Yalnızız - Peyami Safa, Edebiyat, Misafir Köşesi

Yalnızız - Peyami Safa yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Yalnızız - Peyami Safa

13.07.2011 20:02 - Misafir Köşesi
Yalnızız - Peyami Safa

Engin Firol, Kitaphaber için kaleme aldı.

Sirkeci’den Sultan Ahmet’e doğru yürüyordu. Kulağında çalan müzik Edith Piaf’ındı. Ne acı bir hayattı bu böyle. Derin bir nefes alıp yola devam etti. Edith Piaf’ın hayatının anlatıldığı filmi izlediğinde hiç bu kadar etkileneceğini düşünmemişti. Müthiş bir ses ve müthiş bir yalnızlıktı onunkisi. Kulağında çalan müziğin en sevdiği bölümde ezan okunmaya başladı. Müziğin sesinin kısıp kısmamakta kararsız kaldı. Hem müzik hem ezan aynı anda dinlenemezdi. Öyle değil mi? Ah bu arada kalmalar. Kafasında bin tane soru işretiyle önüne çıkan ilk banka oturdu. Çantasından çıkardığı kitabı okumaya başladı. Yanlış bir zamanda başlanmış bir kitaba esir olmuştu. Kitabı yarıda bırakamazdı; ki bu onun için ızdırap verici oluyordu her yarıda bıraktığı kitapla. Derin bir nefes aldı. Kitaba kaldığı yerden devam etmek istiyordu ama duyguları dalgın olduğundan, kitapta altı çizili cümlelere göz gezdirmeye başladı. Sayfaya not düşülmüş: Burası yazılacak.

"Ey insan! Bu kitabı sana ithaf ediyorum." İlk bu cümleye takıldı sonra birkaç sayfa ilerledi…

"Bırak şu maddeyi, boğ şu ölçü dehanı, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne, kov şu kemiyet fikrini, dal kendi içine, koş kendi kendinin peşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev, bil, an, gör, kendi içinde gör Allah’ını. Kendine dön, kendine bak, kendine gel. Aptalca bir konfor aşkından doğduğu halde her biri daha korkunç bir dünya harbi hazırlayan teknik mucizelerinin yanında, senin iç zıtlıklarını elemeye yarayacak ve seni kendi kendinle boğuşmaktan kurtaracak ruh mucizelerini ara. İnan manevilere ve mukaddeslere, inan! Onlar hakkında, bu kadar küçükçe düşünmekten utan! Her sezilen derinliğin ifşa ettiklerini düşünmekten bile seni alıkoyan tabiatçı metodlarını fırlat ve bitlenmiş elbiseler gibi at. Ortaçağ papazında haklı olarak ayıpladığın dar kafalılığın anlayış sınırlarını daha fazla darlaştıran beş duyu idrakinin kapalı dünyası içinde kalma; "Arşı geç, ferşi atla, sidreyi aş, Gör ne var maverada ibrethiz."

"İnsan kendi kendisinin aynası aslında." dedi içinden. Baksana hangi cümlelerin altını çizmişti. Bu sayfalar kendi kendine serzenişti. Sayfaya değil de aynaya bakışın başka bir haliydi. Bir kaç sayfa daha karıştırdı. Okumaya devam etti.

"İntihar intihardır ve başka bir şey değildir. İntihar ediyorum. Kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım"

Kırmızı kalemle çizilmiş tüm bu satırlar. Birkaç kez okudu. Sonra sesli birkaç kez daha okudu... "Aynalar!" diye sesini biraz daha yükseltti ki etraftakilerin bakışlarıyla karşılaştı. Çok düşünmemek için birkaç sayfa daha karıştırdı. Yazar kitabında bir alıntı yapmış. La Rochefoucauld:
"Herkes hafızasından şikayet eder, muhakemesinden şikayet eden yoktur."

Bu cümleden önceki sayfalara göz atınca bakıyor ki yazar karakterini konuşturmuş. Hem de ne konuşturma.

Samim: "His münasebetlerinde, halkla bizim aramızdaki fark budur. Halk sevginin veya alakanın objesini ortadan kaldırmakla meseleyi kestirme halledeceğini sanır ve sevdiğini öldürür. Biz meselenin dışarıda değil içimizde halledilebileceğini daha çok anlarız. Çünkü dava yalnız sevgili ile kendimiz arasında değil, hatta senin meselende olduğu gibi hiç değil, asıl dava kendimizle kendimiz arasındadır. Sevgiliyi dışarıda öldürmek neye yarar? İçimizde yaşadığı müddetçe, biz sadece bir şeklin katili olmakla kalırız. Onu içimizde öldürebilmeliyiz. Unutmak budur!"

Pes artık! Dedi. Tüm bu altını çizdiği cümlelerin kendisini bu kadar sıkıştırması fenaydı. Dayanamadı ve oturduğu banktan kalktı. Biraz daha yürüse iyi olacaktı. Yalnız kalmamalıydı. Kitabı çantasına koydu.

Peyami Safa
Yalnızız
Ötüken Yayınları


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 13.07.2011 20:02 - Güncelleme Tarihi: 19.11.2021 10:18
8880
Yorumlar
  • Firolll 2011.08.08 22:48

    Bir filmi izlemekle bir kitabı okumak arasında bir fark bulmaya çalışıyorum son zamanlarda.Çünkü çok izleyip çok okumaya çalışıyorum.Ama yok böyle bir şey. Kitabı parça parça farklı mekan ve zamanlarda okudum. Sonuna geldiğimde hiç bu kadar donakalmamıştım.Sonrasında​ hıçkırıkla ağlamak...Allahım aklıma mukayet ol.Deliricem sanmıştım.İnsan bir kitaba ağlar mı? Bir kitap çok şey aslında yazarı sağlam olunca...Çok iyiydi...İnsan olan anlar, insan olan ağlar...

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1125 yazı bulunmaktadır.