Yolcu Dergisi 93. Sayısı: Doğuda Bir Baba Vardı, Batı Gelmeden Önce
Kervandakiler:
ömer idris akdin, e. İbrahim, faik öcal, mehmet aycı, mustafa everdi, fadıl karlıdağ, lütfi bergen, aykağan yüce, bilal can, cevat akkanat, hülya Köksal, banu özbek, mustafa karaosmanoğlu, ömer vural, ilyas sucu, mustafa uçurum, müslim kılıç, fatih öz, murat sayımlar, eyüp akyüz, fatih nitin, sueda kurt, ismail delihasan, gökhan akçiçek, hikmet kızıl, aydın hız, erhan çamurcu, selçuk küpçük, yılmaz türker demirbaş, naman bakaç, abdullah çevik, bülent sönmez, bünyamin doğruer, şevket hüner, arif arcan.
*Ömer İdris Akdin 'Seyir Defteri'ne not düştü:
"Muhafazakar kesimin en büyük handikapı Kemalist elitler karşısında yaşadıkları aşağılık kompleksi. Bunu her alanda 'onlar yaptı biz de aynısının alasını yaparız' anlayışı ile gösteriyorlar."
*Mecmuanın Orta Yeri'nde; Ö. İdris Akdin İHH Başkan Yardımcısı HÜSEYİN ORUÇ'u Bangsamoro'nun dünü, bugünü ve yarını hakkında konuşturdu:
"Bangsamoro, azınlık olarak yaşayanlar için çok önemli bir tecrübe."
*Lütfi Bergen, Mahallenin Yıkılması Ve Baba Rolünün Silinmesi Üzerine yazdı:
"Cumhuriyet'in modernleşme programının kentsel dönüşüm politikaları önce "tarihsel mekân" algısının silinmesine neden olmuş, ardından zihinsel olarak dönüştürdüğü muhafazakâr kadrolar eliyle asırlar boyunca Müslümanların en büyük iftiharı olan "kırk kapı komşu" geleneğinin çözülmesini gerçekleştirmiş görünmektedir. Mahalle oluşumu için "komşuluk" kaçınılmaz bir zemindir. Müslüman kadınlar, 1980'lerden itibaren gelen okullaşmayla birlikte Müslüman zihinlerde "özne olma", "bireyleşme" dönüşümü gerçekleşmiştir."
*Banu Özbek, Güney Koreli usta yönetmen Lee Chang-Donk'un "Şüphe" filmini değerlendirdi:
"Sözün, yazılı olanın hâle, sinema sanatının zamanla ilişiğinden istifadeyle, metnin özünü zedelemeden ama katmanlaştırarak nasıl görsel bir şölene dönüşebileceğini göstermesi, göstermenin ötesinde adeta yaşatması bakımından bir başyapıt:Burning."
*Gökhan Akçiçek, klarnet ustası Şükrü Tunar'ın öyküsünü kurguladı:
"Şükrü Turan, üç kez evlenmiş, müzmin bir âşıktır. Klarnete kendine has bir üslup kazandırmış, döneminin müzik ortamlarını ve musiki çevrelerini etkilemiş; tavrının orijinalliği karşısında ismini unutulmaz sanatçılar arasına yazdırmıştır."
*Aydın Hız 'Benim Şarkılarım' başlığı ile Selçuk Küpçük'ün ödül alan Aşk ve Teselli kitabını ele aldı:
"Küpçük'ün kitabı müzik sosyolojisine ait çok değerli bir okuma sunuyor aslında. Müziği sadece estetik nitelikleri açısından değil, onu üreten sanatçının içinde yaşadığı toplumun değerleri, dönemin tarihsel özellikleri, üretim süreci ve dinleyicide oluşturduğu algı bağlamında çok geniş bir perspektifle yorumluyor."
*Selçuk Küpçük 'Derviş Bey'in Militan Dervişleri' romanı üzerinden 12 Eylül kazısı yaptı:
"Biyografik niteliğiyle"anı-roman"biçiminde ele alabileceğimiz metin, 1980 öncesi Anadolu'nun bir ilçesinde ülkücü harekete katılan, sonra Hacettepe Üniversitesini kazanıp okumak için Ankara'ya gelen ve Ülkü Ocakları Genel Merkezinde görev alan kahramanımızın 12 Eylül darbesi gerçekleşene kadar yaşadıklarını kapsıyor."
*Naman Bakaç, Felaket çağının yazarlarından Yavuz Ekinci'nin dokuzuncu kitabı "Peygamberin Endişesi"ne değindi:
"Yazın baharı, güzün yazı, kışın güzü, baharın kışı tamamladığı gibi ben de İbrahim'in, Musa'nın, İsa'nın, Muhammed'in sözlerini tamamlamaya geldim. Yeryüzü alevler içinde. Nefret, kin ve öfke kalpleri kuşatmış. Ey İnsanlar! Bu dünya bir imtihan yeridir ve dünya bir ağaç gölgesidir (Burada bir Hadis'e gönderme var). Tövbe edin! Dedem İbrahim'e, müjdecim İsa'ya, Tur-i Sina'ya çıkan Musa'ya, üç gün üç gece balığın karnında bekleyen Yunus'a, Miraç'a çıkan Muhammed'e and olsun ki, ben iyiliğin krallığını yeryüzüne indirmek için gönderildim. Tövbe edin! Ey İnsanlar!"
Bülent Sönmez, 'Derin Devletin Üç Hali'ne dokundu:
"Derin devlet dediğimiz yapı çıkar temelli oluştuğundan etkisi ülkeye yansısa da ilişkileri daima evrensel olmuştur."
Yazar: Dergihaber - Yayın Tarihi: 08.02.2019 15:31 - Güncelleme Tarihi: 28.11.2021 21:24