Türkçemizin Çiçeği Çocuklar İçin Şiir; Mustafa Ökkeş Evren
Tarih boyunca şairler şiirleriyle bir duruş sergilemişlerdir ve şiir söylerken/yazarken bir amaçları vardır. Sevgili Mustafa Ökkeş Evren, çocuklara yönelik şiir söylemeniz/yazmanızdaki amaç ve temel duygu nedir? Çocuklar için şiir yazmaya ne zaman başladınız? Niçin çocuklara şiirler yazıyorsunuz?
Önce selam diyelim / Selam olsun özümüz/ Konuştuğumuz zaman / Hayır olsun sözümüz.
Allah'ın adı ile / Başlayalım her işe / Yine selam verelim / Hem aya, hem güneşe.
Selam ki esenliktir / Dilimizde şenliktir / İçten verilen selam / Açılan gül çiçektir.
Selam uçan kuşlara / Gonca güllere selam / Dağa, taşa, ormana/ Çocuklara bin selam.
Ayşegül Hanım size de selam. Madem çocuklar için şiir soruşturmasına konuk ettiniz hem sizi hem de okuyucuları şiirle selamlamak istedim.
Sorunuzun cevabına gelince şiirle doğdum, şiirle büyüdüm diyebilirim. Annem şiir gibi bir kadındı. Okuduğum ilk kitap annemdi. Okuması yazması olmayan annem, bir dua kitabıydı. Şiir gibiydi duaları. Annem her Perşembe akşamı bizi banyo yaptırırken ve son durulama suyunu döktüğünde dilinden de şu şiir gibi sözler dökülürdü: "Arılısı, durulusu, sıtması, sayrısı, derdi, marazı alayı bu sularla gitsin, akpak olsun çocuğumun hem bedeni hem ruhu." Su ile vücudumuzu yıkarken bu şiir gibi sözlerle de ruhumuzu yıkardı. Bazı zaman Yunus Emre'nin "sordum sarı çiçeğe" ilahisini, bazen de "Hu hu dervişler hak yolunda durmuşlar, haktan korkularından için için yanmışlar" ninni şiirini dinlerdim annemden. Çocukluğumuzda dinlediğimiz Süleyman Çelebi'nin muhteşem naatı, güzel sesli hocalar tarafından ruhumuza nakşedilirdi adeta. İmam Hatip yıllarımda şiirle çokça hemhal olduğumuzdan ister istemez dilimiz ve ruhumuz şiire aşina oldu. Yunus'un birçok şiirini çocukken ezberlemiştim. Hayatın içinde bir şekilde karşıma çıkan şiire kayıtsız kalmam mümkün değildi ve kalmadım da. Dilim şiirleşti, konuşmam güzelleşti. Sonra şiir yazmaya başladım. Aslında her genç gibi şiire sığınmıştım duygularımı ifade etmek için. Okuduğum şiirler duygu ve düşüncelerimi şekillendirdi. Allah'a, Peygamber'e, vatana, millete, tabiata ve insani değerlere karşı hassasiyetimi artırdı. İlk şiirimi bir çocuğun hissiyatıyla "Bosnalı Çocuğun Ağıdı" başlığıyla Bosna'da yapılan soykırıma karşı yazmıştım.
Çocuklara yazma amacım ise çocuklardan ilham alarak, söyleyeceğim şeyleri onlar gibi korkusuzca ve içtenlikle söylemek ve böylelikle onlarla dil ve gönül bağımı pekiştirerek anayurdum olan çocukluğumdan uzaklaşmamaktır. Daha açık ve başka bir ifade ile söyleyecek olursam, çocuklar için yazma amacım, kirletilmiş bu dünyada dilimi ve gönlümü temiz tutabileceğim bir masumiyet ve merhamet alanı oluşturmaktır.
Çocukların doğduğu andan itibaren ninniler aracılığıyla şiirsel metinlerle tanıştığı hepimizin malumu. Ninniler sizce bireyi şiirle tanıştıran ilk metinler olarak doğru seçimler mi?
Yanlış olduğunu söyleyemem. Ninniler ve masallar sözlü edebiyatımızın önemli türlerindendir. Maniler, tekerlemeler, bilmeceler de öyle. Unutanlar için hatırlatayım, daha çok emzikli çocuklar uyutulurken genellikle anneler tarafından söylenen ninniler; kısa sözlerden oluşan manzumelerdir. Çoğunlukla bir dörtlükten ibaret olan ninniler, mâni biçimli türkülere benzerler. Anonim ninnilerin yanında, onlardan esinlenerek kaleme alınmış yazanı belli olan ninniler de vardır. Ninniler, çocuk sevgisini içtenlikle dile getiren sıcak, etkileyici şiirlerdir. Bebeklerin uyuması için söylenen ninnilerin, tüm annelerin ortak şarkısı olduğu söylenir. Mustafa Ruhi Şirin, ninniler için "Anne Edebiyatı" der. Annenin dilinden dökülen en içten, en zarif, en yalın kelimeler ahenkli bir sesin tınısıyla musikiye dönüşür ve çocuğun ruhunu okşayan göksel bir ezgi şöleni olurlar. Ninniler çocuğun henüz yere değmeyen meleksi kanatlarına güç kuvvet verirler. Çünkü anne, ninnilerle Tanrı katından kendisine bir armağan olarak verilen bebeğinin hem dünyaya gelme şaşkınlığını gidermek, hem de bebekle Allah arasındaki kuvvetli bağın kesilmemesi için dua ve temennilerde bulunur. Bunun ancak uyku halinde olabileceğine inanan anne, Allah'ın adını zikrederek, bebeğini Allaha havale eder.
Hu, hu, hu Allah
Oğluma uykular ver Allah
Oğlum uyusun maşallah
Okumuş olsun inşallah, ninni
Ninniler yalnızca bir yöreye ait olmayıp, Anadolu'nun hemen her şehrinde aynı tat, aynı duygu ve aynı ruhla söylenen yüzlerce örnekleri olan büyük bir dua ülkesidir. Her bir ninninin içinde Allah'a, peygambere, meleğe, aileye, sevgiye, saygıya, iyiliğe, okumaya kısaca dinin öngördüğü temel dinamiklere dair mesajlar bulunur. Ninniler doğrudan beşikteki, emzikteki bebeği muhatap alan, onunla konuşan, onunla dertleşen, onunla sevinci, acıyı paylaşan büyük bir hazinedir. Üzeri küllerle kaplanmış bu büyük hazineyi yeniden gün yüzüne çıkartacak ve çocukların dimağlarına nakşedecek annelere selam olsun. Nasıl ki ana sütü çocuk için hayati öneme haiz bir besin ise anne diliyle söylenen ninniler de çocuğun dil ve ruh gelişimi açısından hayati öneme sahiptir.
Peki çocuklar için söylenen/yazılan şiirler nasıl olmalıdır? Dil işçiliğinden çocuk sesini yakalamaya kadar hangi hususlara dikkat edilmelidir? Çocuklar için yazılmış şiirlerin başat özellikleri neler olmalıdır?
Çocuklar için yazanlar, genellikle masal, öykü, hikâye ve deneme türünü tercih ediyorlar. Şiir yazmaya cüret edenler ise genellikle uzun süre şiirle hemhal olmuş şairlerdir. Ben de çocuk edebiyatına şiir maharetiyle dâhil olan yazarlardanım. İlk kitabım "Kuşlarla Uyanmak" çocuklar için yazılmış bir şiir kitabıydı. "Kırk Yağmur Damlası" ve "Bir Oruç Masalı", "Çocukluğun Dili", "Hiç 'Hak'sız Olur mu Çocuklar?" ve "Annem Benim Her Şeyim" isimli kitaplarım da çocuklar için yazılan şiirlerden oluşuyor. Kendi şiirlerimde dikkat ettiğim birkaç husus var. İster ölçülü ister serbest olsun, yazdığım şiirin bir sesinin, ritminin ve masalımsı bir anlatımının olmasına dikkat ederim. Şiirimin kısa ve yalın olması, merak duygusunu uyandırması, hayal gücünü artırması ve konusuna bağlı olarak eğlenceli (Tebessüm ettirmesi) olması için uğraşırım. Kelimelerimi özenle seçer zengin çağrışımlı olanları özellikle tercih ederim. Çocukluk çağlarını da göz önüne alarak konuları ve söyleyiş biçimini belirlerim.
Şiirin sesi yaşamın sesidir aynı zamanda. Çocukların yüreğine işlenen o dizelerin müziği her duyguyu barındırır. Çocuklar için yazılmış şiirlerde toplumsal durumların, acıların, göç ve savaşların işlenmesine nasıl bakıyorsunuz? Sizce güç konular şiirlerde yer almalı mı?
Gücünü güç konulardan alır şairler. Çocukların da güç konulu şiirler okuyarak güçlendiğini düşünüyorum. Fakat gayri meşru, gayri ahlaki ve insani değerleri tahkir eden pedofili, taciz, tecavüz, cinsellik, LGBT gibi konuları sapkın ve değersiz konular olarak görüyorum. Göç meselesi güç konulardan biridir, tıpkı savaş ve ölüm konusu gibi. Güç konuları ustalıkla şiire döken şair hayatın gücünü de hafifleterek sunmuş olur çocuğa. Acıyla yoğrulmuş coğrafyamızda insanlığın dünya sürgünlüğünün başladığı günden bu güne, yedisinden yetmişine, kadınından erkeğine herkes acı, hüzün, yokluk, kıtlık, savaş ve ölümle her daim iç içe olmuştur. Dünya hayatı böyledir. "Hiç 'Hak'sız Olur mu Çocuklar?" İsimli şiir kitabımda böylesine güç konuları anlattığımı düşünüyorum. En son Gazze'de İsrail terör devletinin her on dakikada onlarca çocuğun katledilmesini şöyle anlatmıştım.
Dünyanın en güzel gülüşlü bebekleri
Dünyanın en güzel şehrinde
Münzevi ötüşlü kuşlar
Ve kanatları dingin
Kelebeklerle beraber
Cennet bahçesine çevirdiler
Toprağın altını.
Şiir günümüz çocukları için biçilmiş kaftan. Hem kısa metinler oluşu ile hem de çocukların imgelem dünyasına hitap etmesi ile… Tüm bunlara rağmen çocuklar için kaleme alınan metinler genellikle kurmacadan ibaret. Esasında çocuk edebiyatının zirvesini şiir oluştururken şiirin çocuk okurlarla yeterince buluşmadığını gözlemliyoruz. Bunun sebepleri sizce neler olabilir?
Keşke çocuk edebiyatının zirvesini şiirin oluşturduğunu bütün kademelerin öğretmenleri ve hocaları da bilmiş olsalardı. Keşke anneler bebeklerine ninni söylemeyi unutmamış olsalardı. Şiirin çocuklarla buluşmadığını evlerden, okullarda öğretmenlerden özellikle kitap fuarlarındaki imza günlerinden ve şiir kitapların baskı adetlerinden biliyoruz. Fuarda şiir kitabı inceleyen çocuğun elinden kitabı alarak yerine koyan öğretmenlere şahit oluyoruz maalesef.
Çocukların şiirle buluşamamalarının sebebi bana göre şiirlerin niteliksiz oluşundan değil, çocuk kulaklarının ninnilere, dillerinin şiire aşina olmamasından kaynaklanıyor. Çocukların dilden ziyade görsel materyallere muhatap olmaları, anne ve babaların ve öğretmenlerin şiirden uzak olmaları ister istemez çocuğun okuma tercihleri arasında şiir sıralamaya bile giremiyor. Çözüm mü? Elbette evlerde ve okullarda okuma saatlerinde, özel olarak şiir okuma saatleri oluşturmak. Şiir okuma saatleri bir müddet sonra şiir okuma sanatına dönüşeceğinden de kuşkum yoktur.
Şiir çocuğa ne katar? Çocuklar neden şiir okumalı?
Şiirin eğiten, öğreten, incelten, tat veren, iyileştiren, güzelleştiren, coşturan, dinginleştiren, okuyana etki eden görünmeyen güçlü güçleri vardır. Şiir okuyan çocuklar ne kadar az kelimeyle ne kadar çok şey anladıklarını ve anlatabileceklerini öğrenirler. Çocuğun konuşması şiir diline yatkın olduğundan bilinçli bir biçimde şiir okuyan çocuklar bir süre sonra daha ahenkli konuşmaya başlarlar ve konuşmanın içindeki müzik muhatabına sirayet eder. Şiir okuyan çocuklar herhangi bir meseleye farklı pencerelerden bakmayı öğrenirler. Çocukların dilleri şiir sayesinde güzelleşip tatlılaşır. Çocuklar şiirle estetik bakış açısı kazanırlar. Şiir, çocukların ana dillerini sevmelerini sağlayan önemli bir türdür. Şiir, düşünceyi kanatlandırır. Çocuğun hayal kurmasına, hem iç hem de dış dünyayı keşfetmesine katkı sağlar. Medeniyetimizi yeniden inşa etmek istiyorsak çocuklarımızı mutlaka şiirle tanıştırmak ve şiirle buluşturmak zorundayız.
Son olarak sizden bir şiir dizesi istesek... Sizi yormayacak ise birkaç dize de kabulümüzdür.
Bir dize yeterli olur mu yahut birkaç dize? İki şiir sunayım size.
ÖĞRENECEĞİM ÇOK ŞEY VAR
Sinoplu Diyojen
Suyu avucuyla içen
Bir çocuktan öğrendi
İhtiyacı olmadığını bir tasaNasreddin Hoca da
Çocuklardan öğrendi
Göğe giden bir yolun olduğunu
Pabuçlarıyla çıkarken ağacaO şapkanın altında
Fil yutmuş boa yılanı olduğunu
Küçük Prens'ten öğrendi
BüyüklerDüşünüyorum da
Benim de öğreneceğim çok şey var
Gözlüğü ters takan
Şu çocuktan
KAÇAN UYKU
Uykum kaçtı bu gece
Habersizce gizlice
Kim bilir kime gitti
Gecenin bu vaktinde Aramaya değer mi?
Arasam bulur muyum?
Hadi buldum diyelim
Bir daha uyur muyum? Yitirmedim umudu
Beklemeye koyuldum
Birazdan çıka geldi
Mışıl mışıl uyudum Uyumakla kalmadım
Gözümü yumar yummaz
Yıldızların altında
Renkli rüyalar gördüm
Yazar: Ayşegül SÖZEN DAĞ - Yayın Tarihi: 15.03.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 05.03.2024 03:06