Son Kuşlar da Giderse
Kitapların insanları birbirine dost ettiğini bilmiyorlar mıydı? Kitapsızlık bir tür dost olma durumunun da engellenmesi değil miydi? Yeni dünyaları, yeni keşifleri, özel yetenekleri kitapların doğuracağını bilmiyorlar mıydı? Kitapların düşmansızlıkları doğuracağını bilenler, penceresiz kubbenin içinde yeni dünyalar açacağını da bilirlerdi elbet.
İnsanlar, hakikat arayışı içinde umutlar ile duygular pazarını açmışlardı. Türk varlığını yaşayan şehir ve köy insanı sefalet içinde gösterilmek istenirdi. İnsan, çaresiz durumların üstesinden umudun hanendeleriyle geliyordu. Düştüğü her durumda doğruyu arayışıyla umudu getiriyordu. İnsan hakikatin içindeydi, hakikatin aslına kendi umuduyla erecekti. İnsanın, düştüğü egoizmi bırakıp alçakgönüllülüğüyle insan olduğunu unuttuğu gibi yeniden insan olmayı hatırlayarak ilerleyecekti.
Sait Faik’in hikâyelerinin okuyanlara ağır ağır işleyen bir yanı vardır. Birden kendini göstermez, hissettirmez, ona kendinizi, ruhunuzdaki bir hareketi göstermeniz veyahut vermeniz gerekir. Bu hikâyelerinden birisi olan, Son Kuşlar, 1.-3. Basımı Varlık Yayınevi, 1952-1965’de yapmıştır. Sait Faik, hikâyelerine yaşama sevinci katardı. Çevre ve sosyal sorunlara duyarlıdır. Fakir sokak çocuklarının, günlük maceralarını ayrıntılarıyla hayal dünyasında yeniden kurgulayarak anlatır hikâyelerini. İnsanı, hayatı ve tabiatın her unsurunu sevdirerek hayata umutla bağlar. Hikâyeleri aracılığıyla hayatı ve insanı birbiriyle bütünleştirir. Merhamete duyarlılığı ve mütevazı bir sokak hayatını bütün güzel yönleriyle tasvir eder.
Sait Faik, hikâyelerinden Son Kuşlar, okura gürül gürül akan bir dünyanın resmini sunar. İnsanlar, hikâyelerde geceyle gündüz farkı gibi kendi ruhunun ayrıntılarını fark eder. Kaybettiği insanlığı, cesareti, iyiliği, saffeti, dostluğu, alın terini, sessizliği yeniden bularak; yeni bir hayatın içinde hayran, meyus ve mahcup insanlığını bulmaktadır. İnsanlar, kendileri gibi olmayanı sevmeyeceklerdi lakin her an damla damla, dakikaları duya duya, rüzgârı, denizi hayatı seve seve hikâyeleri yaşayacaktı. Kahramanları; iyiler, emekçiler, fedakârlıkta doruğu yaşayanlar, güzellik için çabalayan karakterlerdir.
Hikâyelerini kendi hayatıyla harmanlayan Sait Faik, yazı yazmanın ondaki anlamını Haritada Bir Nokta adlı öyküsüyle aktarmaktadır. “Söz vermiştim kendi kendime: yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.”(s73) İnsanlığın yaşamı için yazarak farkındalık uyandırma içgüdüsüne yenilmiştir.
Vaktiyle kuşlar cıvıl cıvıl öterdi. Küme küme bir ağaçtan ötekine konarlardı. Artık yoklar. Dünya değişiyordu. Günün birinde gökyüzünde sonbaharda uyumla süzülen esmer lekeler göremeyeceğiz. Günün birinde yol kenarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceğiz. Günün birinde dünyanın güzellikleri bizleri birer birer terk edecekti. Günün birinde Son Kuşlar’da gittiğinde insanlık için yaşam olmayacaktı…
Sait Faik, bu hikâye kitabıyla gidenlerin, kaybolmuş olanların veyahut elimizden kayıp giden olguların ardından bir tür ağıt hükmünde yazdığı bu hikâyeleri ile hayatı sorgulamaya sürüklüyor okurları. Her hikâye, toplumsal bir olguyu, iyiliği, fedakârlığı, güzelliği kuşlar üzerinden bir tür sembolik bir yaklaşımla anlatmaktadır. Akıcı ve ağdalı bir dile büründürmeden, gözlemleriyle genişlettiği hikâyelerini topluma çevirip toplumu irdelemektedir. Vefa özlem, hakikat ekseninde irdelediği hikâyeleri, Türk Hikayeciliği açısından büyük önem arz etmektedir.
Sait Faik Abasıyanık
Son Kuşlar
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
134 sayfa
Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 25.01.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.12.2020 14:20