Ursula K. Le Guin İle Dümeni Yaratıcılığa Kırmak, Düşünce, Faik ÖCAL

Ursula K. Le Guin İle Dümeni Yaratıcılığa Kırmak yazısını ve Faik ÖCAL yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Ursula K. Le Guin İle Dümeni Yaratıcılığa Kırmak

28.03.2025 09:00 - Faik ÖCAL
Ursula K. Le Guin İle Dümeni Yaratıcılığa Kırmak

Yazar Ursula K. Le Guin'in Dümeni Yaratıcılığa Kırmak kitabı hikaye denizine yelken açmak için bir 21. yüzyıl kılavuzudur. Kitap on bölümden oluşmaktadır. Yazar her bölümde alıştırma ve örneklerle edebi eserlerde önemli noktalara değinmektedir.

1-Yazdıklarınızın Sesi

R.Kipling, Z. N. Hurston ve M. Gloss'a göre yazıda ritim:

Kipling: Kelime seçimleri oldukça basit ve tanıdıktır; asıl güçlü ve etkili olan ise ritimdir.

Hurston: Kelimelerin müziğine ve temposuna, hipnotize edici, kaçınılmaz ve ileriye dönük dürtüsüne kaptırırsınız kendinizi.

Gloss: Yazdıkları gösterişsiz ve inceliklidir; metnin gücü ve güzelliği kelimelerin doğru yerde, doğru zamanda kullanılmasından, seslerin oluşturduğu müzikten, değişen cümle ritimleriyle karakterlerin duygularını somutlaştırıp yansıtabilmesinden ileri gelir.

2-Noktalama İşaretleri ve Dilbilgisi

Noktalama işaretleri bir okuyucuya yazdıklarınızı nasıl duyacağını söyler. Noktalamanın amacı budur: Virgüller ve noktalar, bir cümlenin gramer yapısını ortaya çıkarır; cümlenin kulağa nasıl geldiğini göstererek, nerede durup dinleneceğinizi belirterek cümleyi kavramayı ve duyguları anlamayı sağlar.

Dille uğraşırken, neyi neden yaptığını bilmek bir yazar için çok önemlidir. Bu, kulanım esaslarını ve noktalama işaretlerini beceriyle kullanabilecek kadar iyi bilmek demektir.

3-Cümle Uzunluğu ve Karmaşık Sözdizimi

Bir cümlenin anlatıdaki asıl görevi bir sonraki cümleye giden yolu açmaktır.

Her bir cümlenin yeri ayrı olsa da düzyazının esas güzelliği ve gücü metnin bütünündedir.

Her bir cümlenin kendi ritmi vardır, ki bu da eserin tamamındaki ritmin parçasıdır. Ritim, şarkının akmasını, atın dörtnala koşmasını, hikayenin sürüp gitmesini sağlar.

Düzyazının ritmi büyük oranda cümlenin uzunluğuna bağlıdır.

Ayrı ayrı veya arka arkaya kullanılan çok kısa cümleler, doğru yerde oldukça etkili olabilirler. Yalnızca kısa ve sözdizimsel olarak basit cümlelerden ibaret bir düzyazı, monoton, tutarsız ve rahatsız edicidir.

Uzun cümleler dikkatlice ve uzman bir yaklaşımla ele alınmalı, somut şekilde yapılandırılmalıdır; bağlantıları net olmalıdır, böylece anlatı akarak okuyucuyu kolayca ileri taşıyabilir. Karmaşık sözdiziminin fevkalade akıcı ve hoş bağlantıları, uzun mesafe koşucusunun bedenindeki adaleler ve kas kirişleri gibidir; iyi bir hız tutturmaya ve yola devam etmeye hazırdır.

İyi bir düzyazıdaki cümle uzunluğunda önemli olan cümlenin ne dediği ve nasıl bir görev üstlendiğidir.

Metni yüksek sesle okuyarak yazının gücünü duyabiliriz.

Cümleleri uzatan bağlantıların çoğu noktalı virgüllerdir.

Ritmik tekrarlar cümleyi hafifletir.

Ritim üslubu belirler. Ritim doğru bakış açısını bulmak, doğru kelimeleri kullanmaktır.

Paragraf anlatıyı bir bütün olarak sıralama ve birleştirmede temel bir unsurdur.

4-Tekrarlar

Tekrarlar, herhangi bir kelimeyi gereksiz yere vurgulayarak çok sık kullanıldığında tuhaf kaçar.

Düzyazı ritimleri -tekrarlar ritim sağlamanın en temel yollarından biridir- genellikle gizli veya belirsizdir, göze sokulmaz. Uzun veya kapsamlı olabilir; bir hikayenin tüm biçimlerini, bir romandaki tüm olay örgüsünü içerebilir. Bazen de tıpkı bir dağ yolunda ilerlerken gördüğümüz dağların şekli gibi, görmesi oldukça zordur. Oysa dağlar oradadır.

Tekrarlar, önceden yapılan imalar ve yankılar, anlatımın gücüne güç katar.

5-Sıfatlar ve Zarflar

Renkler ve zarflar; zenginleştirici, iyi ve besleyicidir. Renk, hayat ve samimiyet katarlar. Tembelce veya aşırı şekilde kullanıldıkları zaman, düzyazıda obeziteye sebebiyet verirler.

Yazıda zarf ve sıfata örnek; "koştur koştur gittiler" yerine "koşuşturdular", "hırıldayan bir ses" yerine "hırıltı" tercih edilmelidir.

Yazıda "kısmen, biraz, bir tür, adeta, çok" gibi kan emici kenelerden kurtulmak gerekir.

Bazı sıfatlar ve zarflar, edebi olarak fazla kullanıldıkça anlamsızlaşır.

6-Fiiller: Şahıs ve Kip

Otobiyografi hariç, kurgu dışı kitapların üçüncü şahıs ile yazılması gerekir.

Kurgusal anlatıda kullanılabilecek şahıslar, birinci tekil (ben) ve üçüncü tekil (o); bunlara sınırlı bir kullanım olanağıyla birinci ve üçüncü çoğul da eklenebilir (biz, onlar).

Tüm sanat dallarında sınırlama söz konusudur, ancak sadece tek bir kip kullanan bir yazar, eksiksiz yağlıboya takımının içinden sadece pembe rengi kullanan bir ressama benzer.

Şu anda moda olan şimdiki zaman olabilir, ancak kullanırken kendinizi rahat hissetmiyorsanız, kalabalığın seline kapılıp kullanmak zorunda değilsiniz. Kimi kişiler ve kimi hikayeler için doğru olan bir kullanım, ötekilerine uymaz. Bu seçim önemlidir ve tamamen size bağlıdır.

7-Bakış Açısı ve Anlatıda Ses

Bakış açısı, hikayeyi kimin anlattığına ve bu kişilerin hikayeyle bağının ne olduğuna ilişkin teknik terimdir.

Yaygın olarak kullanılan beş temel yazınsal bakış açıcısı (anlatıcı) vardır. Bunlar:

Güvenilir Anlatıcı; yazarın ta kendisidir. Özellikle otobiyografi ve anı yazılarında bu bakış açısı kullanılır.

Birinci Şahıs Anlatıcısı; bakış kişisi "ben" olur; ben bize hikayeyi anlatır ve olayların tam ortasındandır. Yalnızca ben tarafından bilinen, hissedilen, algılanan, düşünülen, tahmin edilen, umulan ve hatırlanan şeyler anlatılabilir.

Sınırlı Üçüncü Şahıs Anlatıcısı; bakış açısı "o" kişisi olur. O bize hikayeyi anlatır ve olaylara dahil olur. Burada bilinç akışı sınırlı üçüncü şahsın tamamen içe dönük hali olarak karşımıza çıkar.

Müdahil Yazar "Tanrı yazar" Yazar Anlatısı; hikaye tek bir kişi tarafından anlatılmaz. Sayısız bakış açısı kişisi olabilir ve anlatı sesi, hikaye içinde her an bir kişiden diğerine geçebilir; sadece yazarın sunabileceği bir görüş, algı, analiz ve tahmin ortaya çıkabilir. Yazar herhangi birinin ne düşündüğünü ve hissettiğini anlatabilir, bir davranışı bizim için yorumlayabilir, hatta karakterlerle ilgili çıkarımlar yapabilir. Bu, aynı anda karakterlerin bulunduğu farklı farklı yerlerde neler olup bittiğini bilen, karakterlerin içinde neler yaşandığının farkında olan, neyin olduğunu ve neyin olacağını bilen bir hikaye anlatıcısının tanıdık sesidir. Bu bakış açısı en kullanışlı, en esnek ve karmaşık bakış açısı olduğu gibi yazarı en çok zorlayandır.

Mesafeli Yazar; bakış açısı kişisi yoktur. Anlatıcı karakterlerden biri değildir; karakterler hakkında yalnızca tamamen nötr bir gözlemcinin davranışlardan ve konuşmalardan çıkarabileceği şeyleri bilir. Yazar asla bir karakterinin kafasına girmez. İnsanlar ve mekanlar tam olarak betimlenir, ama değerler ve yargılar dolaylı olarak ima edilir.

8-Bakış Açısını Değiştirme

Önemli olan bakış açısını ne zaman, nasıl değiştirdiğimizin farkında olmaktır. Püf noktalar: Tek bir metin içinde mesafeli yazar ile müdahil yazar sesi arasında değişiklik yapılmaz; müdahil yazar istediği zaman bir bakış açısı karakterinden diğerine geçebilir; yazar anlatısı ve üçüncü şahıs anlatısı pek çok yerde kesişir çünkü müdahil yazar üçüncü şahıs anlatısını her zaman özgürce kullanabilir.

Taklit üzerine; bir düzyazı metninin bilinçli ve dikkati taklidi, iyi bir eğitim yöntemi olabilir, kişinin bir anlatı yazarı olarak kendi sesini bulmasına yardımcı olur.

9-Dolaylı Anlatı Veya Ne Anlatıyor

Eylemden ve olay örgüsünden ibaret bir hikaye oldukça yetersizdir, bazı muhteşem hikayelerde ikisi de yoktur. Olay örgüsü hikayeyi anlatma yollarından sadece biridir, olayları genellikle nedensellik zinciriyle birbirine sıkıca bağlar. Bir hikaye yazmaya başlamadan önce sağlam bir olay örgüsünün ayrıntılı planını yapmaya gerek yok zira hikaye gemisi sihirlidir, gideceği rotayı bilir. Dümendeki kişinin işi, gittiği yerde hikayenin kendi yolunu bulmasına yardım etmektir.

Bilgileri hikayenin parçası haline getirmek öğrenilebilir bir beceridir, önemli olan bunun farkında olmaktır.

Roman çoksesliliktir. Yazar karakterlerin yerinde olmaya, onların ne düşündüğünün ve söylediğinin kendi içlerinden yükselmesine izin vermeye istekli olmalıdır. Birinin yaratısıyla kontrolü bölüşmeye niyeti olmalıdır. Yazar insanların kendi aracığıyla konuşmasına izin vermelidir. Sessiz olup dinlemeli karakterlerini kurmaca yazar. Karakterlerin konuşmasına müsaade etmeli, onları sansürlememeli, kontrol etmemeli, dinlemeli ve yazmalı.

10-Yükleme ve Atlama

Yükleme, olup bitenle hikayeyi dolu hale getirmek, hareket halinde tutmak, konunun dışına çıkmamak, konuyu saptırmamak, kendi içinde bağlantılı kalmasını sağlamak, ileriye ve geriye doğru yankılarla zenginleştirmektir.

Taktiksel olarak ilk taslakta her şeyi yüklemek lazım, sonra dikkatli ve cesurca davranarak gereksiz olanları atmak, önemli olanları tutmak gerek.

Hikaye, zaman içinde hareket eden veya zamanın geçişini ima eden ve böylece değişimi içeren (harici veya psikolojik) olayların anlatısıdır.

Olay örgüsü, eylemi temel tip olarak kullanan, genellikle çatışma durumunda ortaya çıkan, bir eylemi diğerine sıkıca ve karışık bağlayan, genellikle nedensellik zincirini kullanan ve doruk noktasında biten bir hikaye biçimdir.

Doruk noktası, bir tür haz, olay örgüsü ise bir tür hikayedir. Güçlü ve şekli şemaili yerinde bir olay örgüsünün zevki içinde saklıdır.

Bir hikayeyi anlatmak için olay örgüsüne dair katı bir yapıya sahip olmaya gerek yoktur, ama odak noktası kesinlikle gerekir. Odak noktası, tüm olayların, karakterlerin, ifadelerin ve yapılanların kökenindedir veya nihayetinde bağlı olduğu temel merkezdir.

Bir hikayenin Jill Paton Walsh'ın deyişiyle "yörünge"ye de ihtiyacı vardır. Burada takip edilecek bir "hareket şekli" söz konusudur. Dümdüz, dolambaçlı, yinelenen veya alışılmamış da olsa, asla duraksamayan bir hareket, hiçbir kısmın tamamen veya uzun süreliğine ayrılamadığı, tüm kısımların da bir şekilde katkı sağladığı bir hareket. Bu yörünge, hikayenin bir bütün olarak şeklidir aslında. Her zaman sona doğru hareket eder ve sonu başından ima edilir.

Atlama ve yükleme, odak ve yörüngeyle ilgilidir. Hikayeyi duyusal, entelektüel, duygusal yönden zenginleştirmesi için yüklenen her şey odak noktasında olmalıdır, böylelikle hikayenin temel odağının bir parçası olur. Her bir atlama da yörüngeye paralel olmalıdır, bütünün şeklini ve hareketini takip etmelidir.

Sanat kendi kendini kontrol eder. Yazar için anlatılmak istenen bir hikaye vardır. Yazar, hikayenin anlatılmasına aracı olmalıdır. Yazar kendini, egosunu, dileklerini, fikirlerini, zihnindeki çerçöpü yoldan çekerse ve hikayenin odağını bulup izlerse, hikaye kendi kendini anlatır.

DÜMENİ YARATICILIĞA KIRMAK

Hikaye Denizine Yelken Açmak İçin bir 21. Yüzyıl Kılavuzu

Ursula K. Le Guin

Çev. Damla Göl

Hep Kitap

Sayfa 144

İstanbul, 2018


Yazar: Faik ÖCAL - Yayın Tarihi: 28.03.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.01.2025 11:34
1.554

Faik ÖCAL Hakkında

Faik ÖCAL

2000’de Cumhuriyet Üniversitesi Sosyoloji mezunu... 2004 yılında Franz Kafka’nın Romanlarında Birey ve Devlet İlişkisi üzerine yaptığı tez ile yüksek lisansını yaptı.

Çeşitli sitelerde ve dergilerde yazıları çıkmakla birlikte 2008’den beri düzenli olarak Yolcu Dergisi’nde yazılar yazmaktadır.

Yayımlanmış Kitapları:

- 101 Kürtçe Roman 2. Cilt Sitav Yayinevi, 2024
- 101 Kürtçe Öykü, Sitav Yayınevi, 2024
- Alacakaranlık Filozofu Nietzsche, 2024
- Deprem Günlüğü, KDY, 2023
- Yeni Bir Aydınlanma Felsefesi, Zilan Akademi, 2023
- Beyaz Hüzün, Az Kitap, 2022
- 101 Kürtçe Roman 1. Cild, Sitav Yayınları, 2022
- Uzaktaki, Az Kitap, 2021
- Dört Mevsim Beş Vakit Hüzün, Roza Yayınları, 2012
- Yitik Anılar Şehri, Erguvan Yayınları, 2008
- Aziz ve Aciz Emanetçi, Erguvan Yayınları, 2008

Faik ÖCAL ismine kayıtlı 121 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 9 kitap bulunmaktadır.

Twitter Instagram Kitapyurdu.com