Şiire Leyla Bakışı
Adı ne güzel geldi bana eserin. Öyle güzel geldi ki; eserin sadece adına ithafen bir değerlendirme yazma isteği duyuyorum. Ama haksızlık olur. Adından, kapağından, görüş, duygu ve düşüncelerin doğurduğu şiirlerden bahsedeceğim. Düşünce ve teori boyutunda bir analiz ile okura mütalaa edebileceği bir görüş ile katkı sağlama gayretindeyim. Bu eserin kapağını açmadan ismine nazır bu paragraf parmaklarımdan dökülüyor. Leyla Bakışlı...
Leyla Bakışlı... Leyla Bakışlı, her telaffuz edişimle beş heceyle içim titriyor. Çok uzatmayacağım. Aşk bakışlı der gibi. Gözlerine düştüm der gibi. Aşk eline düştüm der gibi. Her neyse ben de eserin adına, rengine, şiirlerine düştüm. İnsanın en güzel hali aşkla baktığı andır. O bakımdan kalp titriyor. Her anımıza ve her işimize aşkla bakmak; bahtımızda nasibimize yazılsın diye edelim duamızı. Leyla Bakışlı adlı eserimizin yazarı Mustafa Küçüktepe'nin hayata aşkla bakmayı fotoğraf ve geleneksel sanatlardan ebru sanatını icra etmesinde büyük rolü olduğunu düşündürdü. İnsan en çok sanat yönünün ağırlığıyla ancak Leyla bakışlara sahip olabilir yanılıyor muyum?
Eserin, adından sonra kapak rengine izninizle birazcık değineceğim. Gündoğumu veya günbatımı kızıllığının denizin mavisiyle kucaklaştığı kısa bir an; dünyayı saran lila rengini hatırlayın işte o rengin güzelliğine düşülmez mi? Ah, renkleri benim kadar çok sevenler beni anlayacaktır. O güneş karanlık gecelere doğan ya da batan bir yudum lila rengine tutkun güneş o. Kapağa zarif bir çizgiyle ilistire edilmiş. Evet, bu kadarıyla sana hissettirdiği duyguların oluşturduğu güneşin seyriyle şiirler başlar. Eserin adını taşıyan ilk bölüm Leyla Bakışlı bak yine bu beş hece bağladı beni. Yazmaya ara veriyorum, bu beş hecede kendimi çözmeye çalışacağım bir müddet, sonra kendimi şiirlerde arayacağım.
Adanmış Şiirler
Eşi ve kızlarına adadığı Leyla Bakışlı başlığı altına toplanan ilk bölümün şiirleri ve ikinci bölümü anne ve babasına adadığı başlığı; Aşk Ne Ki sorgusu ardına okuru düşündüren şiirleri barındırır eser. Bakışlardan anlaşıldığı üzere kalbi duyguların imgelemiyle zihindeki sorgu irdelenirken oluşan umudun sancısından doğan düşünceler, doksan iki şiir ile okura kazandırılır. Okur, yazarımızda oluşan duygu ve düşüncenin hisleri aracılığıyla özgün söz sanatı üzerinden yeni fikir ve duyunun doğumuna tanıklık ederek şiirler duyumsanır. Söylenmemiş ve söylenememiş duyguları yazmaya yetmez kalem. Kalem yazsa okur anlamaz.
Şiir değerlendirmeleri yazmayı seviyorum çünkü her mısraya bir değerlendirme yazacak hislerle dolup taşırıyor okuru. Tabi durum böyle olunca her detay incelikle ele alınmayı hak edecek bir gayret gerektiriyor. Değinebildiğim tüm incelikleriyle aktarmaya çalışacağım. Şairin, güçlü sanatçı yönü sezilen şiirleri ifade ederken ki zihniyeti; topluma duyarlılığıyla yaşadığı dönemdeki sosyal yaşamı, siyasi yaşamı, idari yaşamı, adaleti, güvenliği, inancın güçlerini, toplum üzerine etkisini, yaşamın doğasını, hayat refahını, eğitimin insan üzerinden hayatı tüm doğallığıyla olduğu gibi aksetmesidir. Bu aksın oluşturduğu duygu, düşünce, anlayış ve zevkin bütünlüğü belirtilerek şiirler üzerinden okura işlenmektedir. Ancak bu zevk ve anlayışın kendini meydana getiren unsurlardan herhangi birine indirgeyemeyeceğimi belirtmek istiyorum. Bütünlük içerisindedir. Dönemin dar bir zihniyet içerisinde olduğu, sanatın icrasına gerek duyulmadı icra olanın da değersizliği hissedilir. Sanatı genişletme adına güzelliklerin nasıl görülmesi gerektiğini okuruna kazandırır. Şairimiz kültür sanata tutkunluğunun peşinde okura sanat zevkiyle birlikte şair, ruhunu içtenlikle bırakır.
Serbest ölçü, yarım kafiye, asonans, aliterasyon, ses akışı, söyleyiş ile birlikte şiirlerin her türlü ses ahengi sağlanmaktadır. Şiirler sevgi, kader, aşk, açlık, hüzün, umut, özlem, geçmiş ve gelecek ile vücut bulur. Yer yer sözcüklerin en süslü hali, yer yer en duru hali yer yer de karmaşıklığıyla şiir dilini oluşturan şairimiz edebi sanatın en incelikleriyle şiirlerin estetiğini üst düzeyde sanatından övgüye layık söz ettirmektedir. "İlkin senin gözlerinde / vuruldum maviye İstanbul'um / vuruldum deniz mavisine"
Harf ve yazı hünerleri, anlamlı ve mecaz söz sanatı, doğal ve sosyal dil göstergeleriyle imgelerin derinliği ile hayalinin ve düşüncelerinin sınırsız bir anlatım sağladığı kurguyla şiirler Mustafa Küçüktepe, okurunu edebi sanatının özgün hüneriyle tanıştırarak eserini sadece okumak için değil yaşama zevkini de kazandırarak sunmaktadır. Sınırlı olan anlatımın sınırını imgeleriyle yıkar. "İlkin aşktan geçtik kayıklarla boğazdan / bıraktık orada yaşam denen iğreti elbiseyi / inorganik bir bağımsız hiç olmadı olmayacak / mumyalanmış cesetler süsleyecek rüyaları" imgeye dayalı şiir dili soyut düşünme ve hissetmeyi okurda mümkün kılmaktadır. Söz sanatlarının imgelerin oluşumunda önemli rolü vardır. Kelimelerin kendi anlamı dışında kullanılarak çağrışımın şiirlerde kazandırdıkları anlam değerlerini söyleyiş ve sesin de rolüyle ritim ve anlam sınırsız hal almaktadır. "Gökyüzü buhranının ucunda dünya / hayatın gerçekleri unutulmaz acılar / yeryüzü zindanın bir ucu solmuş bir rüya"
Şiirlerde yapı beyit, bent, kıta ile oluşturulmaktadır. Şiirleri birleştiren tema ve yapıyı oluşturan birimler şiirlerin yapısı, dili anlam ve ahengiyle bir bütündür. Duygu ve düşünceler: "bir sabah uyandığımda anne / duvarlara vurulduğumu / ilk haykırışımı ilk vuruşmamı unutmuşum / düşlerin yüzleri yaktığını / kesik kesik çalan sirenleri / kayalara çarpan yüreğimi unutmuşum" ölçülü bir biçimde okura çarpar. Şiirlerin konu edindiği, insanın kendiyle ve dünyayla olan mücadele sancısına umudun sancısıyla tema işlenir. "Bir anda başlar / bir anda biter mi sevda tutkusu" nazım birimi ve ahenk yer yer beyit özellikleri ile ifade edilir. Şiirlerin ana teması acılara doğacak umudun sancısıdır. Şiirlerde edebiyatın konusu olan insan, doğa ve hayat ifade edilirken zaman ve gerçeklik birbirinden farklı olarak şairin gördüğü gerçeği söz sanatlarını ustalıkla kullanarak farklı boyutlarıyla aktarmaktadır. "Sabır harmanından / tahammül yüklenelim / acıyı devşirelim / isyan tarlalarından" Şiirlerdeki gerçeklikte sezginin, duyuşun, tasarımın, izlenimin, hayal gücünün, toplumsal ve bireysel ortak duygusal konuların ağır basarak okurun duygularının kalbine seslenir. Ayrılık, aşk, hasret gibi duygusal konular okurun duygularına hitap etmektedir.
"Cahit Sıtkı Tarancı'ya göre şiir, sözcüklerle güzel şekiller kurma sanatıdır." Mustafa Küçüktepe, toplumsal mutluluk ya da felaketlerden duyulan sevinç ya da acı gibi ortak duygular; ya da aşk, ayrılık, özlem, ölüm acısı gibi bireysel duyguları anlatırken özgün bir şekil kurma sanatıyla okura boyut kazandırmaktadır. Gerçekliğin kaçınılmaz sancıları şiirlerde gerçek ve gerçekliğin somut algılayışla sınırlı kalmamaktadır. İnsanın yaşadıkları ve algıladıklarıyla oluşturduğu gerçekliği şiirlere özgü yorumlanarak insanın, gerçeğinde değişimi sağlanmaktadır. Kullandığı imge ve sembolleriyle onu diğer şairlerden ayıran özgün ve detaylı bir üsluba sahiptir. Önce yaşamış şairlerin eserleriyle geleneği oluşturan metinler arasında ilişkiler vardır. Her dil kendi şiir geleneğini geçmişten günümüze izler taşıyarak oluşturmaktadır.
Sonuç olarak şiir ve yorum insan yüreğine dokunur, okunduğunda insanı duygulandıran, coşkulandıran, hüzünlendiren şiirlerdir. Şairin dünya bilgisini içeren şiirlerin anlam ile yorum arasındaki ilişkisiyle oluşan tasarım, düşünce ve manadır. Şiirin yapısı, anlatımı ve teması birbiriyle sade bir uyum ile ilişkilendirilmektedir. "Biraz da Maveraünnehir'den bahset /... Biraz da İran'dan Mısır'dan Bizans'tan bahset /... İber Yarımadasından yani Endülüs'ten Tarık'tan /... gizli kalmasın hiçbir şey" Şiirde açıkça dile getirilmiş olanlarla, açıkça ifade edilmemiş olanlar anlam çevresinde karanlıkları aydınlatma gayretiyle ilişkilendirilebilmektedir. Şairin şiire yüklediği anlam ile metnin sezdirdiği anlam değeri arasındaki ilişki okurda uysal bir direnişi uyandırır. Şiir her okunduğunda okuru yeni anlam değerleri kazanır. "Şehrin en kanayan yerinden açtı / gülleri yetim çocuğun" ya da "Vakte kan düşerken / … canını sayıklarım" Tabi şiirlerin okuyucunun kültürüne, anlayışına, zevkine, içinde bulunduğu duruma ve psikolojik hâline kaygılarına göre yeni anlam değerleri kazandıracaktır. Şiirde bulunan yeni ve farklı anlamların şairin bilgisi tarihi, felsefi, sosyolojik kaynaklarıyla her toplumsal zamanın ve toplumsal dinamikleriyle edebiyat biçimlerinin üzerinden etkisi görülmektedir. Şiirde her parçanın bütün içinde anlamlandırılması sağlanarak şiirdeki bütün-parça, parça-bütün ilişkisi dil, yapı ve anlam yönünden dil ve anlatım özellikleri sanatsal akımlara göre özgün olarak farklılık göstermektedir. İnceleme yaparken bir kelime hatasına rastladım. Eleştirel gözlemle yaklaştığımda en çok dikkat ettiğim iki noktadan biri anlam ve diğeri biçim konusu oldu. Eseri incelerken her detayda aldığım notlara değinmeye çalıştım. Teknik unsurlar konusunda ileri düzeyde bilgi sahibi olmasam da okur için son söz şunu söyleyebilirim: Bakış açımın sanatsal dokunuşlar üzerinden kırılmalara neden olduğu ve hayal ile gerçekliğe olan bağlantısını sorguladığım da toplumsal süreçleri içeren bir yapıdadır, diyebilirim.
Leyla Bakışlı
Mustafa Küçüktepe
Ay Vakti Kitap
110 sayfa
Ocak 2022
Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 18.04.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 17.04.2022 23:45