Yaşamın Özü: Umut ve Sorumluluk, Edebiyat, Elif MERT

Yaşamın Özü: Umut ve Sorumluluk yazısını ve Elif MERT yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Yaşamın Özü: Umut ve Sorumluluk

04.03.2024 09:00 - Elif MERT
Yaşamın Özü: Umut ve Sorumluluk

Roman, bir dayanıklılık mesajı vermek için insanın zayıflığını tüm yönleriyle ortaya koyuyor. Umutsuzluklarla dolu bir dönemde umudu anlatan bir roman. Hayatın önemini, değerli olduğunu gösteriyor. Ne olursa olsun hayata dair umudundan vazgeçmemek gerekiyor.

1993 yılında Çin'de basılan roman, başlangıçta tarihsel tartışmaları nedeniyle yasaklanıyor; ancak daha sonra çağdaş Çin Edebiyatının en önemli eserlerinden biri ilan ediliyor. Günümüzde "Yaşamak" romanı, bir kült olarak kabul ediliyor, Çin tarihi ve edebiyatıyla ilgilenenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap olarak değerlendiriliyor.

Roman Çin kırsalında geçiyor. Olay örgüsü çift anlatım tekniğiyle gelişiyor. İlk anlatıcı, Çin köylerini dolaşan, çiftçiler ve köylülerle bağlantı kurarak onların hikayelerini öğrenen genç bir öğrencidir. İkinci anlatıcı basit, pastoral bir yaşam tarzı yaşayan yaşlı bir adam olan baş kahraman Fugui'dir.

Fugui, ailesinin kendisine ait olmayan tüm servetini kumarda harcayarak, kendisini kaderin gazabına hazırlıyor ve bu tutumu, hayatını aşağı doğru bir sarmalı andıran bir şeye sürüklüyor. Onun mülkiyeti, evi ve arazisi elinden alındıktan sonra, Fugui'nin aile üyeleri, babası başta olmak üzere, çoğunlukla kazalar ve kaderin tuhaf değişimleri nedeniyle teker teker ölmeye başlıyor. Aile üyelerinden her birini, annesini, karısını, kızını ve oğlunu kaybeden Fugui'nin kendisinden başka hiçbir şeyi kalmıyor ve hayatta yaptığı hatalarla gerçekten yüzleşmek zorunda kalıyor.

Basit yaşamın genellikle özgür ve kolaylıkla dolu olduğu söylenir. Basit bir hayat yaşamak için insanın fazla bir şeye ihtiyacı yoktur; sadece başını sokacak bir çatıya, yiyeceğe, suya ve geçinmeye yetecek parayı üretebilecek bir işe ihtiyacı vardır. Basit yaşamın son teslim tarihleri yoktur, sürekli zenginlik ya da maddi mülkiyet endişesi yoktur. Önemli olan ekonomi, sınıf veya itibar endişesi olmadan hayattan keyif almaktır. "Sıradan bir hayat en iyisi. Onunla savaş, bununla mücadele et derken, sonunda hayatından oluyorsun."( Sayfa 201)

Fugui, yeni sade hayatı boyunca hem mutluluk anlarıyla hem de umutsuzluk anlarıyla karşılaşıyor. Hayatındaki zorluklar, olay üstüne olaydan sonra ortaya çıkıyor. Hepsinin tek bir bağlantısı var gibi görünüyor: Aile.

Basit hayatındaki aksaklıkların her biri sevdiği birini alıp götürüyor. Aile üyelerinin teker teker gözlerinin önünde kaybolmasını izliyor. Bu yavaş tempolu basit hayat, Fugui'nin hayatını tamamen dolduruyor. Maddi zenginliğin her şey olduğu ve kumarın sadece eğlence amaçlı olduğu zengin bir geçmişten gelen Fugui, büyük bir dönüş yapıyor, sürekli açlık ve fiziksel emekle dolu bir hayata atılıyor. Basitliğin yanında gizli bir karmaşıklık dürtüsü de ortaya çıkıyor. Bu karmaşıklığın içinden aileye olan sevgi ve bağlılık dersi aşina oluyor. Aileye değer verilmeli, korunmalıdır ve tüm acılara rağmen Fugui hayata dair yeni bir idealle ortaya çıkıyor. Ailenin sadeliği bu romanın en önemli kısmıydı. Sonuç ne olursa olsun aile güçlü kalır; Fugui zengin olduğunda mücadele ediyor, ancak her şeyini kaybedip fakir bir çiftçi olduktan sonra gelişiyor ve güçleniyor.

Roman boyunca kader kavramı ve daha spesifik olarak Taoizm karma fikrine şahit olursunuz. Budizm ve Konfüçyüsçülük gibi bazı geleneksel Çin düşünceleri de ifade edilmektedir. Taoizme göre, mutluluğun kaynağı tabiatta eylemsizlik ve mevcutla yetinip olana razı olmaktır. Bu ilke, eşyanın gerçek bilgisine ulaştığı için arzularının esiri olmaktan kurtulmuş kişinin durumunu veya onun eyleme yönelme tarzını ifade eder.[1]

Taoizm'de acı çekmenin insan arzularından kaynaklandığına inanılır. Bu nedenle kişi sade bir hayat yaşamalı ve mutlu olmalıdır. Romanda Chunsheng arabaları çok seviyor. Bu arzusuyla askere gider ve şoför olur. Ancak Chunsheng, cipiyle en yakın arkadaşının tek oğlu Youqing'i öldürür. Bu değişiklik, çok fazla arzunun trajediyle sonuçlanabileceğini gösteriyor. Chunsheng'in araba sürmeye olan güçlü tutkusu, en yakın arkadaşıyla olan ilişkisini mahvediyor.

Romanda komünist bir yönetiminin insan hayatındaki acılarını da gözler önüne seriyor. "Yaşamak", Çin'in her yerinde yaşananların küçük bir örneği olan bir ailenin yok oluşunun öyküsünü anlatarak okuyucusuna komünizmin yıkıcı gücünü gösteriyor. Hikâyenin sonunda Fugui'nin komünist hükümetten korkması sona erer. Bu, Fugui'nin, geriye kalan tek ailesi olan torununa, sıradan insanların nihayet komünizmden kurtulacağı bir gelecek olan geleceğini anlatmasıyla gösterilmiştir. Fugui, bu acılar sayesinde komünizmin hayattaki sorunların çözümü olmadığını anlıyor. Bu, Fugui ile torunu Küçük Bun arasındaki bir konuşmada ortaya çıkar.

Son sahnede, Küçük Bun'a yıllar önce Youqing'e anlattığı hikâyenin bir varyasyonunu anlatıyor ve şöyle diyor: "Civcivler büyüdüğünde kazlara dönüşecekler; kazlar yeterince büyüyünce kuzuya dönüşecek, kuzular büyüyünce öküze dönüşecek… ve sonra Küçük Bun büyüyor ve hayat güzelleşiyor." Fugui'nin hikayesinde komünizm fikrinin yerini Küçük Bun'un büyümesi ve hayatın daha iyi hale gelmesi fikri alıyor. Tıpkı Fugui'nin zihninde aile hayatı idealinin politika idealini gölgede bırakması gibi. Dolayısıyla bu diyalog, Fugui'nin kamusal yaşamı idealleştirmekten özel yaşamı idealleştirmeye geçişinin simgesidir. Bu anlayışa ulaşırken nihayet "yaşamayı" öğreniyor.

Ancak tüm bu kanıtlara rağmen, bu hikâyenin gerçekten karmanın, intikamın ve özenle tasarlanmış kaderin bir temsili mi, yoksa sadece bir dizi şans, talihsiz tesadüf ve kazaların tasviri mi olduğunu merak etmek gerekiyor. Belki de yazar Yu Hua'nın anlatmaya çalıştığı nokta budur. Herhangi birimiz gerçekten hayatımızın sorumluluğunu üstleniyor muyuz? Kader oyununun sadece piyonları ve aksesuarları mıyız? Ne olursa olsun, Fugui tüm ailesinin ölümünden sonra hâlâ hayattadır, bilinciyle ve anılarıyla yaşamaya devam etmek zorundadır.

Yaşamaya devam etmemiz için her zaman bir neden vardır. Bu nedenle ne kadar umutsuz olursak olalım, yaşamın değerine inanırsak hayatta kalırız.

Yaşamak
Yu Hua
Jaguar Kitap
210 sayfa
Çeviri: Bahar Kılıç


Kaynakça

[1]www.sakarya.edu.tr


Yazar: Elif MERT - Yayın Tarihi: 04.03.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 04.03.2024 20:36
2876
Yorumlar
  • Ekrem Eroğul 2024.03.04 14:08

    Elinize sağlık Elif Hanım. Kıymetli yorumlarınızdan bizleri müstefid eylediğiniz için ziyadesiyle teşekkür eder, yeni kitap yorumlarınızı iştiyakla beklediğimizi belirterek çalışmalarınızda muvaffakiyetler temenni ederim.

Elif MERT Hakkında

Elif MERT

Üç kuşak İstanbullu bir aileden geliyor. Eğitim hayatını İstanbul’da tamamladı. Marmara Üniversitesi Fransız Dili ve Eğitimi ile İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi bölümlerinden mezun. Kısa bir dönem Saint Joseph Lisesi'nde öğretmenlik yaptıktan sonra gönüllü kuruluşlarda çocuklarla çalıştı. Düşünen, sorgulayan, barışçıl, kendi iç yaratıcılığını harekete geçiren, farklı dil ve dinlere saygılı, özgüvenli çocukların yetişmesine destek olan bir vakfın eğitim ve yönetim departmanlarında görev aldı. Kitap editörlüğü, içerik oluşturma, metin yazarlığı ve çocuk gelişimi alanlarında çalışmalarına devam ediyor. Türkiye'nin yetmişe yakın ilini gördü ve farklı renklere sahip Türkiye’nin çocuklarıyla çalışmak, çocuk ve insan sevgisini daha da geliştirdi.

Hayatın güzelliği bakış açısında gizlidir. Eğer hayata güzel bakarsanız, hayatın size akacağına, iyiliğin ve güzelliğin hep sizinle olacağına inanıyor. Okumayı, deneme ve makale yazmayı, öykü kaleme almayı, tasavvufu ve manevi değerleri, bendir çalmayı, tarihi, yeni yerler keşfetmeyi, farklı kültürleri, doğayı, insan psikolojisini ve yabancı dilleri seviyor. Ayrıca bu dilleri konuşmayı ve çeşitli eğitimlere katılmayı da önemsiyor. Nefes eğitmenliği yolunda çalışmalarına devam ediyor ve İndigo Dergisi'nde çocuk gelişimi üzerine yazılar yazıyor.

Elif MERT ismine kayıtlı 44 yazı bulunmaktadır.

Instagram LinkedIn