Yan Etkileri Olmayan Tesirli Şiirler
(Hüseyin Akın'ın 'Yan Tesir'ini bir İnceleme Denemesi)
Ercan ATA yazdı..
Hüseyin Akın, hayatını şiire ve sanata adamış usta bir kalem. Şiir atını uzun yıllardır meydanlarda koşturmakta. İsmet Özel, bir şiirinde: "Sözlerim var köprüleri geçirmez/ kimseyi ateşten korumaz kelimelerim" der. Onunkiler ise sanki biraz daha zorlasa köprülerden hatta sırattan geçirecek gibidir. Buradan lafı nereye mi getireceğim? Tabii ki Hüseyin Akın'ın 'Yan Tesir' isimli şiir kitabına. -Ha Yan Tesir deyince aklınıza okumakta zorlanılan o ilaç prospektüsleri gelmesin. Bu şiirlerin hiçbir zararlı yan etkisi yok.- Hüseyin Akın'ın 'Yan Tesir' isimli şiirler toplamı, Şule Yayınlarından 2017'de çıkmış. İki bölüm ve doksan altı sayfadan oluşan kitapta toplamda otuz sekiz şiir yer alıyor. Hüseyin Akın şiirinin alamet-i farikası parlak, işleyen bir zihnin yansıması olması. Şairin bundan önce de yayımlanmış beş şiir kitabı olduğuna göre onu çok yazan, velut bir kalem olarak niteleyebiliriz. Üstelik o, sadece şiir de yazmıyor. Şiirin yanında "deneme, fıkra, anı, biyografi" gibi alanlarda on beş civarında kitabı bulunmaktadır. Hüseyin Akın'ın son derece rahat, samimi, doğal bir üslûbu var. O şiirini konuşur gibi yazıyor. Adeta şiirlerinde okuruyla söyleşiyor. İlk şiirinde "Abartsaydım gökyüzünü öperdim" diyor. Şair, hayalindeki cennet gibi güzel beldeyi tasvir ediyor. Ve "Hâlâ yaşıyorsak bir izahı olmalı" diye ekliyor. Şair, söz sanatlarını çok fazla kullanıyor. "Kişileştirme, abartma, benzetme, tenasüp" bunlardan öne çıkanları. Hüseyin Akın, tezat sanatını da yoğun olarak kullanıyor şiirlerinde. Bunda da haklı son derece. Zira hayatı ancak ölüm kavramı üzerinden izah edebiliriz. Anestezi şiirinde, "Bir yağlı urgana tutundu gölgem/ Ne desem ölümün çıtı çıkmadı" diyor. Bu şiir, "Ne giysem beyaz bir kefenmiş" dizesiyle sona eriyor. Onun şiiri hakkında Emel Özkan ise 'Milli Gazete'de yayınlanan yazısında şu yorumu yapıyor: " Akın, dünyadaki yerini sorumluluk sahibi bir şair olarak belirler. Hüseyin Akın şiirinin en önemli özelliklerinden birisi okuyucuyu şaşırtmasıdır. Şair klişe ifadeyi deforme eder. Hüseyin Akın'da deformasyon ironik bakışın bir tezahürüdür. İroni şiirinin hayat damarlarından birisidir. Onun şiirinde modern zamanların tahrip edici unsurlarına karşı bir direnme söz konusudur. Akın çağın günahlarını söylerken büyük resmi kaçırmaz" (2) Kitabın ilk şiiri "Yaşamak Ölesiye" başlığını taşıyor. Bu başlık aynı zamanda kitaptaki ana izleğin hayat ve ölüm olduğuna dair bazı ipuçlarını da veriyor. O, insanın tek gerçeğinin ölüm olduğunu kulaklarımıza fısıldıyor. Kaliteli bir şiir kumaşına sahip şairin en önemli temleri 'hayat ve ölüm'dür. Aslında o, neden bahsederse bahsetsin son tahlilde ustalıkla sözü ölüme getiriyor. Burada tüm merdivenler ölümün kapısına çıkıyor. Hüseyin Akın, ayrıca yaşadığı toplumun ayrıntılı fotoğrafını çekiyor dizelerinde. Maalesef, cemiyet artık çok sağlıklı değildir. Tren raydan çıkmıştır ve hınç yüklü kamyonun freni patlamak üzeridir. Halk, yanlış şarkıları söylemektedir. "Alsın onu götürsün bir yağmur ülkesine", " Göç yolunu unutmuş kuşlar bir şarkıyla gelirler" (Basmakalıp, s. 29) Öte yandan Kripto şiirinin tüm kelimeleri (k) sessiziyle, Süper-sin şiirinin tüm kelimeleri ise (s) sessiziyle başlamaktadır. Üstelik bu şiir içerik ve tema yönünden son derece anlamlıdır da bu şiir. Yani deneysel amaçlı olarak (k) sessizinin yan yana getirildiği mısralardan oluşmamıştır. İnsan ana duyguya kolayca vasıl olmaktadır şiiri okuyunca. "Kanaviçe kursları kriptocu kızlara/ Kamp kuruyorlar Kabeye kamyonet kasasında/ Kovalıyor kaçtıkça katologda kısmeti" (Kripto, s. 21) "Sinop'un boy aynasında salınan o sis değil/ Kaç yüzyıllık uyku var gözlerinde" dizeleri ise Sinop-sis şiirinde geçmektedir. 'Heves' şiirinde dünyanın geçiciliği anlatılmaktadır. O, birkaç şiirde hayali arkadaşı Sait ile söyleşmektedir. Şairin Sait'e de söylediği gibi bu dünya kimseye kalmaz, gelen mutlaka geri döner. 'Güvercin Taklası'nda ise ölümün insan için gerçek bir kurtuluş olacağını düşünmektedir, şair. 'Birçok' adlı şiirde dünya kelimesi yedi defa geçmektedir. Ayrıca diğer şiirlerinde de dünya kelimesi pek çok defa kullanılmıştır. "Dünya" onun için bir savaş sahnesidir ve oyun dünya sahnesinde oynanır. İnsan ölüme ve sonsuz ahiret yolculuğuna da bu dünyadan gider. Onun şiirlerinde fani olandan kaçma isteği ve bâki olana yönelme arzusuna rastlanmaktadır. "Aşk, dünya hayatı, yoksulluk, geçim sıkıntısı, yaşamın zorlukları" eserde işlenen diğer alt temalardır. Sıddık Ertaş'ın daha önce onunla yaptığı ve BirNokta dergisinde yayımlanan bir röportajında şöyle der: "Dünyanın insanlık halleri ile insanın dünya halleri benim şiirimin yoğunluklu konularıdır." (3) Şaire göre bu dünya ancak insanın kendisi düzeldiği zaman rayına girer. Ama bunun gerçekleşebilmesi insanın bu dünyada geliş gayesini idrak etmesine bağlıdır. İnsanoğlu, kendisini "heves, kibir, riya, uzun emel" gibi kötü hasletlerden kurtarabilmelidir. Hüseyin Akın, modern şiirin bütün imkânlarından yararlanıyor. 'İroni' onun şiirinin temel taşını oluşturuyor. Şiirleri genellikle çağrışımlar üzerinden ilerliyor. Şiir pastasının üzerini de kelime oyunlarıyla süslemektedir. O, deyimlerden fazlasıyla yararlanmaktadır. "Aynı yolun yolcusu olmak, havadan sudan konuşmak" bunlardan sadece bazıları. Yine Sıddık Ertaş onun şiiri hakkında şu yorumu yapmaktadır: "Hüseyin Akın şiiri tok sesli bir şiir değil. Bağırmıyor, ima ediyor; küfretmiyor, iğneliyor gibi. İçe dönük bir şiir, zarif, dokunaklı." (4) Öte yandan -bana göre- kitapta zayıf sayılabilecek bazı dizelerin olduğu da söylenebilir. "Ateş olsam kendimi yakardım" (s.32) "Nerden uyursan oradan kısalırsan" (s.32) "İçinden geçenleri paket yaptı" (Huzursuz, s.69), "Hayat sana güzel dedi kadın" (Huzursuz, s.69) Beğendiğim ve çok güzel olduğunu düşündüğüm dizeler ise şunlar oldu: "Abartsaydım seni gökyüzünü öperdim" (Yaşamak Ölesiye, s. 11) "Bir alıntı tüm yaşadıklarımız" (Fiske, s17) "Hangi şarkıyı söylesek yanlış" ( Diş Bileyiciler Çarşısı, s.23) "Omzunda dünya denen tabut" (s.26) "Biliyorum kabrim kalbim kadar derin olacak" (Ölürsem Ölürüm) "Kalmadı bühtan; duvarda iz, aynada leke" (Allah'ın Pastasından Bir Dilim, s. 54), "Güzel bir rüya gördüm içinde sen vardın" (Sır Küpü, s. 80) Onun şiiri 2. Yeni izleğinde ilerlediği gibi, Türk Halk şiirine de yakın durur. O şiiri yazmaz, geleneğe uygun olarak söyler. Aynı zamanda bir iç ses, yüksek sesle düşünür bazı şiirlerinde. Şair, kendi şiir anlayışını (ölçüsünü) ise serbest hece olarak tanımlıyor. Yan Tesir, zevkle okunabilecek bir şiir kitabı. Parlak bir zekânın yer yer söz oyunlarıyla süslediği, muhayyilesindeki şiir atını insan kalbinin derinliklerine doğru serazat bir şekilde koşturuyor. Bu özgün eserin ruha ve gönle tesir eden güzel şiirlerden meydana geldiği söylenebilir. Şairin has şiirin bazı nitelikli örneklerini de ihtiva eden bu kitabını bir ustalık beratı olarak görmek/okumak da mümkündür.
Kaynakça:
1)Hüseyin Akın, Yan Tesir, Şule Yayınları, Ekim 2017, İstanbul.
2) Emel Özkan, Hüseyin Akın Şiiri ve Şairin Mesuliyeti, Milli Gazete, 12 Temmuz 1999
3) Sıddık Ertaş, Hüseyin Akın'ın Yan Tesiri (ropörtaj), İstanbul BirNokta Dergisi, Ekim 20174) Sıddık Ertaş, Hüseyin Akın'ın Yan Tesiri (ropörtaj), İstanbul BirNokta Dergisi, Ekim 2017
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 06.03.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 23.02.2023 23:43