Tembellik Bir Lüks Müdür?, Düşünce, Misafir Köşesi

Tembellik Bir Lüks Müdür? yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Tembellik Bir Lüks Müdür?

08.04.2022 09:00 - Misafir Köşesi
Tembellik Bir Lüks Müdür?

Nur Sena Akın yazdı...

Paul Lafargue "Marx'ın Damadı", sosyalizm tarihinde, Marksizmi Fransa'ya ilk getiren düşünür ve eylem adamı sayılmaktadır. Yazarımız cumhuriyetçi, sosyalist, materyalist ve ateist bir düşünürdür. Kitap yazarın 1880 yılında gazetede yayınladığı makalelerden oluşmaktadır.

Kitabı okumaya başlamadan önce bahsedilen tembellik hakkının. Gündelik bir dil üzerinden kişisel ve mizahi bir anlatım çerçevesinde ilerleyeceğini düşünerek elime almıştım. Kitabın ana temasında ki beklentim modern toplum bireyinin eleştirisiydi. Fakat kitabın ilk bölümünden itibaren sosyal ve ekonomik içerikli kişisel bir isyan yerine, kapitalist bir sistem eleştirişi olarak karşıma çıktı. Toplumsal sorunlar üzerine eğilerek beklentimin dışında bir okuma edimi olduğunu söyleyebilirim.

Marx'ın damadı olan yazarımız Marx'ın düşünce yapısını, ideolojisini, sınıf üzerindeki çıkarımlarını eserine de eleştirel bir dille yansıttığını görüyoruz. Kısacası toplumsal sosyolojik alt tabanlı bir düşünce perspektifinin ürünü olarak "Tembellik Hakkı" karşımıza çıkmaktadır.

Lafargue'ın aslında temel de ortaya koymak istediği şey, çalışma hakkı denen kavramın artık bir hak değil, düzen için de bir zorunluluk haline gelmesidir. Özellikle proletarya sınıfının (Marx işçi sınıfı için kullandığı kavram) emek-sömürü ilişkisinden yola çıkarak ne kadar etkilendiğini tarihsel konjonktür içinde çalışma edinimini baştan sona sömürgecilik üzerinden ele almıştır. Emek sömürüsü dediği şey ise, işçi sınıfının sürekli çalışıp burjuva sınıfını beslemesi dur durak bilmeden çalışan işçiler, için artık tembellik bir lüks konumuna geldiğinin altını çizmiştir. Lafargue'ın tembellik dediği aslında "çalışmama özgürlüğüydü." Peki böyle bir şey gerçekte mümkün müydü?

Kutsal dinlerce bile biricikleştirilen çalışmak söyle ki; kalvinizim dininin birinci öğretisiydi. Çalışkan, olanlar tanrının merhamet edeceği, seçilmiş kişilerden olurken tembellik günah sayılırdı. Weber'in protestan ahlakında da "Çalış biriktir" mantığı, çalıştığı kadar var olan bireyler için, toplumsal hayatta varlık sahası bulabilmek adına tek çözümdü. Çalış, daha çok çalış, hep çalış! Günümüz modern toplumu için bu konuda bir eleştiri yapacak olursak, X kuşağı Y kuşağının tembelliğinden şikâyet ederken Y kuşağı ise Z kuşağının tembelliğinden yakınmaktadır. Tembelliğin herkesçe sevimsiz gelmesi atalarımızdan gelen dogmamızdır. Çünkü bizim toplumsal hafızamızda da çalışmak her daim kutsal sayılan bir şeydir. "İşleyen demir pas tutmaz." "Emek olmadan yemek olmaz." "Akan su yosun tutmaz." gibi birçok atasözü ve deyim hep çalışmanın önemi üzerinde durmaktadır. Peki dini ve toplumsal anlamda çalışmak neden bu kadar önemliydi ve kimsenin neden tembellik etmeye hakkı yoktu? Kitapta bu sorular bizi Henry Ford'un fabrikalarda kurmuş olduğu montaj hattı tekniğinin kullanıldığı fordist döneme götürmektedir. Üretim bandında çalışan bir işçinin durup beklemek tembellik etmek gibi bir durumu söz konusu değildi. Frederick Taylor'un hareket etütülerin'de ki amacı bile işçilerin dinlenmesi değil maximum verimi nasıl sağlarımdan ibaretti. Kitapta geçen "Günde on iki saat çalışma, işte 18. yy insancıllarının ve ahlakçılarının ideali buydu. Biz bu en yüksek ideali aştık bile! Çağdaş işlikler, işçi kitlelerini hapsedildiği, sadece erkeklerin değil, kadınların hatta çocukların bile on iki ile on dört saat zorunlu çalışmaya mahkûm edildikleri ideal ıslahevleri dönüşmüş durumda" (Lafargue, 2015, s. 20) derken Lafargue fordist dönemi bir nevi bu sözleriyle özetlemiş bulunmaktadır. Kişi uzun saatler sürecinde dinlenmeksizin çalışırken kendine yabancılaşmakta ve sosyal hayatı sıfıra inmektedir. Proletarya kurulmuş olan sistemde yoksulluktan arınmak adına çalışırken "burjuvazinin göbeğini ölçüsüzce şişirmektedir". Böyle bir tabloda tembelliği istemek bir nevi hakkını aramakla eş değer durumdadır.

Fabrikalarda ki montaj hattı için ise "Kırsal bir topluluğun ortalık yerine bir fabrika dikmektense veba yaysınlar, kaynaktan zehirlensinler daha iyi, üretim bandında çalışmayı hayata geçirdiğiniz yerde neşeye, sağlığa, özgürlüğe elveda diyebiliriz" (Lafargue, 2015, s. 22) sözleriyle de çalışmanın bireyler üzerinde ki olumsuz etkisinin altını çizmiştir. Sert ve eleştirel bir üslup kullanan yazarımız. "Zorunlu çalışmanın tüm zamanı gasp ettiği, kapitalist toplumda her tür entelektüel soysuzlaşmanın, organik bozulmanın sebebi sayar." (Lafargue, 2015, s. 48)

Özetle yazarımız tembellik hakkının sadece ayrıcalıklı kabul edilen din adamları, üst düzey yöneticiler ve burjuva sınıfına ait bir hak olmadığını, herkesin böyle bir özgürlüğe sahip olması gerektiğini savunur. Bu düzen karşında çalışmayı kutsallaştıran kim olursa olsun onu suçlu bulur.

Tembellik Hakkı
Paul Lafargue
Çev. Ebru Erbaş
Can Yayınları
56 s
.


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 08.04.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 24.10.2022 13:53
1258

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1091 yazı bulunmaktadır.