Yaşayan Tarihe Tanıklık: Beş Şehir

Size de oluyor mu yeni bir şehre gezmeye gittiğinizde, o şehrin sokaklarında yürürken, yüzyıllar önce o yollarda kimlerin yürüdüğünü, nasıl hayatlar yaşandığını düşünmek? Ben bu hissi Beş Şehir kitabını okumadan önce de kendi içimde yaşıyordum. Fakat şimdi, yaşadığım yerlere, gezdiğim sokaklara, tarihle iç içe geçmiş eserlere bambaşka bir gözle bakıyorum. Çünkü mekân ve tarih, aslında birbirinden ayrılmaz iki gerçekliktir.
Bu yazıda, Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar'ın kaleme aldığı ve şehir kavramına edebi, kültürel ve tarihi bir derinlik kazandıran "Beş Şehir" kitabına yakından bakacağız.
1946 yılında yayımlanan Beş Şehir, Tanpınar'ın üniversitede hocası olan Yahya Kemal'e ithaf edilerek başlıyor. Kitap, yazarın gençlik yıllarından itibaren gezdiği, yaşadığı ya da derin bir bağ kurduğu beş şehri konu ediniyor: Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul. Bu şehirlerin ortak noktası ise tarih boyunca farklı Türk devletlerine başkentlik yapmış olmaları.
Tanpınar, bu şehirleri sadece tarihsel ve coğrafi yönleriyle değil, aynı zamanda ruhlarıyla anlatıyor. Ona göre şehirler canlıdır; konuşur, hatırlar ve yaşatır. Mekânlar, yalnızca taş duvarlardan, caddelerden ibaret değildir. Her biri birer karakter gibidir; kendine özgü bir kişiliği, geçmişi ve kültürü vardır.
Tanpınar, Ankara'yı Cumhuriyet'in başkenti olarak ele alırken; Erzurum'da Doğu'nun sert iklimiyle yoğrulmuş kültürel dokuyu; Konya'da Mevlana'nın ve tasavvufun izlerini; Bursa'da Osmanlı'nın ilk dönem ruhunu ve maneviyatını; İstanbul'da ise geçmişin ihtişamı ile geleceğe dair belirsizlik arasındaki gelgitleri işler. Her şehrin Tanpınar'daki karşılığı, hem bireysel hem de toplumsal hafızanın bir yansıması gibidir.
Tanpınar, Bursa hariç tüm şehirlerde yaşamıştır; ancak Bursa'ya sık sık seyahat etmiş, bu şehre âdeta âşık olmuştur. Ben de aynı şekilde, yeşilin, tarihin ve maneviyatın iç içe geçtiği Bursa'nın o özel atmosferini derinden hissedenlerden biriyim.
Kitap, yalnızca şehirleri anlatmaz; aynı zamanda mekân ile zaman arasındaki derin ilişkiyi de gözler önüne serer. Tanpınar için zaman, sadece bir ölçüm değil; geçmişle bugün arasındaki sürekliliğin, belleğin ve kaybın da adıdır. Mekânlar ise yaşanmışlıkları, acıları, sevinçleri ve anıları mimarilerinde saklar. Yani şehirler konuşur, ama duymak için biraz kulak kabartmak gerekir.
Beş Şehir, bir şehir güzellemesinden ziyade elimizden kayıp giden geçmişe bir ağıttır. Sayfalar arasında dolaşırken, aslında bir milletin kültürel mirasını, kaybettiklerini ve özlemlerini de okuruz. Kitap bize şunu hissettirir: Bu şehirler hâlâ yaşıyor; sokaklarında yürüyen her insan, geçmişin bir parçasına dokunuyor.
Kitabın 1946'da yayımlandığını düşünürsek, o günden bugüne kadar geçen sürede bu şehirlerde neler yaşandı, neler değişti, düşünmek gerek. Bu noktada kitabın arka kapağındaki şu cümleler oldukça anlamlı:
"Beş Şehir'in asıl konusu, hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntüyle, yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta çatışır gibi görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesi birleştirebilir. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir."
Kitabın dili zaman zaman zorlayıcı olabilir. Açıkça belirtmek gerekir ki, oldukça ağır bir dili vardır. Örneğin, bir saat boyunca okuduğumu sanıp sadece 15 sayfa ilerlediğimi fark ettiğim anlar oldu. Ancak metne kendinizi kaptırdığınızda, Tanpınar sizi bir rehber gibi şehir sokaklarında gezdiriyor, kimi zaman karşınıza oturup hayat hikayesini anlatıyor, kimi zaman da geçmişte yaşanmış bir olaya sizi şahit tutuyor.
Orhan Okay, Beş Şehir için "şiir üslubu ağır basan deneme, monografik karışımı bir tür" tanımını yapar. Kitap, kitabi bilgiye değil, yazarın gözlemlerine, hislerine ve hayal gücüne dayanır.
Peki, sizin için şehir ya da mekan ne ifade ediyor? Kimliğimiz üzerindeki etkisi ne? Geçmişimize baktığımızda bizi derinden etkileyen, maneviyatını hissettiğimiz o özel şehri bulmamız gerek belki de... Tavsiye isterseniz keşfe yaşadığımız şehirden başlayabiliriz. Onu bir yabancı gibi gezip geçmek yerine, sokaklarında yaşanmışlıkları hissetmeli, insanlarını tanımalı ve ona kulak vermeliyiz.
Son olarak, bir soru: Eğer bu kitabı siz yazsaydınız, sizin "beş şehriniz" hangisi olurdu?
Ahmet Hamdi TANPINAR
Beş Şehir
Dergâh Yayınları
Mayıs 2022
İstanbul
224 Sayfa
Yazar: Muhammed Fatih Coşgun - Yayın Tarihi: 18.06.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 17.06.2025 15:26