Tasavvuf Işığında Öze Varım

İnsanın kendini bulma serüveni yaşamı boyunca devam eder. İnsan daima gelişen bir varlıktır dolayısıyla yaşadıkları, duygu durumunu ve tepkilerini oluşturur. Herkes bunu kendini bulma yolculuğu olarak adlandırmasa da bilinçli veya bilinçsiz bu yolculuğun içindedir. Kendini bilme, anlama çabası antik çağlardan günümüze kadar var olmuş ve insan yaşadığı sürece var olacak felsefi, sosyoloji, psikoloji gibi bilimlerin konusu olan bir olgudur. Sonu olmayan bir süreç. Kimi zaman sancılı, kimi zaman keyifli ve her zaman huzur verici. İnsan kendini tanımlarken olumlu ifadeler kullanır. Bencil ya da kıskanç olduğunu söyleyebilecek çok sayıda insan yoktur. Üstün olma, değerli olma, sevilip takdir edilme arzularıyla birlikte bu, kendiyle yüzleşmekten kaçıştır bir nevi. Dr. Mustafa Merter'in Dokuz Yüz Katlı İnsan kitabında onun kaçış ve buluş serüvenlerine şahitlik ediyoruz.
"Bana en zor gelen, diğer insanlara göre ayrıcalıklı bir varlık olduğum kanısını terk etmekti (bunun için hâlâ uğraşıyorum)! senelerce uyguladığım meditasyon teknikleri sonrasında farkına varmadan içimde enaniyet/manevi bir narsisizm oluşmuş, ortaya çıkan hâllerin ve 'ışığın' kendimden kaynaklandığını sanmaya başlamıştım. Tevazu gibi görünen bütün davranışlarımın altında gizli bir gurur yatıyordu."
Kitabın adı Mesnevide bulunan; "Aziz dost! Sen, tek bir kişi değilsin. Sen, bir âlemsin! Sen, derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insanı kâmil! O senin muazzam varlığın, belki dokuz yüz kattır. Dibi, kıyısı olmayan denizdir." Kısmından esinlenerek konulmuş.
Dr. Mustafa Merter, psikolojiyle tasavvufu harmanlayarak sunmuş okurlarına. Yazar, uzun yıllar yurt dışında yaşamış bir psikiyatr. Kendini bulma ve anlamlandırma çabası daima var olan, bunu bilinçli olarak yönetebilen bir uzman. Bu yolculukta birçok deneyimlerde bulunmuş. Uzun yıllar meditasyon yapmış, tasavvufla tanıştığı vakit ruhu huzura varmış. Kitap aslında Mustafa Merter'in kendisi üzerinden psikolojinin insanda ki iç yolculuğunu arayışını, tasavvufa varana kadar nasıl yoğrulduğunu anlatan bir eser olmuş. Yazar kendi yolculuğunu derin bilgileriyle anlamlandırarak oldukça dürüst anlatmış diyebilirim.
Dokuz Yüz Katlı İnsan kitabı batı psikolojisinin öncülerinin geniş özetiyle başlıyor. Sigmund Freud'dan Jung'a; Adler'den Anna Freud'a; Melanie Klein'dan Karen Horney'e; William James'den Abraham Maslow'a; Charles Tart'tan Kevin Wilber'e; Irving Yalom'dan Erich Fromm'a kadar bu isimlerin psikoloji alanına kattıklarıyla birlikte yetersizliklerini de sunuyor.
"Batı dünyasına ritim veren psikoloji binası şu temeller üstüne kurulmuştur: İnsanın aslı kötülük ve kaostan ibarettir."
"İnsan diğer insanlardan apayrı bir varlıktır, aidiyet duygusu yoktur, insanlar arasında görünmez duvarlar söz konusudur."
Dr. Mustafa Merter batı psikolojisinin nefsin üst katmanlarından habersiz olduğunu söylüyor. Kitabında insan bilincinin ve nefsin derinlemesine analizlerini yapıyor. İnsan özünün kaybını batı dünyasının dini değerlerden kopmasıyla bağdaştırıyor. "İlahi rabıtasından kopan Avrupa insanı pusulasız, rehbersiz açıldığı bu uçsuz bucaksız insan nefsinin okyanusunda bir yön bulmaya çabalıyordu. Öncelikle yanıt bulunması gereken acil soru, "kendi kendine yabancılaşma" sorunuydu. Psikanaliz, bu "fırtınalı sulardan" rasyonel akıl bularak çıkmaya çalıştı." Kendisinin de böyle bir yolculuktan geçtiği ve tasavvuf çerçevesinde özüne vardığını anlatıyor. Mevlana ve ibn Arabi etkisiyle tasavvuf ve Transpersonal (Benötesi) psikolojisini Kur'an-ı Kerim'den de ayetlerle destekleyerek anlatıyor. Konuların özünün kavranması adına kendisi ve arkadaşlarının deneyimlerinden de kitap bütününde oldukça sık söz ediyor.
Amerikalı bir arkadaşının aydınlanma hevesiyle girdiği meditasyon sürecini şöyle anlatıyor; " Bu dönem bittiğinde, uçağa atlayıp Bangkok'a uçmuş ve bir hafta oranın batakhanelerinde kendi tabiriyle 'hayata' yeniden dönmüş! Bu traji-komik gerçek hikâye, üç ay boyunca en zor şartlarda yapılan bir meditasyonun bile insanı yüceltip arındıramayacağını gösteriyor. Aydınlık yola varmak (yani hidayet) ancak bizi yaratan Rabbimizin elindedir. Ben aydınlanacağım derken insan kendini hiç beklemediği yerlerde bulabilir."
Kitapta anlatıları desteklemek amacıyla yer verilmiş şemalar biraz kafa karıştırıcı gibi gelebilir. Şemalara çok fazla kafa yormadan geçmek buna çözüm olabilir. Yerinde metaforlar ve izahlarla zaten konu anlaşılır hale geliyor. Buna rağmen yine de anlayamadığınız noktalar da olabiliyor kitapta. Art arda kurduğum cümlelerde bir tezatlık olduğunu düşünebilirsiniz ancak değil. Şöyle ki; anlamadığınızı düşündüğünüz yerlerde bile bilindik bir his doluyor insanın içine. Tanımlanamayan bir şeyler tanıdık geliyor. Bu tanıklığı okurken en çok kendini anlıyor insan şeklinde ifade edebilirim. Ayrıca bir kez okumanın yeterli olmayacağı kanaatindeyim. Bir süre sonra tekrar okunması taşları daha net yerine oturtacaktır diye düşünüyorum.
Dr. Mustafa Merter
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Kaknüs Yayınları
452 Sayfa
Yazar: Merve YURTSEVER - Yayın Tarihi: 26.04.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 23.04.2023 23:28
Teşekkürler Oldukça bilgilendirici bir değerlendirme olmuş . Kitabı okumuş olmama rağmen tekrar okuma isteği uyandırdı bende . Tekrar teşekkürler bu güzel yorum için .????????