Sömürülen Cennet mi Hayal Edilen Cennet Mi
Fatih SELVİ yazdı...
Tanzanya'ya bağlı Zanzibar bölgesinde doğan Abdulrazak Gurnah Postkolonyal edebiyatın son Nobelli yazarı. 1968'de genç bir göçmen olarak ülkesindeki iç savaştan kaçıp Afrika kıtasını arkasında bıraktı ve İngiltere'ye yerleşti, bir daha da ülkesine dönmedi. Eserlerinin tamamını İngilizce yazdı.
Cennet'teki hikâye yirminci yüzyıl başlarında Kenya'da geçer. Yusuf on iki yaşında babasının borçları karşılığında Aziz Amca diye hitap ettiği büyük bir tüccara verilir. Aziz amcası Yusuf'u çalıştırır, ticari faaliyetleri için kullanır. Aziz'in, babalarının borçlarına karşılık yanına aldığı başka çocuklar da vardır. Halil ve kız kardeşi Emine'de bunlardandır. Aziz Emine'yi ikinci karısı yapar. Aziz'in ilk eşi Züleyha Yusuf'a, Yusuf da Emine'ye âşık olur. Durumu öğrenen Züleyha kocasına her şeyi anlatır. Almanların şehri istila etmesiyle Yusuf son bir aydınlanma yaşar, Cennet'e çevirebileceğine inandığı Aziz'in bahçesinde kurduğu hayallerin boşluğu, köleden başkası olmadığı kafasına dank eder. Almanların toplayıp götürdüğü halkın arasına gönüllü olarak katılır. Yusuf tüccara ısrarla Aziz Amca der, onu aslında efendisi değil de akrabası görme eğilimindedir. Aziz Amca figürü o aydınlanma anına kadar sevimli mis kokan, saygın bir adamdır. Kitabın sonunda aslında firavundan başka bir şey olmadığı ortaya çıkar.
Eser çok yüksek tempoyla başlar, sürekli bir hareket hali kitabın son cümlesine kadar sürer. Yazar hâkim anlatıcıyla kurduğu eserini, Yusuf karakterinin zihnine yakın bir noktadan anlatır. Bu anlatım yazarın ironisini ve alegorilerini anlamamızı zorlaştırması açısından ustacadır. Sürekli hareket hali romanın tasvirlerle yürümesini doğal kılar. Bunlar Conrad'ın tasvirleri kadar çarpıcı ve derin sembollerle örülmüş değildir. Doğa tasvirlerinin bir diğer ustası Jack London kadar sürükleyici ve kompakt da değildir. Tasvirlerle senkronize giden duygulanım kayıtlarından ziyade fotoğraflanıp okurun işini kolaylaştıran görüntülerdir bunlar. Tasvirlerinden alegorik veya metafizik anlamlar çıkarmamız beklenmez.
Bu eserin, Conrad'ın sömürgecileri medeniyet sunucular olarak işlediği Karanlığın Sesi romanına bir antitez niteliği taşıdığı iddia ediliyor. Bu iddianın haklılık payı olduğunu gösteren bir niyetin varlığından bahsedilebilir. Fakat Gurnah'ın Batı sömürgeciliğiyle yeterince hesaplaştığı öne sürülemez.
Gurnah'ın tezi Batı sömürgecilerine kalmadan Afrikalıların zaten cehaletle kuşatılıp tüccarlar ve sultanlar tarafından yeterince sömürülmüş olduğudur. Batı sömürgecilerinden önce Arapların da aynı yöntemleri uyguladığını vurgular. Yazar dinlere mesafelidir, her birinin nasıl yozlaştırıldığını anlatmak ister. Dinin en büyük sömürgeci (Aziz) tarafından nasıl kullanılabildiğini, cahil insanların dinle olan ilişkilerinin menfaatleri gereğince nasıl değişebildiğini anlatır. Yazar tarafsız olmaya, direkt sömürgecileri hedef alan bir yazın üretmekten ziyade, sömürünün her türlüsüne cephe almaya çabalar.
Gurnah birçok yer değiştirttiği Yusuf'un yakışıklılığı, rüyaları ve sebatkarlığıyla Hazreti Yusuf- Züleyha kıssasına metinlerarası bir bağ kurar. Hz. Yusuf, Züleyha, Firavun alegorisi eserin karamsar finaline bir ironi olarak eklemlenir, bundan daha derin bir işlevi yoktur. Hz. Yusuf'un kölelikten sultanlığa ve peygamberliğe uzanan hikâyesine bir göndermedir. Bu noktada yazarın kitaptaki birçok karakterin ağzından çarpıtılarak anlatılan İslami kıssalar üzerinden dönemin Müslümanlarının cehaletinin hicvini yaptığını söyleyebiliriz. Hintli karakterin ve vahşi kabilelerin sömürgecilere çanak tutan bu büyük cehaletin parçaları olduğu da işlenmiştir.
Cennet, postkolonyal edebiyatı seven, Afrika'nın benzersiz coğrafyasında Yusuf'un macerasına merak duyanlar için güzel bir tercih olacaktır.
Cennet
Abdulrazak Gurnah
Çev. Müge Günay
İletişim Yayınları
276 Sayfa
İstanbul, 2022
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 05.07.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 25.06.2023 13:50