Türk Askeri Kültürü Eseri Üzerine Bir Değerlendirme
Her Türk Asker Doğar
Bir Latin, dünyaya geldiği zaman surun içinde, sivil alanın içinde doğar. Bu yüzden "her Latin sivil doğar" iken, etrafı surlarla çevrili olmayan ve her yerin askerî bölge, her bireyin de asker olduğu bozkırda "her Türk asker doğar". Bu sözün ortaya çıkma sebebi bu durum olup, Türklerde tam anlamıyla "asker-millet" tir.
Alman İktisatçı Fritz Neumark; "Türkler pek farkında değil ama Avrupalılar şu gerçeğin farkındadır. Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih diye bir şey kalmaz" sözü bize Türklerin tarihin her döneminde ve dünya coğrafyasının her yerinde kalıcı iz bıraktığını göstermektedir. Doğu'dan Batı'ya geçmişte iz bırakan, gelecek planlarında kendisinden söz ettiren bu necip milletin en büyük karakteristik özelliği onun tüm bedenine ve ruhuna hükmeden askerî yönüdür. Bu özelliğini Orta Asya'nın bozkırlarından Avrupa'nın göbeğine kadar kendisi ile getiren bu millet sonuç olarak zamanla kendine has bir askerî kültür teşkil etmiştir.
Türklerin askerî alandaki yetenekleriyle askerî ustalığı, cesaretleri, doğup büyüdükleri bozkırların doğal şartları sonucu ortaya çıkan askerî geleneklerinden kaynaklanmaktadır. Gerek otlak mücadelesi gerek Çin ile olan mücadeleler Türkleri doğal bir savaş ustası yapmıştır. Bu savaşçı özelliği devlet yönetiminden, devletin her bir mensubuna yayılmaktadır. Devlet yönetimleri dahi askerî unsurlardan oluşmaktadır. Hunlar ile başlayan bu askerî güç diğer devletlere karşı bir üstünlük sağlamıştır. Kendisinden sonra gelen Türk devletleri de bu sistemi daha da güçlendirerek yollarına devam etmişlerdir. Türklerin bu savaşçı yönü diğer devletlerinin de ilgisini çekmiştir. Araplar, "Gulam" ve "Memlük" adı altında Türklerin olduğu ordular teşkil etmişlerdir. Bunlar zamanla Arap asıllı orduların erimesiyle devlet içerisinde daha da güçlenmiş ve ileride o bölgelerde hepimizin isimlerini bildikleri Türk devletlerini kurmuşlardır.
At Türk'ün kanadıdır
Türkleri savaşlarda üstün kılan bir güçte "At"dır. Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügati't Türk'te, "Kuş kanadıyla, er atıyla" ve "At Türk'ün kanadıdır" ifadesini kullanır. Türkler, at ile yoldaş olmuş ve savaşlarda da en büyük yardımcısı atlar olmuştur. Türkler, atı üzengi sayesinde bir savaş aracı haline getirmişlerdir. Türkler, atın üzerinde ok, yay, kılıç, mızrak, gürz ve topuz gibi çeşitli silahları kullanarak birçok askerin güç olarak önüne geçmiştir. İşte geçmişte Türk'ün kanadı olan atın yerini günümüz savaş sisteminde siha, füze ve tanklar almıştır.
A.Sefa Özkaya'nın editörlüğünde ortaya çıkan "Hunlar'dan Günümüze Türk Askerî Kültürü" adlı bu eser, alanında uzman kişilerce ele alınana konular yönünden Türk askerî kültürünün tarihçesi açısından oldukça mühim ve kıymetlidir.
Eserde, A. Sefa Özkaya, Abdulkadir Özcan, Abdülhamit Kırmızı, Ahmet Taşağıl, Ali Fuat Örenç, Burak Gani Erol, Cevat Şayi̇n, Cüneyt Kanat, Emrah Safa Gürkan, Erhan Teki̇n, Erkan Göksu, Feridun M. Emecen, Hakan Kılıç, İdris Bostan, İlber Ortaylı, Kahraman Şakul, M. Hanefi Palabıyık, Mahir Aydın, Mehmet Mert Sunar, Mehmet Yaşar Ertaş, Mesut Şen, Metin Gürcan, Metin Tuncel, Nil Sarı, Ömer Soner Hunkan, Saadettin Yağmur Gömeç, Salim Koca, Selahattin Öztürk, Sevgi Parlak, Yasin Şehi̇toğlu, Yunus Uğur, Zekeriya Türkmen gibi isimler; Hunlardan başlayarak Kök-Türkler ve Uygurlar, Karahanlılar, Gazneliler, Memlûk Devleti, Büyük Selçuklu Devleti, Türkiye Selçuklu Devleti, Osmanlı Devleti'nin savaş stratejisini ve tekniklerini detaylı başlıklar şeklinde ele alınarak günümüz ordu stratejisi ve gelecekteki ordu ile savunma sistemleri gibi konuları en iyi şekilde ele almışlardır.
Eseri birkaç bölüm üzerinden ele alacak olursak; Ahmet Taşağıl, "Türk Askerî Tarihinin Başlangıcı: Hun Ordusu" adlı bölümde; Türk askerî sisteminin tarihçesini gelen olarak ele almıştır. Mo-tu (Mete Han) tarafından kurulan düzenli ordu sistemi, savaş araç ve gereçleri, askerî eğitim, spor, taarruz ve savunma sitemleri bu bölümün temel konularıdır. Özellikle bu bölümde bahsedilen taarruz yöntemlerine kısaca bakacak olursak; esere göre eski Hun-Türk savaşlarının başlıca taarruz örnekleri; yıldırma ve yıpratma, sahte geri çekilme, pusuya düşürme ve imha etmedir. Yıldırma ve yıpratma hareketi Türklerin savaşa sadece silah ve bedensel güç ile bakmadıklarının psikolojik üstünlüğe de önem verdiklerini göstermektedir. Bu hususta Türkler savaşa başlamadan önce kendileri hakkında müthiş derecede ürpertici söylentiler yayıyor ve savaştan önce psikolojik gücü ele geçiriyorlardı. Bu durumda savaş meydanında karşısındaki ordunun tereddütlü davranmasına sebep oluyordu.
Diğer bölüm ise; Mehmet Yaşar Ertaş'ın kaleme aldığı "Osmanlı Ordusunun Savaş Hazırlıkları ve Sefer Organizasyonu" dur. Bu bölümde yazar savaş hazırlığını belirli bir sırala ile okuyucuya aktarmaktadır. Bu hazırlıklar; diplomatik girişimler ve sınır güvenliğinin sağlanması, ordunun toparlanması, ulaşım hizmetleri, menzillerin düzenlenmesi, ordu iaşesinin temini, silah ve teçhizat hazırlıkları olarak sıralanmaktadır. Konulardan da anlaşıldığı üzere savaş belirli bir sistem üzerine kurulmuştur. Sadece meydanda olan bir hadiseden ziyade önü ve arkası düşünülen sistemli bir olaydır. Osmanlıda bu olayın bu kadar detaylı ve sitemli olmasının sebepleri; geçmişten almış oldukları tecrübe ile birlikte varlıklarını sürdürdükleri coğrafyanın etkisidir. Söğüt-Domaniç yöresinde bir küçük beylik olan ve sonrasında cihan devleti olan Osmanlı, Selçuklu ve İlhanlı tecrübelerinin yanı sıra Bizans ve Avrupa devletlerinin birikimlerinin den istifade etmiştir. Bu yetenekte Osmanlıya büyük zaferler getirmiştir.
Sonuç olarak eser ile alakalı bir değerlendirme yapacak olur isek, alanında uzman birçok yazar ve akademisyenin yazılarından oluşan bu eser konusu ve konuları işlenmesi açısından oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Her bir yazı bir makale kıvamında ve kendine has dokusuna sahip. Konular kronolojik bir sıralama gözetilerek ve belli bir bütünlük ile ele alınmış ve okuyucuya sunulmuştur. İslamiyet öncesi Türk tarihinden başlayarak günümüze kadar belli konular ele alınmıştır. Okuyuculara Türk askerî kültürü ile alakalı temel noktalarda faydalı olacak bir eser konumundadır. Konu ile alakalı merakı olanların daha detaylı okuma yapmalarında fayda vardır. Ayrıca bir hususta eserin bütünlüğü açısından olumsuz bir tablo ortaya çıkarmaktadır. Bu da kitabın özellikle son bölümleridir. Bu bölümlerde günümüz ve günümüze yakın dönemler ele alınmıştır. Özellikle otuzuncu bölüm olan füzeler ile alakalı konuların anlatıldığı başlıkta, ilk konulara nazaran işleyiş üslubu tamamen değişiklik göstermektedir. Konu kısmen de olsa dağılmıştır. Bu durumu göz ardı edecek olsak genel anlamda faydalı bir eserdir.
Hunlar'dan Günümüze Türk Askerî Kültürü
Editör: A. Sefa Özkaya
Kronik Kitap
3.Baskı İstanbul 2020
861 sayfa
Yazar: Murat DENİZ - Yayın Tarihi: 11.09.2023 11:00 - Güncelleme Tarihi: 10.09.2023 23:38