Yitiksöz Dergisi 9. Sayıdan Seçmeler

şimdi balkon
hem avlusu hem kuyusu evlerin niçin
söyleyin ey yeşil sarıklı ulu hocalar
söyleyin niçin
kuyuya düşen çocuk
niçin ölmesin
Mehmet SOLAK
ah eski dostum
çok vakit çaldın hayatımdan
pekala gelip otursan bilirim yumuşak rüzgârından
şiir! kapkaççı düzenbaz
umrumda olmaz
kalkarken çantamı gene boşaltsan
Bünyamin K.
Sana söylüyorum sırdaşım; bu ölü toprağını alma içeri, sürdür yürümeni bütün iyi dileklerle Gündoğumuna doğru; çokbilmiş adamları geç, yolunu kaybetmiş seyyahları görürsen dur bekle, soluklan biraz
Adem Turan
anımsa, yoktu dünyanın şarkısı
onu yüzümüze yapışan bahardan biz uydurduk
kahırdan ağlayınca Türkiye'nin harfleri yara açtık
terini- üstünü- başını sevdiğimiz aşk uğruna
yaşadık, ne ağırdı kabuğu oradan oraya taşımak
oku attık, bizi yaralamasını bekliyoruz
Cengizhan Konuş
göğsü hallaç içeriği atlılar dirilme detayı
yağmur başakları
ser verip geçtiler ol vadiden uykusuzluk azığıyla
sözün izine bağlandılar çivi çivi ve tutkun
tenleri tutundu ruha harfi harfine
Yasin Mortaş
Harflerin, kelimelerin dilinde nergisler çıkar
Kuzuların kısrakların ceylanların renginden!
Ansızın hoşça kal diyebilmek adına;
Kaç bayrak gördü ülken, saçların dâhil değil;
Her dilden anlayan gözlerin için
Biçilmiş bir ova kadar biçimli…
Abdulhamit Tokgöz
Kederim sırtımda sonra bulurum şiirimin gurbetini
armağan eder yüzünü bana döndüren şehir
yüreğimin masalı hayatın ortasında tuzlu gözleriyle
elimde tutar usulca denizler
MEHMET AKİF ŞAHİN
Şehirdeki hesaplar altüst oldu; birbirine girdi kapılar, pencereler, merdivenler ve meridyenler
Kadın bir süre mutfakta dolaştı, salondaki perdeleri açtı ve sokağı seyretti; sanki çok
uzakta kalmıştı kuru otlar, asmalar, ağaçlar, tarlalar ardı arkası kesilmeyen uğultular…
Davut Güner
kurumuş yaprağın ezberinde yalnız ölümün ön sözü,
Şimdi yağmur en çok o ölüyü sevindirir.
Bedrettin Kara
şimdi anladım bundanmış eskilerin
yazgısını dama sermesi
bir yılan öpücüğü
yeni dünyanın akıl almaz şehveti
bundanmış çöle çekilip aslanların
yıldızları seyretmesi
Metin Kaplan
Soluksuzdum belki
Uyumsuz kaldırım taşıydım
Ayaklara dolanan
Hem kovuldum hem unutuldum
Murathan CILA
Bir gülünüz olsun ister miydiniz
Yürek biçiminde kıpkırmızı rengiyle
Kime ne desem de olmuyor yani
Bir ben miyim acı çeken dünyada.
Nurettin DURMAN
Şimdi bütün dünyanın dilinde
Facebook, Twitter, Instegram
Şahit tutmasaydın bütün dünyayı
Kimse bilmeseydi kuşların küskünlüğünü
İbrahim GÖKBURUN
Sonbaharın cebinde sarı bir yaprak, düşsem?!
Semazen varıp geri döndüğünde eteğinden,
Düşsem?! Bütün şiirler diyorum şairlerinden silkelenip ya
Her şair şiirinden kaçtığı gün,
Ölmediysem?!
S. Zeynep BOZKUŞ
YİTİKSÖZ DERGİSİ 9. SAYI, SEZAİ KARAKOÇ DOSYASINDAN SEÇMELER
Gelenekselliğe çok uzak duruyormuş izlenimi veren "Ping Pong Masası" şiirinde geleneğe ve dolayısıyla evrenselliğe bakışından ödün vermeyen Sezai Karakoç, son tahlilde Doğu ve Batı'yı, geçmişle şimdi'yi ve gelenekle modernliği sanat ve düşünce yoluyla mecz ederek bir gelecek tasavvuru oluşturma arzusundadır. Çünkü sanatçı, bütünün, bütünlüğün kaygısını taşır. Parçalanmışlığın uzağında zamanı ve mekânı da muhayyilesinde ve dolayısıyla sanat eserinde Aşk ile yoğurur. Hayrettin Orhanoğlu
Karakoç'un ortaya koyduğu Diriliş düşüncesi, bu bağlamda bir tür sosyal teori olmaya aday bir düşünce biçimi olarak kendini göstermektedir. İlkin bir ütopya ardından bir muhayyile ve bunun akabinde giderek geliştirip bir yaşam biçimi olarak ortaya koyduğu Diriliş düşüncesi, açıklayıcı, yorumlayıcı, disiplinler arası bir yaklaşımla bilimsellik ve özgünlük perspektifiyle irdelendiğinde bir sosyal teori olarak değerlendirilebilecek niteliktedir. Bilal Can
Poetikasını, çeşitli yazılarında diriliş insanı, diriliş nesli, diriliş estetiği, diriliş edebiyatı kavramlarıyla ören Sezai Karakoç'un şairliği ve düşünce adamlığı iç içe geçmiştir. Çünkü ona göre şair, ait olduğu milletinin üstün ve misyon sahibi bir temsilcisi olmalıdır. "Şairi olmayan millet, yok demektir. Şairlerini görmeyen millet, kendini görmüyor, şairlerini yaşamayan millet, yaşamıyor demektir." Sercan Ceylan
Diriliş düşüncesinin tarih felsefesi Batı'nın bir medeniyet olarak müktesebatını da reddetmeden insanlık tarihinin genel çizgisini İslam medeniyetine göre yorumlayarak Hazreti Âdem'den başlatıp Hazreti Muhammed'e kadar getirir. Ondan sonraki süreci de yine kendi "kesit" düşüncesindeki kesitlerin zorunlu bir sonucu olarak Diriliş'in yaşanması gerekliliğine ve Diriliş akımının da bu vazifeyi üstlendiğine inanır. Mehmet Özger
Bu durumun poetik yansımasında akla gelen bir Karakoç pratiği de bazı şiirlerini uzun yıllar tabiri caizse "redd-i neseb" etmesidir. Bu anlamda Sezai Bey'in şiirleri ben öyküsel ya da ben öznesel bir şiir değildir. Karakoç'un kendi benini anlattığı şiirler uzun yıllar kitaplarına girmemiştir. Monna Rosa'nın yazılışından yaklaşık yarım asır sonra, 1998 yılında kitaplaşması da aslında bu çabanın uygulamadaki yansımasıdır. Benzer şekilde şairin kendisine yönelik tasniflere, Türk edebiyatı tarihinde bir edebî muhite, harekete dâhil edilmesine karşı çıkışının altında da bu ilkesel tavır yatar. Selim Somuncu
Aslında, bizim hikâyemizi anlattı Sezai Karakoç. Nuri Pakdil de, Necip Fazıl da öyle. Bundan sonra, "bizim hikâyemizi yazanlar" başlığı altında yapılacak bir çalışma hem yararlı hem de anlamlı olabilir. Medeniyet tezini Tanrı'ya yönelmiş bir dua olarak da niteleyen Sezai Karakoç'un dualarının kabulü temennisiyle, her üç yol açının aziz anıları önünde saygıyla eğilmek gerekir. İrfan ÇEVİK
Kendi kuşağını kendisiyle büyütmekle yetinmeyen kendisinden hemen sonraki kuşakları yetiştiren, bizim kuşağımızı ve bizden sonraki kuşakları da yetiştirmeye devam eden çok görünmeyi sevmeyen bir muallimdir. Her şeyin kirlenmeye maruz kaldığı bir çağda kirlenmeden kalabilen nadir saklı bir akademidir o. Saf ve arı bir biçimde kalabilmek için menfaat ve çıkar pazarına döndürdüğümüz hayat alanımızı (siyasi, kültürel, idari ve maarifi vs.) uzaktan seyreden ve hüzünlenen çağının tanığı ve dervişidir. Ahmet DAĞ
Sezai Karakoç'a ilişkin yapılan en geniş çalışmalardan biri de Mustafa Kirenci'nin hazırladığı Sabah Yıldızı isimli eser. Ocak 2021'de Büyüyen Ay Yayınları tarafından neşredilen bu esere bir Sezai Karakoç arşivi de diyebiliriz. Eserin basıldığı tarihe kadar Karakoç'a ve Diriliş'e dair yazılan bütün yazıların, tez ve kitapların yer aldığı bir arşiv. Enver ÇAPAR
İslamî hassasiyeti olup da tanrı kelimesini rahat bir şekilde kullanan yazarlar da olmuştur. Bu bağlamda merhum Sezai Karakoç'u örnek olarak verebiliriz. Ancak bunun bedelini, reddedilerek, kendisine ve eserlerine ambargo konularak ödemiştir. Öncelikle ve altını çizerek şu hususu belirtmemiz gerekir: Karakoç, Allah ismini bırakarak, reddederek sadece Tanrıyı kullanmış değildir. İlk şiirlerinden son şiirlerine, ilk yazılarından son yazılarına kadar bunu çok açık bir biçimde görmek mümkündür. Mustafa ÖZEL
derginin tamamına: Yitik Söz - 9. Sayı | Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi (kahramanmaras.bel.tr) adresinden ulaşabilirsiniz.
Yazar: Salih BORA - Yayın Tarihi: 01.03.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 26.02.2022 23:49