Yunus'tan Gönül Alma Dersleri, Çocuk, Yeni Çıkanlar

Ordulu yazar Aydın Hız "Benim Gönlüm Bir Kuştur", "Hayal Denizi" ve "Aşk Kapını Ben Geldim" isimli romanlarında Ahmed Yesevi, İbn-i Arabi ve Hallac-ı Mansur'un izinde yürüdükten sonra "Mahzendeki Sır" isimli kitabıyla da Yunus Emre'nin izinde yürüyerek, bu defa genç okurlarla buluşuyor. Kitap Ketebe Genç Yayınları'ndan 2025 Şubat'ında çıkmış.

Poyraz haytalığıyla mimlenmiş bir öğrencidir. Okul gezisi için istenen izin belgesine babası adına sahte imza atmak, başarılı öğrencilere verilen kantin fişlerinin sahtelerini çoğaltmak, sahte geç kağıdı düzenlemek, öğretmenin çantasını saklamak, deneme yarışmasına yapay zekâya yazdırılmış metinle katılmak gibi cüretkâr eylemlere imza atmış, üstelik kendisi kadar cesur ve cin fikirli olmayan Selim'i de yanında sürüklemiş, bu işlere ortak etmiştir. Ama son kabahatleri biraz pahalıya patlamış, onları hem arkadaşlarının hem de öğretmenlerinden oldukça uzak düşürmüştür. Çünkü bu defa engelli arkadaşları Göktuğ'un tekerlekli sandalyesini kaçırıp cami önünde engelli numarası yaparak dilenciliğe yeltenmişlerdir ve bu herkesin tahammül sınırlarını zorlamıştır. Tam o anda okulun yeni Türkçe öğretmeni Nazif Hoca'nın sunduğu iki seçenekle karşı karşıya kalırlar: "Bu konuyu disiplin kuruluyla mı yoksa benimle mi halletmek istersiniz?" İki kafadar elbette çaresiz Nazif Hoca'yı seçerler ve hem arkadaşlarının gönlünü almak hem de verilecek altı görevi yerine getirmek zorunda kalırlar. Bu altı görev Yunus Emre'nin altı büyük şiirini günümüz Türkçesiyle yeniden yazmaktır. Bu da tabii şiirleri anlamayı gerektirecektir ancak hazır bir çeviri ya da yorumdan faydalanmak yasaktır. İki yaramaz ne yapalım nasıl yapalım diye düşünürken ve tabii bir taraftan da yeni yaramazlıklar peşinde koşarken okulun bodrum katında bir odada bir sandık ve onun içinde de iki titanyum kask bulurlar. Bir zamanlar yapılan bilimsel bir çalışmadan, istihbarat eliyle gizlice yurda getirilen bu kasklar, takanların zihnindeki soruyu okuyup onları sorunun cevabını bulacakları bir zamana götüren özel kasklardır. Gençlere de bu kaskları takıp Yunus'un hayatına, o altı şiirin ilk kez söylendiği anlara tanık olmak düşer.

Tahmin edersiniz ki Yunus'un dervişliğe attığı ilk adımlardan emaneti teslim edene kadarki hayatına, o kutlu hayatın en önemli kesitlerine şahit olan gençler yavaş yavaş pürüzlerinden, huylarından, yaramazlıklarından arınırlar, Yunus'un peşine takıldıkça onun topladığı odunlar gibi dümdüz olmaya doğru yürürler. Gönül almayı ve gönül kırmamayı öğrenirler. İyiliğe kapılar, yollar açmanın tadını alırlar. Yerilen çocuk olmaktan sevilen çocuk olmaya yükselirler. Bu sırada zihinleri berraklaşır, birçok soruya, aşırarak değil yaşayarak cevap bulurlar. Bir yandan da cevaplara dair arayışın hiç bitmeyeceğini, bazı soruların ömür boyu taşınacağını hissederler.

"Bazı sorular soru olarak kalmalı zihnimizde, cevabını ancak biz bulabiliriz, başkası söyleyemez." (S. 192)

Eskisiyle yenisiyle bizim olan Türkçe'ye ve "Bizim Yunus"un sevgi diline odaklanan bir metin okuduk. Hacı Bektaş-ı Veli, Tapduk Emre ve Mevlâna Celaleddin-i Rumi dergâhlarından küçük feyzler aldık, Nazif Öğretmen ile Nizam amcada Hz. Hızır'la Hz. İlyas'ın günümüze yansımalarını gördük.

Yazarın doğal dili ve hikâyenin doğrusal akışı genç okurun işini bir hayli kolaylaştırıyor. Tasvir ve betimlemelerden ziyade olay odaklı olan metin, başlangıçta doğrudan hikâyeye girdiği, yeri geldikçe karakter-mekân özelliklerine değindiği için okuru oyalamıyor, akışı sekteye uğratmıyor. İç sayfalarda nadir, küçük, siyah-beyaz imgesel çizimlere yer verilmiş. Dizgi-düzelti noktasında göze takılan çok küçük üç hatayı ikinci baskıya katkımız olsun için laf arasına sıkıştıralım (S. 56 eline kaldığı, S. 77 affedebileceği dair, S. 151 derslerimatematikti).

Yunus'un izinden yürüyenlerin ve dilinden söyleyenlerin yolu açık olsun.

Mahzendeki Sır – Yunus Emre'nin İzinde
Aydın Hız
Çizer: Emre Karacan
Ketebe Genç

2025 Şubat