Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada - Nuri Pakdil, Edebiyat, Misafir Köşesi

Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada - Nuri Pakdil yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsini

Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada - Nuri Pakdil

30.12.2011 11:16 - Misafir Köşesi
Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada - Nuri Pakdil

Hüseyin Sultanoğlu yazdı...

Tren yolculuğumuz devam ediyor, çarpışan sesler durağında verdiğimiz kısa bir molanın ardından ikinci durağa doğru yol alıyoruz. Nuri Pakdil"le yolculuğun hazına varmış söylediği her cümlenin muhteşem idrakine varıyorsunuz. Yazının epik resmi çekildiği sırada Nuri Pakdil"in size söyleyecek çok şeyi bulunmaktadır. Çünkü resmi çekmeden önce bazı incelikleri öğrenmeniz gerekecektir.

Yazı yazmak bir anda var olan düşüncedir, hatta Sait Faik Abasıyanık 'yazmanın çok enstantane bir düşünce olduğunu biliyorum" diyor. Enstantane, iki ayrı kulvar yani hem yazı hem de resim için kullanılan bir kelimedir. Kitap ortak kullanılan bu kelimenin başlık olmasıyla yolun ne kadar heyecanlı ve anlık duraksamalara uğrayacağının göstergesi oluyor.

'Kâğıdın üzerindeki özel gölgeler kalemin ucunda"(syf:15) yazmaya başlamadan önceki hali tanımlar Nuri Pakdil ve o anki mutluluğu güneşin doğuşuna benzetir. 'Yazılmak için kuyruk olup bekleşen sözcüklerin o romantik duruşları da, doğrusu insanın içini öyle kavurur ki: gerekçesi de: şu sözcük mademki yazılmayı bekliyor; yüce dalgaları önümüze katıp ilerlemek, sürekli görev"(syf:16)

Yazmak insana sorumluluk yükler. Bildiklerini anlatmanın sorumluluğu çok büyüktür tıpkı bildiklerini anlatmamanın sorumluluğunun büyüklüğü gibi. Kelimeler sıraya girmişse ve bu sıralamanın şifresini yalnız siz biliyorsanız kaçışınız yok kelimeler sürekli beyninizi kemirir yazıya dökülmek için sizi hegemonyası altına alır.

'İşiten kulak da kutludur, söyleyen ağız da: hele hele: kâğıtlara yapıştırılabilinmişse cayır cayır yanıp duran saniyeler... Ne olur o zaman"
İnsanlık Şövalyeleri şefkatle tek tek ellerinizi sıkarlar" (syf:19)

Virginia Woolf yazı yazmak için kendinize ait bir köşenizin olması gerektiğini söyler, aynı zamanda bu köşeyle beraber yalnız kalmanız gerektiğini de bildirir aynı öneriler Nuri Pakdil tarafından da yapılır. Yalnızlık kelimelerle baş başa kalmanızı ve onlarla iletişim haline geçip aralarından istediklerinizi seçmenizi sağlar.

'Her insanın, mutlaka, her zaman, her koşulda, her durumda, her yerde; bir çetinlik, bir güçlük, bir zorluk, bir sıkıştırılmışlık karşısında sesli ya da içinden şu sözcükleri ateşleyeceği, bu ateşin üreteceği enerjiye doğru seğirteceği doğru:

Elimden Geleni Yapacağım.
Fark etsek de, etmesek de; inansak da, inanmasak da; bu giz içimizde Yaradılış Bilgeliğinin Özünde.
Bu Öz de insan vicdanına en yakın yerde." (syf: 24)

Yazı yazmak için gecenin sessizliği önemlidir. Gece ve sessizlik birbirini tanımlayan ve tamamlayan bu bütünlük en ufak bir gürültüde büyüsünü bozacak gibi durur. Birçok yazar yazılarını gece ve sessizlikte kaleme almıştır. Bu durum Nuri Pakdil içinde söz konusudur. 'Bir tek gece sessiz bir ortamda olunabilse: olmak fiili birçok koldan ilerleyen cümleler gibi zihnime doluşuverecek, dimdik ayağa kaldırıverecek beni!" (syf:31)

Ayağa kalkan yazar için yazmak birinci cümleden sonra başlar."Yazmak: birinci cümleden sonrakini yazabilmektir; üçüncü cümle ne yapıp yapıp aradan fırlayacaktır ve dördüncüye, beşinciye gelindi mi hele hele, gürül gürül akar pınarın suyu." (syf:37) 'Yazının kokusunu aldılar mı, masanın altında bekleyen virgüllerle baş etmek zordur gerçekten." (syf:38)

Kitapta o kadar çok enstantane var ki hangi birinden bahsedeceğinizi şaşırıyorsunuz. Konu belli ama paragraflar arası geçişte ve bu paragrafları anlama noktasında zorluk çekiyorsunuz. Anlamaya başladığınız andan itibaren yeni çekilmiş bir resim gibi mutlu olup diğer çekilmeye hazır resimlere göz atma ümidiyle hızla yol alırsınız. Nuri Pakdil"in kendine has anlatımı yazmanın doruk noktalarını gösterir.

'Harfler kalemin öz suyuyla beslene beslene de dilsel bir özü aşar, sorumluluk damarlarıyla bağıntı çoktan kurulduğu için de özsel bir öze ulaşır.

Arada entelektüelin yumruğucasına sivrileştirilmiş edebiyat enstantanelerine ya rastlanır ya rastlanmaz" (syf:47)

Kudüs Nuri Pakdil"in hayatında çok önemli bir yer tutar şuana kadar okuduğum kitaplarının hepsinde Kudüs lafzı mutlaka geçmiştir. Edebiyat Dergisinin ofisinde de duvarına astığı Kudüs resmi vardır. 'Kapıyı açar açmaz, Edebiyatın yerinde, Kudüs resmini görmek, insanın yüreğindeki darlığı açıyor, genişliyor içiniz. Uzun yolculuk düşü, düşünceye yürüyor. Düş yürürken de..." (syf:55) bu cümleleri okuyunca anlıyorsunuz ki Kudüs Nuri Pakdil"in anavatanıdır. Bir Yazarın Notları 1 kitabında bahsettiği gibi Kudüs"ü savunmak gerçek bağımsızlığı savunmaktır.

'Bugün çarşamba ya, o günü şimdi yeniden yaşıyorum; tarihini daha önce yazmıştım, İstanbul'dan ayrıldığım o Ağustos'un o Çarşambası olağanüstü hareketli bir gün olmuştu. Gün yetti o günü yeniden yaşamaya; o aydan epeyce önceki aylardan birinin içinde olsam da. İstanbul, sık sık, yemin ediliş gibi. Erenköy İstasyonunda yürümek büyük ferahlık verir insana; Bostancı yönüne bakarak adımlıyorsanız, Hicaz Demiryolu gelir aklınıza ilkin. Dönüp Ethemefendi Köprüsüne doğru yaklaştınız mı da, ilk durağınız Saraybosna olmaz mı peki"" (syf:33) İstanbul"dan ayrıldığı zamanı böyle anlatır Nuri Pakdil ve pencereden dışarı doğru karanlığa bakarak uzun kendi içinde uzun bir yolculuğa çıkar. Belki de sorgulama süreci yaşıyordur.

Tren yolculuğunun ikinci durağının sonuna yaklaşıyoruz. Nuri Pakdil"den öğreneceğimiz çok şey var ve yol uzun büyük sorgu sürecine girmeden önce hayatın enstantanelerini hafızamıza kazımamız gerekecek. Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada, Nuri Pakdil"le göz göze geliyorsunuz ve yazı yazmanın gergin bir duygu yarattığını bildiğinden size;

'Sinir sınanmaya gelmez. Sinir: sırtlanmalı. Bak yeryüzüne ve lambalarını yak: gecelerin, kırbaç gibi şakırtılarını uyarı kabul et ve bu kırbaçları kalem tutarmışçasına defterin buyruğuna ver: sözcüklerden sadece birinin hıçkırığını kaybedebilmek bile sinir karşısında bir mevzi kazanmaktır. Unutmamak gerekir ki sinir sırtlamış yürüyor sanılırken de, sanma ki, sinir karşıda durmuyor"

Kâğıdın kalemle ilk temasından çıkan ses.
Enerjimiz.
Gündüzümüzü onunla yürürüz.
Gecelerimizin hak yemez terazisi" (syf:58)

Otel Gören Defterler-2
Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada
Nuri Pakdil
Edebiyat Dergisi Yayınları
99 sayfa


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 30.12.2011 11:16 - Güncelleme Tarihi: 07.12.2015 16:45
3810

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1193 yazı bulunmaktadır.