Türkçülüğün Panoraması: O.K. Musti, Türkiye Tamamdır
Türkçülüğün Panoraması: O.K. Musti, Türkiye Tamamdır
Alatlı, anlaşılması kolay bir yazar değil. Eserlerinin yanında yorumumuz hep nâkıs kalacaktır. Ancak anlaşıldıktan sonra "aydın despotizmine", ezberciliğe, üstenciliğe, kendini-bilmezliğe, gâvurluğa, paçozluğa vb.. karşı uyanık bir şuur kazandırıyor.
Eserimiz 'O.K. Musti Türkiye Tamamdır', 'Or'da Kimse Var mı' serisinin dördüncü ve son kitabı (İdi. Takrîbî yirmi yıl aradan sonra 2013'de serinin beşincisi olan 'Beyaz Türkler Küstüler' ile, tabiri caizse "hıtâmuhu misk"ini yaptı, Alatlı.)
İsmi, kitabın muhtelif yerlerinde mükerreren atılan menfî bir slogandan muktebes. Konular, Batı Trakya tarihi; Türkçülük/Milliyetçilik/Ülkücülük ve bütün serinin değişmezi biyofilinin nekrofiliye galebesi cehdi.
Baş karakterleri Günay Rodoplu ile Mehmet Ömer Sedes olmakla beraber bu eserdeki merkezî karakter ülkücü Selahattin Ak. Bir önceki eserde [Valla, Kurda Yedirdin Beni]Türk solunun şemasını çizmişti; bu eserde ise Türk sağının panoramasını gözler önüne seriyor.
O.K. Musti Türkiye Tamamdır
Eser beş bölümden müteşekkildir: Aşçı'nın Oğlu; Kür Şad ve Kırk Arkadaşı; Fena Fi'd-Devle; Bireysellik, Bilinmeyen İdeal ve Epiloque.
I-) Aşçı'nın Oğlu
Bölüme ve kitaba 1944'ün mühim siyasî olaylarıyla başlar, Alatlı: İnönü'nün, [Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkkan, Hasan Ferit Cansever, Sait Bilgiç ve Orhan Şaik Gökyay gibi]Türkçüleri "vatan haini" ilan etmesi; Aşçı'nın evinin göçmesi ve oğlunu asker etmesi… [ki bu hikâyesinin etrafında döndüğü mühim karakter Selahattin Ak'ın ailesi…]
Kulca Kazaklarının isyanı; özetle, Doğu Türkistan Cumhuriyeti Hükümeti'ni kurdular. Başkenti Urumçi. Alihan Töre Cumhurbaşkanı oldu ve 'Bağımsız Doğu Türkistan Hükümeti'nin Başkanı sıfatıyla ve ay-yıldızlı armasıyla doğrudan doğruya Çin Hükümeti'ne istiklal savaşı ilan etti.
Batı'nın ikiyüzlülük ve çifte standardını gözler önüne serer:
"Safiyetlerinin bedelini 1899'dan başlayarak, sırasıyla bir Rusların bir Çinlilerin imha saldırılarına uğrayarak ödediler. 'Soykırım' kelimesi gündeme hiç gelmedi. Çünkü, bir, bu bölge Batılıların meselesi değildi; ikincisi, Kazaklar, her şeye karşın, çarpışmadan boyun eğecek insanlar değillerdi. Ne ki, birkaç ay sonra bağımsızlıklarını yitirdiklerinde bir milyondan fazla Kazak'tan ancak birkaç yüz bini ayaktaydı." [S. 10]
Hedonizmin, "İslâm Tasavvufu"nun ardına gizlenmesine rıza göstermez ve insanın sevabı kabullendiği gibi, günahı da sahiplenmesini salıklar, Alatlı. Galilei'ye mukaddem dünyanın döndüğünü ondan 500 küsur sene evvel ifade eden Gazzâlî'yi -ki Hüccetü'l-İslâm şunu der: "Allah'ın yarattığını kabul ettikten sonra düz de dense, yuvarlak da dense, şer'an beis yoktur."-, Darwin'e mukaddem evrimin şemasını motamot ondan 100 sene evvel çizen [Aralarındaki fark: İbrahim Hakkı Efendi'de "Takdîr-i İlâhî"; Darwin'de "tesadüf" esastır.]İbrahim Hakkı Hazretleri'ni gösterir. [Sh. 61-63]
Gösterir, çünkü epeyce bir zamandır kendi semamızdaki yıldızlara kör bakma marazımızın farkındadır, Alatlı. Popülaritesi günümüzde de devam eden Türkçü dergilere değinir:
"Ocak, Türkçülere göre, zamanın 'milliyetçi' olarak nitelendirilebilecek tek dergisiydi. Bazen haftada, bazen on beş günde bir çıkardı. Nihal Atsız'ın 1930'larda çıkardığı, Atsız Mecmua, sonra Orhun, daha sonra da Orkun'un devamıdır. İlginç dergilerdir bunlar. Pertev Naili Boratav, Sabahattin Ali, Nurettin Özdemir, Atsız Mecmua'da yazarlardı. Orkun'da, Ali Püsküllüoğlu'nun, Kaya Canpolat'ın şiirleri vardı...
Kazanlı muallim, ülkücüler nezdinde çok büyük önemi haiz Yusuf Akçura öncülüğünde, Ali Haydar, Bursalı Tahir, Necip Asım gibi bir grup tescilli Türkçü arkadaşıyla kurduğu Türk Yurdu [ilk sayı 1911]hem sonrakilere öncü hem de tamamen sivil dergidir. Sivil Türkçülük geleneğinin başlangıcıdır...
Sadrettin Arsel'in 'Türklük Dergisi', Rıza Nur'un Kahire'de çıkardığı 'Türk Birlik Revüsü', 'Çınaraltı', 'Büyük Doğu', 'Millî Yol', 'Millî Işık', 'Düşünen Adam', 'Yol', 'Ötüken'.” [S. 68, 77, 80]
İnönü'nün, Türkiye'ye sığınan Türklerin Rusya'ya iadesini anlatır ki, kadın, çoluk, çocukların kurşuna dizildiği çok hâzin, yürek parçalayıcı bir sahnedir.
II-) Kür Şad ve Kırk Arkadaşı
Dilimize girmiş olan Batı menşeli kavramların, tedavüldeki anlamıyla hakikî anlamının uzaktan yakından hiçbir alakası olmadığı kanısındadır, Alatlı. Bunu makale, kitap ve TV programlarında mükerreren ele alır ve vuzûha kavuşturur. Bu bölümde 'milliyetçilik/nationalism' kavramının şeceresini çıkarır. Nirengi noktasını vurgular:
"Bizde 'milliyetçilik' Batı'da kullanıldığı anlamında bir 'iktisadi çıkar' birimi değil, 'toplumsal onur' anlamındadır." [S. 164]
Buda, Konfüçyüs, Marx gibi Doğulu ve Batılı tarihî eşhastan kimi nakiller yaptıktan sonra nekrofiliye getirir sözü gene. Çünkü serinin birincil amacı biyofilinin, nekrofiliye galebe çalmasıdır.
III-) Fena Fi'd-Devle
Bölümün ve de "fenâ fi'd-devle" kavramının/ülküsünün en önde gelen aktörü Dündar Taşer'dir. Taşer'in görüşleri irdelenir. Bölümün nirengi noktası, Zileli Ertuğrul Dursun Önkuzu'nun ciğerleri pompayla şişirilip patlatılarak öldürmesinden, 1979 Ecevit döneminde 38 MHP'li il ve ilçe başkanlarının öldürülmesine "ülkücü kıyımı"dır.
Bölüm, devletin kutsallığını işlediği için, devletin imkânlarının keyfî olarak kullanıldığı, Mareşal Fevzi Çakmak ile Millî Şef İsmet İnönü'nün çekişmelerini aktarır: Fevzi Çakmak, hastaneye kendisini ziyarete gelen İnönü'yü kabul etmez. İnönü de Fevzi Çakmak Paşa öldüğü gün radyoyu şarkılı türkülü normal yayına devam ettirir.
IV-) Bireysellik, Bilinmeyen İdeal
"Üstte mavi gök çökmedikçe, yerde yağız yer delinmedikçe senin ilini töreni kim çiğneyebilir"; "Devlet-i ebed müdded"; "Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır"... gibi Bilge Kağan'dan Mustafa Kemal'e Türk devlet adamlarının devletin sürekliliğiyle ilgili sözlerini aktarır. Ülkücülüğü ikili [Bozkurtçular-Üç Hilâlciler]tasnife tâbi tutup, tabiri caizse ülkücülüğün evriminin şemasını sunar.
Alatlı, ilham ve örnek aldığı tarihî zevâtı "ata ruhu" diye niteler. Bu terkibi hemen her eserinde kullanır. Ondan olsa gerek, romanlarının kahir ekserisi biyografik bir hüviyete bürünür. Burada kahramanına gördürdüğü rüya vesilesiyle tekrar eder:
"Türlü kıyafetler içinde rengârenk, yüzlerce insan! Bana doğru ilerliyorlar, belli ki yardıma gelmişler! Heyecanlar içinde çatıdan inip onlara doğru koşuyorum ve en ön sırada Lao Tze'yi tanıyorum, hemen yanında Konfüçyüs, Hazreti Muhammed, Kropotkin, Marx, Beaudelaire, Scweitzer, Hallac-ı Mansur, Kazancakis, ne kadar ata ruhum varsa herkes orada! Muhteşem bir rüya." [S. 405]
Bölüm, başlıkla iltisaklı olarak şu esaslı mülahazalarla hıtama erer:
"Sosyalizm ya da Dokuz Işık, buyurulmuş düzenden, 'taksis'ten kaynaklandıkları için, birbirlerinin alternatifi değil, çeşitlemesidirler...
İnsan'ı Kâinat'ın merkezinden uzaklaştıran doktrinlerin suçlusu Batı'dır. İlk sanık, bizi yalnızca kanıtlanabilen şeyin doğru olduğuna inandırarak, içrek bilgeliği reddeden Descartes... Pozitivizmi üniversitenin içine bir daha hiç çıkmayacak şekilde yerleştiren, August Comte'tur. Cumhuriyetin Türkiye'si, medreseyi bırakıp üniversiteyi aldığında pozitivizmi evlat edindi...
Bireylere belli bir hayat tarzının, belli bir dünya görüşünün, belli bir ilmihalin dayatılması, Allah'ın yeryüzündeki halifesini dondurmaktır. Kabul edilemez." [S. 408-9]
V-) Epiloque/Sonuç
Kelime bizim eski(mez) dilimizdeki "hulâsatu'l-kelâm"ın mukabili, yani sonuç.
"Selahattin Ak, 1987 yılında beraat etti. 1994'de ortağı Mustafa ile birlikte, Cleveland'da bir de bankası olan dolar milyoneri idi. Birleşik Devletler'deki bankayı satın alma sürecinde, Türkiye Emlâk Kalkınma Bankası'ndan aldığı krediyi müjdelemek için telefon açtığı ortağına, "O.K. Musti, Türkiye Tamamdır!" demesi ile bilinir." [S. 414]diye hıtama eren kitabın kapağını kapattığında, Batı Trakya'daki Dimetoka'dan, Kazan'ın Simsar'ına; Abdülhamid Han döneminden, İsmet İnönü zamanına, Türklerin, Türkçülüğün, Milliyetçilik ve Ülkücülüğün serencamına dair epeyce bilgi ve fikir edinmiş oluyor okur.
Her ne kadar eleştiri oklarını biteviye atsa da, mızmızcı, kötümser ve karamsar değildir Alatlı. Yeri geldiğinde çıkardığı, her dem çözüm, çıkış yolu ve umut saklıdır çıkınında.
İlgilisi ve meraklısı için doyurucu bir çalışma.
O.K. Musti Türkiye Tamamdır
Alev Alatlı
Everest Yayınları
7. baskı 2019 [İlk baskı 1994]
414 sayfa
Yazar: Resul OLCAY - Yayın Tarihi: 04.08.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 27.07.2021 10:35