Uçuş Denemeleri - İbrahim Tenekeci

Nihat İlhan, kitaphaber için kaleme aldı.
Hayatın içinden bir ateş yakıyor sanki "Uçuş Denemeleri" kitabında Şair İbrahim Tenekeci. Külleriniyse bizim üzerimize savuruyor cümleleriyle. Bize hayatın içinde göremediklerimizi gösteriyor. Yandığını bilipte umursamadığımız o ateşin, küllerini savurarak üzerimize, onu asıl penceresinden, yani deyim yerindeyse, "önemsiz gözükenin dahi önemini kavramak" gibi bir noktadan fark ettiriyor bize.
Okuyucuları ise aynı fikir de birleşmiş buluyor kendilerini farkına bile varmadan; Hayatın her anının kutsal olduğu, en önemsiz ve basit gelen şeylerin bile ne kadar değerli ve masum olduğu.
Gerçeğin en ücra köşesine yerleşip de söylüyor hem de bu söylediklerini, 'bizim hiçbir zaman bakmayı beceremediğimiz bir köşeden'. Yaşadıklarımızın ve yaşananların ne kadar önemli ve manidar olduğunu, oldukça basite indirgenen cümlelerle, lakin şairlik içeren bir üslupta aktarıyor, o düşünmeyi bilmeyen biz bugün insanlarına. Bazen umursamadığımız bir yaşlı teyze oluyor bahsettiği, sonunda evinin önünden cenazesi kalkan, bazen bir sabah namazı sonrası oturulan bir çay bahçesi. Her nasılsa bizim de aklımıza geliyor o an, bir vakit önce nasıl bağrıştığımız daracık odalar da, yıllar sonrası ağrısını çektiğimiz.
"Rabbim sen olmasan / Kimin aklına gelirim ben" İşte bu cümleyle giriş yapıyor Şair İbrahim Tenekeci 'Uçuş Denemeleri' adlı kitabına. Belki bir dua, belki şairane bir üslupla. Devamını hayatının o kısa kısa hatıralarıyla dolduruyor. 'Bunda da ne varmış', 'Ne ki şimdi bu, böyle basitçe şeyler yazmış' dahi diyecek olabiliyorsunuz. Ama sonunda farkına varıyorsunuz ki, bütün hayat belki de bu ufacık detaylar da saklı. Tatlı, huzur dolu, kimi biraz karmaşık, kimi üzücü ve kimi de biraz sıkıcı hatıralar da.
"İşte size tüylerinizi diken diken edecek bir cümle 'kuzu besliyoruz, öldürmek için.' İşte size sevimli bir cümle 'kuzu besliyoruz, kurban bayramı için'. Oysa 'bıçak' kelimesi her iki cümlede de geçiyor. Bu oyundan birçok ders çıkarabiliriz. İlki şu olsun; Gerçeği, satırları değil, satır aralarını okuyarak görebiliriz."
Belki de kitabın bir nevi kısaltılmışı oluyor bu bölüm. Hayatın o dikkat etmediğimiz kısımlarını satır arası olarak görüyor Şair İbrahim Tenekeci, kitabında. Her satır arası bir ipucu veriyor, geleceğin size neyi, nasıl getireceğine dair.
"İşsiz kalmış sokaklar bile
Diyecektim, demedim"
Bazen sokaklardan açıyor sözün hasını, bazen ilk defa uğradığı mahallelerden. Ne kadar kendini anlatıyormuş gibi gözükse de sayfalarında, aslında o hep bizim içimizden geçenleri anlatmış oluyor biz fark etmeden. Bizim sözümüz oluyor onun sözü, bizim andımız oluyor onun andı, biz sadece izliyoruz, elimizde olmadan şaşırıyoruz.
"Ben kendimden şikayetçiyim;
Rabbim, beni üzdüğün için
Senden özür dilerim…"
İçimizden geçenleri seslendiriyor büyük harflerle, onlara bizden doğma bir ruh üflüyor sanki geçmiş ya da gelecekten. Sanki her sesin kendi panayırı oluyor meydana çıkartılmış. Bu da şairin ustalığına bakıyor her halükarda.
Ve son olarak, ne güzel bahsediyor Şair, bir diğer kitabı "Üç Köpük" te;
"Allah biliyor ya
Benim şaşkınlığım sizinkine benzemez
Gayrete düşürür beni, umursamadığınız şeyler"
Sanki "Uçuş Denemeleri" kitabının tanıtımını yapmış oluyor bir bakışta. Bize istenileni veriyor, neyi anlatmak istediğini veriyor. Özel bir sayfa aralıyor geleceğe, kendini tanıyor, kendini aktarıyor. "Umursamadığınız şeyler" diyor, bizim o ufak tefek olaylar diye nitelendirdiğimiz şeylere. -Onlar beni şaşkınlığa düşürür, gayret verir.
Uçuş Denemeleri
İbrahim Tenekeci
Profil Yayınları
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 02.02.2011 19:04 - Güncelleme Tarihi: 03.12.2021 09:13