Doğa Özgürleştirir Sen Yeter Ki “Kanatlarını Aç”, Sinema, Şerife Saliha BOZOKLU

Doğa Özgürleştirir Sen Yeter Ki “Kanatlarını Aç” yazısını ve Şerife Saliha BOZOKLU yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden o

Doğa Özgürleştirir Sen Yeter Ki “Kanatlarını Aç”

12.08.2024 09:00 - Şerife Saliha BOZOKLU
Doğa Özgürleştirir Sen Yeter Ki “Kanatlarını Aç”

"Şimdi görüyorum insanları kusursuz yapan

şeyin sırrını,

Açık havada büyümek, yeryüzüyle yiyip

uyumaktır o."

(Whitman, 2020, s. 71)

"Doğa kusurları da içeren bir kusursuzluk sunar. Çamurla, tozla, ısırgan otlarıyla, gökyüzüyle, aşkın deneyim anlarıyla ve dizlerdeki sıyrıklarla, dağınık parçalar ve olanaklar sunar. Çocukluğun bütün parçaları birbirine lehimlenirse, çocukların evlerinin bahçesinde oynamaya, geceleyin yıldızlar ve ay yollarını aydınlatırken evlerine bisikletle dönmeye, ağaçların arasından yürüyerek bir nehre varmaya, sıcak Temmuz günlerinde uzun çimenlerin üzerinde sırtüstü yatmaya ya da sabah güneşinin aydınlattığı, harp telleri üzerinde titreşen yabanarılarına benzeyen pıtrak dikenlerini seyretmeye zamanları ya da yerleri kalmazsa ne olur?" (Louv, 2018, s. 118)

Aslında hemen hemen herkesin zihninin kıvrımlarında dolaşan ama sadece bir cevap vermek zorunda kalmamak için pek de dile getirilmek istenmeyen bu soruyu Richard Louv Doğadaki Son Çocuk adlı kitabında yöneltir okurlarına. Böyle alanlardan/anlardan mahrum kalan çocuklar zamanlarının çoğunluğunu okulda, dört duvar arasında, geçirirken eve geldiklerinde de ya kaldıkları yerden derslerine devam etmekte ya o kurstan bu kursa koşmak durumunda kalmakta ya da bilgisayar bağımlısı olup çıkmaktadır. Anne-babanın da iş yoğunluğu sebebiyle çocuklarına yeterli vakit ayıramadıklarında çocuk, bir noktadan sonra kaçınılmaz olarak, aileden, toplumdan, doğadan izole bir yaşam sürdürmek durumunda kalmaktadır. Tıpkı yaşanmış, gerçek bir olaya dayanan, yönetmen koltuğunda Nicolas Vanier'in oturduğu 2019 Fransız yapımı Kanatlarını Aç filminin 14 yaşındaki kahramanı Thomas gibi. Ancak Thomas'ın doğa ile temas etmek zorunda kalması hayatında, hayata bakış açısında çok büyük değişikliklere yol açacaktır. Elbette bu temasın tüm hayatını nasıl etkileyebileceğinden kendisi de bihaberdir. Nasılını öğrenebilmek için gelin muhteşem görüntülerin eşlik ettiği filmimize kısaca bir göz atalım.

Kanatlarını Aç

Annesi ve babası ayrı olan Thomas (Louis Vazquez) annesi ile birlikte yaşamaktadır. Elinden telefon düşmeyen, bilgisayarın başından kalkmayan –öyle ki annesi onu bilgisayarın başından kaldırabilmek için interneti kapatmak yoluna başvurmak durumunda kalır- bir çocukken annesinin katılması gereken önemli bir iş toplantısı sebebiyle babası ile kalmak zorunda kalır. Zorunda kalır diyoruz çünkü Thomas'ın babasının yaşadığı yerde telefon bile doğru dürüst çekmemektedir, sırf bu yüzden Thomas oraya gitmeye pek de gönüllü değildir; ancak ona bir tercih sunulmayınca gitmek zorunda kalır. Thomas'ın babası Christian (Jean Paul Rouve) kazlar üzerinde araştırmalar yapan ve kelimenin tam manasıyla kendini onlara adayan bir araştırmacıdır. Bu yüzden şehirden uzak, doğa ile iç içe bir yaşam sürdürmektedir. Thomas'ın yanına geldiğinde de, pek çok engele rağmen, nesli tükenmekte olan bir kaz türünün güvenli bir şekilde nasıl göç edebileceğine dair bir proje üzerinde çalışıyordur. İlk etapta oyunlarından ayrı kalan, internete giremeyen Thomas çok sıkılır, fakat biraz sıkıntıdan biraz da meraktan evdeki kaz yumurtalarına bakmaya inmesi ise hayatının dönüm noktası olacaktır desek yeridir; zira bu vesile ile yavaş yavaş ortama uyum sağlamaya başlar ve bu uyum beraberinde pek çok sürprizi de beraberinde getirecektir. Christian'ın projesinin amacı kazların göç vakti gelene kadar onları kendine iyice alıştırarak göç vakti geldiğinde onlar için belirlediği güvenli güzergâhtan gidebilmeleri için kendisini takip etmelerini sağlamaktır. Artık bir yardımcısı da vardır; kazlara gittikçe ilgi duymaya başlayan Thomas bu çalışmasında babasını yalnız bırakmayacaktır. Onları kendilerine alıştırmak için babası ile birlikte kazlara babalık yapmaya başlar ve böylece onları hayata hazırlarlar. Bu süreçte aklına ne telefon ne de bilgisayar gelen Thomas bir taraftan doğa ile bağını güçlendirirken diğer taraftan da babası ile bağını güçlendirmektedir. Öyle ki babası kazları Kuzey Kutbu'na götürmesi gerektiğini söylediğinde ona eşlik etmek istediğini söyler ve onu bu yolculukta yalnız bırakmaz. Nefes kesici doğa manzaraları eşliğinde Kuzey Kutup Dairesi'ne giderler gitmesine ama orada da engeller peşlerini bırakmayacaktır. Tüm zorluklara rağmen başarabilecekler midir?

Sonuç

Richard Louv yazımızın başında bahsi geçen Doğadaki Son Çocuk kitabında 'doğa yoksunluğu sendromu' diye bir kavram ortaya koyar. Bu yazarın tıbbi bir tanı olmadığını vurguladığı ancak doğaya yabancılaşmanın maliyetini ifade etmek ve bu sorunun üzerinde düşünebilmek amacı ile ortaya koyduğu bir tanımlamadır. Yazar her ne kadar tıbbi bir tanı olmadığını belirtse de yapılan araştırmalar bu tanının oldukça isabetli olduğunu ortaya koyar. Bu sendromun ilacının ise yine doğada olduğunu şu sözleri ile ifade eder:

"Doğa yoksunluğu sendromu hem bireysel hem de kültürel düzeyde teşhis edilebilir ve gidişatı tersine çevrilebilir. Doğa yoksunluğu madalyonun yalnızca bir yüzüdür. Diğer yüzü ise doğanın bereketidir. Bu sendromun sonuçlarını ölçüp tartmakla, çocuklarımızın doğayla olumlu fiziksel bağlar kurmalarının onlara biyolojik, bilişsel ve ruhsal yönden neler kazandırabileceği konusunda daha bilinçli hale gelebiliriz. Nitekim yeni araştırmalar, doğanın yokluğunda nelerin kaybedildiğinden çok varlığında nelerin kazanıldığına odaklanıyor." (Louv, 2018, s. 44)

Filmimizde önce bu yoksunluğun bir çocuğun hayatını nasıl etkilediğini görürken daha sonra madalyonun diğer yüzünü yani doğanın bereketinin nasıl bir sağaltıcı etki yarattığını izleme fırsatı buluruz. Thomas ve babasının çıktıkları bu yolda başarıya ulaşmaları elbette istenilen bir sonuçtur fakat aksi gerçekleşse bile onun doğada bulduğu gerçek özgürlük elde edilecek anlık bir başarıdan kat be kat daha kıymetlidir. Doğa iyi bir öğretmendir ve Thomas da fena bir öğrenci değildir; doğanın sunduğu özgürlük karşısında, tabir-i caizse, kanatlarını açmayı öğrenmiştir. Ondaki bu değişim annesini dahi şaşırtacak derecededir. Film tüm bu yönleri ile de yazımızın girişinde yönelttiğimiz sorunun tersine, yani çocuk doğa ile buluşursa ne olur sorusuna, verilmiş mükemmel bir cevap mahiyetindedir. Umulur ki durup üzerinde bir düşünmemize vesile olur. İdrakine varabilmek temennisiyle…

Kaynakça

Louv, R. (2018). Doğadaki Son Çocuk. (C. Temürcü, Çev.) Ankara: Tübitak Yayınları.

Whitman, W. (2020). Çimen Yaprakları (Cilt 2). (F. Öz, Çev.) İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Film: Kanatlarını Aç

Yönetmen: Nicolas Vanier


Yazar: Şerife Saliha BOZOKLU - Yayın Tarihi: 12.08.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 05.08.2024 15:53
240

Şerife Saliha BOZOKLU Hakkında

Şerife Saliha BOZOKLU

1994’te Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde doğdu. Lise öğrenimini Yeşilhisar Anadolu Lisesi’nde gördü. 2017’de Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden (İngilizce) mezun oldu. “Kendini Bil” sözünü kendine gaye edinmiş, bu uğurda ‘insan’ kalmak ve insan olarak son nefesini vermek üzere çaba harcayan, ‘insan’ denen meçhulün peşinde koşan, tek sığınağı kitaplar olan bir ademkızı…

Şerife Saliha BOZOKLU ismine kayıtlı 29 yazı bulunmaktadır.

Twitter