Sıratı Müstakim ve Yolcuları

Sıratı müstakim, hidayet ve delalet kavramlarını hem etimolojik olarak hem de işlevsellik yönü ile ele alan eserin ilk baskısı 1980 yılında yapılmıştır. Yeni baskısı 2005 yılında yapılmıştır. Ele aldığı kavramları daha çok akide yönü ile ele alıp delil olarak ayetler ile izahlar yapılmıştır. Seksenli yıllarda kaleme alınmasına rağmen o günden bugüne kadar verdiği mesajın hala geçerli olması iki yönden değerlendirilebilir. Birincisi müellifin geniş bir dil kullanarak isabetli öngörülerde bulunduğunu ifade edebiliriz. İkincisi ise o günden bugüne kadar ümmet arasındaki sorun ve sıkıntıların aynı şekilde devam ettiği dolayısı ile seksenli yıllarda yazılan reçetenin güncelliğini hala koruduğunu söyleyebiliriz.
Müellifin kullandığı pozitif dil ve Müslümanlar arasında uhuvvet ve iletişimin artması amacına yönelik vurgular eserin verimlilik yönünü arttırmaktadır. Özellikle Müslümanların birbirlerini ötekileştirme reflekslerinin Kuranda beyan edilen Yahudi ve Hıristiyan reflekslerine çok benzediği meselesi üzerinde derinlemesine durulması gereken bir meseledir. Müslümanların birbirini ötelemesinin temel sebebinin aradaki münasebet ve bakış açısının din kardeşliği hukuku üzerine bina edilmeyip çıkarlar ve menfaatler üzerinden şekillendirilmesi olduğu tespiti önemli bir tespit olarak eserde yer alıyor. Esas olan meselenin sapmalar olmadıktan sonra Sıratı Müstakim üzere olan her birey ve yapının kardeş olduğu gerçeğinin kabul edilmesi gerektiği meselesi olduğu ifade ediliyor.
Sıratı müstakim ve hidayet kavramının Kurandaki anlamları üzerinde ayrıntılı bir şekilde duruluyor. Delalete düşme sebepleri ve sıratı müstakimde olmanın gereklilikleri üzerine bilgiler okuyucuya sunuluyor.
Dipnot bilgiler az olmakla birlikte önemli bilgiler içeriyor. Misal, islamdan önceki şeriatlerin bağlayıcılığı konusu dipnotta işleniyor. Bu konuda ümmetin alimleri arasında ihtilaf olmak ile birlikte konu üzerinde durulması gerektiği kanaatindeyim. Hakkında ayet ya da sahih hadis olmayan konuda eski şeriatlerin delil ya da hüccet olma durumu yoktur. Ayet veya sahih hadis olan konularda ise şayet destekler mahiyette ise kabul görülebileceği görüşü en isabetli görüştür. Yakın dönem düşünür ve yazarların bir kısmı bu ölçüye dikkat ediyorlar. Mesela son dönem eserlerde bu noktada eski şeraitlerden/muharref kitaplardan fazlaca alıntı yapan zatlardan biri Suat Yıldırım Hocadır. Meal çalışmasında bu durum fazlaca göze çarpmaktadır. Benzer bir durum Pakistan ulemasından Ebul Ala Mevdudi için de geçerlidir. Tefhimul Kuran adlı tefsirinde eski şeraitlerden/muharref kitaplardan fazlaca alıntı yapmaktadır. Bu ölçüye dikkat etmeyen zevat da olmak ile birlikte isimlerini yazmak sureti ile reklamlarını yapmamak için isimlerini zikretmemek daha uygun olacaktır.
Müslümanlar olarak vahyin gösterdiği istikamette sıratı müstakim üzere olmanın önemi üzerinde durmamız ve gereğini yerine getirmemiz gerekiyor. felaha kavuşanlar ancak sıratı müstakim üzere olanlar olacaktır. Sahih iman, Salih amel ve ümmet bilinci ile alınan yol sıratı müstakim yoludur. Bu yol insanı (Allahın izni ile) cennete götürür. Sıratı müstakim dışındaki bütün yollar ise cehenneme çıkar. Kendimiz, ailemiz ve mümin kardeşlerimizin sıratı müstakim üzere yol almaları ve iman ile ahirete hicret etmeleri dua ve temennisi ile.
Sıratı Müstakim ve Yolcuları
İsmail Lütfü Çakan
İFAV Yayınları
Yazar: Ferhat ÖZBADEM - Yayın Tarihi: 07.03.2014 11:04 - Güncelleme Tarihi: 18.11.2021 16:15