Tokat'ta Açan Şiir Zambakları, Haber, Misafir Köşesi

Tokat'ta Açan Şiir Zambakları yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Tokat'ta Açan Şiir Zambakları

10.06.2025 10:55 - Misafir Köşesi
Tokat'ta Açan Şiir Zambakları

Behçet Gülenay yazdı...

Metropolde, edebî olanın ebedi olarak ekâbir hastalığına yakalandığı, yaşama ve yaşatma sevincini yitirdiği, duyuş ve düşünüş zehirlenmesi yaşayarak edep çizgisini kaybettiği günümüzde; fazıllar yurdu, şairler yatağı Tokat'mız dupduru çocuk sesleri gibi ışıyarak, nadide hazinesi olan zambaklara yüklenen misyona yakışır şekilde ebedi bir kemâlât ile şiir başta olmak üzere edebiyatın her alanında yeniden doğuşun güllerini göndere çekiyor yara alan yanlarımızı da onararak...

Yitirdiğimiz ne çok değerin hakkını teslim ediyor âlimler konağı Tokat. Ak Zambaklar Şiir Şöleni, bir şiir şöleninden ötesidir. Bu böyle biline… Farkındayım şiir ve edebiyatın başkenti olarak anılmıyor, anılmayacak da. Fakat şiir ve edebiyatın otağıdır Tokat. Evet başkentlerden yönetilirsiniz belki, fakat yönetildiğiniz başkentin fethini otağlardan gerçekleştirirsiniz. Hatta unutmayalım ki başkentlerin ilan edildiği bütün yurtlar otağlarda kurulmuştur. Altıncısı düzenlenen, Ak Zambaklar Şiir Şöleni için Batman'dan şiir ve dostluğun vaslına ermek için yola revan oldum. Meşakkatli bir yolculuktan sonra şiirin otağında en eşref haliyle karşılandım. Otogarda beni bekleyen Şair Altan Serim tarihi Tokat evlerinin olduğu semtteki Osman Paşa Konağı'na götürdü. Orijinal evlerini en çok koruyabilmiş birkaç ilimizden biridir Tokat, aynı zamanda.

Osmanpaşa Konağı, Bey Sokağında hem güney hem de kuzey cephesinde bahçesi bulunan, iki cepheden de sokağa açılan, ahşap karkas arası kerpiç dolgu tekniğiyle inşa edilen tarihi bir yapıdır. Bahçeye bakan cepheleri çıkmalı ve simetrik bir düzene sahiptir. Osmanlının son döneminden mimari özellikler taşıyan, tarih ve sanat kokan en güzel Tokat evi örneğidir.

Konağın bahçesinde şair Adem Turan, Yağız Gönüler ve Ahmet Karpınar vardı. Adem ağabey ile kucaklaşıyoruz. Diğer şair dostlarla ayaküstü bir tanışma faslı ve hâl hatırdan sonra konağın kapısına yöneliyoruz Altan Serim'in mihmandarlığında. Kapıdan girer girmez bir Osmanlı nezaket ve beyefendiliği ile konakta ev sahibi olarak şair Ali Bal yüzündeki sıcacık tebessümle beliriveriyor. Kucaklaşıyoruz. "Arkadaşlar sohbet ediyorlar, sizi sofraya buyuralım, soğutmadan. "Birlikte…" buyurmayacak mıyız? demeye varmadan; "Biz o işi gördük, siz buyurun kardeşim." cevabını alıyorum. Yemekten sonra kurulan şuarâ meclisine dahil oluyorum. Gecenin on ikisi. Kendisi de şair olan Tokat İl Millî Eğitim Müdürü Sayın Hüseyin Kır, ayakta karşılıyor beni. Şiire ve sanatın etkisine inanmış bir güzel insan. Şöleni kendileri himaye ediyorlar. Alışık olduğumuz soğuk bürokrat gülümsemesi hiç uğramamış kendilerine. Tam tersine, insanın içine işleyen sıcacık bir tebessüm hâli üzre... Gecenin bir vakti, eğitim ve öğretim işlerindeki bütün yorgunluğuna rağmen insandaki yorgunluğu alıp götüren bir dost tebessüm bu. Sonra diğer şairler; Hüseyin Akın, Ertuğrul Aydın, Mustafa Uçurum ve Orhan Gazi Gökçe… Muhabbet koyulaşıyor fakat sabah bizleri umut ve heyecanla bekleyen genç dimağlar var. Onları düşünerek dinlenmeye çekiliyoruz.

Sabah kahvaltıda; Esma Polat, Yasemin Kuloğlu, Ömer Yalçınova ve Habib Erdem şairlerimiz de katılıyorlar bizlere, daha bir ısınıyor içim.

"Dünyadaki en güzel koku kitap ve çocuk kokusudur." diyerek şair Ahmet Karpınar mihmandarlığında; Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğünce yürütülen "Tokat Okuyor" projesi kapsamında, Tokat Şehir Kolejindeki çocuklarımızla buluşuyorum. Sadece ismiyle değil, verilen eğitim, yetenek ve becerilerine yönelik sağlanan imkânlar, çocuklara kazandırılan davranışlar ve kitaba olan ilgileri ile gerçek bir kolej kimliğine sahip bir okula ve çocukların eşsiz heyecanına şahitlik ediyorum.

"Tokat Okuyor" projesi kapsamında ikinci buluşmamız, Evliya Çelebi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesindeki gençlerle oluyor. Lisenin, aynı zamanda şair ve yazar dostum Ali Bal'ın görev yaptığı okul olması benim için ayrı bir önem arz ediyordu. İnsanın en güzel aynası kitaptır, şiarından hareketle gençlerin okuma ihtiyacını fazlasıyla karşılayacak bir kütüphanede; kitap içinde kitabı konuştuk, şiir okuduk. Bir mesleki lise olmasına rağmen ilgi ve ufuklarındaki menzil tahayyülümün üzerindeydi. Bunda, şüphesiz Ali Bal kardeşimin katkısı büyüktür. Okula girer girmez yaptığı dokunuşlar kendini hissettiriyordu. Mesela ulusal edebiyat dergilerinin büyük çoğunluğunun okulun kütüphanesine getirilip gençlerin istifadesine sunulmasını ondan başka kim yapardı? Zaten kütüphanede, kitabın aydınlığında kitaba yolculuk etmemiz için oluşturulan bu hârikulâde imkân buna işaretti.

Gün boyunca, şiir şöleni kapsamında "Tokat okuyor" projesi alt başlığıyla şairler farklı okullardaki öğrencilerle buluştular. Bunun yanında bir de öğretmen akademileri kapsamında "Okur-yazar mısınız?" konulu bir panel de düzenlenmişti. Buradaki programdan sonra panelin düzenlendiği il milli eğitim müdürlüğüne geçiyoruz. Oradan şiir şöleninin başlayacağı saate kadar, vakitlice Tokat'ımızın tarihi ve güzelliklerini yakından görüp tanımak için toplu bir şehir turu yapılacak. Milli eğitimde yıllardır sosyal medyadan tanıdığım bir başka güzel insan; tıpkı yazdığı şiirlerle olduğu gibi gönül gözüyle karanlıkta kalan yanlarımızı aydınlatan bir şair, Yunus Yılmaz. Kalbin marifetleriyle bir gönüle girmenin ne demek olduğunu Yunus ağacının hikmetinden meyveler sunarak bize gösteriyor.

"Göğsümüzde açılımlar yapan şuarâ'nın kalbinden/ Şiiri gecenin cemaline duvak diye örtelim" diyerek yola revan olmuştum. Ve biliyordum ki şiir sadece gecenin değil, Rabbin en şeffaf hâliyle elbise giydirdiği gündüzün, aklın ve kalbin de duvağıdır. İnsan ki akıl ve kalpten oluşan bir ayettir. Şiir de akıl ve kalbe açılan ve dahi akıl ve kalpten açılan kapının üzerindeki albenili güvendir, selamettir, inşirahtır.

Kapısından girdiğin insanın gönlüne şiir değmişse, bütün rayihasıyla kalbinin güzelliği yüzüne vurur. Öyle bir tahassür ki; göğsünde kemikler erir! Bahara dönüşerek bütün yangınları söndürür… Şiirde kelimelerin akrabalık derecesi o kadar yakındır ki okundukça derinleşen bir hâl alır. Emzirdiği, büyüttüğü çiçeklerle bezenir.

Ve nihayet saatler şiiri gösteriyor. Şiire bağdaş kuruyoruz. Sofrada, gönül dünyamızı aydınlatan, düşünce ufkumuzu şiirin aydınlığıyla aralayan, içimize bir inşirah ferahlığı bırakan şairler: Adem Turan, Ahmet Karpınar, Ali Bal, Altan Serim, Behçet Gülenay, Ertuğrul Aydın, Habib Erdem, Esma Polat, Hüseyin Akın, Mustafa Uçurum, Ömer Yalçınova, Yağız Gönüler, Yasemin Kuloğlu ve Yunus Yılmaz. Türkiye'nin farklı şehirlerinden katılan şairlerin şiirleriyle; şiirin farklı tonlarda aksettiği çok sesli şakımalara şahit oluyoruz. Geceye her yaştan şiir tutkunu katılmış. Anadolu'nun bozkırlarından metropollerin kalbine esen şiir rüzgarları yurdum insanına bir başka yaşama coşkusu vermiştir her zaman. Dilin yaşattığı, güzel olana ait ne kadar değer varsa, bu güzel değerlerin hayat bulduğu domur domur tomurcuklandığı dil, gönül dimağından bir hüsnüyusuf terbiyesi ile arzı endam ediyor.

Şairlerin biyografileri ile okuyacakları şiirin bulunduğu şölen kitapçığının salondaki şiir severlere verilmesi ayrı bir güzellikti.

Ez cümle. Şiir aracılığıyla gönüller bir oldu. Dostluklar, kardeşlikler güçlendirildi. Dil birliğinin önemi yaşayarak idrak edildi. Şiir şölenleri, geçmiş asırların öncü şairlerini hatırlatmanın yanında, yedi iklim dört bucaktan zamanımızın yaşayan dil ve şiir ustalarını bir araya getirerek yeni bir edebî dirilişin zeminini hazırlıyor. Tam da bu noktada "Zambaklar en ıssız yerlerde açar" diyerek bir ufuk çizgisi mahiyetinde bize yol gösteriyor üstad Sezai Karakoç. Tokat'ın ıssız derinliğinde açan şiir zambaklarının düşünce dünyamıza yeni bir edebî dirilişin zeminini hazırladığına şahit oldum. Şiir şehrin derinliğini belirler… Tokat'ın derinliğinden şiir adına fışkıran bu zambak güzelliği insanlar ve şehirler arasında gönülden gönüle köprüler kuruyor. Gönül köprülerinin daha da uzayacağı inancındayım.

Şiir şölenlerinin, yapıldığı şehrin marka değerini artırdığını unutmamak lazım. Kültür, sanat ve edebiyatın şehrin tanıtımında büyük bir rolü var. Bu faaliyet sürekli hale gelince daha da bir anlam kazanıyor. Tokat böyle bir güzelliği ilk defa yapmıyor. Gelenekselleşmiş bir şölenden bahsediyoruz. Kültür ve sanat alanında öncü olmaya aday fazıllar yurdu; ak zambaklar bahçesi, "Sezai Karakoç Anısına" sanatseverler ve şiirin yolculuğu için eşsiz bir şiir gecesine ev sahipliği yaptı. Öğretmen akademileri kapsamında, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Tokat Şubesi iş birliğiyle. Bu yıl 6'ncısı düzenlenen şiir şöleninin yanında bir dizi edebiyat etkinlikleri yapıldı. 23 Mayıs Cuma günü otağın kapısını ilgililere açtı. Farklı programlarla devam etti. Keşke birkaç gün sürebilseydi. Eminim ilerde o da olacak. Gün boyunca dolu dolu devam eden program, şiir şöleni ile final yaptı.

Medeniyet, edebiyat ve hayat adına bir insan bazen bir şehirdir. Şehrin kültür ve sanat öncülerinden olup sağlam karakteri, entelektüel kişiliği ve hassasiyetiyle tanımaktan büyük onur duyduğum, Tokat'tan ayrılıncaya kadar hep aynı güzel hâl üzre gördüğüm Ali Bal'ın gösterdiği samimiyetin Tokat'ta açan Şiir zambakları'nda rolü büyüktür.


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 10.06.2025 10:55 - Güncelleme Tarihi: 10.06.2025 10:56
194

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1237 yazı bulunmaktadır.