Zamanı Kelimelerle Şahit Tutmak

Kitaplar, insanlığın kişisel tarihin birer şahitleridir. Kelimelerle örülmüş hatıralar, anılar, duygu durumları ve cümle aralarına sıkıştırılmış günler. Her yazan, kelimelerle aslında bir nevi soluk alıp verir. Bu soluk alıp verme harf süretinde sayfalara yansır. Çoğu zaman, kelimelerle sayfalara aktarılan düşünceler, yansıttıklarından çok fazla anlam taşır.
Yazan kişi, sayfalara yasladığı düşüncelerine duygularını da, çevre faktörlerini de, gürültü veyahut sessizlikleri de işler. Kimi zaman yazan kişi, hüzünlüdür fakat sevindirici bir cümle kondurabilir sayfaya, kimi zaman sevinçlidir fakat acı dolu bir ifadeyi bırakır sayfanın tam ortasına, kimi zaman ise dingindir fakat fırtınalı bir durumu izah eder sessiz harflerle… Yazmak bu yüzden de yazanın ruh haliyle ilintili olduğu gibi olmasını dilediği, bir niyaz gibi barındırdığı, ikame ettirici bir unsurdur.
Yazıyı hayatına şahit tutan eserlere yaşayan kitaplar demek yanıltıcı olmayacaktır. Çünkü bu kitaplarda belirgin bir biçimde hayat vardır. Yazarın bütün hayatı ayan beyan ortadadır bu eserlerde. Bu eserler, bir nevi kişisel bir tarihin terennümüdür. Ali Karaçalı’nın Gün Karşı Tepeden adlı eseri işte bu eserlerden biridir. Bu eser, Karaçalı’nın kişisel tarihinin bir yansıması. Yaşamış olduğu hayatın bir çetelesi, birer nişanesi.
Ali Karaçalı ismiyle ilk tanışıklığım, çeşitli dergilerde yaptığı görevler dolayısıyla oldu. Özellikle Hece Dergisi ile uzun soluklu yürüyüşü ve bu dergi vesilesiyle yazanlara, daha çok ise gençlere ufuklar açması ise, yazının mutfağında olup ilk eserlerini veren genellikle hikâyeci, öykücülerle bir akım oluşturduğu muhakkak. Gün Karşı Tepeden adlı eseri sürdürdüğü bu serüvenin de izleriyle dolu.
Eser, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm olan Doğu Yazıları başlığı altında öğretmenlik mesleği dolayısıyla 80’li yılların konjönktürel durumunu yansıtan denemelerle duygu ve düşüncelerini aktarmış, bu bölüm bir nevi Karaçalı’nın şiire yaslanan ifadelerinin de bir yansıması. Bir tür hatıra gibi, yaşananları unutmamak adına, cümlelere yaslanan düşünceleri. Bu cümleler ayrıca; yazanın tedirginlikleri, duyguları, hüzünleri, korkuları ve endişeleriyle işlenmiş. İkinci bölümde Türk Dili dergisini yönetirken yazdığı yazılardan tematik bağlamda bir seçkiden oluşmaktadır. Son bölüm ise daha çok özlem ve hüzünle bürünmüş denemelerden oluşmuş.
Ali Karaçalı, ismiyle dergi ve dergicilik her daim birlikte anılır olmuştur. Dergiler, edebiyat ve düşünce hayatının şekillenmesinde önemli okullardan biridir. Bu okuldan mezun olma durumu söz konusu olmasa da dergiler, yazanlar için her daim yazı tecrübesi elde edeceği yerler olmuştur. Ali Karaçalı da bu dergiler vasıtasıyla yüzlerce kalemin ilk eserleriyle tanışmış, onları yönlendirmiş ve dergi okulunda bir yönetici gibi derginin seyrine ve yazarların yazım serüvenine katkılar sunmuştur. Karaçalı’nın yayınlanmış bu eseri de bu bağlamda değerlendirilmeli, dergiler dünyasından bir ismin dergilere dair görüşleri olarak okunmalıdır.
Gün Karşı Tepeden
Ali Karaçalı
Hece Yayınları
2021 Ankara
112 s.
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 15.11.2021 14:29 - Güncelleme Tarihi: 15.11.2021 14:30