Siyavuş’un Ölümü Üzerine Bir Değerlendirme
Yasemin KULOĞLU yazdı...
Modern İran edebiyatının dikkat çeken eserlerinden biri Sevuşun/ Siyavuş'un Ölümü. Sevuşun, yirmi üç bölümden oluşuyor, İkinci Dünya Savaşı yıllarında İngilizlerin, Şiraz'ı işgal etmesinin ardından yaşanan siyasal, kültürel ve toplumsal olayları anlatıyor. Mitolojik özellikler taşıyan önemli bir roman.
Adından da anlaşılıyor ki yazar, romanın kurgusunu Firdevsi'nin Şahname eserinde yer alan Siyavuş efsanesinden etkilenerek oluşturmuş.
1969 yılında basılmış Simin Danişver'in Siyavuş'un Ölümü romanı. Modern İran edebiyatının öne çıkan isimlerindendir Simin Danişver, 1921'de Şiraz'da dünyaya gelmiştir. Danişver'in babası doktor ve annesi ressamdır. İlkokulu bir İngiliz Okulu olan Mihrayin'de okur. Üniversiteyi Tahran Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde okur ve babasının ölümüyle iş hayatına başlar. Tahran radyosunda çalışır, İran gazetesinde "Meçhul Şirazlı" lakabıyla yazılar yazar. Stanford Üniversitesi'nde iki yıl öğrenim gören yazar, İran'a dönünce Güzel Sanatlar okulunda göreve başlar. Siyavuş'un Ölümü romanı yazıldığı dönemde de edebiyat eleştirmenleri tarafından çok beğenilir ve eser halk tarafından da ilgi görür, Simin Danişver "postmodern Şehrazat" olarak görülmüştür.
Siyavuş'un Ölümü romanı, Umut Başar tarafından Farsçadan Türkçeye çevrilmiştir. Ocak 2019'da. Eser, 2019 yılında TYB tarafından en iyi çeviri ödülüne layık görülmüştür.
Umut Başar, 2012 yılında Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi bölümünden mezundur. Bir müddet aynı üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı okutmanı olarak görev alır. 2014 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesinde yüksek lisansını tamamlamış, 2013 yılında Tahran Yunus Emre Enstitüsüne okutman olarak atanır ve aynı zamanda Allameh Tabatabai Üniversitesi Türkoloji bölümünde dersler vermiştir. Umut Başar, 2018 yılından sonra Afganistan'da da görev almıştır. İran Türkolojisi ve İran'da yabancı dil olarak Türkçe öğretimi konularıyla ilgilenen Umut Başar'ın telif ve tercüme birçok akademik çalışması bulunmaktadır. Umut Başar, Ocak 2023'ten beri T.C. Tahran Büyükelçiliği nezdinde Eğitim Müşaviri olarak görev yapmaktadır.
Bu eseri, Milli Mücadele Şehitlerinin Aziz Ruhlarına bağışlamıştır Umut Başar.
Roman, valinin kızının nikâh töreniyle başlıyor. Zeri ve Yusuf da bu törene katılıyor. Yusuf ve Zeri, idealist tipler. Zeri, ailesi için yaşayan idealize bir kadın. Büyük bir aile var romanda, büyük bir evde yaşıyorlar.
Yusuf ise haksızlıklara karşı mücadeleci olduğundan İngilizlerle ve hükümetle arası hiç iyi değil. Yusuf da ideal bir kahraman. Romanın Yusuf'u, Siyavuş'u bana özellikle Kuyucaklı Yusuf'u hatırlattı. Halkının çıkarlarını gözeten bir kahraman Yusuf. İngiliz tahakkümünü kabul etmeyip vatanı için mücadele eden bir kahraman. Siyavuş gibi de yürekli. Yusuf'un eşi Zeri ise Ferengis ile benzer özellikler gösteriyor, Yusuf ve Zeri' nin oğulları Husrev ise Keyhusrev ile benzemekte.
İngiliz dikiş makinesi tüccarı Sir Cent Zinger, Efrasiyab'ı simgeler. Yusuf'u mahsullerini İngilizlere satması için ikna etmeye çalışır. Yusuf kabul etmez. Yusuf'un kardeşi Ebu'l Kasım Han, vekillik sevdasıyla İngilizlere hizmet eden kötü bir tiptir. Kaşkay Hanları Melik Sohrap ve Melik Rüstem de Yusuf'un onlarla işbirliği yapmasını ister. Kıtlık vardır. Halk açlık çekmektedir. Ebul'l Kasım, Yusuf'tan habersiz Zeri'yi zor durumda bırakarak Yusuf ve Husrev için çok değerli olan atları Seher'i valinin kızına göndermesini ister. Husrev'i bir bahane ile ava çıkarır Ebu'l Kasım. Zeri bir mezar kazdırır. Husrev dönünce mezarı gösterir Seher öldü diye ancak Husrev inanmaz. Amcasının oğlu Hürmüz ile atı Seher'i alabilmek için valinin evine gider. Zeri, çocukların kaybolmasından endişelenip durumu Yusuf'a anlatır. Yusuf, kardeşi ile valinin evine gider. Seher huysuzlanıp valinin kızını sırtından atmıştır. Husrev, Seher'e kavuşur.
Zeri'yi zor durumda bırakan olaylardan biri de İngilizlere hizmet eden İzzetüddevle'nin kendi lehine şahitlik yapmasını istemesidir. Yanlarında onlara hizmet eden Firdev'in annesi kaçakçılık yaparken yakalanır. Zeri bu isteğini kabul etmez. Ancak içi hiç rahat değildir. Yusuf, işlerini halletmek için evden gittiğinde Zeri her gece kâbus görür. Yusuf'u rüyasında Siyavuş olarak görür ve bir müddet sonra Yusuf'un kanlı, cansız bedenini getirirler eve. Zeri, her şeye rağmen ayakta kalmayı başarır. Yusuf'un cenaze töreniyle ve İrlandalı muhabir Mc Mahon'un Zeri'ye gönderdiği mesajla biter roman.
Firdevsi'nin Şahnamesi'nin kahramanı olan Siyavuş, Kavus'un oğludur, Keyhüsrev'den önce Doğu İran'da egemenlik sürmüş ve İran Turan savaşlarında öldürülmüş bir kahraman. Rüstem'in yanında yetişmiştir. Rüstem onu babasına götürür. Kavus'un eşi Sudabe, üvey oğluna âşık olur. Üvey anne, aşkına karşılık bulamayınca onu ihanetle suçlar. Siyavuş, ateşin üstünden yürüyerek geçerek suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışır. Efrasiyab ile Kavus savaşmaktdır. Efrasiyab barışmak istese de Kavus barışmaya yanaşmaz. Siyavuş, Efrasiyab'ın yanına döner ve Efrasiyab, çok sevinerek kızı Ferengis'i Siyavuş'a verir. Ancak yine kıskançlık ve fitne ile Siyavuş başı kesilerek öldürülür. Siyavuş'un oğlu yıllar sonra Efrasiyab'dan intikam alır, dedesinin yerine kral olur.
Romanda özellikle savaş, açlık, hastalık, aile çatışmaları, ihanet vs ile mitolojik öğeler ilişkendirilmiş. Milletler için kaçınılmazdır bu. Zor zamanlarda yine mitolojiye, geleneğe, edebiyata sığınmak.
Siyavuş aynı zamanda Hz. Yusuf kıssası ile de benzemektedir. Hz. Yusuf'un kardeşleri tarafından kuyuya atılması, iftiraya uğraması ve büyük bir güce, iktidara kavuşarak Mısır'a sultan olması.
Siyavuş, İran mitolojisinde saflık, cesaret, sadakat, merhamet ve kararlılık sembolüdür. Romanda da Yusuf, İngiliz güçlerine karşı direnişi ile Siyavuş' tur ve Hz. Yusuf' tur. Romanın sonunda da Husrev, babasının yerine geçecektir çünkü babası gibi iyi yetişmiş vatanının milletini seven bir karekterdir o da.
Romanın asli tipi bir kadındır. Zeri, Zöhre, Zehra. Bana Ateşten Gömlek'teki Ayşe'yi ve Halide Edip Adıvar'ın kadın kahramanlarını hatırlattı daha çok. Akıl hastanelerini, hapishaneleri ziyaret eden, okumuş, kültürlü, ailesinde düşkün, çalışkan, asil bir kadın. İran sembolü gibi. Çocuklarını en iyi şekilde de yetiştirme gayretinde. Üç çocuğu var Dördüncü gebeliği aslında yeni bir Zeri demek romanda. Ailesini korumak için baş eğdiği birçok şeyde artık daha korkusuz davranmaya başlar Zeri. Ferengis' i simgeler. O da Siyavuş öldükten sonra intikam almak için Husrev'i bu duyguyla güçlü ve cesur büyütür, Zeri de öyle yapacaktır, yazar bunu romanın sonunda hissettirir.
Zeri'nin valinin kızına vermek istemediği zümrüt küpeler ve at, Seher Zeri' ye geri döner çünkü baş eğmek değil kararlı olmak gerekir. Yusuf ölümüyle bu dersi verir. Onurlu yaşamak gerekir. Şehname'de geçen Husrev'in atı Şebdiz ve romandaki Seher, aydınlığı sembolize etmesi bakımından yine benzerlik göstermektedir.
Yusuf'un gözleri, Zeri'nin zümrüt küpelerine benzemektedir ki zümrüt, kötü ruhları kovan mitolojik bir öğedir. Zeri'nin rüyasında kanla sulandığını gördüğü ağaç, ejderha, tuba ağacı gibi daha çok mitolojik öğeler de bulunmakta romanda.
Simin Danişver, İran edebiyatının önemli bir ismi olan Celal Ali Ahmed ile 1959 yılında evlenmiştir. Celal Ali Ahmed de eşi Simin Danişver gibi hayattayken çok okunan eserler Celal Ali Ahmed daha çok toplumcu hikâyeler ve hicivle ön planda olmuş bir yazar.
Kimlik arayan bir halk hikâyesidir deniliyor Siyavuş'un Ölümü için. Yirmiden fazla kez basılmıştır, o kadar çok sevilmiştir roman. Ki okumaya başladığımda bana bu kadar ufuk açacağını düşünmemiştim.
Siyavuş Matemi ile biten yenilgi ve şehadetle de yeniden başlayan bir roman. Kerbela'da Hüseyin'dir Yusuf. Yusuf'un yarım kalan hikâyesidir bütün hikâyeler gibi. Yusuf'un İrlandalı arkadaşı Mc Mahon'un taziye mesajı romanın son cümleleri: "Ağlama kardeşim, evlerinde ağaçlar, şöhretinde ağaçlar ve memleketinde çok ağaç büyüyecek ve rüzgâr mesajı bir ağaçtan diğerine taşıyacak ve ağaçlar rüzgâra soracaklar: 'Geldiğin yolda şafağı görmedin mi?'"
Romanda yer alan Hafız-ı Şirazi beyitleri de bizim son sözlerimiz olsun. Nitekim İran edebiyatına ve özellikle mitolojiye de dalmışsanız çıkmanız mümkün değil. Hakkında sanırım akademik çalışmaların fazlaca yapılmış olduğu bir yazardır Simin Danişver. Bunca eseri, çalışmaları var. Sadece Siyavuş'un Ölümü'nü yazmış olsa bile yeterdi adından söz ettirmeye.
Doktor, Zeri' ye Hafız'ın diliyle şöyle seslenmekte romanda:
"Ey dil sabırlı olmaya çalış zira/ Yaradan böyle değerli mücevherleri şeytanın eline bırakmaz."
"Güzel işler yapalım yoksa utanacağız/ Bir gün bu dünyadan göçüp gidince"
Siyavuş'un Ölümü
Simin Danişver
Çev. Umut Başar
Büyüyenay Yayınları
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 25.08.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 22.08.2023 14:56
Siyavuş'un yakın tarih dönemi içinde İngilizlerle mücadelesi yanında aile ve toplum içinde ilişkisi üçlemesinde karakterini göstermesi, okur için bir çok yönden farkındalık göstereceğini düşünüyorum. Kitabın yazarı ve çevirmeni hayatlarından kesitler vererek onlardan da öğrenilecek çok şey var. Tüm bu çeşitliliği 'kitap incelemesi' nde güzel bir üslupla verilmiş.