Tıbbın Sûfîsi mi Olur Demeyin!

Her şeyi tüketebildiğimiz bir zaman diliminde, tüketilen şeyleri konuşmak için tükenen vücudumuza ihtiyaç duymamız kaygı verici. Günden güne yapaylaşan dünyanın esiri haline gelen bedenimiz ve ruhumuz, şimdi yeni bir kapının eşiğinde geçmişin kokusuyla başını döndürme telaşında.
Alternatif tıp adı verilen bitki ve bunlarla tedavi, geçmişten gelen pratik bir zekanın vasiyeti olarak aktar kültürü sayesinde ve teorik zekanın vasiyeti olarak ele alınan eserlerle günümüze ulaşıyor. Bunu bugün yeniden keşfetmek(!) ise kapitalizmin bize bir hediyesi olarak, özellikle yarar-çıkar ilişkisi ekseninde kurulan büyük ve gösterişli bir pazarla takipçilerine sunuluyor.
Tıbbın bitkisi olur da sûfîsi olmaz mı? Ayrıca, bedeni tedaviye ruhi bir boyutu eklemenin ne zararı olabilir ki?
Ele alacağımız Şeyh Hakim Muînüddin Çişti'nin Sûfî Tıbbı adlı eseri, bu sorulara bir cevap olarak pratik aklı teori olarak meraklılarına sunuyor. Bitkisel Eczacılık üzerine yazılar kaleme alan Hindistanlı yazar, aynı zamanda Çiştî tarikatının halefi olarak Amerika'da çalışmalarını yürütmektedir.
Eserini on altı bölüm altında oluşturan yazar, öncelikle eseri her kesimden okuyucunun anlaması için kademeli olarak bölümlendirmiş. Öncelikle sağlık nedir üzerinden genel bir sağlık bilgisi ve akabinde insan ve ruhu üzerinden yiyeceklere uzanan bir doğru çiziliyor.
İnsan ve ruhun makamları, yiyecekler ve dereceleri, ruhun makamlarına göre oluşan hastalıklar bu bölümlerde doyurucu örneklerle çizilen doğrunun üzerine yerleştiriliyor. Doğrunun her aşaması Peygamberi öğretinin öğütleriyle süsleniyor ve ayetlerle destekleniyor.
Her aşamada okuyucu, yiyecekleri tanıyarak oluşturulan bölümlerden diğer aşamaya donanımlı bir şekilde girerek yiyeceklerin kullanımı ve hastalıklara karşı oluşturulan formüllere şahit oluyor.
Sonrasında oruç ve namaz ibadetinin insan sağlığına olan faydalarını aşama aşama ele alan yazarımız, diğer ibadetlerin insan sağlığına olan katkısını okuyabilmemiz için bizlere birer pencere sunuyor. Biliyoruz ki, ibadetler sağlığımız için yapılmaz fakat sağlığımıza yaptığı katkıları bilmemiz takdir edersiniz ki bizi cahilleştirmez.
Eserimiz gül çiçeğinin sufizm için olan sembol boyutunu atlamıyor. Gül çiçeğinin faydalarına da değiniyor. Hatta çok ilginç bir metot olan, taze gül yapraklarını Allah lafzı şeklinde yere serip üzerine Kur'an ayetleri veya 786 kez Bismillah okunması öğütleniyor. Bunun getirdiği fayda bir yana, şunu belirtmeliyiz ki; Allah'ın helal dairesi içindeki bitki ve yiyecekler insan bedeni üzerine hayırlı etkileri olan bir boyuta sahiptir. Gerisini, üzerinde durmaya değmeyecek bahisler olarak değerlendiriyoruz.
Yine eserimiz şifa olmak üzere Afganistan'daki Nakşibendi ve Çiştiyye sufilerinden alınan, yazarımızın otantik ta'vîzler adlandırması yaptığı bazı reçeteler sunuyor. Bunları tablo halinde eserde görmemiz mümkündür. (Ta'vîz bizim bildiğimiz anlamda muska demektir.)
Kısaca, eserimizin sadece meraklıların okumaya tahammül edebileceği bir eser olduğunu belirtmek durumundayız. Buna ek olarak bitkilerle ve yiyeceklerle uğraşanlar için bazı bölümlerin bir mukaddime niteliğinde ele alınabileceğini de söylemek isteriz.
Son olarak, hastalıklara şifanın sadece bedeni ve ruhi tecrübelerle değil, bunlardan edinilen bilgilere ek olarak bugün ilerleyen teknoloji ile birlikte değerlendirilmesi en büyük arzumuzdur.
Sûfî Tıbbı
Muînüddîn Çiştî
İnsan Yayınları
205 sayfa
Yazar: Mustafa ATALAY - Yayın Tarihi: 03.12.2014 09:45 - Güncelleme Tarihi: 22.11.2021 18:11