TYBʼden Ödüllü Ömer Ünal Kitaplarına Bir Bakış
Geçtiğimiz yıl çocuk edebiyatımız adına oldukça verimli geçti. Tüm kategorilerde basılan kitap sayısı bir önceki yıla göre %20 arttı. 24 milyonu çocuk, 1 milyon 600 bini gençlik kitapları olmak üzere çocuklarımız için 25 milyonun üzerinde kitap basıldı.1 Çocuk edebiyatımızın 2023 yılı çıktıları arasından sıyrılarak ismini kayıtlara düşürenlerden biri Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü hak eden Ömer Ünal oldu. Biz de Kitaphaber olarak yazarımız Ömer Ünal'ın ödüllü eseri "Kayıp Mısranın Peşinde"yi de içeren üç kitabını seçtik, okuduk ve izlenimlerimizi siz değerli okurlarımızla paylaşmak istedik.
Ömer Ünal 1987 doğumlu, Hataylı bir Türkçe öğretmeni. Türk Halk Bilimi üzerine yüksek lisans yapmış. Yayımlanmış deneme ve öyküleri, akademik ve edebî kitaplarda editörlük çalışmaları bulunuyor. Yayımlanmış eserleri: Yeşim Taşı Efsanesi 1/Karanlık Dünyaya Yolculuk, Yeşim Taşı Efsanesi-2/Gizemli Kitap, Yeşim Taşı Efsanesi-3/Son Mücadele, Salgın İstanbul/Örümceğin Gölgesi, Kayıp Mısranın Peşinde, Yedi Akbaba Efsanesi. Bugün ilkokul sonu ve ortaokul düzeyine hitap eden bu altı eserini temsil edebilecek üç kitabı üzerinden Ömer Ünal fantasyasına giriş yapacağız.
Türkiye Yazarlar Birliği 2023 Yılı Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları Ödülleri'nden birini çocuk edebiyatı dalında hak eden kitap olan "Kayıp Mısranın Peşinde" özel çocuk Mete ve yardımcı karakter Yunus (Yunus Emre) işbirliğiyle başarılması gereken bir görev çerçevesinde geliştirilmiş bir metin. Yazarın kitaplarının iskeletini bu yapı oluşturuyor. Bir seçilmiş çocuk kahraman, yoldaş kahramanlar, öte âlemlerden gelen bir veya birkaç yardımcı ulu kişi ve kötülerle iyiler arasında bir mücadeleye sahne olan çetin bir görev. Maceraların dolgusu mitolojik ve tasavvufi anlatılarımızdan alınan sayısız öğe ile yapılmış. Mete ile Yunus'un karşılaşması, Mete'nin evlerinde yalnızken, daha önce görmediği bir tabloyu görmesi ve bu tablo üzerinden açılacak bir yolda ilerlemesiyle sağlanmış. Yunus'un bitimsiz arayışına eşlik eden Mete bu yolculukta çocukluğunun hamlıklarını keşfediyor ve bunlardan birer birer kurtuluyor. İkilinin hikâyesi Yunus Emre'nin hayatından önemli kesitleri çocuk dünyasına yansıtmak için kullanılmış. "Buğday mı himmet mi?" sorusuna toylukla verilen yanlış cevap, sonrasında doğru cevaba ve himmet arayışına dönüş, bu arayış sırasında Taptuk Emre ve Hacı Bayram-ı Veli'den alınan feyizler sadelikle kurguya işlenmiş. Hikâyenin sonunda, Mete'nin bulduğu kayıp mısrayı o uyurken odasından alıp ehil birine emanet eden Hacı Bektaş-ı Veli'nin ceylanı bize bu hikâyenin bitmediğini, Menkıbeler Şehri isimli bir devam kitabının geleceğini haber veriyor. Bu kitabın hacmi, metni ve çizimleri diğerlerine göre daha sade. 4. sınıf ve üstü okurlar yazarın bu kitabını ısınma amacıyla, başlangıç kitabı olarak tercih edebilir.
Yeşim Taşı Efsanesi 1/Karanlık Dünya'ya Yolculuk kitabında seçilmiş çocuğumuz Oğuz, ona yoldaşlık edenler arkadaşları Umay, Berk ve Tamer Öğretmen, yardımcı ulu kişi ise Bilge Kağan olacak şekilde bir karakter takımı oluşturulmuş. Kahramanlarımızın hedefinde Türklerin gücünün kaynağı olan ancak Karanlık Dünya'nın eline geçmiş durumdaki yeşim taşı var ve hedefe ulaşmak için yine bir zaman yolculuğuna çıkmak gerekiyor. Görev Oğuz'a Göktürkçe mesajları almasını sağlayan bir saat ile bildiriliyor. Zaman geçidi ise bu defa Atatürk Orman Çiftliği'ndeki korulukta bulunan, üzerinde bir tablo asılı olan özel bir ağaç. Tablo imgesinin tekrar kullanıldığını görüyoruz. Türklerin bilime düşkünlüğü, atalarımızın eski zamanlarda yaptıkları ancak gizli kalmış icatlar, Atatürk üzerinden bilim ve çevre hassasiyeti, Hızır, Lokman Hekim ve Hacı Bektaş-ı Veli üzerinden maneviyat göndergeleri kurguya eklenmiş. Mücadelenin çatışma unsurları koncoloslar, ifritler, devler, yedi başlı ejderha, Erlik Han, yine mitolojik yardımcı unsurlar ise Korkut Ata, tulpar (uçan at) ve yol gösterici bozkurt olarak karşımıza çıkıyor. Tamer Öğretmen'in babası Tunakan Bey bir sonraki kitapta da karşılaşacağımız bir kahraman. Boyut değiştirmiş başat karakterlerden biri olan bu ve bu gibi kişilerin varlığı yazarın tekraren kullanacağı bir fantastik alem inşa etmeye çalıştığını gösteriyor. İsim, mekan, zaman seçimleri tamamen yerli bir fantasya evreni oluşturmak üzere yapılmış. Hikâye görevin tamamlanmasıyla ve yine yeni bir göreve dair devam kitabını işaret ederek bitiyor. İç sayfalarda çizim bulunmadığını, ortaokul seviyesinde bir kitap olduğunu belirtelim.
Yedi Akbaba Efsanesi isimli kitap yazarın son eseri. Bu hikâyenin seçilmiş kahramanı Fatih, yoldaş kahramanı Bilge, öte âlemin mesajını ulaştıran aracısı bir akbaba, mesajı baş kahramanımıza fark ettiren bilge kişi aktar Cevdet Amca ve hikâyenin geçidi de Yıldız Han isimli bir farklı boyut karakteri. Kahramanlarımızın görevi Pandora'nın kutusundan etrafa saçılan ve İstanbul'u darmaduman eden koncolosları, tepegözleri, al karıları ve karanlık dünyanın sayısız yaratıklarını ortadan kaldırmak için şehrin derinlerine saklanmış tılsımlı takvimi bulmak. Bu kitapta da mitolojik kötüler var ancak farklı olarak; modernize edilmiş evliyalar dikkat çekiyor. Aksu, Saltuk, Evliya Çelebi ve Piri Reis tarihî değil zamanlar üstü, her devrin yaşayanları olarak tasavvur edilmiş. Kitaptaki az sayıda siyah-beyaz çizimlerde bu karakterlerden bazıları güne hatta geleceğe uyum sağlamış giyim içerisinde, teknolojik araçlar kullanır şekilde betimlenmiş. Bu kitabın ikinci yarısında kahramanımıza yardım eden bir oyuncak ordusu hayal edilmiş. Çocukların hayalleriyle, onlar farkında olmaksızın şekillenen bir oyuncak dünyası tasavvuru bu kitabı diğerlerinden ayıran bir detay olmuş. Bu bölümde yazar çocukluğundan kitap, film, oyun ve oyuncaklara dair çağrışımlara başvurmuş. Biz çocuk edebiyatı yazarlarının zayıf noktası olan bu çağrışımlar günün çocuğunda her zaman karşılık bulamayacak olsa da vazgeçilmezliğini sürdürüyor ve o bağın kurulabileceği ihtimaline tutunmaya devam ediyoruz. Bu dürtü biraz da kitaplarımızın akranlarımız tarafından da okunabileceği umuduna dayanıyor olmalı. Her zaman bunun farkında olmasak da çocukluk arkadaşlarımız dokunmaya çalıştığımız okurlar arasındadır. Belki de bizi en çok kitaplarımızın onlar tarafından okunması sevindirir. Yazarımızın çağlar ve âlemler arasında bağ kurma isteğinin altında yatan duyguyla geçmişte yaşamaya devam eden akranlarına yeniden erişme isteği birbirine oldukça paralel duygulardır. İlaveten aynı dönemin insanları arasında hâlihazırda kurulu bağlar vardır ama geleceğe dair asıl ihtiyacımız olan farklı dönemlerin insanları arasında bir kader birliği, fikir birliği, hedef birliği olduğunu fark etmektir. Dede-torun, büyükanne-torun ilişkilerine dair kitaplarda kurulmaya çalışılan, çocuğu değerlerine bağlayan, aile ve toplumu ayakta tutan o bağ daha önceki nesillerle de kurulmalıdır. Üstelik bu bağ kurulurken günün kısır tartışmaları, ideolojik çatışmaları bir kenara bırakılarak, tüm incelikleri ve zenginlikleriyle bütüncül bir kabul geliştirilmelidir. Ömer Ünal'ın eserlerinde bu niyeti seziyor, ödüllendirilmesinin bir gerekçesinin de bu yaklaşımı olduğunu tespit ediyoruz.
Her üç kitabın dili de gayet sade, akıcı ve özenle denetlenmiş. Yazım hatası veya cümle düşüklüklerine, tekrarlayan devrik cümlelere ve yaş grubu ile uyumsuz ifadelere pek rastlamıyoruz. İkisine pek aşina olmadığımız üç farklı yayınevinden okuruna ulaşan kitaplardaki ortak kalite seviyesini yazarın özenine ve işbilirliğine bağlıyorum. Kendisi editör olduğu hâlde redaktör, editör ve son okuma desteği almış, tüm kitapları yetkin bir ekip çalışmasıyla çıkmış. Otomobil ya da araba yerine oto demek gibi göze batan bir iki küçük kelime seçimi dışında sorunsuz metinlerle hoşça vakit geçirdik. Ancak yazarın tekdüzeleşme kapanına kısılmaması için bundan sonraki dizilerinde kalıplaşmış kurgusunun dışına çıkması, sadece kahramanları ve görevi değiştirerek aynı döngüyü tekrarlamak yerine temelden çatıya yeni hayallere yelken açması gerekebilir.
Sonuç olarak bu kitaplar okurunu Türk mitolojisine ve tasavvufa ilgi duymaya sevk edecek, henüz tanımadığı kavramlara meraklandıracak, bizden olan kahramanlara ve kahramanlık tanımına özendirecektir. Çocuk okurumuzu medeniyet tasavvurumuzun alt yapısıyla buluşturan metinlerdir. Eğer bu ödüllü kitaplarımızın daha geniş kitlelere ulaşmasını, toplumda birlik beraberlik ve ortak kut inancını pekiştirmesini istiyorsak özellikle fantastik filmlere dönüştürülebilecek bu tür metinlerin üzerine biraz daha eğilmeli, onları değerlendirerek muadil ithal yapımlara seçenekler oluşturabilmeliyiz.
Ömer Ünal
Kayıp Mısranın Peşinde, Mecaz Çocuk, Res: Eda Gizem Keleş, 2022, 104 sayfa
Yeşim Taşı Efsanesi 1, Karakum Roman, 2023 Ocak, 126 sayfa
Yedi Akbaba Efsanesi, Dark İstanbul Çocuk, Res: Ali Doğanlı, 2023 Haziran, 151 sayfa
Kaynakça:
1-NTV, Basılan kitap sayısı geçen yıla göre yüzde 20 arttı, erişim: 24.01.2024, https://www.ntv.com.tr/n-life/kultur-ve-sanat/basilan-kitap-sayisi-gecen-yila-gore-yuzde-20-artti,Gf9oYNmd40G-j1u-rtTQwA
2-Türkiye Yazarlar Birliği, TYB 2023 Ödüllerini kazananlar belli oldu, erişim: 24.01.2024, https://www.tyb.org.tr/tyb-2023-odullerini-kazananlar-belli-oldu-64099h.htm
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 26.02.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 25.02.2024 00:58