Veba Geceleri Üzerine-5, Edebiyat, Mustafa ATALAY

Veba Geceleri Üzerine-5 yazısını ve Mustafa ATALAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Veba Geceleri Üzerine-5

29.03.2022 09:00 - Mustafa ATALAY
Veba Geceleri Üzerine-5

Sonuç Yerine Genel Bir Değerlendirme

Veba Geceleri adlı Orhan Pamuk eseri yoğun bir çaba ve çalışmanın ürünüdür. Salgın, iktidar, sosyolojik ve psikolojik yapı, tarih, medeniyet, kimyasal terkipler, din, ırk, kültür, neşriyat ve tıbbiyat alanlarında derin kavramsal tahlil ve analizler neticesinde eserin inşa edildiği her bölümde açıkça görülmektedir. Yer yer bölümler arası bağlantı kopuklukları olsa da, kronolojik bir çizgide oluşturulan eserde geçmişle bugünün sentezlemesi, sıklıkla siyasi metaforların kullanılması ve çok katmanlı bir yapının oluşturulması öne çıkan hususlardır.

Veba salgını hakkında yazılan eserlere bakıldığında, bu eser kadar detaycı bir anlatımın batılı eserlerde bile olmadığını, ülkemizde ise öyküler dışında veba türüyle ilgili yazılan ilk roman olduğunu belirtmeliyiz. Böylesi bir romanın karantina başarısı, veba ile mücadelede yeni buluşlara zemin olması, polisiye ile harmanlanırken ideolojik bir tutuma mahkûm edilmemesi, sosyolojik denklemi sadece toplumların bir arada yaşaması ve birlikteliği üzerine kurması daha çok beklenirdi. Satır aralarının boş bırakılması, açık olmayan mesajların fazlaca varlığı ve sıklıkla paradoksal zeminin kullanılması eserin kırılmayan kabuklarıdır.

Edebi eserlerde dilin bütün becerilerini yansıtan farklı anlatım tekniklerinin harmanlanması kadar güzel bir şey yoktur. Bunu başarıyla yapan ve bütün gücünü farklı anlatım türlerini bir arada kullanarak özgün bir metot oluşturan Orhan Pamuk'un, iktidar-salgın ilişkisine gelince bocalaması ve zihnindeki prangaları bir türlü kıramayışını ilginç bulmaktayız. Oysa Pamuk, kendine özgü anlatım tarzını olabildiğince fütursuz kullanan, kurgusunu kendi "neliği" üzerinden değil, toplumun kırılganlıkları üzerinden ifade eden bir dile sahiptir. Bu kırılganlıkları ideolojik eksende kullanırken de mesajlarını yerlerine ulaştıracak bir zarfı metninin ana iskeleti kılabilmektedir. Veba Gecelerinde ise toplumun dimağındaki olumsuz imgeler üzerinden kurgu yapan, anagramlar eşliğinde gizem ve sır oluşturan, kurmacasını bir başka yazar üzerinden şekillendiren, spesifik modüler bilgi bombardımanı ile satır aralarına kronik setler yapan ürkek ve çekimser bir pozisyonda görmekteyiz.

Detaycı betimlemeler, sıklıkla yapılan tekrarlar, yer yer bağlamdan koparılmış bölümler, sürekli yeni bir kurgunun dayatılması, kendisini bir mecburiyet hâsıl olmuş gibi ismen de olsa eserin sonuna doğru eğreti şekilde anması ve eserin ana iskeletini tamamen politik-teolojik-etnik düzleme oturtması da yine aynı minvalde değerlendirebileceğimiz hususlardır.

Bütün bunların yanında, yeni tarihselcilik ışığında postmodern anlatının bütün özelliklerini taşıyan, edebi açıdan değerlendirildiğinde yukarıda ifade ettiğimiz eksikliklere rağmen, kendinden sonrasında başvurulacak ve ayrıca sonrasını da etkileyecek panoramik bir eserdir. Sokak sokak, esnaf esnaf ve mahallelerdeki evlere, bahçelerdeki çiçeklere kadar hiçbir ayrıntı atlanmadan Minger Adası dokusu, kültürü ve sosyal yapısı ile okurlara tanıtılmıştır.

Sağlık ve hastalık teması eser boyunca devam etmiş, salgın hastalığın arttığı yerde siyasi sıkıntılar da artmış, salgın hastalığın durağan olduğu yerde salgın hastalık da yatay seyrine geçmiş ve ne hikmettir ki salgın hastalık bitmesiyle siyasi çekişme ve krizler de bitmiştir. Salgın hastalığı siyasi hastalıkların birer gölgesi gibi değerlendirerek eserini şekillendiren Pamuk, Covid-19 pandemisinin kendisine açtığı alanı mükemmel değerlendirerek asıl hedef ve gayesini perdeleyebilmiştir. Eğer okurlar bugün sağlık kavramlarına ve salgın hastalık tecrübesine yakından şahit olmasaydı, bu eser çok farklı bir değerlendirmeye tabi tutulacak, belki de bu kadar geniş hacimli ve katmanlı bir eserle karşılaşılmayacaktı. Toplumun bu tecrübeyi edinmesi hem eseri detaylandırmayı hem de okurların algıda seçicilik olarak salgına odaklanmasını kolaylaştırmaktadır.

Yirmi yıldır eseri zihninde planlayan Orhan Pamuk'un bu düşüncesini covid-19 pandemisi ile birleştiren etmenlerin ne olduğu bilinmemekle birlikte, iki yıldır pandeminin gölgesinde edebiyat-sağlık eserlerinin oluşma sayısı bu alanın ülkemizde oldukça bakir kaldığını da gözler önüne sermektedir. Salgın hastalıkları romantizmin esrikliğine hapsederek, toplumsal hastalıklar üzerinde açık ve aleni müzmin çırpınışlarda bulunmanın edebiyata katkısı maalesef yeterince olmamıştır. Salgın hastalık, toplum ve iktidar ilişkilerini alegorik bir perspektifle, parodi bir kurguya yerleştirmenin zorluğunu tecrübe etseydik, fikir dünyamız ve edebiyat ufkumuz da muhakkak daha da genişlemiş olurdu.

Veba Geceleri bütünüyle değerlendirildiğinde; kendince özgün bir tür olarak bizzat yaşanan bir salgın sırasında okurlarla buluşturulması da düşünüldüğünde, kaleme alınmış bütün salgın eserler arasında dünya edebiyatına yol gösterecek farklı katman ve anlatım tarzına sahip bir eser olarak kendine yer bulacaktır. Bunun farkında olan bir yazarın, içinde bulunduğu toplumun dinamiklerini, politik kaygılarını ve çatışmacı zeminini sanki özellikle ifşa etmeyi tercih edercesine, bu konuları bir kenara bırakmayışının yorumunu ise okurların gönlüne bırakıyoruz…

ı. yazı: Veba Geceleri Üzerine-1 - Edebiyat - Mustafa ATALAY (kitaphaber.com.tr)

ıı. yazı: Veba Geceleri Üzerine-2 - Düşünce - Mustafa ATALAY (kitaphaber.com.tr)

ııı. yazı: Veba Geceleri Üzerine-3 - Edebiyat - Mustafa ATALAY (kitaphaber.com.tr)

ıv. yazı: Veba Geceleri Üzerine- 4 - Edebiyat - Mustafa ATALAY (kitaphaber.com.tr)


Yazar: Mustafa ATALAY - Yayın Tarihi: 29.03.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 05.03.2022 22:59
1392
Yorumlar
  • Ülker Gündoğdu 2022.03.29 11:47

    Veba Geceleri Üzerine, yazdığınız eser niteliğindeki bu muazzam çalışmalar yaşadığımız deneyimlerin, bir tür duyumun ikame edilmesidir. Sinestetik bir olay. Okuyanın hissedeceği, nehir sularında sürüklendiği zihinlerimizin, okuma sürecinde akıntıya karşı canla başla kürek çekmek veya bir kayanın etrafından dolaşmak durumunda kaldığımız, aynı yönde ilerlerken bile bizi taşıyan kayık kendi zihnimiz olduğu duyumu olacaktır. Kalem darbelerinize sağlık.

  • Mustafa Atalay 2022.04.16 00:21

    Teşekkürler Ülker hanım, uzun diziyi çok güzel tanımlamışsınız; insanı yoran eserden ziyade eserin kılçıkları... Oysa biz eserin tadını ve dokusunu almaya çalışırken zihnimize batan kılçıklarla uğraşır buluyoruz kendimizi. İster istemez değerlendirme yazılarımız da bu minvalde neşvünema buluyor. İşin ilginç tarafı, ya çektiğimiz küreklere rağmen yerimizden hiç kıpırdamadıysak. Ya da varlığımız bir kayıktan bir kıymığa akıp giderken hacmimiz kadar bile etki yaratamıyorsak nehirde. Ümitsiz değiliz, ama, akıntıya karşı direnmeye de takatimizi giderek kaybediyoruz...

Mustafa ATALAY Hakkında

Mustafa ATALAY

Bir gölün kıyısında 88 yılının Temmuz sıcağında hayata gözlerini açtı. Eğitiminin büyük bölümünü burada geçirdi. Bir denizin kıyısında 2007-2012 yılları arası Üniversite eğitimiyle birlikte hayat eğitimi de aldı.

Bir gölün kıyısına döndüğü yaşamını, 2012 Ağustos'undan bu yana 'Lale'lerle bezeli düşüncelerle 'Eczane'sinde devam ettiriyor.

Okuyor, yazıyor, çalışıyor ve başka alanlarda eğitimine devam ediyor.

Daha önce Üniversite bünyesinde çıkarılan Sentez Dergisi'nin editörlük ve yazı işleri sorumluluğu görevlerini üstlendi. Kardelen Derneği Bülteni'nin editörlüğünü yaptı. Dernek ve Vakıf bültenlerinde ara ara göründü, Alıntılar Mektebi'nde talebe oldu, Yolcu Dergisi'nde nefeslendi, on5yirmi5.com'da uzun bir serencamı oldu. Kitaphaber.com.tr'yi ise evi gibi görüyor...

Mustafa ATALAY ismine kayıtlı 115 yazı bulunmaktadır.

Twitter Facebook Kişisel