Yapaylığın Sentetik Istırabı, Edebiyat, Necla DURSUN

Yapaylığın Sentetik Istırabı yazısını ve Necla DURSUN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Yapaylığın Sentetik Istırabı

27.01.2025 09:00 - Necla DURSUN
Yapaylığın Sentetik Istırabı

Kitaphaber çatısı altında ülke çapında eş zamanlı olarak gerçekleştirdiğimiz okumalar kapsamında Eylül 2024 ayının kitabı 'Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?' oldu. Eserin yazarı Philip K. Dick, elliye yakın kitabı yüzü aşkın hikâyesiyle oldukça üretken bir kalem. Ve birçokları gibi yaşarken kıymeti bilinmeyenlerden. Yarım asra sığan ömrüne beş evlilik ve türlü çeşit zararlı alışkanlık sığdırmış Amerikalı yazar bu kitabı 1968 yılında yazmış. Kıyamet sonrasını anlatan konusuyla eser 'post apokaliptik' türünün örneği. Üçüncü dünya savaşı beklentisi, bu beklentinin verdiği korkunun kâbusu ile doğmuş bir eser.

Nükleer bir serpintinin söz konusu olduğu kitapta yazar bu serpintiye 'toz' adını vermiş. Toz ve onun dünyayı yaşanmaz hale getirmesi anlatılarak insanların Mars'ta kolonileşerek yaşamaya başladığını anlatmakta. Tozdan doğa zarar görmüş, hayvanlarınsa nesli tükenmiş. Bazı insanlar Mars'a gitmeyi reddetmiş yahut bir takım nedenlerle dünyada kalmışlar. Birleşmiş Milletler'in Mars'a gidilmesi yönünde teşviklerini okuduğum sayfalarda Bosna Savaşı'ndaki Birleşmiş Milletler tutumu aklıma geldi.

Mars'taki yaşam koşullarından detay vermeyen yazar Mars'a gidebilmek için insanların IQ testine tabi tutulduğunu, testi geçemeyenlerin 'tavuk kafa' olarak adlandırıldığını yazmış. Kitabın bende oluşturduğu çağrışımlar kataloğuna bir ekleme de bu noktada oldu. Bu betimlemeyle; yakın geçmişte Netflix'de yayınlanan distopik bir yapım olan 'Sıcak Kafa' yerli dizisini hatırladım. Acaba bir esinlenme olmuş mu diye düşünürken belli belirsiz bir beklenti içine girdim. Zira dizinin repliklerinde sıklıkla yer alan ve o dönem sosyal medya platformlarında çeşitli yorumlara sebep olan 'abuklama' sözcüğünü de kitabın ilerleyen sayfalarında okur muyum acaba diye düşünmekten kendimi alamadım. Tabii ki de bu yersiz bir beklentiydi. Gerçekleşmeyen…

Kitabın konusunun geçtiği tarih 2018-2019 yılları. Eserin 1968'de yayınlandığını düşünürsek yazarın çok da uzak olmayan bir tarihi konu almayı seçtiğini görürüz. Bu yılları kısa süre önce yaşayan bizler, tam olarak kitapta tasvir edilenleri yaşamasak da; yazarın geleceğe ait kıyamet sonrası senaryosu yazmak için nispeten yakın bir geleceği seçtiğini söyleyebiliriz. Bu seçiminin kasıtlı olma olasılığı var tabii. Bu kadar imkânsız görünen gelişmelerin bile göz açıp kapayana kadar gerçekleşebileceğini düşündürmekte okura. Yazıldığı tarihten sadece 50 yıl kadar sonra gerçek bir hayvana sahip olmanın saygınlık meselesi olacağını düşünerek kitabı kurgulamış. Hatta o kadar ki gerçeğini bulamayanlar için android hayvanları konu almış anlatısına. Ve teknoloji o kadar ilerlemiş ki bu yarım asır içinde; birebir uyumlu üretilen androidleri gerçeğinden ayırmak imansıza yakın.

Bu kadar mükemmel üretilmiş androidlerden 8 tanesinin Mars'tan kaçarak dünyaya gelmeleri kurgusu üzerinden ilerleyen kitabın konusu olan robotlar 'Nexus-6' serisine ait. İnsandan farksızlar. O kadar farksızlar ki kendilerini insan sanıyorlar. Zaten tehlike de burada başlıyor. Kaçak robotları bulmak görevi 'avcı' lakabıyla anılan bir polise delege ediliyor. Yakaladığı robot başına ücret alan bu avcı polis görevini 'robotları emekliye ayırmak' olarak tanımlayan sonuç odaklı bir karakter.

Ömürleri en fazla 4 yıl ve en büyük eksikliklerinin empati kurma yoksunlukları olan androidler hayatı insanlarla paylaşmayı sürdürürken arandıklarını öğrenince de saklanmaya başlıyorlar. Şehrin, Mars'a giden insanların tek ettiği bölümündeki konutlardan birine yerleşiyorlar. Bu terk edilmiş binada tek komşuları Mars'a gitmeyi reddederek yalnız yaşamaya çalışan bir adam Yalnızlıktan muztarip bu karakterin iç sesini okuduğunuz satırlarda; insanın insana, hayvana, doğaya ne kadar ihtiyaç duyduğunu anlıyoruz. Aynı zamanda Mars'a göçen insanların ardında bıraktıkları evlerine ve eşyalarına 'süprüntü' denildiğini okuduğunuzdaysa gerçek ihtiyaçların neler olduğunu sorguluyorsunuz. İşte bu noktada teknolojinin bir lanet olup olmadığını ve insanlığın sonunu getirmesinin mümkünlüğünü düşünürken buluyorsunuz kendinizi.

Gerçek bir hayvana sahip olmak için yanıp tutuşan kitabın ana kahramanlarından avcı polisin, cebinde gerçek hayvanlar satan bir mağazanın broşürüne bakarak hayal kurması eserdeki temel paradokslardan biri olurken okuru bir farkındalığa yöneltmekte.

Kitabının ilginç ismine 142. sayfasındaki 'Evcil hayvanı olan bir android duydun mu hiç?' cümlesiyle atıfta bulunan yazarın geleceği gördüğü bir diğer husus da 'duygudaşlık kutuları'. Dinamik konusu ve hızlı akışına ait spolier vermemek adına kısa kısa bilgiler vermeyi ve kitapta bulunan karakterlerin adına yer vermemeyi tercih ettiğim okumakta olduğunuz yazımda bu konuya değinmeden geçemedim. Eğer kitabı okursanız günümüzde kullandığımız WhatsApp Durum'daki duygu ifadesi olan çeşitli emojileri, FaceBook'daki his/hareket seçimlerinin hatırlamanızı rica ederim sizden. Okuduktan sonra da karabalık derecelerini varın siz belirleyin.

Sonuç

Aşinası olduğumuz gibi bazı web sitelerine girerken uygulanan kontrol mekanizmalarından biri 'ben robot değilim' penceresidir. Benim için bu kitabı okuduktan sonra önüme ne zaman bu pencereler gelse, robot olmadığımı ispatlamaya çalışmak daha endişe verici olmaya başladı.

'Blade Runner' ismiyle 1982'de, 'Blade Runner:2049 - Bıçak Sırtı' ismiyle 2017'de senaryolaştırılan kitabı okuduktan sonra beyaz perdeye uyarlanma sırasına göre her iki filmi de izledim. Oldukça da beğendiğimi ifade etmek isterim. İlk yapımda esere epey sadık kalınmış. Yapım yılına göre zamanının çok ötesinde bir sete ve çekim özelliklerine sahip olduğunu söylemek ise asla abartı olmayacaktır. İkinci film ise pastiş özelliği taşıyan bir devam filmi olmuş. Hayli emek verilmiş, izlenmeye değer bir yapım.

Son olarak; kitaba isim olan 'Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?' soru cümlesine şahsi cevabımı yazarak metnimi tamamlamak isterim; 'Hayır, bence düşlemezler. Çünkü bizim uykuya dalmak için saydığımız koyunları saymaya gerek duymazlar. Çünkü onlar empati kuramadıkları gibi uykuya da ihtiyaçları yoktur.

Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?
Philip K. Dick
Alfa Yayınları
261 sayfa


Yazar: Necla DURSUN - Yayın Tarihi: 27.01.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 03.02.2025 13:38
2.135
Yorumlar
  • Sabri Ünal 2025.01.28 20:39

    Kaleminize sağlık. Çok güzel bir değerlendirme olmuş.

Necla DURSUN Hakkında

Necla DURSUN

1976 Sakarya doğumludur. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Yerel Yönetimler Anabilim Dalı Küresel Şehirler ve İstanbul Araştırmaları Bilim Dalı’nda Yüksek Lisansını “Kuzguncuk Semt Tarihini İnsandan Okumak; Bir Seçki ile Şahsiyetler” konulu yüksek lisans teziyle tamamlamıştır. Finans sektöründe çalışmakta ve İstanbul’da yaşamaktadır.

Yayınlanmış Kitapları

- Roman ve Coğrafya, Okur Kitap, 2023

Necla DURSUN ismine kayıtlı 111 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 1 kitap bulunmaktadır.

Twitter Facebook Instagram YouTube Kişisel Kitap Satış Sitesi