Türkiyede Manga Yayıncılığı
Türkiye'de pek fazla bilinmeyen manganın okuyucuları genellikle mangayı animelerden öğrendiler. Türkiye'de amerimangalar ve Amerikan yayınevleri tarafından basılarak ihraç edilen İngilizce mangalar da tüketilmektedir. Bazı mangalar ise İnternet üzerinden Türkçeye çevrilerek ya da İngilizce okunabilmektedir. Türkiye'de az sayıda yayınevi (Arunas, Tudem, Everest, İthaki, Gerekli Şeyler, Marmara Çizgi, Akılçelen Kitaplar…) manga yayınlamaya başlamıştır. Türkiye'deki ilk manga, İthaki yayınlarının 1999 Eylül'ünde bastığı "Gon" olmuştur. 2003 yılında ATV'de televizyon serisi olarak yayınlanmaya başlayan "Beyblade", 2004 Haziran ayından itibaren Super-J tarafından orijinal ölçülerinde ve kalitede, Türkçe olarak, sadece 5 cilt yayınlandı. Batı dillerine çevrilen ilk mangalardan biri olan "Yalın Ayak Gen" ise Tudem tarafından Ağustos 2007'de Türkçe'ye çevrildi. Kitap evlerinde satışta olan bu yayınların birinci basımları için üst sınır 3000'dir.
Türkiye'de bu konuyu tartışan üç temel kaynak bulunmaktadır: Üç aylık kültür ve sanat dergisi Sanat Dünyamız'ın 105. sayısındaki "Uzak Doğudan Çizgiroman: MANGA!" dosyası, Levent Cantek'in Çizgili Hayat Kılavuzu adlı kitabındaki Mutlu Binark ve Onur "Alpin" Alparslan'ın "Neden Japon Popüler Kültürü? Neden Manga?" makalesi ve Plan B Yayınlarının, Paul Gravett'in yazdığı, Rüstem Baksoy'un çevirdiği "Manga: Japon Çizgi Romanı'nın Tarihi" adlı kitaptır. Bu kitap ve makalelerde genel olarak manganın tarihi, dünyada yayılma süreci ve popüler kültür içerisindeki yeri ele alınmıştır. Özellikle hayranların bu kültürü alımlayış biçimleri bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır.
TÜRKİYE'DE MANGA YAYINCILIĞI ÜZERİNE GÖRÜŞME
Arunas Yayıncılık
Yayınevi Temsilcisi: Erkan Ovalı
Görüşmeyi Yapan: Serkan Parlak
Serkan Parlak: Sizce manga nedir?
Erkan Ovalı: Manga Japonlar'a ait bir kültür, 1700'lerde başlamış, çizgi roman sanatı diyebiliriz manga için. İşte nedir, çekik gözler, sivri hatların kullanıldığı, iri gözlerin kullanıldığı bir çizim tarzı.
S.P.: Sizce kimler manga okuyor?
E.O.: Manga genelde, Türkiye'de 20'li yaş işte 15-20 yaş arası, bizim takip ettiğimiz kadarıyla bir okuyucu kitlesi var. Tabii bu yurtdışında durum böyle değil, özellikle Japonlarda işte 40-50 yaşındaki insanlar bile manga okuyabiliyor ya da işte yayınlar ona yönelik, şimdi bizim yaptığımız yayınlar da zaten genelde bahsettiğimiz yaş seviyesinde yani 15-20 yaş seviyesindeki insanların okuyabileceği mangalar. Belki de diğerlerini de getirmiş olsaydık durum farklı olabilirdi, öyle bir kitle de bulabilirdik. Tam bilmiyorum onu denemediğimiz için.
S.P.: Peki okuyucu kitlesi sizce nasıl genişletilebilir?
E.O.: Nasıl genişletilebilir? Şimdi mangayı tanıtmak lazım. Bu sene, geçtiğimiz sene zaten Türk-Japon yılıydı biz bununla ilgili işte Japon konsolosluğuyla da görüştük, onlarla da şey yaptık işte bir takım, Japon yılıyla ilgili Pera Müzesi'nde etkinlikler vardı, oraya mangalarımız gönderdik. İşte ne bileyim tanıtılması lazım diye düşünüyorum çünkü mangayı mesela manga satan çok büyük kitap evlerine de gidiyorsunuz mesela manga var mı diyorsunuz, adam ne olduğunu bilmiyor işte diyor çizgi roman mı? Manganın farklı bir kültür olduğunu, dünyada ne kadar benimsendiğini, bunları Türkiye'ye anlatmak lazım çünkü bu bilinmiyor, belirli bir kesim tarafından biliniyor yani çoğu insan bilmiyor bunu. Şimdi yoldan bin tane adam çevirsek, manga nedir desek, yani eminim, çok zor, %99'u bilmez herhalde diye düşünüyorum. Bu böyle olduğu sürece de manga Türkiye'de yaygınlaşmaz ama nedir, zaman içinde yaygınlaşacaktır.
S.P.: Peki Türkiye'deki köklü yayınevleri manga üretimine nasıl yaklaşıyor?
E.O.: Evet, pek, yani Türkiye'deki köklü yayınevleri bence genelde gelenekçi bir yapıdalar. Yani mesela normal standartların dışına pek çıkmıyorlar. Hani onları çok bir şeyin zorlaması lazım ya da işte çok tutulacak bir şeyin oluşması lazım onlara göre. Mesela çok değişiklikten yana değiller. Mesela manga bana göre bir değişiklik. Dünyada çok popüler, hatta biz mangaya ilk girerken, Amerika'da işte bir tanıdığım, işte Beverly Hills Caddesi'nde işte kuyumcular, işte en iyi butiklerin falan olduğu bir yerde manga satan bir dükkan var dedi. Mesela yeni serisi çıkınca insanların geceden ikinci seriyi almak için kuyruğa falan girdiğini söyledi. Şimdi bilmiyorum bu durum ne kadar doğru ama Türkiye'de şimdi bunun olabilmesi için her halde bir 20 yıl falan geçmesi lazım.
S.P.: Peki bu kültürün Türkiye'deki geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
E.O.: Geleceği hakkında? Yani dediğim gibi tanıtım, güzel bir tanıtım yapılırsa aslında eğlenceli olabilir. Şimdi baktığınız zaman o çizgi filmlere, işte animelere daha doğrusu diyelim, işte "Tsubasa"lar vesaireler, aynı çizim tarzı ama çocuklar seviyorlar beğeniyorlar ama şimdi nedir bunun bence başarısı için daha üst gruplara taşımak lazım onu yani yaş ortalaması daha yüksek olan grubun da manga okuyabilmesi lazım, sevebilmesi lazım bununla ilgili. Bu başarıldığı zaman bence manga Türkiye'de yer bulabilir diye düşünüyorum. Şu an bilinmediği için çok fazla kabullenilmedi, sahiplenilmedi diye düşünüyorum. Manga yayıncılığı ile ilgili dediğim gibi daha fazla çeşit olması lazım, yayınevlerinin, mesela ben nedir, çok fazla ticari boyutuyla düşünürsek hani bu işten evet kar etmiyoruz bazı ürünlerde zarar da ettik ama sonuçta benim bu serileri tamamlamam lazım. Ben bu serileri tamamladığım zaman piyasadaki manga serisi artacaktır. Mesela dediğiniz gibi köklü yayınevlerinin de birer tane, ikişer tane manga çıkartıp bu piyasayı biraz renklendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta dünyada da kabul görmüş, az önce dediğim gibi İtalya'da çizgi roman satışlarını geçmiş, işte Amerika'da, Japonya'da böyle, işte Avrupa'da zaten bir çok yerde çizgi romanla kafa kafaya gidiyormuş. Yani köklü yayınevlerinin de bence birer, ikişer çeşitle falan bu şeyi renklendirmesi gerekir diye düşünüyorum, bu manga sektörünü. Bu böyle olduğu sürece manganın satışı daha da kolaylaşır ve daha fazla mangayla ilgili insan bulabiliriz diye düşünüyorum.
Tudem Yayınları
Yayınevi Temsilcisi: Arden Köprülüyan
Görüşmeyi Yapan: Umut Çavdar
Umut Çavdar: Evet öncelikle sizce manga nedir?
Arden Köprülüyan: Bence manga çizgi romanın ta kendisi. Ama şey çizgi romanın ham hali aslında. Renklendirilmemiş hali beklide öyle görmek çok daha iyi. Çünkü sen kendi hayaline göre onun renklerini dolduruyorsun. Ve şey yani direk mürekkeple çizildiği için daha hatları keskin ve daha sert çizgi romandan bu yönüyle ayrışan bir tür ama aslen çizgi roman.
U.Ç.: Türkiye'de manga basan sayılı yayınevlerinden birisiniz. Türkiye'de gözlemlediğiniz kadarıyla kimler manga okuyor?
A.K.: Evet bu soruya gerçekten cevap verebilirim çünkü kimlerin manga okuduğu aslında belli değil. Biraz karışık bir durum. Bir kere bir trende göre takip zaten şimdi mangaya gelene kadar bir kere çizgi roman diyelim. Bu özellikle 2009 yılında patlayan çizgi roman furyasıyla beraber mangalarda tekrar göz önüne geldi. Türkiye'de manga çok sınırlı sayıda sizinde dediğiniz gibi sınırlı sayıda manga çok fazla basılmıyor.Ama buda bir gerçek ki manga okuyan gerçek bir genç kitle var. Bu genç kitlede işte MTV kuşağındaki kitle. Bu da nedir 14-15 yaş ile 20 yaşları arasında oluşan bir kitle. Ama bu da demek değil ki 20 yaş üstündekiler manga okumuyor. Okuyor. Gidin Kadıköy'e veya Beşiktaş'a çarşılara dolaşın oralarda da müptelalarını görürsünüz ama manga okuyanlar genelde koleje giden kolejde eğitim gören alım gücü yüksek bunu nereden söylüyorum diyeceksiniz çünkü bunu biz Pazar araştırması yaptığımızda da gördük. İşte Remzi Kitabevi kategorisindeki veya D&R gibi kitap satan yerlerde yurt dışından çok fazla manga kitabın geldiğini görüyoruz. Ve bunlarında giderinin çoğunlukla kolej öğrencilerinin olduğunun geri dönüşünü aldık. Evet çünkü bu kitaplar hani Euro veya dolar üzerinden satıldığı için bir miktar daha yüksek Türkiye'de basılan kitaplara oranla. Ve de bunlar İngilizce yayınlar olduğu için bu çocukların İngilizce bildiğini varsayıyoruz. Lisede eğitim gören veya ilköğretimde 2. kademe eğitim gören çocuklarda devlet okullarında bu seviyede İngilizce bilemeyecekleri için otomatikman kolejde ve AB seviyesindeki öğrencilerin çocukların bu kitaplara ilgi gösterdiğini açıkça söyleyebiliriz çünkü şu an gittiğiniz zaman kitap evlerinde ciddi bir bölümü yurt dışından ithal edilmiş manga kitaplarıyla dolu olduğunu görebiliyoruz. Ama Türkiye'de yayınlanan manga kitapları da ticari kaygılar göz önünde bulundurularak satışa sunuluyor. Yayını hazırlanıyor. Çünkü her tutan şeyin Türkiye'de tutması söz konusu değil. Manga biraz gerçek anlamda Türk çizgi roman tadına sert geldiği için satışı sorun yaratıyor.
U.Ç.: Peki İnternet'in varlığı yayın politikanızı ne kadar etkiliyor?
A.K.: Oooo çok güzel bir soru. Şu an için etkilemiyor ama. İleride çok etkileyecek. Evet özellikle şeyler ne derler ee işte bu elektronik kitapların çıkması ve işte her şeyin İnternet'te daha fazla var olması, en kolay şeye gelecek olursak işte okuldaki sır kitaplarına gelecek olursak okuldaki sır kitaplarının bir kısmı örneğin İnternet'te vardı. Ve bunu bulmak çokta zor değildi. Ama işte bütün halde bulamıyorsunuz. Bazen de bulabiliyorsunuz ama tabii teliflerle ilgili bir şey bu. Hani bazen korsan bir kaydı da oluyor ama siyah beyaz olduğu için daha da kolay oluyor. Hatta çözünürlük falan problemi daha da şey oluyor, zor olmuyor. Bu sebepten dolayı şimdilik bu sorun değil ama ileride olacağına eminim. Bir 5-10 yıl sonra.
U.Ç.: Japonya'da manga genellikle dergilerle yayılıyor. Peki kitap yerine dergi basmak bir seçenek olabilir mi Türkiye de manga için?
A.K.: Türkiye de dergicilik çok zor. Çünkü büyük dergilerin ve yurt dışından gelen haber dergilerinin bile satışı malum. İyi satışlar elde edilemiyor. Bu derece niş bir alanda birde çizgi roman dergimiz var biliyorsunuz. Doğan Kardeş. Onunda ne kadar sattığı malum. Evet bir kitlesi var ama ismi bile çok komik. O dergiyi okuyanlar "Doğan Kardeş" ismine kesin takılıyorlardır. Çünkü çok demode ve eski bir isim. Bence ona çok daha farklı bir isim bulunması lazım. Dergicilik çok zor ve Türkiye'de dergi formatında manga basmanız ve satmanız cesaret gerektirecek bir iş. şu an için ona hiç kimse girişmez yani çok bir gönül işi olması lazım. Çok parası olacak birisi olacak keyfi yapacak bu işi.
U.Ç.: Peki manganın içeriği, alım, okuma ve takip etmeyi nasıl etkiliyor sizce?
A.K.: Manganın içeriğinden ziyade bir kere çizimleri çok önemli. Yani çizim çizimi ile içeriği paralel olmalı. Birebir örtüşmeli. Ve şey hikayesi çok iyi olan ama çizimi çok kötü olan mangalar da olabilir. Ve çok ta satabilir. Biraz isimle alakalı. Eğer çizeri yazarsa iyi bir kalemse ne ala,ama yazar ve çizer aynıysa zaten bu tarz sorunlar genelde olmuyor. Bazen çizim ön planda oluyor.Ama şey de değil ne derler nasıl diyeyim çoğunlukla artık yurt dışında bir trend var ki de bu işten çok ekmek kazanıyor. Çok tutmuş bir gençlik kitabının manga formatında yayınlanması mangaya uyarlanması çok ta pozitif bir etki getiri sağlıyor. Çünkü çocuklar batıda çocuklar Türkiye de dahil olmak üzere ki biz "Define Adası", "Tom Sawyer" klasiklerini bu sebepten dolayı çizgi roman haline getirdik. Klasik bir kitaba veya uzun uzun kitap okumaktansa onun çizgi romanını görsel olarak okumayı tercih ediyorlar. Görsel duyularını tatmin etmek istiyorlar.
U.Ç.: Peki bu okuyucu kitlesi sizce nasıl genişletilebilir?
A.K.: Okuyucu kitlesi nasıl genişletilebilir? Bir kere bir eğitimle kaynaklı bir şey bir hani öğretmenler çizgi roman tarzında kitaplardan çok korkuyorlar ve kaçıyorlar. Bunu yüzde yüz söyleyebilirim size. Çünkü onların hiçbir edebi niteliği ve hiçbir kazanım sağlamadığını düşünüyorlar. Oysa ki yanılıyorlar. Çizgi roman çocukların görsel algısını ilk olarak zenginleştiriyor derinleştiriyor, görsel duyularını geliştirmelerine katkıda bulunuyor ve okuduklarından zevk almalarını sağlıyor. İki noktaya sesleniyor. Bir edebi bir de görsel ama bunu kaçırıyorlar. Çünkü onlar hiç bu tarz şeyler okumadıklarından dolayı veya çocukluklarında sadece Tommiks, Teksas gördüklerinden dolayı onları işte bu çizgi roman gelişen çizgi roman veya işte manga tarzından uzak durmalarının sebebi onların algılarında hala manga ve çizgi roman gazetelerde okudukları işte fotoromanlar veya şeylerden ibaret. Tommiks, Teksas'tan ibaret.Onun bir ötesine gitmekten çekiniyorlar ama eminim bundan 15-20 yıl sonra ilerinin öğretmenleri buna çok daha açık olacaklar ve şu anın iki misli bir okuyucu kitlesi olacak. Hatta 2-3 misli.
Gerekli Şeyler Yayıncılık
Yayınevi Temsilcisi: Alişan Cengiz
Görüşmeyi Yapan: Göktuğ Korkmaz
Göktuğ Korkmaz: Sizce manga nedir?
Alişan Cengiz: Manga benim zevk araçlarımdan bir tanesi kısaca ifade etmem gerekirse. Ama eğer açıklamamı istiyorsan, manga Japon çizgi romanı klasik olarak.
G.K.: Sizce kimler manga okuyor daha çok?
A.C.: Bence herkes manga okuyor, yani herkes manga okumalı ama kimler daha çok manga okuyor, şöyle bir şey var, Tüyap'ta manga satışlarımıza bakarsak üniversite öğrencisi gençler ve özellikle kadınlar.
G.K.: Manga basmakta telif hakkı ne kadar ve nasıl etkili?
A.C.: Telif hakkı, şöyle söyleyeyim, telif hakkı ücretleri tamam, normal kitapla manga arasında çok büyük bir fark olduğuna inanmıyorum ben, ama şöyle bir şey var Japonlarla iş yapmak zor. Japonlara kendinizi güvendirmek zorundasınız, ki o gerçekten işin, size güvenecekler, telif hakkı ikinci planda, eğer size güvenirlerse size destek olur onlar, ama onları güvendirene kadar, mesela manga telif hakkı alabilmek için mesela benim şu anda kalkıp Japonya'ya falan gitmem gerekiyor. Merhaba diyeceğim, ben buyum, benim güvenilir bir suratım var, ki ne kadar güvenilir bilmiyorum, işte ben bu işimi iyi yaparım, işte benim numunelerim bunlar, işte ben kendimi önce ikna edeceğim, sonra manganın Türkiye'de sevilebilitesini ikna ettireceğim onları, ondan sonra bana telif hakkı konseptine geleceğiz, telif hakkı yani biraz daha pahalı olabilir, sonuçta daha, sunulsa çok çok daha büyük meblağlar kazandırabilecek bir sistem, kültür, sistem ne ya, ama önemli olan telif hakkı değil önemli olan Japonlarla anlaşabilmek orada. Miktar olarak hiç bir fikrim yok bu arada. Yani gerçekten telif hakkı ne kadardır hiç bir fikrim yok.
G.K.: Türkiye'de manganın yaygınlaşması için kitap yerine dergi şeklinde basmak bir avantaj olabilir mi?
A.C.: Hayır kesinlikle dezavantaj. Mesela şöyle söyleyeyim, eskiden, mesela Türkiye'de Amerikanları basarken fasikül vardı, hatırlar mısınız bilmiyorum, "Batman", "Superman", fasikül hâlinde çıkıyordu. 22 sayfa mı 24 sayfa mı ne çıkıyorlardı. Fena değildi satışları, ama depremden sonra, büyük deprem var ya, 99'dan sonra fasikül tamamen öldü. Okuyucu şey istiyor, alacak cildi, hikayeyi sonuna kadar okuyacak, bitecek. O haftalık konsept bitti, bununla beraber ayı şeklide Doğan Kardeş de yapıyor, dergiden kastettiğiniz "Shounen Jump" tarzında bir dergiden kast ettiniz anladığım kadarıyla, mesela "Doğan Kardeş" bunu yapıyor, bir cildin içerisinde 8 ya da 9 hikaye anlatmaya çalışıyor ama çoğu okuyucu şikayetçi bundan. Onun yerine bizim Türk okurumuz bayağı cildi alacak, böyle yan yana sıralayacak, birinci cildi okudum, ikinci cildi okudum, üçüncü cildi okudum mu okumadım mı diye hatırlamak için çekecek, kapağına bakacak, ha okumuşum diyecek beşinciyi okuyayım o zaman diyecek. Bir de "Shounen Jump"ı, tarzında bir dergi ta ki de, "Shounen Jump" değil, bastığımız zaman haftalık basılması gerekiyor, haftalık dağıtımı yapılması gerekiyor, Türkiye'de dağıtım piyasasının şartları çok zor, yani bunun üzerinden gidebilmek için çok büyük adet dağıtacaksınız, basacaksınız, onu bayağı şeyle dağıtmak gerek, Yay-sat gibi bütün marketlere dağıtmanız gerekiyor, onun külfetinin altına girebilecek yayınevleri de manga basmayı düşünür mü, sanmıyorum o yüzden tamam o şekilde imkansız, ikincisi Türk okuru bundan çok haz etmeyebilir.
G.K.: Kemikleşmiş bir okuyucu kitlesinin olduğunu düşünüyor musunuz?
A.C.: Kemikleşmiş bir okuyucu kitlesi var. kesinlikle ve kesinlikle olduğunu düşünüyorum, ama mesela kemikleşmiş okuyucu kitlesi Türkiye'de manga basmak için yeterli mi, değil, çünkü kemikleşmiş okuyucu kitlesinin kemikleşmiş bir huyu var, mangaya para verilmez, çünkü İnternet üzerinden okudukları için o kitle, çünkü biliyorum mesela buraya bir kitle geliyor, manga alanların haricinde ki manga alanlar bu kitlenin içinde değil, geliyorlar, şey yapıyorlar, evet bu manga böyle, konuşuyoruz, konuşuyoruz, konuşuyoruz, almadan gidiyorlar. Çünkü o kemikleşmiş kitle İnternet üzerinden bunları okumaya alışmış, ve işte kemikleşmiş huyları var, mangaya para verilmez.
G.K.: Okuyucu kitlesi sizce nasıl genişletilebilinir?
A.C.: Televizyon, kesinlikle ama televizyon. Yani manga okuyucu kitlesinin gelişmesinin tek tek, tek unsuru, tamam bu kaliteli yayını falan geçtim, televizyonda animenin yayınlanması. Çünkü Türkiye'de bir kanal Türkçe anime yayınlayacak ki o zaman manga okuyucusu kitlesi nasıl artacak göreceğiz.
Yazar: Serkan PARLAK - Yayın Tarihi: 16.03.2015 08:00 - Güncelleme Tarihi: 12.11.2023 12:03