Sokrates'in İsyanı - H. Fuat Beşik

Ferit Genç, Kitaphaber için kaleme aldı...
Sokrates M.Ö 469 yılında Atina'da doğmuştur. Sokrates, Platon başta olmak üzere o dönemde Atina'da yaşayan gençler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Hatta bir ikon halini almıştır çünkü o zamandaki Atina'daki gençler rol modeli olarak Sokrates'i örnek almıştır) O'nun gibi yalın ayak yürürler., onun gibi hareket etmeye çalışırlar, onun gibi konuşmak için çabalarlar.
Sokrates kendisini ve yurttaşlarını ciddi olarak incelemeyi, ahlakça olgunlaşmak için durmadan çalışmayı hep bir ödevi olarak sayar. Onun gerek sessiz, sürekli felsefi düşünmeleri, gerekse Atina'daki orijinal çalışmaları böyle bir anlayışla beslenmişlerdir. Kendisi bir çığıra, bir okula bağlı olmadığı gibi, bir okul da kurmaya da kalkışmamıştır.
Ortalıkta, çarşıda - pazarda dolaşır, karşısına çıkanlarla konuşmaya çalışır. Bunu da, insanları, hayatlarının anlam ve amaçları bakımından düşünmeye, aydınlanmaya kımıldatmak, onlarda bu isteği uyandırmak için yapar. Sokrates felsefesini, dünya görüşünü bu yolla yaymıştır. Sokrates 70 yaşında iken "gençliği baştan çıkarmak ve Atina'ya yeni Tanrılar getirmeye kalkışmak" ile suçlandırılıp mahkemeye verilmiştir. Onu suçlayanlar, kendisinin hem sofist olduğunu hem de anlayışsızlıklarından, düşünceleri ayırt etmeyi bilmediklerinden suçluyordular.
Hayata yol gösteren, değer ve ölçülere körü körüne inanmayıp bunları akıl ile bulmak isteyişinde dolayı Sofistlerle benzer özellikler göstermektedir. Sokrates hafif bir ceza ile kurtulabilme şansı olmasına rağmen boyun eğmek bilmeyen gururu yüzünden yargıçları kızdırıp ölüm cezasına çarptırılmıştır. Tutukevinden de kaçmayı ret etmiş ve 399 yılının mayısında baldıran zehiri içirtilerek ölmüştür. Ardında hiçbir yazılı bir kaynak bırakmamış bir filozoftur.
Kuran-ı Kerim ise yardımcısı olarak seçilir. 2400 yıl sonra yaklaşık 60 yaşlarında yeryüzüne inen Sokrates, dünyanın şuan içinde bulunduğu durumu gözden geçirmek ve dünyayı kana bulamaya çalışan sistemin içindeki düzeni tekrardan düzene sokmak için yeryüzüne indirilmiştir. Sokrates'in söylediği sözler, bir vaaz verme amacı gütmediği belirtmektedir. Bir yol gösterici olmakla beraber dini bir kitap niteliğini de taşımamaktadır.
Sokrates'in aradığı sorular; Dünyaya ne için geliyoruz!, Binlerce yıllık insanlık mirası şimdi nerede!, Dünya neden bu kadar kötü bir yer haline geldi!, Dünyanın kurtuluş çaresi nedir! Gibi soruları Sokrates'in dünyaya tekrar gönderilerek bu sorulara cevap aramaktadır.
Dünyada, Sadece Türkiye ye gelen Sokrates bunu şöyle açıklamaktadır. ''Türkiye'nin Müslüman devletler içinde en aklı başında ve demokratik ülke olarak görünmesi ve Saros olarak konaklandığı yerinin iklim özelliklerinin Yunanistan da yaşadığı iklime benzemesine bağlamaktadır''. Saros, Türkiye de bir masal ülkesi görünümünü vermekte olan bir yerdir. Güzelliğiyle Allah'ın cennetini görmek gibi bir yeri andırmaktadır.
Sokrates'in yapmış olduğu gözlemlerinde karşılaştığı olaylar içerisinde, en çok yeryüzünde israfın çok günah bir şey olduğunu belirterek, bir taraftan bir lokma ekmek bulamayanlar diğer bir yandan domuz gibi tıkananların çok yanlış olduğunu belirtmektedir. Dünyayı bıraktığı gibi göremediğini söyler. Aradan geçen 24 asırlık bir zaman diliminde çok şeyin değiştiğini vurgulamaktadır. Çevre sorunları, kanser, bozuk düzen, batının haksızlıları, savaş çıkaranlar, sanayi atıkları ile kirlenen dünya ve en önemlisi olarak da kürsel ısınmaya dikkat çekmektedir. Küresel ısınmanın dünyada tamamen ağaçlandırma yapılmasıyla bu sorunun ancak çözüleceğini söylemektedir. Sokrates: ''Dünyada hiç kimsenin sağ kalmayacağını bilir, kendi öleceğine inanmaz'' derken, herkesin ölümlü bir varlık olduğunu beyan etmektedir.
Yazar eseri ele alırken dikkat çekmek istediği konu başlıkları olarak dünyadaki bozulmuş düzeni ve Avrupa'nın yapmış olduğu zulümlerin had safhaya ulaştığına değinmektedir. Bunun örneklerini de ABD'nin ırak'a, İsrail'in de Filistin'e yapmış oldukları zulümleri göstermektedir. Kitap 14 bölümden oluşmaktadır. Saros denilen bir tatil beldesinde bulunan bir otelde gerçekleşmektedir. Kahramanlar;
Sokrates (Eski yunanlı filozof)
Reşat Nuri (Eski diyanet işleri başkanı)
Demirtaş (Bilgin bir mimar)
Dr. Kenan (Sporcu, bilim adamı, doktor, balıkçı ve avcı)
Yazar Altan (Araştırmacı)
Gizella ( Sokrates'in bakımıyla ilgili kişidir. Alman asıllı ve bilge bir kişi)
Zekeriya ( Otel sahibi)
W.Lincoln (ABD Başbakanı)
Harzemşah (Cumhurbaşkanı)
Karşılıklı olarak sohbet havasında dünyayı daha yaşanılır bir hale getirmek için ülkenin önemli kişileri çözüm arayışı içerisindedirler. Avrupa'nın geçen y.y'da savaş meydanlarında bıraktıkları büyük hezimetleri tekrardan yaşatma mücadelesi içindedirler. Hıristiyanlığın ve Yahudilerin zıt girdaplarından dünyayı kurtarmak amacındadırlar. Günümüz dünyasında bir rehberlik görevi edinen bu milletlerin dünyayı kaosa götürmekten alıkoymak arayışı içindedirler. Çanakkale de ve istiklal savaşlarında yaptıklarını bugün de Irak ve Filistin de yapmaya çalışıyorlar. Ermeni soykırımı da tartışmalar arasında yer bulmuştur.
Gazeteci Altan; ABD'nin 10 yıl içinde yüz binlerce Kızılderililerin yok etmesi, ABD'de sadece beyazların yer alması gerektiğini ileri sürerek böyle bir katliama başvurduklarını dile getirmiştir. Bu konu Cumhurbaşkanı Harzemşah ise farklı bir açıdan ele alarak Ermenilerin daha çok katliam yaptıklarını dile getirmektedir.''ABD'deki Ermenilerin, asimile olmaması, birlik ve beraberliğini koruması için, 1915'teki savaş yıllarında Türkiye'den kaçan Ermenileri bir arada tutmak, kültürlerini sürdürmek için ileri sürdükleri bir stratejidir. Kendi birlik ve bütünlüklerini korumak için, Türklere karşı hayali bir soykırım geliştirmişlerdir.'' der.
İnsanlığın temel hakları kuranda da açıklandığı gibi; can, mal, ırz güvenliğine karşı alkol, uyuşturucu, kumar, şiddet, hırsızlık, kul hakkı, yalan, kibir vb kötülüklerin hepsinin batı dünyasında mevcut olduğunu ve bunlara uymayan toplumların refah ve mutlulukları düşünülemez. Zulmün yerine adalet, düşmanlığın yerine kardeşlik, sürtüşmenin yerini dayanışma almalıdır.
Kitabın ilerleyen sayfalarında ABD başkanı W.Lincoln'da eşlik eder. W.Lincoln gelir gelmez büyük bir tepkiye maruz kalır. Yalnız Sokrates'in tatlı bir dil ve kullandığı üslup ile olayı yatıştırmasını sağlar. Sokrates, W.Lincoln'ın geçmişte yapmış olduğu cinayetleri yüzüne vurur. Söylenen sözleri kendince haksız olarak nitelendiren W.Lincoln daha sonra Sokrates'in mütevazi konuşmasıyla durumu kabullenmeye başlar. Sokrates'in yazmış olduğu bir yazıyı okumasını ister. W.Lincoln okuduğu bu yazılardan çok etkilenir ve Türkler için çok önemli olan Çanakkale Savaşının yapıldığı yere gitmeyi ister. Bu isteğini yerine getirterek Türklerin tarih kokan Kurtuluş Savaşı'nın yapıldığı yere gidip orda ki atmosferi bizzat solumak ister. Yaptığı zulümlerin farkına varan W.Lincoln, geçmişinden dolayı bir pişmanlık duyar ve yaşanan olayların bir daha yaşanmaması adına ant içer. Eser W. Lincoln'ın korumalarından birinin yanlışlıkla ateş etmesi üzerine W.Lincoln'un ölmesiyle son bulur.
Yazarın bu eseri yazarken çok iddialı bir şekilde kaleme almıştır. Tüm gayesi geçmişte yaşanılan olayların bir daha yaşanmaması, dünyada birlik ve beraberliğin sonucunda mutlu bir yy yaşanmasını dile getirmiştir. Eser insanların mutluluğa götürecek bir nitelikte kaleme alınmıştır. Eserini Kuran-ı Kerim'den yardım alarak Hz. Muhammed'in Hadis-i Şerif'lerinden yararlanmıştır. Herkesin okunmasını tavsiye ederim...
Sokrates'in İsyanı
H. Fuat Beşik
Ares Kitap Yayınevi
336 syf
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 11.09.2013 10:10 - Güncelleme Tarihi: 12.05.2022 00:31