Sözün Rengi: Briony Stewart, Söyleşi, Şevval BAŞTAN

Sözün Rengi: Briony Stewart yazısını ve Şevval BAŞTAN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Sözün Rengi: Briony Stewart

29.07.2024 09:00 - Şevval BAŞTAN
Sözün Rengi: Briony Stewart

Röportaj: Şevval Baştan

Kitaplarını hem yazan hem de illüstrasyonlarını yapan ayrıcalıklı sanatçılardansınız. Bu durum size ne gibi özgürlükler sağlıyor? Başka yazarlarla iş birliği halinde olduğunuz çalışmalarda yazarın hayali ile çizerin hayali arasındaki denge nasıl sağlanıyor?

Kendi yazdığım kitapları resimlemek, bana konsept geliştirmek için daha fazla zaman veriyor. Çizimlerde yapmak istediğim değişiklikler için metni düzenlemek konusunda kimseye soru sorup uzlaşma sağlamak zorunda kalmıyorum. Ama bu durum bazen zorlayıcı oluyor çünkü illüstrasyonların anlatıya kendilerinden bir şeyler kattığından emin olmak için hikâyemi yeniden tasarlamak zorunda kalıyorum.

Başka yazarlar için illüstrasyon yapmanın zorluğunu seviyorum. Bunu, onların fikirleriyle benimkileri dengelemek olarak görmüyorum; onların fikirlerini ve bu fikirlerin sunduğu görsel temsilleri tam olarak anlamaya ve ifade etmeye çalışmak olarak görüyorum.

Başka bir yazarın metniyle ilgili niyetini anladıysam ve onlarla kişisel olarak bağ kurduysam nihai ürünün de bu doğrultuda tutarlı olacağını düşünüyorum.

Küçük yaşlarda yaptığınız ilk çizimleri hatırlıyor musunuz? Hala sakladıklarınız var mı? Bu soruyu önemsiyorum çünkü ne yazık ki pek çok çocuğun eserleri onlar büyüdüğünde çoktan çöpe atılmış oluyor. Siz bir anne ve bir sanatçı olarak çocuklarınızın eserlerini saklamaya özen gösterir misiniz?

bu_bahce Çocukken resim yapmayı çok severdim ve çok fazla resim yapardım. Ailem bu çizimlerin birçoğunu benim için sakladı ve şimdi de ben onların bekçisi olmuş gibiyim.

Çocukken yaptığım resimlere bakmak, beni onları çizdiğim zamana götürüyor ve çoktan unutmuş olduğum şeyleri hatırlıyorum.

Çocuklarımın yaptığı pek çok şeyi saklıyorum. (Kocam her şeyi saklamak istiyor!) Ama ben üç tür şeyi saklarım: Güzel olan şeyler; bir becerinin gelişimini gösteren şeyler, çocuklarımın kim olduğunu, kişiliklerini ve belirli bir zamanda nasıl düşündüklerini gösteren şeyler.

"Bu Bahçe"de mekân olarak özellikle bahçeyi seçmenizin özel bir anlamı var mı? Bahçeyi bir metafor olarak mı kullandınız?

Bahçelerin, hayat ve bizim için önemli olan şeyleri toparlayıp büyüttüğümüz mekanlar olarak her zaman bir metafor olduğu düşünüyorum. Fakat bu hikâyenin fikri gerçek bir bahçeden çıktı.

Harika bir tavşanım vardı. Evimin arka merdiveninde oturmayı çok severdi. Ben de hava nasıl olursa olsun arka bahçeye açılan kapıyı onun için bütün gün açık bırakmak zorunda kalırdım. Tüm gün bahçe ile stüdyom arasında gidip gelirdi.

Bu tavşana sahip olmadan önce hep atölyemdeydim ve pek bahçıvan sayılmazdım ama o yanıma geldikten sonra bitkiler hakkında bir şeyler öğrenmek zorunda kaldım (hangilerinin tavşanlar tarafından yenmesinin güvenli olup olmadığını) ve ona eşlik etmek için dışarı çıkıp bahçede çalışıyordum. Her gün kapıyı açıp merdivenlerde tavşanımın yanında oturduğum için mevsimlerdeki değişimleri anlamaya, bahçede olmayı sevmeyi başladım.

beaar Tavşanım öldüğünde arka kapıyı açtım ve bahçeyi sevmem dışında kapıyı her gün açık bırakmak için artık bir nedenim olmadığını fark ettim.

Bu son derece minnettar olduğum bir hediyeydi. Hala sabaha arka merdivenlerde oturarak bahçenin tadını çıkararak başlayabiliyor ve istediğim zaman anılarımı ziyaret edebiliyorum.

O anılar kalbimde yaşıyor: başka türlü bir bahçe.

Bugünlerde bahçe, bana yakın zamanda vefat eden büyükannemi de hatırlatıyor. Bahçeyle uğraşmayı o kadar çok severdi ki onu düşünmeden güzel bir bitkiye bakamıyorum. Bu yüzden artık o da bahçede.

Kitaplarınız dünyada pek çok farklı ülkede okunuyor. Kitaplarınızdaki anlamın çevirilerle tam olarak aktarılamaması konusunda endişeli misiniz?

Pek sayılmaz. Bence kitaplar her zaman bir ortaklıktır. Yayıncılara ve temsilcilere güvenmeliyiz, tasarımcılara ve co-creator'lara güvenmeliyiz. İşin içindeki herkesin aynı şeyi istediğine inanmalıyız: çocuklar için harika bir kitap yapmak.

Bence çevirmenler biraz illüstratörlere benziyor, bir yazarın metnini ve duygusunu anlamaya çalışıyor ve bunu okuyacak kitle için anlamı mümkün olan en iyi şekilde yorumluyorlar.

Çeviriler her zaman heyecan vericidir ve gerçekleştikleri zaman hep minnettar olurum.

gymmm Küçük okurlarınızla sık sık bir araya geliyorsunuz. Kitaplarınıza ne gibi yorumlar yapıyorlar? Hiç küçük eleştirmenlere rastladınız mı?

Tanıştığım küçük çocuklar, ebeveynleri bana kitabı 1000 kez okuduklarını söyleseler bile, benimle karşılaştıklarında oldukça utangaç oluyorlar. Sanırım çocuklar sevdikleri kitabı kimin yazdığın pek düşünmüyor ya da önemsemiyor. Bu benim için sorun değil. Benimle konuştukları zaman, kitaplarda onları güldüren şeyleri anlatmayı ve resimleri beğendiklerini söylemeyi seviyorlar.

Daha uzun hikayelerimi okuyan daha büyük çocukların ise soruları oluyor. Bu süreci seviyorum, çünkü hayatımda olup bitenlerle ilgili gerçekten spesifik sorulara cevap vermek çok tatmin edici.

Eminim ki zihninizde yüzlerce yeni kahraman, kitap fikri ve projeler vardır. Peki bunların arasından seçim yapıp önceliği birine vermek nasıl gerçekleşiyor? Aklınıza gelen fikrin iyi olduğuna ve zamanlamasının doğru olduğuna nasıl karar verirsiniz?

Gerçekten çok fazla fikir var! Her zaman farklı fikirlerle uğraşıyorum. Bazen bir fikir aniden ortaya çıkıyor ve onunla tam olarak ne yapmak gerektiğini biliyorsunuz ve onu geliştirip bir yayıncıya sunuyorsunuz. Ancak projelerime öncelik vermek, o anda neyin daha gerekli olduğuyla ilgili. Örneğin, o anda neler yapabilecek kadar kapasitem var? Çocuklarım büyüdükçe bu durum benim için sürekli değişiyor. (Şu anda 6 ve 8 yaşındalar)

Ayrıca hangi kitapların çıktığına da çok dikkat ediyorum. Piyasadaki boşlukları doldurmak için yazmıyorum. Ancak bir fikrim varsa ve piyasada bunun için uygun bir zamanlama ve alan seziyorsam bu o fikri zihnimdeki listede yukarılara taşır.

Fikrin iyi olup olmadığına karar vermek zordur. Elbette özneldir ancak sektörde yeterince uzun bir süre geçirince neyin iyi olduğuna karar verebildiğinizi düşünüyorum. En azından yayınlanabilecek kadar iyi şeylere… Ama bu her zaman olacağı anlamına gelmez. Çoğu zaman üzerinde çalıştığım bir sonraki şeyi belirleyen, onu isteyen bir yayıncı oluyor!

rgb_kumiko-and-the-dragon_9780702268731_front-cover "Bu Bahçe" isimli kitabınız okuduğumda beni çok etkilemişti. Kitap bittiğinde arkasında sizin sevimli bir tavşanla çekilmiş bir fotoğrafınızın olduğunu gördüm. Bu kitabı yazmak sizin için nasıl bir süreçti?

Bu kitap, bir kaybı işlerken yazdığım bir şiirle başladı. Bir anda hayatın mevsimleri olduğunu ve her şeyin tıpkı mevsimler gibi geçip gittiğini fark ettim. Ayrıca sevdiğiniz bir insanın ya da evcil hayvanın kaybını ilk defa yaşadığınızda hüznün ve kızgınlığın zamanla hafiflediğini, sadece özlem duygusunun zamanla büyüdüğünü fark ettim.

Yine de birini özlemenin en iyi yanının, onu düşünürken hatırladığınız anıların tadını çıkarmak olduğunu düşünüyorum. Bu şiiri yazdıktan sonra ise kayıp yaşayanların yalnızca yetişkinler olmadığını, çocukların da kayıp yaşadığını fark ettim. Belki çocukların da bu fikre en az benim kadar ihtiyacı vardır diye düşündüm.

Covid-19 salgını sırasında birçok yazar ve sanatçı zorluklara rağmen ilham buldu. O dönem sizi ve çalışmalarını nasıl etkiledi?

Çocuklarım 2020'de 2 ve 4 yaşlarındaydılar. Çocuk yetiştirirken bir köyün parçası olmak çok daha zorluydu. Çünkü insanlarla görüşmek çok zordu. Ve çocuk bakımı konusunda yardım almak da riskliydi. Ve elbette çalışmak için zaman bulmak çor zordu. Çocuklarını küresel bir krizin sebep olduğu korkudan korumaya çalışan bir ebeveyn olmak korkutucuydu. Onlara tüm oyun parklarının neden kapalı olduğunu ya da benimle market alışverişine gelmemelerini istediğimi nasıl açıklayacaktım? Fakat yaşadığım yerde nispeten daha şanslıydık.

Pandemi sırada çalışmak benim için zor olsa da umut verici şeylere odaklanma ihtiyacını ortaya çıkardı. O dönemde üzerinde çalıştığım iki kitap bunu yansıtıyor. Birinin adı, "Accidentally Kelly Street" ve göçmenlere kucak açan topluluklar hakkında. Diğeri ise Cassie Polemeni tarafından Norveç'in Svalbard kentindeki küresel tohum deposu hakkında yazılan "The Garden At The End of the World" idi.

Bu kitapların her ikisi de dünyada işler yolunda gitmediğinde yeni çareler arayan insanlara odaklanıyor.

Sizce her resimli kitap çocukların görsel algısını yukarıya çekebilir mi? Siz bir sanatçı olarak illüstrasyonlarınıza bu konuda ne gibi dokunuşlar eklersiniz? Bu alanda sizi siz yapan özellikler nelerdir?

the-lion-in-our-living-room-400x406 Bana göre resimli kitaplar, çocukların edebiyat ve görsel sanatlarla ilgili ilk deneyimleridir. Sunulan edebiyat ve sanat kaliteli olunca sanat ve tasarımdan anlayan bir nesil yaratırsınız.

Sanırım bu hedefe ulaşmak için sanatsal bakış açısıyla yaptığım tek şey çocukları hafife almayan kitaplar yapmak. Ve bu kitapların öncelikle çocuğun deneyimine odaklanırken onları çocuklara okuyanın yetişkinler olduğunu unutmamak gerekiyor.

Her yaştan insanın keyif alabileceği bir şey yapabiliyorsanız ortaya evrensel bir iş yapmışsınız demektir.

Dijital ortamlarda illüstrasyon yapan sanatçıların bir müddet sonra kalem ve kâğıt ile bağlarını kopardığını görüyorum. Sizin geleneksel araçlar ile aranız nasıldır?

Geleneksel araçları kullanmayı her zaman seveceğim. Çalışmalarınızı benzersiz kılan hatalar yapmanıza yardımcı olduklarını düşünüyorum. Ancak bunları dijital tekniklerle birleştirmek süreci hızlandırır.


Yazar: Şevval BAŞTAN - Yayın Tarihi: 29.07.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 25.07.2024 15:23
408

Şevval BAŞTAN Hakkında

Şevval BAŞTAN

2002 yılında Bursa'da doğdu. Ortaokul ve liseyi İmam Hatip'te bitirerek hayatına kıdemli bir İmam Hatipli olarak devam etmektedir. Şu an için Kocaeli Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünde öğrenci olup amatör olarak çizerlik yapmaktadır.

Şevval BAŞTAN ismine kayıtlı 22 yazı bulunmaktadır.

Instagram LinkedIn YouTube Kişisel