Kitabı Yazmaya Kitaplardan Başlamak, Kara Tahta, Bilal CAN

Kitabı Yazmaya Kitaplardan Başlamak yazısını ve Bilal CAN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Kitabı Yazmaya Kitaplardan Başlamak

31.07.2025 11:13 - Bilal CAN
Kitabı Yazmaya Kitaplardan Başlamak

Her kitap bir fikir üzerine inşa edilir. Bir fikir kıpırtısı büyüyerek kitabın geneline yayılır ve kitap o fikirle yapılmaz denileni yapmaya, görülmez denileni görmeye, konuşulamaz denileni konuşmaya yönlendirir. Yeter ki o fikrin peşinden heyecan ve istekle gidilsin.

Kitaplar, içerisinde barındırdığı sayısız fikir, hayal, rüya, hedef, tasvir, karakter, mekân ve zaman ile bir çeşni sunar. Her kitabın insan zihninde açmış olduğu pencereler farklı olabilir fakat renkler, kokular, seslerle okuyanda ilhamı ve eylemi tetikleyebilir.

Kitaplar arasında gezinmek, kitapların o büyülü dünyasında yol almak, kitaplarla dünyayı tanımak veyahut dünyayı gezmek, okuyanların kitap zevkinin oluşmasında temel hareket noktalarındandır. İyi okurlar bu yüzden kitaba müptela olurlar. Kitabın sağlamış olduğu bu imkanlarla oturduğu yerden zaman ve mekân sınırlarını aşar.

Okuduğumuz kitaplardan anlatılan yerleri ve kişileri zihnimizde canlandırırken yazarın anlattığı o mekâna kapılıp az mı anlatılan sürece dahil olmadık. Tolstoy'un Rusya'sına, Balzac'ın Paris'ine, Calvino'nun Görünmez Kentler'ine Marlon Morgan'ın Avustralya'sına, Necip Mahfuz'un Kahire'sine, Passo'nun Lizbon sokaklarına, Pascal Mercier'in Lizbon'a Gece Trenine, Saramago'nun Fatima'sına yine Paulo Coelho'nun Piedra Irmağı'na, Kafka'nın Prag'ına, Walter Benjamin'in Berlin'ine, birçok yazar ve şairin İstanbul'una… şehir, mekân anlatıları edebî anlatılarda olmazsa olmaz unsurlar arasındadır. Bizler bildiğimiz yerleri bile şair-yazar bakış açısıyla bir mekânın ruhunu, mekânın insanla kurmuş olduğu ünsiyeti anlar, hisseder, farklı yansımalarla duyumsarız. Yazar ve şairler, mekânı olduğundan ziyade büyülü bir gerçeklikle sunarlar, o mekân tasavvurları zihnimizdeki "özleyiş" ile birleştiği için mi acaba bizde farklı hülyalara ve düşüncelere yol açar. O "özleyiş", cennettinden kovulmuş olan insan için bir anımsama mıdır ki? Eşsiz bir anlatı ile bize sunulan her mekân, bu özleyişin bir karşılığı olarak belirebilir. Dünyaya fırlatılmışlık ağrısını belki de böylece biraz geçiştirmiş oluyoruz. Edebî anlatılar bize bu imkânı sunar, bu ağrıya bir ağrı kesici olarak…

Edebiyatın İzinde Bir Dünya Seyahatnamesi, İbrahim Tanju Adalı'nın beş yüz kitabı odağına alarak yedi kıtada yüz ülkeyi gezerek yazdığı devasa bir emeğin yansıması. Yazının girişinde bahsettiğimiz üzere, bir fikir, bir hayal, bir rüyanın kitabı bu eser. Daha önce benzerini göremediğimiz bir fikir ile büyük özverilerle hazırlanan bu eser, bir nevi kitap atlası olarak karşımıza çıkmaktadır.

Adalı, iyi bir okur olmasının yanında kitaplardan kendine bir dünya haritası çizen bir seyyah. Edebî eserlerdeki mekânları kendine odak noktası alması, eserlerin yazıldığı mekânlarda o duygudurumunu yaşamayı, o eşsiz buluşmayı gerçekleştirmeyi kendine hedef edinmiş. Edebî eserlerdeki mekân tasvirleri ile okura sunulan o anlatıyı, anlatılan yere giderek anlamak… Bir suyun kaynağına gitmek gibi. Berrak ve duru bir halde anlamın peşinden gitmek…

Gezi-seyahat yazıları, genellikle gezilen yerlerin turistik, kültürel yerlerine, daha doğrusu vitrindeki unsurlara odaklanırken bu eser, odağına kitapları alarak, kitaplarda geçen mekânları odak noktasına alan farklı bir seyahatname örneği.

Edebiyatın İzinde Bir Dünya Seyahatnamesi, bir seyyahın kendine çizdiği rotanın bir yansıması. Kitaplardan yola çıkarak oluşturduğu rotasında, yine kitaplar temel belirleyici bir unsur olmuştur Adalı için. Gittiği yerleri kitaplardan seçmekle birlikte gideceği yerler için de kitaplara başvurmuştur. Adalı, gezilerine odak noktası olarak aldığı kitaplarla o coğrafyanın önemli yazarlarına odaklanarak, kişisel okumasında kendisini etkileyen yazar ve şairlerin kesinlikle tesadüf olmayan, tamamen tevafukken yönlendirmesiyle sanki hareket etmiştir. Tabi kaderin gayrete aşık olduğunu da unutmamak lazım. Büyük bir özveri, büyük bir emek, büyük bir motivasyon ile seyahatlerini gerçekleştirmiştir. Adalı'nın çizdiği rotalar öyle kolay seçilmiş yerler değildir. Eserlerde anlatılan mekânlar; kimi zaman bir roman kahramanın durup dinlendiği otel, kimi zaman yemek yediği bir restoran, kimi zaman bir köprü, kimi zaman bir göl kenarı. Ya da bir şairin-yazarın mezarı doğduğu veya çalışmalarını ortaya koyduğu mekânlar olmuştur. Bunları tespit etmek, bunlara uygun rotalar oluşturmak büyük emek isteyen işler.

Edebî eserlerin ortaya konulduğu mekânı yahut anlatılan mekânı tespit etme, oraya nüfuz etmei, o mekânın ruhunu hissetmek, eserin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. Örneğin Kafka'yı be kadar okusanız da Prag'ın o kasvetli havasını görmeden hakkıyla anlaşılabileceğini düşünmüyorum. Yazar ve şairlerin edebi eser üretiminde doğup büyüdüğü, eserini ortaya koyduğu mekânın büyük bir önemi vardır. Cemil Meriç'in "her edebî eser sosyal bir olgudur" ifadesi doğrultusunda yazar ve şairler eserlerini ortaya koydukları o habitustan etkilenir, görüp izledikleri gerçeklikler üzerinden bir kurguya girişirler. Adalı'nın yaptığı aslında bu çözümlemeye bir nevi katkı sunar. Adalı, bir turist gibi değil de bilinçli bir seyyah olarak nereyi odak noktasına almışsa orayı görmek için harekete geçmiş, orayı anlatmıştır. Görmek istediği yerler mutlaka bir eserle bağlantılı bir yer olmuştur.

Adalı, ortaya koyduğu bu devasa eserinin çıkış hikayesini şöyle aktarır:

"Klasik eserlerden başımı kaldıramadığım öğrencilik yıllarımda, bir gece garip bir rüya gördüm. Rüyamda Anna Karenina romanında Vronski'nin yerine geçmiş, Moskova'dan kalkan o trene binmiştim. Tren karları yara yara St. Petersburg'a giderken bir istasyonda durdu. Ben de inip karlarla kaplı istasyonda yürürken Anna Karenina ile karşılaştım… O anın sonsuza kadar sürmesini isterdim ama irkilerek uyandım. Uyku sersemi düşünebildiğim tek şey şuydu: O anların yazıldığı tren istasyonuna gitmeliydim. Tolstoy oradaydı, en azından 140 sene önce oradaydı ve hâlâ o istasyonda izleri olmalıydı. Bir an delirdiğimi düşündüm. Edebiyat için birçok şey yapacak olsam da uçak korkusuna sahip biri olarak oraya gidemezdim. O gece yarısı kalkıp kendime bir çay demledim. Ders çalışmam lazımdı ama elimdeki tıp kitabından bir satır bile okuyamadan kalkıp Anna Karenina'yı aldım ve o geceyi bir kez daha okudum: "Korkunç bir fırtına istasyonun köşesinden hücum ediyor ve tekerleklerin arasında tozu dumana katarak ıslık çalıyordu. Vagonların, direklerin, insanların görünen her şeyin bir tarafı karla örtülüydü ve bu örtü giderek büyüyordu" … Belki bir gün o istasyona giderim diye, boş bir deftere, yukardaki satırları not ettim… Artık bir defterim ve gerçekleştirmeyi hayal ettiğim umutlarım vardı" (s.8-9).

Edebiyatın İzinde Bir Dünya Seyahatnamesi, bir hayalin eseri olduğu gibi bir dünya mirasının farklı coğrafyalara yayılan izlerinin de bir tür yansıması. İnsanoğlunun dünyevileşme serüveni olan kültürlenme ve bilginin sınırlar aşarak diğer insanlara sunumunu gerçekleştiren dil unsuru renkler, kokular, tatlar ve aktardığı hisler ile insanları bir araya getirmektedir. Dil ile logos arasındaki farklılığı anlaşılır kılmak için "dil varlığın evidir" diyen Heidegger, dili dünyasallaştırarak bir sabiteye bağlar, Gaston Bachelard da evi tanımlarken "ev; dünyadaki köşemiz, ilk evrenimizdir" ifadesini kullanır. Dolayısıyla dilin insanlığın ilk evreni olduğu gerçekliği karşımıza çıkmaktadır. Dilsel ürünler olan her türlü anlatı, yazı, veri, o evreni genişletmeye yönelik "ortak miras" unsuru kapsamında bir üründür. Bize düşen o ürünleri toplamak, o ortak mirastan pay almaktır. İbrahim Tanju Adalı da ortaya koyduğu eserinde dünyanın farklı coğrafyalarına yayılmış o ürünlerin peşinden koşarak bize bu ürünlerin dünya genelindeki yayılımını bir nevi göstermiş. Bu eser dahilinde kitap okurlarının dünya genelinde aynı duygudurumu ile birleştiğini, aynı serüvene dahil olarak, aynı hayallerde konakladıklarını bir defa daha görmekteyiz. Aynı kitapları okuyanlar birbirlerinin tanıdıklarıdır. Eserler farklı coğrafyalarda üretilmiş olsa da aynı sayfada insanlar buluşabilir, birleşebilir, aynı dertlere üzülebilir, sevinçlerle birbirlerine bağlanabilirler.

Edebiyatın İzinde Bir Dünya Seyahatnamesi, salt bir gezi kitabı değildir. Bu kitap birçok unsuru da sağlamasını yapan bir eser. Edebiyatın birleştirici gücü ile, iyileştirici gücünü ispatlar niteliktedir. Kitaplardan bir dünya kuran bir kitapseverin, kitaplarla aşmış olduğu sınırların çok renkli ve çok sesli bir göstergesi…

Kitaplardan yola çıkarak hayallerini gerçekleştirenlerin çoğalması dileğiyle.

Edebiyatın İzinde Bir Dünya Seyahatnamesi

İbrahim Tanju Adalı

Boyut Yayınları

352 sayfa

2025 İstanbul


Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 31.07.2025 11:13 - Güncelleme Tarihi: 31.07.2025 11:34
3.606

Bilal CAN Hakkında

Bilal CAN

Dumlupınar Üniversitesi Sosyoloji lisansını tamamladıktan sonra yüksek lisansını da aynı üniversitede tamamladı. Sosyolojik çalışmaları mekân, kent, şehir ve edebiyat sosyolojisi üzerine yoğunlaşmıştır. Şiirleri, denemeleri, kitap değerlendirmeleri ve eleştirileri bir çok dergide yer aldı.

Kitaphaber.com.tr sitesinin kurucuları arasında yer alıyor ve 2015'ten itibaren genel yayın yönetmenliğini yapıyor. Evli ve 2 çocuk sahibidir. 

Yayınlanmış Kitapları

- Anlam Krizi- Gündelik Sosyolojinin İzleri, Mostar Yayınları, 2025.
- Diriler Evinden Notlar, Ahenk Kitap, 2024.
- Bir Kuşu Taşlarla Bu Çöle Bağladılar, Hece Yayınları, 2023.
- Zaman İçinde Mekân, Hece Yayınları, 2021. (TYB 2021 Şehir Kitabı Ödülü)
- İnsanlığın Ağlama Tarihine Bir Giriş, Hece Yayınları, 2021.
- Kebikeç, İzdiham Yayınları, 2019.
- Kentle Kavga: Mustafa Kutlu Öykücülüğünde Mekân, İzdiham Yayınları, 2017.

Bilal CAN ismine kayıtlı 388 yazı bulunmaktadır.

Twitter Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com