Var Olabilmek İçin Yokum Diyebilmeli, İlahiyat, Elif MERT

Var Olabilmek İçin Yokum Diyebilmeli yazısını ve Elif MERT yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Var Olabilmek İçin Yokum Diyebilmeli

06.09.2024 09:00 - Elif MERT
Var Olabilmek İçin Yokum Diyebilmeli

Tasavvuf; dünyaya bakmanın ve onunla ilişki kurmanın bir yolu, bir düşünce sistemi, insanların gelişim için hayatlarında var olması gereken bir yol olarak tanımlanır; ama bunlardan daha fazlası olduğu da aşikardır.

Eser, İstanbul Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinde Mahmud Erol Kılıç tarafından verilen "Bir Doktrin ve Kültür Olarak Tasavvuf" konulu derslerinde yaptığı konuşmalardan derlenmiştir. Dinleyenlerle sınırlı olan şifahi bir atölye çalışmasından herkesin ulaşabileceği yazılı bir eser haline gelmiştir. Bu çalışma, tüm zorlukların varlık sahibi olduğumuzu sanmaktan kaynaklandığını iddia ediyor.

Tasavvuf nedir sorusuna akıcı bir şekilde yanıt veriyor yazar. Kitabın söylemi sadece bu tanımdan ibaret değil, aynı zamanda Tevhid bilinci, varoluş bilinci, ben kimim ve Allah'a nasıl yaklaşırım gibi kavramları da içeriyor. Bu kavramlar, Rabbimizi bilmenin ve O'nu merkeze alarak hayatımızı şekillendirmenin dinamiklerini bize sunar. İnsanın gerçek, içsel benliğini geliştirmesine yardımcı olmanın yollarını verir.

Teorik olarak tasavvuf, ahlaki değerlere sık sık vurgu yapıyor. Tasavvufta; şeyh, derviş ve müritlerin insanüstü özelliklerde sabır, güler yüz, merhamet ve başkalarına yardım etme ahlakıyla donanmış oldukları söylenir. Bu donanımlara biz de sahip olabiliriz. Tasavvuf, Hakkı ve Peygamberi derin bir aşkla tanıyabilme ve bir arınma sanattır. Ruhani istidatları geliştirirken nefsani arzuları engelleyen manevi bir terbiyedir.

Tasavvuf, özü itibariyle hakikati temsil eder ancak insan zihnine nüfuz edebilmesi için, alıcı kültüre uygun şekilde ulaştırılması gerekir. Tasavvuf, tüm dinlerde ve büyük felsefi sistemlerde uzun süredir var olmuştur. Bununla birlikte tasavvufun narin ve kolayca ayırt edilemeyen bazı yönleri dinden daha çok psikolojiye girebilir.

Çoğu insan, yüksek kapasitesine rağmen potansiyelinin çok altında bir düzlemde yaşamayı seçer. Tembellik, açgözlülük, korku ve önyargının bir karışımı olan, emreden benlik tarafından zincire vurulur; kendi alt doğaları tarafından yönlendirilir; sahip olması gereken güzellik ve yücelikten kaçarlar.

Tasavvuf, insanların kaderlerini değiştirmesinin mümkün olduğuna dair iyimser bir mesaj verir. Potansiyelimizi gizleyen perdelerin olduğunu savunur. Erdem, bu perdelerin altında yer alır. Birkaçını saymak gerekirse: cömertlik, nezaket, açık düşünme ve sağduyudur. Ritüel veya hiyerarşi gibi insan eğilimlerinin tasavvufla hiçbir ilgisi olmadığına ısrar ederken bunlardan hiçbirinin takıntılı bir şekilde reddedilmesini talep etmez. Bunlar toplumun düzgün işlemesi için gereklidir ve tasavvufa yaklaşmak isteyen herkes bunları edinmelidir.

İnsanlar bu yolda ilerlerken öğrenmeyi öğrenmeleri gerekir. Öğrenmelerini engelleyen şey: Kendilerindeki özü nasıl ortaya çıkaracaklarını bilmemeleridir. Örneğin, maneviyata yönelik çoğu yaklaşımın aslında gizli tüketicilik olduğunun farkına varmak gerekir.

Eserde değindiği temel noktalardan biri de Allah'ın hakikatiyle ve hakikat çerçevesinde Yaradan'la güçlü bir bağ kurmamızdır. Bu da Kuran-ı Kerim'i anlamaktan geçer çünkü Kuran'a bakıldığında görülecektir ki Cenab-ı Hak; olay ve olgular üzerinden varlığı, varlık hakikatinin kabul edilip edilmemesi ve varlığının hakikati doğrultusunda insan tavırlarının haklar çerçevesinde yaşanıp yaşanmamasına dair ayetlerinde kelamda bulunur. Dolayısıyla Allah'la olan ilişkimize yeniden bakmamız icap eder.

Allah'ın muhatabı insandır. İnsanlardan özür dilemeyi bilemeyen, Allah'a tövbe edemez. İnsan ve insanlığımızı Allah ile bulacağız. Bu eserin, insân-ı kâmil olma yolunda ilerleyenlere ve hakikati anlamak isteyenlere yol göstereceğine inanıyorum. Eserle detaylı bir şekilde baktıkça, insanı özüne doğru bir yolculuğa çıkartan, kendi hakikatini bildiren manevi bir derinliği keşfediyorsunuz.

Modern insan, hayatın anlamını düşünmeden yaşıyor. Hayatın anlamını bulmak için nesneleri değil, kendilerini arayan insanların hayat yolculuklarında kalpleri mutmain olur. Rad Sûresi 28. Ayet der ki: "Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur." İşte bu ayet, sürekli olarak ihlal edilmektedir. İnsanlar sahip olduklarına göre nitelendiriliyor. Kişinin insan olmasını sağlayan; sahip olduğu bilgilerdir. İnsanın fark etmesi ve itiraf etmesi gereken bir şey vardır: Bu vücut benim değil, bu hayat bana ait değil. Hiçbir şeye gerçek manada "benimdir" diye sahip çıkamam çünkü bunun sahibi ve idare edicisi "benim" diyecek hiçbir şeyim yok. İşte bu farkındalıktan sonra insan, yapacağı tüm hayırlı işlerde Allah'ın yardımına, kudret ve iradesine müracaat edecektir.

İnsanın kendinden razı olması, şikâyet etmeyi bırakıp çözüme odaklanması gerekir. Çoğu kişi, bunu şikâyeti dile getirmemek olarak algılar. Asıl mesele sorun karşısında aciz kalmamaktır. Herkes yaşadığı sorunu kendi yaratır ve içinden nasıl çıkacağını da kendi bilir fakat insan kendisine yabancıysa içinde bulunduğu durumu nasıl yarattığını farkına varmaz. Bu nedenle insan, hep aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekler hayattan ve işin içinden çıkamadıkça halinden şikâyet etmeye başlar.

İnsan, farkındalığı artıp kendi özüne yöneldiğinde, hakikati fark ettiğinde; kendisiyle dost olmayı başarabilir. İşte o zaman şikâyet olarak gördüğü şeylerin gelişiminin bir parçası olarak görür, yaşadığı hayattan şikâyet etmeyi bırakarak çözüme odaklanır. Tasavvuf; kişinin kendini bilmesi, tanıması, insanın Allah ile ilişkisi, kalp temizliği, nefs terbiyesi, güzel ahlak gibi konularda manevi derinlik kazanmasına zemin hazırlayarak dünya ve uhrevi hayatında cennetini yaşamasına olanak sağlar.

Yukarıdaki yorumları, yapıtın içeriğinin tamamı olmamakla birlikte kendi görüşlerimle harmanladığım bir metin gibi düşünebilirsiniz. Eser; kâinatın sırlarını, kanunlarını ve bunların üzerinde tasarruf etme konularında bolca düşünmenize neden olur. Menfi huyların terk edilmesi, kendini iyiliğe ve güzel ahlaka adamanın yollarını gösterir. İnsanın kendi güzelliği ve mükemmelliğini görmesi; yaratılış nedenini anlaması, hayatının merkezine Cenab-ı Hakkı alarak yaşamını şekillendirmekten geçer.

Tasavvufa Giriş

Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç

Sufi Kitap

352 Sayfa


Yazar: Elif MERT - Yayın Tarihi: 06.09.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 02.09.2024 00:19
388
Yorumlar
  • Hayrettin Durmuş 2024.09.06 16:25

    Ahlâkta kemâle erişmeyi, sahih ve gerçek bir imanda derinleşmeyi, salih amellerimizi geliştirmeyi, yatay değil dikey büyümeyi ve Hazreti insan olmamız gerektiğini ne güzel hatırlatmışsınız yazınızda. Kaleminize, gönlünüze bereket Elif Hanım. Kitap vesilesiyle hatırlatmalarınız için ayrıca teşekkür ederiz.

  • Elif Mert 2024.09.09 21:38

    Çok teşekkür ederim Hayrettin bey. Hakikat Hayata şahit mi kaldık? Yoksa maruz mu kaldın? Kendimizi maruz kaldıklarımızla tanımladığımız müddetçe sahte benliğimizden sıyrılmamışız demektir. Hakk'la olmak ve Hakk'la yürümek hayat amacımız olsun inşallah.

Elif MERT Hakkında

Elif MERT

Üç kuşak İstanbullu bir aileden geliyor. Eğitim hayatını İstanbul’da tamamladı. Marmara Üniversitesi Fransız Dili ve Eğitimi ile İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi bölümlerinden mezun. Kısa bir dönem Saint Joseph Lisesi'nde öğretmenlik yaptıktan sonra gönüllü kuruluşlarda çocuklarla çalıştı. Düşünen, sorgulayan, barışçıl, kendi iç yaratıcılığını harekete geçiren, farklı dil ve dinlere saygılı, özgüvenli çocukların yetişmesine destek olan bir vakfın eğitim ve yönetim departmanlarında görev aldı. Kitap editörlüğü, içerik oluşturma, metin yazarlığı ve çocuk gelişimi alanlarında çalışmalarına devam ediyor. Türkiye'nin yetmişe yakın ilini gördü ve farklı renklere sahip Türkiye’nin çocuklarıyla çalışmak, çocuk ve insan sevgisini daha da geliştirdi.

Hayatın güzelliği bakış açısında gizlidir. Eğer hayata güzel bakarsanız, hayatın size akacağına, iyiliğin ve güzelliğin hep sizinle olacağına inanıyor. Okumayı, deneme ve makale yazmayı, öykü kaleme almayı, tasavvufu ve manevi değerleri, bendir çalmayı, tarihi, yeni yerler keşfetmeyi, farklı kültürleri, doğayı, insan psikolojisini ve yabancı dilleri seviyor. Ayrıca bu dilleri konuşmayı ve çeşitli eğitimlere katılmayı da önemsiyor. Nefes eğitmenliği yolunda çalışmalarına devam ediyor ve İndigo Dergisi'nde çocuk gelişimi üzerine yazılar yazıyor.

Elif MERT ismine kayıtlı 45 yazı bulunmaktadır.

Instagram LinkedIn