Taşları Yerinden Oynatma Zamanı

Neşe CENGİZ yazdı…
Epeydir merakla beklediğim bir kitaptı. Sayfalar boyunca taşın çıldırtan sabrına dokundum. Sabrınız varsa sizlerle de paylaşmak isterim.
İlkin eser sahibini tanıyalım. Hayatı savunduğu değerler doğrultusunda yaşayan biri o. Hikâyenin içindeki hayatı gören, hayatın içindeki hikâyeyi ustaca kaleme alan bir yazar. Hiç şaşırtmaz sizi. Baktığınızda ne görüyorsanız odur. Edebiyat dünyamıza çok yakışan bu eser ancak onun ellerinden çıkabilirdi. Şaşırmadım.
Onca tema varken kalkıp niye taşları yazar insan? Neden bu kadar taş ve neden dönüp dolaşıp deniz diye bana sorsanız, taş ve deniz birbirini iyi tanır da ondan derim. Hemen her sayfada buluşmuşlar. Kiminde deniz durmuş, taş yürümüş. Kiminde tam tersi. Bazen dost, bazen düşman birbirlerine. Fakat dostluğu da sadık, düşmanlığı da. Burada çok şey buldum işte. Kıyıda duran adam en çok hangisiyle özdeş, hâlâ kararsızım. Kolay da değil. Onca taşa takıla takıla yürüyorsunuz sayfalarda. Ayna taşı, soluk taşı, yâda taşı, ahlat taşı, safir, hepsinin arasına görülmeyen şeyleri görelim diye davet edildiğimiz o kadar belli ki…
Ve görüyoruz. Kumsaldaki küçük yuvarlak taş hem kalabalığa ait olduğumuzu, hem ummadığımız anda birinin tutup denize fırlatma ihtimalini yüzümüze çarpıyor. Pürüzsüz de olsak, avucunda tutana huzur da versek bu ihtimal hep var. Değil mi ki taşsın. Ya derinliğinde kaybolduğumuz sular? Çok derin mevzu. Büyük hesaplaşma. Yazarın ustalığı burada gösteriyor kendini. Fırlatıp atanı da taşın çarptığı suyu da kazıyor hafızalara.
Eser hepimizin üç temel derdine dokunuyor. Benlik, yaşam ve toplum. Küçük bir sahil kasabasına sıkışıp kalmış kahraman, ait hissetmediği bir toplum, bedenine dar gelen bir hayat bu noktaların temsili. Kıyıya hapsolmuş, sektirdiği taşlarla birlikte savrulan kahramanımız batan taşların en ağırı. Kendi yükünün altında ezilen. Birbirini onaylayarak yaşayanların arasından sıyrılıp, kaybolmak için geliyor o kıyıya belki. Ya da tam tersi, bulunmak istiyor. Ne yapsa sığamıyor dünyaya. Avucunda tuttuğu taş anlıyor da, en yakınındakiler bile anlamıyor ahvalini. Anlamazlar. İnsan dediğin, hele topluluk durumundayken pek acımasızdır. Taş, onlar kadar acıtmaz başınıza yağdığında. Geldiği yön belli, gideceği yön belli. İnsan öyle mi ya? Kıyıda duranın taşlara sığınması bundan olsa gerek. O denizden, avucundaki o taşlardan ayrılırsa tükenecek belli ki.
Gördüğümüzün ardında duranlar 22 ayrı bölümde karşılıyor okuru. Bazen kahramanın gözünden görüyoruz, bazen ailenin, komşunun, mahallenin delisinin… Biri diğerinden bağımsız gibi dursa da ustalıkla bağlanmış. Bu anlatım okuma yolculuğunu daha keyifli kılmış. Su gibi akmış cümleler.
Kahramanımız hem takılıp kaldığı noktada çırpınan hem dibe dalmaktan korkmayan, topladığı taşlarla hem duvarlar ören hem çıkışa giden yolu inşa etmeye çabalayan biri. Kimi yerde ben, kimisinde sen, kimisinde o. Yazar işaret etmiş. Görmek biz okurların görevi.
Kitapta karşılaştığımız aile çoğumuzunki gibi. Öyle afili cümlelerle paketlenmemiş. Olanca gerçekliği ve yazarın samimiyetiyle düşmüş önümüze. Komşusu, mahallenin delisi, hep aynı gözlem yeteneği ve içtenlikle tutup çıkarılmış okurun karşısına. Kurguda umut ve umutsuzluk hayatın gerçek akışında olduğu gibi yerini almış. Yazar burada da oyalamıyor okuru. Dibi boyladığın anda bile umut hep var. En değerli taşları gözünü kırpmadan suya fırlatan kahraman bir ametist taşını elinde tutuyor örneğin. "Herkesin avuçlarında bir şey kalır ihtiyarlayınca. Son gücünü ona saklar." demesi de boşuna değil.
'Taş' çok şeyin temsili olmuş. Her eksilttiğin taş yeni oyuklar açar. Yıkılıverir inşa ettiklerin. Ya da tam tersi. Yerine koymayı başardığın her taş güçlendirir inşa ettiğin her neyse. Birlikte bir yaşamı sürdürebilmek adına dengeyi sağlayamamışların öyküsü bu.
Resul BULAMA, titizlikle meydana getirdiği bu kitapta her duyguyu oya gibi işlemiş. Motifler sade olduğu kadar dikkat çekici. Asıl başarının bu olduğunu düşünüyorum. "Taş Sektirme Ustası" cismi küçük, etkisi büyük bir eser. İçinizdeki taşları yerinden oynatacak bir yolculuğa davet ediyor. Bazen taşların yerinden oynaması lazım. Yeniden başlayabilmenin ilk kuralı bu. Rotanız 'Çok Satanlar' rafları değilse, bu yolculuk ruhunuza iyi gelecek. Kendinizle yüzleşeceğiniz bu yolculuğu deneyimleyin. Unutamayacaksınız.
Taş Sektirme Ustası
Resul BULAMA
Şule Yayınları
Öykü
Arka Kapaktan:
Bir tek safiri gördüm, kıyıda yalnız yatan. Suya en yakın yerde, benim gibi yorgun. Renginin parlaklığı gitmiş. Sırtı bana dönük, denizi seyrediyor. Belki o çevirdi onları. Geride başka iz yok. Safiri alıyorum elime. Biliyorum ne istediğini. Gidenlerin peşinden fırlatıyorum onu da. Denize kavuşmaktan mutlu, sekerek kayboluyor gözden. Suya dalmadan önce son bir defa bana bakıyor. Hiç kimseye anlatma diyor bunları. Ben de batan bir taş gibi içimde tutuyorum. Taşları nasıl da basite alıyoruz. Bazen neşeyle yürürken önümüze çıkan çakıl taşını bir tekmede uçururuz. Bazen soluklanmak için ilişiveririz bir taşın kenarına. Tarlada sınır olur, mezarlıkta sınırsızlık. Hepimiz çocukluğumuzda alıp elimize, suya fırlatmışızdır birini. Çocukluk geride kalıp büyüdükçe taşlarımız katılaşmış ama görünmez olmuştur. Kolay değildir artık taşıdığımız yükü indirmek, onları sakin bir kıyıda sektirmek, yüzeye dokunup dokunup kaybolmasını izlemek… Bir kasabada sıkışmış bu adam, çocukluktan yaşlılığa taşların sektiği ve battığı anları yaşıyor. Bu ustalıklı işin zarif işlenmiş öyküleri Taş Sektirme Ustası'nda.
Neşe CENGİZ:
Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünde başladığım yükseköğrenimimi Marmara Üniversitesi Fransızca Öğretmenliği bölümünde tamamladım. Bir devlet okulunda öğretmenlik yapmaktayım. "Sesler Yüzler Sokaklar" isimli öykü kitabım Haziran 2022'de yayımlandı. "22 Kadın 22 Öykü" "Hayatımız Edebiyat" "Şipşak Çocuk Edebiyatı Serisi" kitaplarında birer öykümle yer aldım. Mahal Edebiyat Öykü Yarışması'nda dereceye giren öyküm "Âlemin O En Yağmurlu Gecesi" adlı seçkide yer aldı. Çeşitli edebiyat dergilerinde öykülerim yayımlandı. Deneme ve kitap incelemeleri de yazmaktayım.
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 30.01.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 27.01.2023 23:14
Neşe hocam bu kapsamlı yazı için çok teşekkür ediyorum. Her taşı tek tek yerinden alıp özenle tekrar yerine koymuşsunuz. Bu kadar güzel anlaşılmak çok değerli.
Eseri okumaya teşvik eden metniniz için emeklerinize sağlık Neşe Hanım.