Sırların Sırrı: Namaz

Emre Bulur KitapHaber için kaleme aldı.
Allah'a yaklaştıran amellerin en başında gelen, ibadetlerin en nurlusu ve yakınlık merdiveninin basamağı olan "namaz" Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Miraç'tayken müminlerin üzerine farz kılınmıştır. Kur'an-ı Kerim'de namaz ile ilgili olarak şöyle buyurulmaktadır: "(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı dosdoğru kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir." (Ankebut / 45) Ebu'l-Leys es-Semerkandî hazretleri, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Kerim adlı tefsirinde bu ayet hakkında şöyle der: "Allah rızası için huşu ve tazarru ile kılınan namaz insanı her türlü kötülükten ve hayâsızlıktan alı koyar. Huşu ile kılınmayan namaz ise sahibini Allah'tan uzaklaştırır. Hasan-ı Basri de şöyle demiştir: "Kılmış olduğun namaz seni kötülüklerden ve hayâsızlıktan alıkoymuyorsa, sen o namazı kılmıyorsun demektir."
Peygamber Efendimiz de bir hadisi şeriflerinde "Namaz ancak boyun büküklüğü ve tevazudur" (Tirmizi, Salât, 166) buyurarak namazda huşuya dikkat çekmiştir. Çünkü huşu namazın ruhudur. Huşu; Allah'a karşı boyun bükmek ve derin bir saygı göstermek, acizliğinin farkında olmak ve alçakgönüllülük halidir. Namaz sadece bedeni hareketlerden ibaret değildir. Bedenle birlikte kalp ile birlikte kılınır. İmam Gazali hazretleri namazda iken kalpte bulunması gereken manaları altı maddede özetlemiştir.
1. Kalp Huzuru: Bu, kalbin yaptığı iş dışındaki şeylerden uzak durmasıdır. Mesela namaz kılan insan namazda sadece Allah'ın isim ve sıfatlarını düşünür ve başka bir şeyi ya da dünyalık bir meseleyi aklına getirmezse bu kalp huzura ermiş demektir.
2: Tefehhüm (farkına varma): Kalbin, okunan lafzın manasını bilmesidir. Burada Arapça bilmek değil, kalbin anlamasından bahsedilmektedir ki bu da ince manalara denk gelmektedir.
3. Tâzim (Saygı gösterme): Tazim; kalbin okunan şeyi bilmesi ve anlamasından sonra oluşan bir manadır. Tazim halinde kalp her zaman hazır haldedir. Sürekli Allah'a yöneliktir.
4. Heybet (saygı içinde korku): Bu, kaynağı yücelme olan bir korkudur. Yani saygıdan doğan bir korku. Mümin, namazda iken Allah'a olan yüce saygısından ötürü Allah'tan korkar da. Bu korkunun arkasında Allah'ın sevgisinden uzak düşme durumu da vardır.
5. Recâ (ümit): Kul Allah'tan hem korkar hem de sever. Bu sevgisi sebebiyle kıldığı namaz için Allah'tan sevap ve yakınlık bekler.
6. Hayâ (utanma): Kul, nasıl namaz kılarsa kılsın, tüm kıldığı namazlar eksik ve noksandır. Çünkü âlemlerin Rabbi olan Allah'a hakkıyla ibadet etmek kullar için imkânsızdır. Bu sebeple insanın namaz kılması, hatası ile kabul olmasını beklemesi ve boyun bükmesi gerekir. Kulun acizliğini bilmesi en büyük sermayedir. Çünkü kendini bilen kibre düşmez. Bu sebeple her ibadetten sonra Allah'a yakışan bir ibadet yapılmadığı için utanmak gerekir. Bu da güzel bir haldir.
Yine İmam Gazali, kalp huzuruna ulaşmak için gönülden gayrete gelmek gerektiğini söyler. Çünkü "Kalp namazda hazır olmadığı (ne okuduğunu bilmediği) zaman iptal olmuş, devre dışı kalmış değildir, bilakis himmetin yöneldiği dünya işleri içinde dolaşıp durmaktadır." Allah'a teslimiyetin bir ifadesi ve şükrün göstergesi olan namazın hakkını verebilmek için hem zahiri hem de batıni şartları bilmek ve uygulamak gerekir. İşte bütün bunların anlatıldığı İmam Gazali hazretlerinin "Namazın Sırları" kitabı Semerkand Yayınları tarafından basıldı. İhyâ projesi kapsamında tercüme dilen kitap serinin dördüncü kitabı.
Namazın Sırları
İmam-ı Gazali
Semerkand Yayınları
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 31.01.2018 09:00 - Güncelleme Tarihi: 11.01.2025 19:56