Türk Sinemasına Tarihi Bakış
Betül Süslen, Kitaphaber için kaleme aldı...
Kimimizin tutkunu olduğu, keyiflendiğimizde ya da hüzünlendiğimizde, bizi başka hayatlara başka dünyalara sürükleyen bir kaçış bir keyif olan "Sinema" Anadolumuza ne zaman ulaşmış nasıl tanışmış yurdum insanı sinema ile bunları siz değerli sinemaseverler için kaleme almak istedim. Sinemayla tanışma ve Sinemanın Türkiye'de ki bu keyifli tarihi sürecini beraberce incelemek sizlerinde hoşuna gidecektir elbet...
Dünya Sinemasının başlangıç tarihi 1895'tir. Paris'te "Lumiere Kardeşler"in "Bir Trenin Gara Girişi" sinema gösterisi Dünya tarihinde sinemanın tarihi başlangıcı açısından önemlidir. "Bir Trenin Gara Girişi" Dünya Sinema tarihinin başlangıcı kabul edilmektedir. Tren garındaki yolcular ve trenin gara girişi Lumiere Kardeşler tarafından kayda alınmıştır. Ve bu kısa sinema gösterimi izleyenleri çok etkilemiştir. Gösterim esnasında ön saflarda oturan seyirciler çığlıklarla trenin üstlerine geldiğini sanarak kaçışmıştır. Bu sahne unutulmayanlar listesine bu sayedegirmiş bulunmakta.
Türkiye'ye yani o zaman ki Osmanlı'ya sinema II. Abdülhamit zamanında gelmiştir. Paris'teki bu sinematografi gösterisinden 5 ay sonra Osmanlı Devleti sinematograftan haberdar olmuştur. Sinemanın Osmanlı'da ki kabulü toplumdan önce Devlet katında gerçekleşmiştir. II. Abdülhamit döneminde Yıldız Sarayı'na sokulan sinematograf başta Padişah olmak üzere sarayın eğlence etkinlikleri arasında sivrilmiştir.
Halkın ise sinemayla tanışması 1897 yılındadır. İlk gösterim İstanbul'da Galatasaray'da gerçekleşmiştir. Birer dakikalık sessiz ve hareketli görüntülerin özel mekânlarda perdeye yansıması ilk olarak erkeklere izletilmiştir. Böylece kadınlardan önce erkekler sinema ile tanışmıştır. Galatasaray'da ki gösterimde Lumiere Kardeşler'in "Trenin Gara Girişi" hareketli görüntüsü izletilmiştir.
Weinberg Türk Sinemasının başlangıcında önemli bir yere sahiptir. Weinberg Romanya uyruklu Polonya yahudisidir. Weinberg; halka açık sinematografi gösterileri yapmıştır. İlk gösterim yeri olan Galatasaray'da ki Sponeck Birahanesi'ni de Weinberg seçmiştir.
Bu gösteriler Türk sinema tarihinde ilk olması açısından önemlidir. Türkiye 'de ki bu ilk gösterimlerde de tıpkı Paris'te yaşanan izleyici tepkilerine benzer tepkiler oluşmuştur. Beyaz perdenin önünde bulunanlar oldukça heyecanlanmış, paniğe kapılmış trenin altında ezileceklerini düşünerek kaçışmışlardır.
Halka açık gösteriler yapılmaya başlandıktan sonra sinematograf gösterilerine yer veren salonların sayısı da artmıştır. Tepebaşı Tiyatrosu, Abdiefendi Tiyatrosu, Beyoğlu Sirki, Varyete Tiyatrosu bunlardanbazılarıdır. Sinema gerçekte Türkiye 'ye çabuk girmiş olsa da uzun sayılabilecek bir süre İstanbul'da Beyoğlu'nu ilgilendirmiştir. Bunun nedeni tabi ki herkesin tahmin edeceği üzere ekonomik refah ve statükodur. Yapılan gösterimlere rağmen sinema II. Meşrutiyet'in ilanına kadar Türkiye'de bir sığıntı olmaktan kurtulamadı. Daha çok Ramazanlarda karagöz, ortaoyunu, meddah gibi çeşitli eğlenceler yanında, tiyatrolarda, kıraathanelerde programı zenginleştirmek için kullanılan " gâvur işi " bir eğlence olarak kaldı. Bir yandan da Abdülhamit'in bir türlü elektriğin yurda sokulmasına izin vermeyişi sinema işletmeciliğinin gelişmesini engelliyordu. Meşrutiyet ' in ilanı üzerine ( 1908) sinemayı bu sığıntı durumundan çıkaran Weinberg olmuştur. Weinberg 1908 yılında Tepebaşı'nda Pathe Sineması'nı yaptırarak Türkiye ' de ilk sürekli sinema salonunu kurdu.
Osmanlı topraklarında ilk film çeken kişi ise Fransız Pramio'dur. 1896 yılında "Haliç Panaroması"nı çekmiştir. Bu çekimde Türk Piyadeleri'nin görüntüsü alınmıştır.
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 17.04.2014 09:31 - Güncelleme Tarihi: 12.05.2022 00:15