Türk Masalları – İtalyan Masalları
Dünya Masalları Serisi incelememizi tamamladığımızı düşünürken seriye iki kitap daha eklendi. Böylelikle "Türk Masalları" ve "İtalyan Masalları" isimli bu kitaplara değinirken masal dünyası üzerine genel bir değerlendirme yapma imkânı doğdu. Hem okuduğum on altı kitap üzerinden masallara bütüncül yaklaşmayı deneyeyim hem de masalların bugünkü durumu hakkında bazı düşüncelerimi paylaşayım.
Öncelikle masalların anonim masallar ve sanat masalları olarak ikiye ayrıldığını belirtelim çünkü bu iki tür arasında önemli bir mesafe bulunuyor. Kadim olarak anlatılagelen, mit, efsane, destan, batıl inanç öğelerini fazlaca içeren, üreteni ve aktaranı belli olmayan, öncelikle yetişkinler için üretilmiş, farklı coğrafyalara aynıyla veya benzer şekillerde ulaşmış, eriştiği bölgenin kültürüyle yenilenmiş, evrensel değerler taşıyan sözlü anlatılar anonim masallar sınıfındadır. Birçok görüşe göre anonim masallar Hint kutsal metinleri olan "Riga-Veda"ların "pançatantra" anlatıları olarak halk dilinde dolaşmaya başlamasına dayanır. Arap ve İran sözlü kültürü ile gelişmiş, genişlemiş ve yaygınlaşmıştır. Sanat masalları ise, bildiğimiz bir yazar tarafından çocuklara hitap etmek üzere kurgulanmış, doğaüstü öğeler de içeren, edebî vasıflarıyla değer gören bir yazılı anlatı türüdür. Anonim masalların bugünün çocuklara hitap edebilecek özellikte olanları pek az olup, geçtiğimiz iki yüzyılda çocuklara yönelik üretilmiş olan sanat masallarının çoğu da artık değişen pedagojik bakışlar nedeniyle birçok açıdan çocuklara uygun bulunmamaktadır.
Psikanalist Erich Fromm sembol dilini herkesin öğrenmesi gereken bir yabancı dil olarak tanımlar ve özellikle anonim masalları anlamak için bu dilin bilinmesi gerektiğini söyler. Oysa binlerce yıldır öğeleri artan sembol dili bugünün insanı için anlaşılmaz bir boyuta ulaşmış durumda ve metinlerdeki sembol yoğunluğu gerçeği unutturacak düzeylere ulaşıyor. Dolayısıyla masalları anlamakta zorlanıyoruz.
Propp'un yapısal incelemeleriyle ortaya koydu masal kurgu ve döngüleri de kanımca bugünün insanını cezbedecek bir anlatı yöntemi olmaktan çıkmıştır. Diğer yandan iyiliği ve erdemleri örneklediği için Aramice 'mesl', Farsça 'masla', Arapça 'mesel-masal' kelimelerini esas alıp 'masal' diyerek isimlendirdiğimiz bu anlatı türü ile ilgili yapılan birçok incelemede olumsuz örneklerin hem nicel hem nitel olarak baskın çıktığı da görülmektedir.
Şimdi bütün bu bağlamı göz ardı etmeden Ignacz Kunos tarafından derlenen anonim "Türk Masalları"nı inceleyelim.
Öncelikle bu masalların dinî ve tarihî öğeler içermediğini, anonim sınıfa dâhil olduğunu görüyoruz. Buna rağmen efsanevî, mitolojik, destansı öğeler de hemen hemen hiç bulunmuyor. Padişah, şehzade gibi karakterler ve birkaç masalda rastladığımız yüzeysel ifadeler dışında Türk kültüründen derin izlere rastlanmıyor. Bu kitaptaki masalların çoğuna, serinin okumuş olduğum on dört kitabında rastlamıştım. 'Karga Peri' ile 'Büyülü Sarık, Büyülü Kamçı ve Halı' "İran Masalları" kitabında, 'Üç Portakal Perisi' hem "İran Masalları" hem "Norveç Masalları" kitaplarında benzeri olan masallar olarak ilk bakışta fark ediliyor. "Türk Masalları" yerellik, yöresellik ölçütüne göre serinin en zayıf kitabı; seçilen masallar ve aktarıcıların dili kültürel kimlik taşımıyor, seçki diğer kitaplarda da bulunan ortaklaşmış masallardan oluşuyor. Hint, İran, İbrani, Amerikan, Eskimo, Viking, Çin masalları arasında bulunan birçok yerel ve özgün masalın bir muadili bu kitapta yok. Kitabın başlığı Türk masalları olmasa bu masalların Türk masalları olduğunu anlamak neredeyse mümkün değil. Herhangi bir erdeme vurgu yok. On yedi masal arasında bir Keloğlan masalı bulunmaması, 'kel bir oğlan' ifadesiyle anılan tek karakterin masalların birinde iki cümleyle bahsedilen bir yan karakter olarak yer alması, tüm ifritlerin ve kurnaz/kötü kızların "siyahî" olarak nitelendiği masalların seçilmiş olması diğer gariplikler olarak göze çarpıyor. Bir Türk Masalları derlemesi hazırlarken Macar Türkolog Ignacz Kunos'un bu derlemesini Türkçe'ye çevirmek yerine seçici bir kurul ile daha fazla kaynaktan masal elemek çok daha iyi sonuç verebilirmiş. Ayrıca Kunos'un 1901'de yazdığı bu kitaptan sonra 1913 yılında yazdığı "Kırk Dört Türk Masalı", 1923'de yazdığı "Adakale Masalları" ve "Boğaziçi Perileri" isimli kitaplarının da bulunduğunu meraklıları için belirtelim.
"İtalyan Masalları" klasik ve milletlerarası sürümleri türemiş masallarla başlıyor. İlki sırrını faş etmesi sebebiyle ortadan kaybolan kocayı geri getirme, diğerleri ise çirkin kocanın prense dönüşmesi ve cadıların azaplarından kurtulma serüvenleri. Bunları, kibre ve çıkarcılığa karşı açık mesaj veren iki masal takip ediyor. İftiradan ve haksız yüklenen sorumluluktan kurtulmanın akıllıca bir yolunu bulmak gerektiğini gösteren 'Fasulye Kral' da anlaşılır bir kurgu. Son masallar biraz daha çetrefilli ve okuru maceranın akışına çekmeye yönelik. Bu yetmiş sayfalık kitaptaki masallar internette bulunan dört yüz sayfalık İngilizce bir açık kaynaktan çevrilmiş görünüyor. Araştırmacılar için bu kaynağın bağlantısını kaynakçaya eklemekte fayda görüyorum zira bu kitap yetersiz izlenimi veriyor.
TÜRK MASALLARI
Ignacz Kunos
Çev. Betül Meryem Cevher
Salt Okur Yayınevi
İTALYAN MASALLARI
Thomas Frederick Crane
Çev. Ozan Erdoğan
Salt Okur Yayınevi
Kaynakça:
- II. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu Bildirileri
MASALLARI ANLAMADA YÖNTEM, Pınar ÜNLÜER
ÇOCUK EDEBİYATINDA TÜR KAVRAMINA YÖNELİK DİKKATLER, Tacettin ŞİMŞEK
- https://www.gutenberg.org/files/23634/23634-h/23634-h.htm
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 15.03.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 06.05.2022 19:18