Yevgeni Zamyatin’in Biz’i ve Onlar
Kendimize yenildiğimiz her seferinde başa dönüyoruz; çünkü her birimizin logaritması bir başkasında kaybolmuş, her birimizin hayat düğümü bir başkasının ölümüne bağlanmış, her birimizin esareti bir başkasının özgürlüğüne mal olmuş.
Velinimet biz değiliz ya da Velinimet'i yaratan biziz, fark etmez. Bu yüzden D-503, I-330'a kapılıyor, I-330 onlardan biri olarak Yeşil Duvar'ın öbür tarafına geçiyor.
Varsın, Müzik Fabrikası bütün borazanlarıyla Tek Devlet Marşı'nı üzerine basa basa çalsın, kulakları sağır edercesine. Öte yanda bütün bir kainat müzikal bir ahenkle "onlar"ın kendine özgü olan şarkılarını terennüm etmeye devam edecektir. İster entropi, ister enerji olsun, yasaların önemi yoktur. Kainat senfonisini kuracaktır ve onların Sonsuz Devrim'ini okumaya devam edecektir.
Biz algoritmasında her şey benzerlik ve aynılaştırma üzerine kuruludur. Her şey numaralarla ifade edilmektedir. D-503, O-90, I-330, R-13 gibi. Algoritma benzeştirme ve aynılaştırmayı bu numaralarla sağlamaktadır. Bu numaralar insanın yerini almıştır. Bu numaralarla herkes Biz'in içinde sadece işlevsel bir değeri olan küçük bir parça olmaktadır. Çünkü algoritmada Tek Devlet, Tek Velinimet vs. vardır. Algoritma her kesi ve her şeyi tekleştirme, tekeline alma merkezidir. Pekiyi algoritmanın beyni, yani başmühendisi hastalanınca (ruh sahibi olduğunu hatırlayınca) ne olur?
Algoritmanın iki büyük düşmanı vardır. Manevi bir dünyanın teminatı olan ruh ve bireysel özgürlüğün kanıtı olan akıl. Bunu şöyle görüyoruz. Algoritmanın başmühendisi olan D-503 Sağlık Bürosuna gider. Sağlık çalışanı ona şöyle der: "Durumun kötü! Galiba içinizde bir ruh gelişiyor". Ruh, yani kendinize ait manevi bir dünyaya sahip oluyorsunuz, biz'den ayrılıp kendiniz oluyorsunuz. Aslında ruh yok edilmemiştir Tek Devlet tarafından, sadece ustalıkla üzeri kapatılmıştır, ötelere itilmiştir. Ama ruh bu: Gözle görülmez. Bir şekilde ötelerden bir çıkış yolu bulur. Ruh, yani hakikatin insana bakan yüzü.
Bir korku imparatorluğu olan Tek Devlet, çareyi akıl ve ruhu ortadan kaldırmakta bulmuş, akıl ve ruh sahibi olanları da tedavi etme yoluna gitmiştir. Sorun şu ki, gözle görülmeyen, deney ve gözlem ile ispatlamayan bu iki varlığı nasıl yok sayacaksın ya da kontrol edeceksin?
İnsanı özgür kılan, ruhu ve aklıdır. Ruhunu ve aklını yitiren biri de özgürlüğünü de yitirmiştir. Tersinden söylersek özgür olmayan ruhların ruh ve aklından bahsedemeyiz. Burada şuna açıklık getirmekte yarar var. Ruh ve akıl yok edilmez; ama birileri bizim adımıza ruh ve aklımızı kullanabilir. Tek Devlet'in de biz'imle yapmak istediği tam da budur. Onlar ruhumuzu ve aklımızı bizim adımıza kullanarak bizim hayatımızı kullanmak istiyorlar. Biz, ruhumuzu ve aklımızı Velinimet'e teslim ettiğimiz için ortaya çıktı. Neden birileri ruhunu ve aklını Velinimet'e teslim eder ki? Soru'n da tam budur? Cevabı da bir o kadar da basittir. Ben olmayı başaramayanlar, benlik sahibi olamayanlar, kendilerine ait bir dünya görüşü, bir fikri, bir hayali, bir yolu olmayanlar, Velinimet'in tuzağına düşer, ruhunu ve aklını biz'e teslim ederek, herkesleşir, hiçleşir, numara olur. Bütün mücadele bir numaraya dönüşmemekte. Aklımızı ve ruhumuzu kendimiz kullanırsak bir numaraya olmayız, özgür bir insan oluruz. Bunu Wirginia Woolf'un Kendine Ait Bir Odas'sı ile ifade edebiliriz. Bir insanın ne pahasına olursa olsun Kendisine Ait Bir Oda'sı olmalı, o odada ruhunun sağlığını ve aklının özgürlüğünü korumalı, o odada kendine bakmalı, benliğini geliştirmeli, dünyaya farklı pencerelerden bakmasını bilmeli.
Biz'de genel olarak iki varlık çeşidi ortaya çıkıyor. Numaralarla ifade edilen Biz'ler ve insanların olduğu onlar. Tek Devlet numaralar üzerinden varlığını devam ettirmektedir. Her kesin bir numarası vardır, her kes bu numaralarla kontrol edilmektedir, yani hiçleştirilmektedir. Onlar insandır, özgürdür, tehlikelidir, kendilerine ait bir hayatı (odası) vardır.
Velinimet karakterine ayrıca değinmekte yarar var. Velinimet mutlak baskıyı ifade etmektedir. Her kes açıktan Velinimet'e olan bağlılığını ifade etmelidir, bu da açıktan onu desteklemekle olur. Bunlar Velinimet'in içinde hiçleştirilmiştir. Velinimet kesinlikle özgür olmamaktır. Günümüzün dijital dünyasında hepimizin bir numarası var. Numarasız bir yere giremezsin. Numarasız olursan dışarıdasın, ölüme terk edilirsin. İçeriye girip numaranı alacaksın ve her açıdan görünür olacaksın, kontrol edilir hale geleceksin. Birileri numaralar aracılığıyla anında bütün bilgilerimize ulaşabilir, bizi kontrol edebilir, yönlendirebilir, sırf Velinimet istedi diye alıp götürebilir. Çünkü biz artık Tek Devlet için kayıtlı bir numaradan başka bir şey değiliz.
Yeşil Duvar'ın içinde hapsolmuş olsa da hala içten içe kıpırdayan insan gerçeği var. İnsan yani özgürlüğün ifadesi… Bu integralin başmühendisi D-503'ün içinde var olan özgürlüğün ezeli ve ebedi kanat çırpınışlarının ince ve derin sesidir. Bu da bize gösteriyor ki etrafı Yeşil Duvar ile örülmüş Velinimet'in Tek Devlet'i hiçbir zaman Biz'im olmadı, D-503 kendini hiç Biz'e ait hissetmedi integralin baş mühendisi olmasına rağmen. D-503 kendini sadece Biz'in bir parçası olduğunu sanıyordu. I-330, D-503'e aslını, özünü, insan olduğunu aşk ile hatırlattı. Yeşil Duvar'ın dışına akıl ve ruhun ürünü olan aşk ile çıkılabilirdi. Aşk, akıl ve ruh arasında onların köprüsüdür.
Biz kimiz ya da neyiz? Biz hiçbir zaman bir araya gelmeyi başarmamış kalabalık bir ordu, korkuyla sindirilmiş, bütün bir varlığı tehdit edilmiş, izole edilmiş. Çünkü biz'de özgürlük yok. Sadece Tek Devlet'in ve Velinimet'in buyruk ve emirleri, yasa ve yasakları, sınır ve kuralları var. Özgürlüğün olmadığı bir yerde biz'den bahsedemeyiz. Ama onlar çalışıyorlar, uğraşıyorlar, örgütleniyorlar, hiç korkmuyorlar. Onlar, yani insan. İnsanın da özgür olmak gibi kutsal bir gayesi var. Onlar özgür ruhlu ve aklının kullanan insanlar oldukları için Tek Devlet'e karşı korkmadan mücadele ediyorlar, Yeşil Duvar'ın dışına çıkmayı başarıyorlar. Biz köleyiz, onlar ise özgür birey. Biz kurbanız, onlar ise kendi. Biz izole edilmiş, onlar ise örgütlü bir bütünlük. Biz korkuyla sindirilmişiz, onlar korkmadan mücadele edenler. Biz yaşamın tutsağıyız, onlar ölüm korkusunu yenmiş.
Biz
Yevgeni Zamyatin
Çev. Füsun Tülek
İthaki Yayınları
224 sayfa
İstanbul 2018
Yazar: Faik ÖCAL - Yayın Tarihi: 11.01.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 13.11.2022 22:22