Yazma Üzerine Sohbetler Üzerine Düşünceler
S. Çelebi kaleme aldı...
Kadınlara, kadınların dertlerine, meselelerine, görüşlerine, isyanlarına dair yazılan eserlerden müteşekkil feminist edebiyat eserleri kütüphanelerde kendisine bir bölüm ayrılmasını gerektirecek sayıya ulaştı. Muhakkak içlerinde oldukça kaliteli, edebi olarak doyurucu, fikri olarak zihni besleyecek nitelikte kitapları da barındırıyor; ancak bazı ideolojiler, kişiler gruplar kimi alanları gasp eder. O alanda gezinmek isteseniz de gaspın müsebbipleri sebebiyle, geziden alacağınız verimin, duyacağınız rahatsızlığa değip değmeyeceğinden emin olmadığınız için uzak durursunuz.
Kadın meseleleri söylemi feminizmi, feminizm ise kendi içerisinde pek çok farklı gruba bölünmüş olmasına rağmen, bahsi geçtiğinde radikal feministler olarak tanımlayabileceğimiz grubu çağrıştırıyor. Belki daha doğru bir ifadeyle, feminizmi meydanlarda ve medyada radikal feministlerin sunumuyla görüyoruz en sık. Fikir üretenden çok tartışma çıkaran, icraat yapandan çok gösteri yapan, sakin konuşandan çok bağıran dikkat çektiği için toplum ve medyada, onca feminist içerisinde radikal olanların gündem olması da şaşılacak bir mevzu değil esasında.
Velhasıl son dönem okunması gereken yazarlar listelerinde ismi başı çeken feminist bilimkurgu yazarı Ursula K. Le Guin, sıfatlarından ilkine dair (ön)yargılarımdan, ikincisine dair ilgimin azlığından ötürü bir türlü şahsi okuma listeme eklemediğim bir yazardı. Kıymetli Ülker Gündoğdu'nun birlikte okumayı ve üzerine yazmayı teklif ettiği kitap da Yazma Üzerine Sohbetler olunca, kurgu içerisinde yazarı keşfetmeye çalışmadan direkt sohbetle tanışmış olduk Ursula Hanım ile…
Yazma Üzerine Sohbetler'den Yazmak Üzerine Olmayan Çıkarımlar
Ursula iyi bir söyleşinin 'Konuştukları mesele hakkında düşünmüş ve şimdi de bu meseleyi karşı tarafın söyledikleri ışığında düşünen kişiler arasında bir sohbet' olduğunu söylüyor. David Naimon ile Ursula arasında geçen bu sohbet yazarın kıstasına göre oldukça iyi bir söyleşi. Her bir soru, verilen cevap akabinde gelişen sohbet, Naimon'un bu söyleşiyi iş olsun diye yapmadığı, bir süre tüm işlerin ara verip yazarın geçmiş röportajlarını tarayarak, programlarını izleyip kitaplarına göz gezdirerek hazırlanmadığını gösteriyor. Naimon'un zaten yazarı seven, takip eden, meselesine, işlerine vâkıf olan bir okuru olduğu belli.
Yazarın hiçbirini okumadığım kitaplarına ve yine okumadığım pek çok yazarın, şairin eserlerine atıfta bulunarak ilerleyen, fazlaca teknik bilgi içeren bir kitap olmasına rağmen, Yazma Üzerine Sohbetler böyle 'iyi' bir sohbete tanıklık etme fırsatı vermesi açısından kıymetli bir kitaptı. 90 yıl yaşamış, bizim tabirimizle görmüş geçirmiş bir hanımefendi, dinlemeyi ve soru sormayı bilen bir beyefendi ile konuşuyordu. Kulak verdim, ben de düşündüm, kendimle de konuştum.
Ritim
'Hafızanın ve deneyimin altında, hayal gücünün ve icatların altında, kelimelerin altında hafızanın, hayal gücünün ve kelimelerin uyduğu ritimler vardır; yazarın işi bu ritmi hissedecek kadar derinlere inmek ve onun hafızayı ve hayal gücünü kelimeleri bulmak üzere harekete geçirmesini sağlamaktır.'
Naimon'un Ursula'nın bir metninden yaptığı bu alıntı, Kuran-ı Kerim'in, inanan inanmayan, Arapça bilen bilmeyen pek çok insana derinden tesir etmesine sebep olan onca sebepten birine de güzel bir izah oldu benim için. 'İyi yazarlar' insan olmanın getirdiği sınırlar içerisinde bu ritmi yakalamaya gayret ederken, tüm derinlerin ve ritimlerin sahibinin kelimelerinin bunca tesirli olması doğaldı. Mekke müşriklerini inatla iman etmemelerine rağmen, Kuran'ın kelamını dinlemek için duvarların arkasına saklandırtan, karanlıklarda gizlenme sebeplerinden biri bu tam manasıyla mükemmel olan ritim olabilirdi.
Dil ve Toplum
Ursula'nın anarşist bir toplumu anlattığı Mülksüzler romanında kullanmayı tercih ettiği dilde, kullanmadığı iyelik zamirleri üzerine izahı da net ve yerinde bir tespitti. 'Anarşist toplumun kurucuları yeni bir dil oluşturmuştu çünkü eski bir dille yeni bir toplum kurulamayacağını fark etmişlerdi'
Buradan bakınca Cumhuriyet Dönemi'nde yapılan dil devrimi 'kendi içerisinde' tutarlı bir girişim oluyor. Yine aynı şekilde toplumun, hâlihazırdaki ahvalinden ve hatta çuvaldızı kendine batırma yürekliliğini seçenler için, kendi bulunmak istediği ve bulunduğu hal arasında negatif fark olduğunu düşünenler için bir harita: Değişime kelimelerimizle başlamakta fayda var. Gandhi'ye atfedilen meşhur sözde ifade edildiği gibi; 'Kelimelerinize dikkat edin düşünceleriniz olur…' O halde kelimelerimize iyi bakmak, dönüşüme oradan başlamak gerekiyor.
Sonuç Yerine: Yaşayan Bir Yazar
Ursula K. Le Guin 2018 yılında hayata gözlerini yumdu ve öldüğünde 90 yaşındaydı. Fildişi kulesinde, bir sahil kasabasında insanlardan uzak bir odada, tüm mesaisini sadece yazmaya ayırarak geçiren bir yazar olmamış. Yaşarken, yaşadığı dünyanın gerçeklerine, sorun olarak gördüğü meselelere dair hem yazdıklarıyla hem de söylem ve protestolarıyla bir duruş sergilemeyi tercih etmiş.
Yazar çocukluk döneminde yaşadığı evin mimarı üzerine konuştuğu bölümde, onun için 'İçinde yaşanacak bir makine tasarlamıyordu… Maybeck bir mimar olarak hedefleri addettiği şeyler hakkında kendini çok açık bir şekilde ifade etmişti.' diyor. Maybeck'in 'yaşanacak' bir ev tasarlaması, Ursula'nın bu evde yaşaması ve nihayetinde hayata katılan, 'yaşayan bir yazar olması arasında belki de çok ince, derin ve güçlü bir bağ vardır, kim bilir?
Onda en çok ruhuma dokunan ise, genç ve ateşli sabit fikir 'düşünürlerin' aksine, hayatın kesin yargılara ulaşmak için çok kısa, insanınsa kısıtlı olduğunu anladığına dair sükunetli üslubu idi. 'Hangi soruların cevaplanamaz olduğunu öğrenmek ve onları cevaplamamak: Gerilim ve karanlık dönemlerinde en gerekli yetenek bu.' Oldukça basit bir o kadar da zor…
Ursula K. Le Guin ile Yazma Üzerine Sohbetler
Söyleşi: David Naimon
Metis Yayınları
118 Sayfa
Haziran 2020 / İstanbul
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 03.11.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 14.07.2023 21:19