanatır Cezaevinin idam mahkûmu Firdevs'in dizinin dibinde otururken ondan dinlediğinizi hayal edin... Günah ile günahkarı birbirinden ayırabilmiş, izmlerin uyuşturucu ve kışkırtıcı etkilerinden bağımsız olmayı başarabilmiş, "İnsan" denilince kadın- erkek ayrımı tuzağından kurtulmuş her erkek ve kadının rafında olması gereken bir kitaptır; Sıfır Noktasındaki Kadın.
Sıfır Noktasındaki Kadın
Neval El Seddavi
Çevirmen: Selma Demiröz
Yayınevi: Metis Yayınevi
110 Sayfa
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 21.12.2020 09:00 - Güncelleme Tarihi: 06.03.2023 23:10